- 507 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Kayıp Ruhlar Şehri
Blount sokağının, Martin sokağını kestiği yerdeyim. Sırtım tarihi Moore meydanına dönük, oturuyorum. Bank boş, bir başımayım. Dört yol ağzı da boş. Moore meydanı, ki eskiden Oakwood mezarlığı imiş, ne kadar derin kazıp, neyi aradığınıza bağlı olarak hem dolu, hem boş. Saat öğleden sonra iki, mevsimlerden bahar, aylardan ise... Mevsim yeter size işte, fazlasını karıştırmayın.
Sokağın karşısındaki bar kapalı. Kapıdaki yazıyı buradan okuyabiliyorum: “Akşam 5 ila 12 arası açık”. Oturmaya devam ediyorum. Yolda geçen olmuyor. Biliyorum, o ilerideki gökdelenler grubundasınız, çalışıyorsunuz. Sabah gün doğarken içeri giriyor, gün batımınında da dışarı çıkıyorsunuz. Yorgunsunuz ama eve de gitmek istemiyorsunuz. O zaman karşımdaki bar devreye giriyor, tanıdık simalar arasında bir ya da iki bira atıyorsunuz. Ama ne kadar içerseniz için gün ışığını ancak rüyanızda göreceksiniz.
Civarlarda okul da yok. Haliyle okuldan kaçan çocuklar yok. Ne zamandan beri insanlar şehir dışında oturur oldular, okulları da beraberlerinde götürdüler. Dersi asıp, sevgilinizle geleceğiniz park burada, tam arkamda ama siz yoksunuz. Hadi gözünüzü karartıp geldiniz, civarda oturacağınız, piyasa yapacağınız kafeler yok. Bir tek şu bar var, o da akşam beşte açılıyor. Zaten yaşınız küçük olduğundan sizi de içeri almazlar. Kafe bulamadınız, bara da giremediniz, bari sinemaya gidin diyeceğim ama şehir merkezinde sinema da bırakmadılar. Sinemalar alışveriş merkezlerine, alışveriş merkezleri şehir dışına taşındılar.
Öldürdünüz şehrimi. Dolaşan insan bırakmadınız sokaklarında. Yaşayan insan bırakmadınız evlerinde. Koca şehir bir iş merkezine dönüştü; o da gün içinde kimseyi dışarı bırakmaz oldu. Sanki herkes ölmüş de bir ben sağ kalmışım gibi.
...
Monitörde gözüken adama bakıp yanındaki görevliye sordu:
“Ne kadar zamandır orada?”
“Yirmi dakikadır bankta oturuyor. Daha önce dolaştıysa da kameralara yakalanmamış.”
McKelley’in gözleri monitörde kalmıştı. Serserinin biri tüm güvenlik görevlilerini atlatıp, film setine girmiş, yirmi dakikadır da setin orta yerinde oturuyordu. Birilerinin başı çok ağrıyacaktı.
YORUMLAR
İlhan Kemal
Bir an gözümün önüne geldi de bir de bizim semt pazarlarını düşündüm; insanlar kalabalıkta birbirlerinin ayağına basmamak için aşırı özen göstermek zorunda kalıyor :(
Sessizliğin düşündürdükleri güzeldi
Tebrikler İlhan Kemal...
İlhan Kemal
Bu denli sessizlik smet pazarlarını ya da Eminönü'nü bilenleri ürkütüyor. Tersi de geçerli. Saygılarımla.
Belki farkında olmadan film kahramanı olacaktı...Ben de sizin yazılarını keyifle okuyorum.
Sevgilerimle...