SENİ BEKLERKEN-1
Anladım ne demek istediğini. İnsan bir şey için yaşamalı! Peki ne için yaşıyorsun sen sevgili arkadaşım? Hı, anladım… Künefe için yaşıyorsun! Evet, künefe harikadır. Hayır, Amerikalılar gibi konuşmuyoruz, yaşamıyoruz. Künefe bize özgü bir şey. Benim ne için yaşadığımı niye soruyorsun? Ben bir ‘’şey’’ için yaşamıyorum. İlla bir cevap bekliyorsan, yaşamak için yaşıyorum işte. Ya da ona yakın bir şey için filan. ‘’Şey’’ etmek için değil! Hayır, yanlış anladın. Of, çok uzaklaştın. ‘’Maskülist’’ de değilim, feminist de. Konuyu saptırdın sevgili oldukça modern arkadaşım. Gelişigüzel yaşıyorum ve yaşamın bana sundukları sürpriz oluyor. ‘’Konuyu saptırdın’’ diyerek konuyu saptırdım demek! Yanlış düşünüyorsun, ‘’konuyu saptırdın’’ diyerek sözümüzü kesen insanlar Atatürkçü değildir. Mevlevi olabilir.
‘’Mevleviler niçin mi döner sence?’’ Mevleviler öte dünyaya dönmek için döner. Evet, asıl amaç dönerken ölmek, kendinden geçmektir. Hepimiz döneceğiz, biliyorum. Ama şu an Mevleviler gibi dönmek, benim başımı döndürür. Tabi ki spordur. Her şey spordur. Namaz da spordur, katılıyorum. Kardeşim katılıyorum sana. İbadetlerin önüne ‘de’ bağlacı ekleyerek insanları ibadete teşvik etmek işe yaramıyor. ‘’Oruç da bir spordur.’’ Tabi tabi… Tespih çekmek, zikir çekmek meditasyona girer. İslami meditasyon. Kanal 7’de çıkan şu herif gibi konuştun… Hani sabah sabah göbek atarak oynayan kadınlar soluk alırken bir hadis filan okuyan hoca.
Bir hadis okuyayım, diyorsun illa? ‘’Temizlik imandandır.’’ Çok klasik bir hadis değil. Öyle konuşma. Hayır, konuşma. Kızıyorum. Temizlik derken, iç ve dış temizlik anlatılmak isteniyor. Özür dileme inananlardan. Bizleri yobaz sınıfına sokmuş olursun böylece. Hakaret etmeden düşünceni dile getir o kadar! Din şakaya gelmez. İman önemli tabi ki. Anlıyorum. Herkes özgürdür gene de… ‘’De’’ bağlacını ben de mi çok kullanıyorum? Evet, ‘’de, da’’yı cümleden çıkardığımızda cümlenin anlamı anlamsızlaşmıyorsa o bağlaçtır ve ayrı yazılır. Profesörler bile bunu öğrenemedi. Çok doğru… Evet, profesör olunca gözlerimiz bozuk olmasa bile gözlük takmalıyız. Tıpkı dindar olan kişinin cübbe giymesi gibi. Allah senden razı olsun benim tebessüm etmemi sağladın. ‘’Tanrı benden de razı olsun’’ diyorsun yani! Gözlüğü aşağı doğru iterek üstten insanlara bakmalıyız. Üstün olduğumuzu bir şekilde göstermek gerek. Fiyakalı bir dolmakalemle paraf atmalıyız bir yerlere… Acı gerçekler öyle mi? Tatsız gerçekler! Belki gözlük takmayan prof. oluruz. O, daha uzak bir hayal öyle mi? ‘’Morelimi’’, evet ‘’morelimi’’ bozdun. Hayır, ‘’moralimi’’ değil.
Birer neskafe içelim mi? Saçmalama künefe seven biri neskafe içebilir, doğum günü partisi verebilir. Türk kahvesinin de ‘’sallama’’sı çıkmış ondan içelim o zaman. Kesinlikle, ABD’de insanlar hamburger yedikten sonra Türk kahvesi içebilir. Muhafazakâr ABD vatandaşları bunu alay konusu yapmaz. Bizler niye yapıyoruz, diyorsun? Bizler ABD’li miyiz? Bizler İstanbullu veya Tunusluyuz. Aradan fazla fark yok onlara göre. Eski dostum, bizler ‘’gavur’’ değiliz. Evet, bizler için de tüm ‘’gavurlar’’ gavurdur. Tüm Yahudiler Siyonist! Anadolu insanı ‘’İstanbullu’’yu ‘’gavur’’ olarak görmüyor bence. ‘’Bence’’ geçiyorsa öznel, ‘’sence’’ geçiyorsa nesnel olur, cümle. Katılıyorum. Bence birer içki içmeliyiz. İyi gelir bize… Ben ayran içmek istemiyorum. İkisi de adamı uyutuyor, doğru. ‘’Türk kahvesi’’ne neden ‘’Türk kahvesi’’ dediklerini bilmiyorum. Bizde ‘’Türk kahvesi’’nde kullanılan kahve filan yetişmiyor. Patates yetişiyor. O da laf mı patates Norveç’te de yetişiyor.
Tamam. Türk kahvesi hazırlayayım ben. Nasıl olsun? Evet, çeşitleri var. Şekersiz, az şekerli, orta şekerli ve şekerli. ‘’Şekerli’’nin dışındakilerin hepsi şekersiz değil. ‘’Şekersiz’’ sadece şekersiz! Biraz saçma isimler takmışlar. ‘’Çok şekerli’’ diye isimlendirselerdi ‘’şekerli’’yi daha mantıklı olurdu. Çocuk gibisin sevgili arkadaşım. Her şeyi dert ediyorsun. Çarpıtma ben de öyle değilim, ben de ‘’şekersiz’’ değilim. Asıl kapitalist sensin! Ben ‘’sallama’’ Türk kahvesini pek sallamıyorum ama sen istedin...
‘’Al kahveni!’’ Ver şu şekeri, ‘’çok şekerli’’nin şekeri eksik! Çok şeker değilim. Öyle konuşma. Burada erkek erkeğe sohbet ediyoruz. Bana bir erkek ilgi duyarsa, ne mi yaparım? Namusumu korurum, kafasına çantamı, pardon tespihimi fırlatırım. Kötü niyetli değilse eğer ne mi yaparım? Bilmem, herhalde ilgisine karşılık verecek değilim. Evet, evet! O derin hislerini anlamamış gibi yapardım herhalde. Hiç de acımasız değilim. Ben kızları tercih ederim. Böyle acayip acayip konuşma. ‘’Kopenat’’ kriterleri ile ilgilenmiyorum. Arkadaşım hiçbir erkek beni sevmesin öyle. İstemiyorum. ‘’Kopenet’’i de unut. Recep Tayyip Erdoğan, karizmatik mi? Bak, fazla sevmediğim sevgili arkadaşım, Recep Tayyip Erdoğan karizmatik filan değil. Hayır, şey gibi gülümsemiyor. Ne olduğu belli olmayan ‘’belirtisiz nesne’’ arkadaşım. ‘’Yaşam Koçu’’ saçmalıklarını anlatma bana. Boktan boktan şeylerden bahsedip durma. Cahil olabilirim. Benim dedem de cahildi. Ve bununla gurur duyuyorum. Benim cümlem, ne ile istersem onunla başlarım. Başlatma şimdi ‘ve’den. Noktadan sonra ‘’ve’’ kullanmanın anlatım veya yazım yanlışı olması beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. ÖYSM de beni ilgilendirmiyor. Biraz ara verelim lütfen, kafam şişti. Git biraz uyu. Kız görmeye gittiğinde de böyle ağır ağır içme kahveni. Hadi git biraz uyu. Türk kahvesi sana ikram etmeyecektim suç benim. Sana Türk kahvesi hazırlamış olmam ile kendisini istemeye gelen erkeğe Türk kahvesi ikram eden genç kızla aramda çok fark var. Bizim içtiğimiz kahve ‘’sallama’’ Türk kahvesi…
Soru: Üstteki postmodern çalışma kime aittir?
A) Bana
B)Sana
C)Beş yaşındaki bir çocuğa
D)Pablo Picasso
E)Başka bir ressama
YORUMLAR
yeni yazarları sevmiyorum demiştiniz ama yazınızdaki hava bana "Oğullar ve rencide ruhlar kitabını anımsattı" :)
duygusalmış gibi başlayan girizgahsa gökhan özcan'ın serçe parmağım'ını (kitaptaki son hikayeden nedense çok etkilenmiştim.)
gördünüz mü bakın; bunların hepsi yeni kreasyon :)
ccelayir
şivekar
benzer mizaclara sahipsiniz kanımca yada sadece benim uydurmam. olurda denk gelirseniz siz bakın kararı verirsiniz;)