NURİ BİLGE CEYLAN SİNEMASI
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik mühendisliğinden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde iki yıllık mimarlık eğitimi aldı. Fotoğrafçılığa merakının olduğunu öncelikle ifade edelim. Dağcılık etkinliklerine bolca katılmış, bol bol fotoğraf çekmiş bir yönetmenimizdir. Sinema filmlerindeki her sahnenin bir ‘’fotoğraf’’ olması tesadüf değildir yani. Bazen sanki iyi bir fotoğrafçının çektiği fotoğraflardan oluşan bir slayt izliyoruz, sanısına kapılabiliriz. ‘’Koza’’ kısa filmi ile sinemaya giriş yaptı Nuri Bilge Ceylan.
İlk uzun metrajlı filmi olan ‘’Kasaba’’yı 1997 yılında çekti. Bu filmi izlediğimde kafam fazlasıyla karışık olduğu için fazla bir şey anlamamıştım. Ama ilkokul öğrencisinin ıslak çoraplarını sobanın üstüne astığı sahneyi izleyince aklıma ilkokul yıllarım gelmiş duygulanmıştım. Ve yönetmenin diğer filmlerine de bakmaya karar verdim. Benim doğup büyüdüğüm memleketten yüzlerce km uzaklıkta doğup büyümüş olan yönetmenin benden iyi ‘’ben’i bildiğini, duygularıma tercüman olduğunu anladım.
’Mayıs sıkıntısı’
Baba: Sıhhatli yaşamak önemli. Bilinçli beslenmek.
Dede: Diyeceğim, iyi günlerim de oldu, kötü günlerim de... Allah’tan umut kesilmez.
Anne: Sen hepimizi gömersin baba.
Dede: İşte halim meydanda. Ağzım titriyor. Sol gözüm de seyriyor. Ama en kötüsü de uyumaya çalışmak oluyor. Yatağa giriyorum. Tam uykuya dalacağım. Birden sağ yanıma bir şey saplanıyor. Sonra bu saplantılar dosdoğru kafaya doğru çıkmaya başlıyor. Arkasından başlıyor beyin zonklamaya. Tek çare ilk saplantı gelince yatmayacaksın. Uyumaya çalışmayacaksın. Hemen kalkıyorum gecenin karanlığında. Oraya buraya dolanıyorum. O zaman kafaya çıkmadan geçiyor ağrı bazen. Ama gene de yaşamak istiyor insan işte. Hem de en az yirmi yıl... Bir yerden müzik sesi mi geliyor?
Bu sahnenin çekiminde sürekli hata yapan Dede’ye filmi çeken yönetmenin, yani oğlunun ‘’Baba gitti on milyon daha. Hadi son bir kez daha çekelim bu sahneyi!’’ diye kızması çok samimice gelmişti bana. ’Kasaba’ filminin çekimleri yapılırken yaşanan sıkıntıları anlatan filmdir ’Mayıs Sıkıntısı’.
Filmlerinde müzik kullanmaması da ayrı bir hava katıyor sinemasına. Bu burjuva mensubu yönetmenin burjuvayı takmayan filmler çekmesi sinemasını dikkat çekici yapmasına yetiyor. Aslında bu bilinen en eski numaralardandır. Andrei Tarkovsky’den etkilendiğini de ekleyelim. Yine de tebrik etmek gerekiyor, 56. Cannes Film Festivalinde ‘’Uzak’’ filmi ile bolca ödül aldı. Hatırlıyorum ‘’Uzak’’ filmini ilk kez TRT 2’de galiba haftasonu akşamı izlemiştim. Sinema filmlerinde bu kadar doğal sahnelerin olması bana tuhaf gelmişti. Ama hipnoz olmuş gibi seyrediyordum.
‘’Senin iş ne oldu’’ diye sorar şehirli, evinde misafir olarak kalan akrabasına.
Genç, ‘’Valla, bilmiyorum. İşi golluyorum. Birkaç güne kadar belli olur!’’ diye saf saf cevap verir. Müthiş hoşuma gitmişti bu sahne. Çünkü ben de iş aramıştım İstanbul’da.
‘’Peki, o iş olmazsa ne yapacaksın? Köye mi döneceksin?’’
‘’Köye döner miyim hiç!’’ diye karşılık verir genç.
‘’Peki, ne bok yiyeceksin!’’ der akrabasını evinden atma zamanının geldiğini düşünen orta yaşlı adam. Artık rahat rahat porno seyredemiyordur, eve kadın da çağıramıyordur çünkü. ‘’Taşradan gelmişsiniz, vasıf yok bi şey yok! İşiniz gücünüz torpil, Bakan…’’ Bu sahne aklımdan hiç çıkmadı o tarihten sonra. Ve kesinlikle bana iş ayarlasın, diye menfaat icabı siyasi partilerin çalışmalarına filan katılmadım. Belediye başkan adaylarına destek vermedim, uzak durdum. Şimdi de öyleyim.
Allah rahmet etsin Mehmet Emin Toprak, Ankara Film Festivali’nden dönerken Çanakkale’nin Çan ilçesi yakınlarında kendisinin kullandığı arabayla trafik kazası geçirip 28 yaşında hayatını kaybetmiştir. Mehmet Emin Toprak Antalya Film Festivali’nde ‘’En İyi Erkek Yardımcı’’ ödülünü almıştı.
Uzak filmine Türkiye’de 10 bin kişi gitmiş, Fransa’da ise 100 bin kişi. Yorumu sizlere bırakıyorum!
Nuri Bilge Ceylan’ın ilk popüler filmi bence ‘’Bir zamanlar Anadolu’da’’dır. Popüler filmler içinde izlenecek nadir filmlerden. Bizi ‘’biz’’ yapan değerleri, bakış açılarını çok iyi yansıtıyor Nuri Bilge Ceylan. Bu sebepten ülkemizde ilgi görmüyor. ‘’Bizler, kendimizi biliyoruz. Ne gereği var bir de filmlerde görmeye?’’ düşüncesinden kaynaklanıyor olmalı ilgisizlik.
‘’İklimler’’ filmini bir cami imamı arkadaşımla beraber izlemiştim. İmam efendi yönetmenin sevişme sahnesinde kendisinin oynamasını tuhaf bulmuştu. Ama filmin genel havasından fazlasıyla etkilendiğini, bu tür de izlediği ilk film olduğunu itiraf etmişti. Ve Nuri Bilge Ceylan sinemasının hastası olup çıkmıştı.
Üst kısımda bahsettiğim‘’Mayıs Sıkıntısı’’ filmi çekmek için çeşitli zorluklar yaşayan marjinal bir yönetmeni konu alıyor. Bizim yaratıcı gençlik, filme ‘’Mayıs ıkıntısı’’ ismini takmıştır. Bununla ilgili Youtube’a kısa filmler atmışlar.
Hatta Recep İvedik, Nuri Bilge Ceylan filmleriyle gır gır geçmiştir. ‘’Dışarı çıktım, gezdim. Eve geldim, hala adam yürüyor!’’ Nuri Bilge Ceylan’ın aldığı ödülleri saymaya gerek yok zaten. Nuri Bilge Ceylan’ın beğenmediğim tek filmi: ‘’Üç Maymun’’dur. Beğendiğiniz yönetmenin tüm filmleri size göre iyi olacak diye bir şey yok.
İyi seyirler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.