- 458 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlığın Arka Sokakları
Koridor sessiz ve uzun bir yol gibiydi bir tarafta sıra sıra kapıları olan diğer tarafta yine sıra sıra pencereleri olan bir yol.Çıt çıkmıyordu , taa ki zil sesi duyulup kapılardan gürültü şekilde öğrenciler fışkırana kadar.Hızlı adımlarla , kahkalarla , hararetli sohbetlerle merdivenlere yürüyorlardı hepsi , kıvrımlı bir ırmağın izlediği su akışı gibi hepsi aynı yolu takip ediyorlardı. Sona kalanlardan 11/D sınıfından bir öğretmen ve öğrencisi çıktı.Sınıfın sevilen öğrencilerinden Ferit saygılı terbiyeli çalışkan oldukça da iyi bi çocuktu.Öğretmen Nazlı hanımla dersle ilgili hoş bir sohbete dalmış ona aşağı kata kadar eşlik etti.Birinci kata geldiklerinde Ferit daldığı sohbetten okulda kimse kalmadığı fark edince hemen çıktı.Öğretmenine teşekkür ettikten sonra hızlı hızlı çıkış kapısına kadar yürüdü.Elinde kitap dolu ağır çantası , kravatı boğazına kadar sıkı , ütüsü hiç bozulmamış üzerine toz konmamış pantolonu ve her gün özenle gıcır gıcır boyadığı ayakkabılarıyla tam bir öğrenciydi.Hızlı adımları öylesine birbirini takip ediyordu ki neredeyse koşacaktı.Epey yürüdükten sonra evinin bulunduğu mahalleye geldi.Vakit de baya bi geç olmuştu.Dolmuşa binecek parası olmadığı için uzun ve yorucu bi yol vaktini oldukça çalmıştı.Evin avlu kapısını yavaşça açtı.bi kaç adım atıp üst kısmı buzlu camlı altı ise demir olan kapının altına şöyle hafiften bi kaç tık vurdu.Neredeyse 1 dakika kadar olmuştu çalalı ama kapı açılmadı.Hiç bir şey yapmadan öylece kapıda bekledi.Ağır hareket edebilen ninesinin kapıyı geç açağını biliyordu.Neyse ki buzlu camın öte tarafında ninesi belirdi.Kapıyı açtı Ferit içeri girdi.Odasına gidip çantasını bırakıtı üzerini değiştirmeye başladı.İçeriden nenesinin sesi "aç mısın oğul" diye geldi.Aç olduğunu söyleyip üniformasını çıkarmaya devam etti.Kıyafetlerini giydikten sonra nenesin hazırladığı sofraya geçmeden önce masanın üstünde ters çevrili çerçeveyi şöyle bi kaldırdı.Biraz bakıp sonra ters çevrili şekilde tekrar bıraktı oraya.Annesi ve babasının fotoğrafları olan çerçeve uzun zamandan beri hep ters şekilde kalırdı orada.Almanya giden annesi ve babasına küstü çünkü.Tam bir buçuk yıldır ne bi mektup vardı ne bir telefon hem para da yollamıyorlardı.Düpedüz unutmuşlardı kendisini ama elden ne gelir ne kadar mektup yollasa da cevap yoktu.Arada resimlerine bakar kendi kendine sitem eder yine de kimseye sesini çıkaramazdı oysaki içinde sessiz çığlıklar atardı zaman zaman.İçeri geçti oturdu sofraya , yine sofrada doğru düzgün yemek yoktu.Büyük bir tabakta bulgur pilavı yanın da yoğurt ve domates salatalık.Zaten fazla da yemekle arası iyi değildi.Bi kaç lokma arasında annesinigili sordu Ferit belki bi haber vardır diye.Ama nenesi yine klasik cevabı verdi ne bi haber vardı ne de üç beş kuruş para yollamışlardı.Evdeki durumları da iyice kötüye gidiyordu.Nenesiyle birlikte yaşıyorlardı yoksulluk ve fakirlik içinde.Arada bir nenesi işlediği yazmaları birilerine satacak yahut birilerine kurşun döküp nazar çıkaracak , fal bakacakta ellerine azıcık para geçsin.Oysaki annesigil eskiden iyi paralar yollar hiçte sıkıntı çekmezlerdi.Hava baya bi kararmıştı şöyle penceren baktı yine kapının önünde dolanıyordu baş belaları.Odasına gidip bol cepli ceketini giydi.Nenesine "arkadaşlarla azıcık dolanıp gelirim" dedi çıktı.Kara kuru uzun boylu bi oğlandı pek sesi sedası çıkmaz kimsenin işine karışmaz edepli bi oğlandı Ferit.Kapıda bekleyenlerin yanına gitti kızmışlardı baya bir de aceleleri vardı iki kişilerdi.Mahmut okul arkadaşıydı yanındaki ise onun bi tanıdığı pek tanımazdı o adamı Ferit zaten kendinden baya da büyüktü.Kirli sakallı iri yüzlü kısa boylu bi adamdı."Hadi oğlum hadi" diyerek başladı önden yürümeye Ferit ve Mahmut da arkasından devam ettiler.Yol da bi ara Mahmut Ferite biraz sokularak "nerde kaldın oğlum" dedi.Ferit hiç istifini bozmadan "geldim işte" dedi.Evden 7-8 sokak uzaklaşmışlardı köşe başındaki parka girdiler.Adamın yanına biri geldi sırt çantasını verdi.Hızlı hızlı içindeki küçük paketleri Feritin cebine yerleştirmeye başladılar.Sonra Ferit , etrafındaki lambalar kırılmış karanlık bi köşedeki banka oturdu.Mahmut ve adam ise diğer köşedeki açık alandaki bi banka oturdular.Çok geçmeden Mahmutların yanına bi kaç adam geldi biraz konuştular sonra Mahmut koşup Feritin yanına geldi "ver oğlum iki paket" dedi.Ferit iç cebinden çıkardı ve verdi.Tekrar adamı yanına gitti ve paketleri gelenlere verdi.O gece bu işlem baya bi oldu.Herkesin görevi belliydi Ferit esrar paketlerini üzerine saklardı yani adamın deposuydu polis baskını olursa malı korumak için ve bi de adamın kendi başı belaya girmesin diye Feriti kullanırdı.Adam malı satar parayı alırdı yani patrondu.Mahmut ise hem adamın yancısı hem de Feritle adam arası koşturan bi kurye gibiydi.Zaten Feriti bu işe bulaştıran da sınıf arkadaşı Mahmuttu daha sonra ferit ne kadar pişman olsa da kurtulamamıştı bir türlü , çok pişmandı.Hiç parası olmadığı bir gün öğretmenin istediği ders araçlarını almak için utana sıkıla Mahmuta sokulup "Mahmut kardeş 5 liran varsa borç verebilir misin bu aralar biraz sıkışığım şu pergel takımını bi türlü alamadım ben sana bi kaç güne kalmaz veririm " demişti.Mahmut hiç düşünmeden parayı vermişti ama bi ricası vardı Feritten. "paranın lafı olmaz bunu borç sayma kardeş sen de benim için bişey yaparsın ödeşiriz" demişti Feritte "olur tabi buyur kardeş" diyeli o gün bu gündür kurtulamamıştı.Ne zaman , artık gelmeyeceğini , gelmek istemediğini söylese üç beş güzel laf söylerler işlemeyince de tehdit ederek zorla getirirlerdi Feriti buraya.Artık saat onbiri geçiyordu.Mahmut gide gele Feritteki torbaları bitirdi.Daha sonra adamla Mahmut feritin yanına geldiler.Adam cebinden bi onbeş lira çıkarıp büzüşük şekilde feride uzattı.ferit aldıktan sonra evinin yoluna koyuldu.Her zamanki gibi çok korkuyordu yakalanmaktan , hapse girmekten ya da başının belaya girmesinden.Hayallerle başlamıştı liseye hala kurmaya devam ediyordu derslerdeki başarısı da kötü sayılmazdı hocaları tarafından sevilen biri öğrenciydi de ama bu iş yüzünden bi yakalanırsa kimsenin yüzüne bakmayacağını iyi biliyordu.Öte yandan da cebi biraz para görüyor okul ihtiyaçlarını karşılıyordu yani işine de yaramıyor değildi.Eve geldi kapıyı yine aynı şekilde çaldı.İçeri girdi direk odasına gidip uyudu.Derin bi uykunun ardından etkileyici rüyalar görmüş şekilde uyandı.Yattığı divanın ucunda zır zır öten saati susturdu.Sabah 7 gibiydi kalkıp kıyafetlerini giydi.Dün akşam giydiği pantolonun cebinden parasını çıkardı.Beş lirasını cebine koydu geri kalan on lirayı ise nenesin mutfaktaki kutusuna koydu eve ihtiyaç olan bişeyler alır umuduyla.Bi parça ekmek ile biraz zeytin yiyip evden çıktı.Caddeye çıkıp geç kalmamak için dolmuşa bindi.Okulda bi anını bile boş geçirmezdi ya ders çalışır ya soru çözerdi yahut kitap okurdu.Edebiyat dersin de öğretmenin yalnızlığı anlatan bi yazı yazmalarını istediği üzere Ferit oldukça etkileyici bir metin yazmıştı.Sınıfa okumaya başladı."yalnızlık...yalnızlık biraz şizofren bi hayat yaşamaktır aslında.Sevinçlerini mutluluklarını üzüntülerini sıkıntılarını başarılarını ya da başarısızlıklarını paylaşacak kimse olmayıp da karşında en olması istediğin insanı karşına koyup etrafında kimse yokken konuşup anlatmaktır.O varmış gibi davranmak sanki anlattıklarına bi tepki verdiğini hissetmektir.Ellerin cebinde rüzgarlı bi havada yürürken kendi kendine bişeyler mırıldanmaktır.Ya da herkesin birisiyle sohpet ettiği bi parkta boş bi banka oturup etraftakileri seyretmektir , yanına birinin oturmasını beklemektir , yalnızlığından utanıp kalkana kadar .Yalnızlık paylaşacak çok seyin olduğu bu dünyada seni anlayan hiç kimsenin olmamasıdır...”
Belliydi öğretmenin oldukça beğenisini almış sınıf arkadaşlarının da dikkatini çekmişti.Fakat bu onun günlük hayatta yaşadıklarını anlatırken kullandığı bir kamuflaj olmuştu.Aslında hep yaşadığı yalnızlığı yazmıştı.Eve dönerken yürüdü parası vardı ama canı hiçte biran evvel eve varmak istemiyordu varsa ne olacaktı ki sanki.Etrafına bakınarak vardı mahallesine kapıyı çaldı bekledi açan yok bu sefer nenesi baya bi geç kalmıştı.Sonra aklına kapının yanında ki ayakkabılığa bakmak geldi.Nenesi ne zaman evden çıksa anahtarı oraya bırakırdı.Anahtarı aldı içeri girdi nenesi ya fal bakmaya ya da kurşun dökmeye gitmişti.Çantasını bıraktı mutfağa gidip yiyecek bişeyler aradı ama nenesi bişey hazırlamamıştı.Tekrar odasına gidip üzerini değişti.Pantolonu çıkarırken gözü paçasına takıldı hafiften bi açılma olmuştu.Nenesine fazla yük olmamak için bu tür işleri kendi yapardı.Dikmek için iğne iplik aradı.Nenesinin odasına girip sağa sola bakınmaya başladı.Gözüne küçük camekanlı bi sandık takıldıi.İçi yazmalarla doluydu altında da bi çekmecesi vardı.çekmeceyi çekti iğne iplik yoktu ama camdan gördüğü kadarıyla yazmaların arasında bi kağıt parçası vardı.Merak etti yazmaları çıkartıp kağıda ulaşmaya çalıştı.Fakat orada bi parça kağıt değil bi tomar sayfa vardı.Hepsini aldı ama gördüğü karşısında gözleri fal taşı gibi açılmıştı.Bunlar yakın tarihler de annesi ve babasından gelen bir sürü mektuptu oturup hepsini okudu.Hepsinde de para yolladıkları ve sürekli kendisinin nasıl olduğunu soruyorlardı.Ama nenesi ne gelen mektuplardan ne de yollanan paradan bahsetmişti.tüm mektupları okuduktan sonra tekrar yerine koydu ve hiç ellenmemiş gibi yerleştirdi.Odasına gidip yatağına uzandı neye uğradığını şaşırmıştı.Ne yapacağını da bilmiyordu.Aklında da iki soru vardı , nenesi neden mektupları kendine göstermemişti ve gelen parayı ne yapıyordu?.Biraz sonra kapı çaldı koştu kapıyı açtı nenesi gelmişti.Nereden geldiğini sorduğunda komşudan geldiğini söyledi nenesi.tekrar odasına girip ceketini aldı ve çıktı.Kapının önünde Mahmut ve adamın gelmesini bekledi.çok geçmeden geldiler ve parka gittiler.Yine bütün paketler Feritin ceketine yerleştirildi.İş başlamıştı Mahmut sürekli gidip geliyordu.Ardan bir iki saat filan geçmişti Feridin ceketinde son bi paket kalmıştı.Bekliyorlardı ki birden bire bir sürü polis parka geldi önce Feridi fark etmemişlerdi adam ve Mahmutun yanına gittiler üstlerini arayamaya başladılar.Feriti saran korku tarif edilemezdi telaşlandı ne yapacağını bilemedi.Kalkıp arkasını döndü ve yürümeye başladı ama olanları uzaktan seyreden bi polis onu fark etti ve arkasından bağırdı " hey çocuk dur!".Ferit var gücüyle koşmaya başladı üç dört polis hemen peşine düştüler.Aralarındaki mesafe oldukça fazla olduğu için Ferit bi köşeyi döndü polislerin görüş alanında çıktı cebindeki paketi çıkarıp tek katlı bi evin damına fırlattı.Polisler hala peşindeydiler ama Ferit çoktan evinin olduğu sokağa varmıştı bile soluk soluğa eve havluya girdi.tam kapıyı çalacaktı içerden gelen tartışma seslerine kulağı gitti.Nenesin yalvarır gibi bi sesle "hepsini veremem nasıl vereyim yiyecek bi lokma ekmeğimiz yok" diyordu.Dayısı ise kızgın ve yüksek sesle "hepsini ver " diyordu.Evet içerideki adam Feritin dayısıydı Ferit onu sesinden tanımıştı.Bunları duyan feritin aklındaki iki sorunun da yanıtını bulmuştu.Hiç ses etmeden havludan geri çıktı ve sokağın köşesinde dayısın çıkmasını bekledi.Dayısı feriti çok bekletmedi fazla geçmeden gitti.Hiç bişey yokmuş gibi eve gitti.Hemen yatağına girdi ama uyuyamadı.Ne yapacaktı babası ve annesinin parasını dayısına yedirip kendisi yoksulluk içinde mi kalacaktı.Öte yandan diğer işe bir daha hiç gitmek istemiyordu korkusu kat ve kat artmıştı ama nasıl kurtulacaktı.Sabah okula kafası meşgul şekilde gitti.Sınıfa girip sıraya oturmasıyla Mahmut yanına geldi.Paketi istedi Ferit önce şaşırıp "ne paketi" dedi.Mahmut dün cebinde kalan paketi istiyordu.Ferit onu attığını söyleyince Mahmut bir anda telaşa kapıldı.Adama ne hesap vereceklerini düşünüyorlardı.Mahmut “akşam kendin konuşursun” diyip arka sıradaki yerine gitti.O gün Feritin aklı hiç derse yorulmadı.Sabah oturduğu yerden çıkış ziliyle birlikte eve gitmek için kalktı.Akşama kadar oturduğu yerden sadece ne yapacağını düşünüyordu.Ama ne dayısı için ne de o iş için bi çözüm bulabilmişti.Öğretmenin emanet ettiği kitapları alıp en alt kattaki kütüphaneye gitti.Orada kitapları düzenlemekle oyalandı.Okuldan tüm öğrenciler çıkmıştı artık , işini bitirdikten sonra kendiside çantasını alıp okul binasından çıktı.Bahçe kapısının önünde Mahmut ve adam bekliyordu.Yanlarına gitti , korkuyordu.Mahmut adama durumu anlatmıştı ve adam baya kızgın görünüyordu “ne yaptın lan paketi” diyerek feritin kafasını itti.Bu hareket üzerine Ferit hem daha fazla korkmaya başlamıştı hem de kızmaya “abi polis üzerimde yakalamasın diye attım” dedi.Ama bu cevap adamı daha da kızdırdı “nereye attın lan” diyerek yine aynı hareketi yaptı.”kaçarken parkın iki sokak arkasındaki tek katlı bi eve doğru attım galiba damına gitti abi” dedi.Bu cevap üzerine adam iyice çıldırmıştı.Sağ elini Feritin omzuna attı çelimsiz bedenini biraz çırparak “git lan git nerden nasıl buluyorsan bul getir o paketi bana akşam getirmezsen işini bitiririm” dedi .Ferit itiraz bile edemeden evinin yolunu tuttu.Ne yapacağının ne edeceğini hiç bilmiyordu hem telaşlı hem de korkuyordu.Bir şekilde o paketi geri almalıydı attığı damdan , tabi birisi fark edip paketi oradan alamadıysa.Evinin önüne geldi ama içeri girecek zamanı yoktu nenesi soru sormasın diye çantasını havluya bıraktı.Tekrar yürümeye devam etti.Önce o sakağı sonra ise o evi buldu.Ama ne yapacağını nasıl yapacağını hiç bilmiyordu.Biraz evin etrafında dolandı evde bi hareket yoktu.Sonra mahallenin köşesinde bekledi hem ne yapacağı bilmiyor hem de başının belaya girmesinden korkuyordu.Hava da kararmaya başlamıştı zamanı daralıyordu.Bi cesaret tekrar evin önüne geldi.Dama nasıl çıkacağını düşünürken evin sağ tarafında yandaki evle arasında bi boşluk ve orada da bi pencere gördü.Başka çaresi yoktu avlunun duvarından içeri atladı.Sağa sola dikkatlice bakınıp araya girdi.Pencerenin demirlerine çıktı elini damanın duvarına uzattı.Kendini yukarıya çekerken içerden perde hafif hareket eder gibi oldu.Bunu fark etmişti korkudan kalbi çok hızlıydı ama beyni durmuştu nerdeyse.Dama ayak bastı etrafa bakınmaya başladı.Paket oradaydı hemen alıp ceketinin iç cebine koydu tekrar bi hızla çıktığı yere doğru yürürken bi ses duydu “ne yapıyorsun lan sen burada”.Elinde sopayla bir adam arkasında bekliyordu ne yapacağını şaşırdı başı döner gibi oldu.Adama doğru döndü öyle baka kaldı.Adam tekrar daha sert şekilde sordu ama yine bi cevap veremedi.Adam bu suskunluğun karşısında daha da sinirlendi suçlamaya başladı feriti “hırsızlığa mı geldin lan buraya” dedi.Ferit ne diyeceğini bilmiyordu sadece “şey amca” diyebildi.Adam Feritin yanına geldi ensesinden tutup merdivenlerin oraya soktu.Kafasına duvara doğru çevirip “seni dövim mi polise mi verim” dedi.Ferit telaştan ve korkudan çıldıracaktı.”yapma amca yemin ederim hırsız değilim” dedi.Adam kafasını duvara fazla sert olmasa da canı acıyacak şekilde vurmaya başladı “ne diye geldin o zaman “ dedi adam.Ferit ağlıyor ve yalvarıyordu adam Feritin yüzünü dön derip boğazına yapıştı bi daha “gelecen mi lan bi daha hırsızlık yapacan mı” dedi.Ferit yeminler ediyor bi daha gelmeyeceğini söylüyor yalvarıyordu.Adam Feriti merdivene doğru itti kolunu da arkadan büküp aşağı doğru yürütmeye başladı kapıyı açtı , feriti sokağı itti.Hiç durmadan koştu Ferit evine doğru hem ağlıyor hem korkuyor hemde koşuyordu.Sokağına gelince henüz yeni yeni toparlanmaya başlamıştı.Gözyaşlarını sildi , üstünü başını toparladı anlı biraz ağrıyordu kızarmış ve hafiften şişmişti de havluya girdi.Çantası hala olduğu yerdeydi çantasını eline alıp kapıyı çaldı.İçeri girdiğin de nenesi niye geç kaldığını sordu “biraz gezerek geldiği söyleyip odasına gitti”.Anlındaki şişliği ve kızarıklığı fark etmemişti bile.Üzerini değişti ceketini çıkardı paketi hiç ellememişti hala cebindeydi.Sonra paketi okul ceketinden çıkarıp hemen normal ceketinin cebine koydu.Nenesin hazırladığı sofraya oturdu.Bi kaç lokma bişeyler yiyip kalktı.Belalılarının gelme saati yaklaşmıştı çıkıp havlunun önünde oturdu.Uzunca zaman geçti ama ne gelen vardı ne giden sadece bekliyordu.Vakitte epey geç oldu içeri girdi pencerenin önünde bekliyor gözü sürekli dışarıdaydı.Merak etmeye de başladı neden gelmediklerini bilmiyordu.Biraz da ümitlendi belki başka birisini bulmuşlardır diye ama öyle olsa paketi almaya neden gelmediler diye de aklından geçerdi.Uykusu geldi bu gece gelmeyecekleri belliydi uyumaya karar verdi.Ceketinin cebindeki paketi ne yapacağını düşündü daha sonra yarın okulda Mahmut’a verebileceğini düşündü .Okul ceketinin cebine yerleştirip.
Dalgın dalgın ders dinlerken öğretmenin birden Ferit demesiyle kendine geldi.Sürekli parmağı hava da olan Ferit nedense bi kaç gündür hiç derse katılmıyordu.Çıkış zili çaldığında öğretmen yanına çağırdı bi sıkıntısı olup olmadığını sordu.Ferit bi sıkıntısının olmadığını söyledi ama bi sorusu vardı “Mahmut neden 3 gündür okula gelmiyor” diye sordu.Öğretmen önce biraz şaşırdı çünkü Mahmutla feritin hiç alakası olmadığını zannediyordu , sadece “hayır bilmiyorum bizde merak ediyoruz” dedi.Eve doğru yine her günkü gibi yürümeye başladı.Üç gün Mahmuttan ve adamdan haber yoktu akşam ki işe de gitmiyordu.Ama korkudan paketi hala cebinde saklıyordu.Eve doğru yürüyordu hiç parası olamadığından ne dolmuşa binebilmişti ne de sabahtan beri bir şey yemişti.Hem çok aç hem de çok yorgundu , annesi ve babası onun için çalışıp çabalayıp para yolluyorlardı ama parayı dayısı yiyordu.Fakat annesi ve babasına da hala çok kırgındı bir buçuk sene olmasına rağmen hiç gelmemişlerdi bi tanecik evlatlarını oraya götürmeye niyetleri de yoktu.Onlar belki orada oğulları daha iyi yaşasın imkanları daha iyi olsun diye çalışıyorlardı ama oğulları burada gittikçe kötüye giden bir hal içindeydi.Anne ve babası Ferite karşı sorumluluklarını çalışarak ve para yollayarak karşıladıklarını zannediyorlardı.Fakat Feritin paradan çok onlara ihtiyacı vardı çünkü yalnızlıktan iyice içine kapanmış ve iyice bunalmış bir ruh haline bürünmüştü.Eve giderken derin düşüncelere dalmış çözümler arıyordu sokağın başına geldiğinde birden durdu kendini sirkti sonra yürümeye devam etti ama bulduğu çözüm karşısında kendinden utanıyordu.On yedi senelik yaşamı boyunca kendi kendine yetiştirdiği kişiliği böyle bi düşünceyi kabullenememişti fakat son zamanlarda hiç yapmayacağı şeyleri yapması ve hiç aklına gelmeyecek şeylerin gelmesi gerçekten kendini şaşırtıyordu.Örneğin başının belaya girmesinden çok korkan her türlü beladan ve pislikten uzak durmaya çalışan daha bu güne kadar hiç kimseyle ağız dalaşına bile girmemiş sessiz sakin çocuğun 3 gündür okula bir esrar paketiyle gitmesi şaşırtıyordu.havluya girerken dayısıyla nenesini evden çıktığını gördü.Dayısını görünce şaşırmıştı çünkü onla daha önce az karşılaşmış annesi ve babasının küs olduğu için pek konuşmamıştı.Sürekli burnunu çekerek dolaşan hiçbir zaman bir işte çalışmamış konuşması anlaşılmayan bu pis adamı kendide pek sevmiyordu.Nenesi Feriti görünce birden ilkindi sonradan biraz toparlayıp “sen içeri gir ben gelirim şimdi” dedi.Ferit dayısın yüzüne bakmadan eve doğru yürüyüp onarlın yanından geçerken “peki” dedi.Nereye gittiklerini bile sormamıştı çünkü biliyordu ya annesinden gelen mektuba cevap atmaya gidiyorlardı ya da yolladıkları parayı postaneden almaya.Eve girip divana oturdu öylece halının desenlerine baktı bi müddet.Daha sonra kalkıp nenesinin odasına gitti mektupların olduğu sandığı açıp mektuplara bakmaya başladı.Galiba bu günde bi mektup gelmişti çünkü tarihten yakın zamanda geldiği anlaşılıyordu.Baştan sona okudu mektubu annesi yazmıştı belliydi.Sürekli ninesine teşekkürler ediyor kendisine minnet duyduklarından bahsediyordu.Nenesinden giden cevaplar buradaki hayatın dört dörtlük olduğunu anlatıyordu galiba.Mektupları tekrar yerine yerleştirip odasına çekildi.Üzerini değiştirip , anahtarı kapının önündeki ayakkabıya bıraktı.Geri gelip yatağına uzandı düşüncelerinden kurtulabilmek için uyumaya çalıştı ama nafile uzun zaman sağa sola dönmekle geçti.Acaba hayatı böyle olmak zorunda mıydı suç acaba kendisinde miydi?.Normal bir çocukluk ya da gençlik yaşamadığını düşünüyordu mesela hiç yaramazlık yapmamıştı bu yüzden dayak yememişti ya da ceza almamıştı mesela hiç aşık olmamıştı ya da bi kıza aşırı ilgi duymamıştı.Çok yakın bi arkadaşı dostu da olduğu söylenemezdi yani garipti kendiside bazen garipsiyordu.hava kararmaya başladı yavaş yavaş bir gün daha bitiyordu parasız pulsuz perişan bi halde üstelik hala da açtı.Kapı çaldı kalkıp kapıyı açıp açmama konusunda düşündü çünkü anahtarı kapının önüne bırakmıştı bir iki kere çaldıktan sonra zaten anlar ayakkabının içine bakar diye düşündü.Ama buna gerek yoktu kalkıp kapıyı açtı nenesi elinde iki ekmekle geldi başka hiç bişey yoktu.Evde de yiyecek bişey yoktu , anlaşılan zalim dayısı tüm parayı elinden almıştı.İçeri girip oturdu soluklanmaya çalıştı yaşlı kadın , Ferit yine hiç bişey sorma gereksinimi duymadı nerden geldiği hakkında.Ama annesi ve babasından haber olup olmadığını sordu nenesinin gözünün içine bakarak.Yaşlı kadın biraz ürperdi gözü yatak odasına kaydı bi an , ama her şey yerli yerindeydi sonra da “hiç mektup gelmedi” dedi.Sonra kalkıp mutfağa gitti Ferit hala oturduğu yerdeydi.Nenesini izliyordu sofra bezini serip zeytin tabağını koydu ve geri mutfağı gitti.Sabahtan kalma çay ocakta ısıtılıyordu çünkü evde başka çayda yoktu.Birazdan bi elinde domates salatalık dilinmiş tabak diğer elinde de çaydanlıkla geri geldi , oturdu sofraya.Ferite ”bardakları da al gel otur “ dedi.Ferit mutfaktan iki çay bardağı ve şekeri alıp geldi oturdu nenesinin karşısına.Nenesi çayları doldururken “nene sen olmasan ben ne yapardım burada senden başka kimsem de yok kimin yanında kalırdım annem beni kimin yanına bırakırdı “ dedi.Daha önce hiç böyle konuşmazdı Ferit içten ve minnet içeren şekilde.bu yüzden bi şaşkınlık daha geçirdi yaşlı kadın daha sonra geçiştirici cevaplar vererek torununu avuttu.Yiyecek pek bişey olmadığı için daha çayını bitirmeden kalktı Ferit odasına geçip uyudu.
Şöyle bi tek gözünü açtı yavaş yavaş uyanıyordu.Evde çıt yoktu galiba nenesi de uyumuştu. Elini baş ucundaki saate atıp gözünün önüne getirdi saat 3 buçuk sularıydı.Kalkıp yatağına oturdu kendine gelebilmişti ama öylece masanın üstündeki çerçeveye bakıyordu oysaki çerçeve her zamanki gibi masaya kapaklanmıştı.tekrar uzandı derin derin nefes almaya başladı sanki birisi sürekli yerini daraltıyordu.Tekrar kalktı evde sağa sola bakındı biraz dolaştı.Sonra tuvalet lavabosunun önüne gelip ayna baktı yüzüne bir kaç avuç su çarptı.Sonra lavabonun üstündeki dolabı açtı gözüne ip takıldı galiba bu işini daha da kolaylaştıracaktı.İpi eline aldı bir ucuna sağlam bi kement attı.Oldukça sessiz hareket etmeye çalışıyordu ama derin derin nefes almaktan kendini alıkoyamıyordu çünkü bu kendini cesaretlendiriyordu.Mutfağa gidip bi bıçak aldı ve nenesin odasına gitti ipin diğer ucunu yetmiş seksen cm kadar kesti.Bıçağı komidinin üstüne bırakıp nenesin ayak ucuna geçti sırt üstü yatmış kadının ayaklarını yavaşça ve fazla sıkmadan bağladı.Uykusu ağır olan yaşlı kadın hala horlamaya devam ediyordu.Sonra yatağın yanına geçerek hafiften eğildi , ipin kementli ucunu yatağın altından karşı tarafa attı ve diğer ucunu da nenesinin üstünden diğer tarafa attı.Kendisi de diğer tarafa geçip normal ucu kementten geçirdi ama sıkmadı.İpin ucunu yavaşça yatağın üzerine bıraktı bi kaç adım geri gelip yüklük denilen yatakların yastıkların yorganların konulduğu yerden büyük bir yastık aldı.Nenesin baş ucuna gelip biraz duraksadı.Sanki kanı donmuş , aklı durmuş kalbide atmıyor gibi hissetti kendini.ipin ucunu eline alıp sardı yani iyice kavradı sonra yastığı kadının başına bastı.Tüm gücüyle yastığın üstüne çıkmıştı neredeyse oturacaktı kadın yastığın altında duyulmayan çığlıklar atmaya çırpınmaya başladı.Tüm gücünü yastığın üstüne vermiş diğer yandan da eliyle ipi çekerek kadını sımsıkı bağlayan Ferit tamamen etkisiz hala getirmişti.Çırpınmaya devam eden kadın neredeyse yatağı yerinden kaydırıyordu ama Ferit bütün bedeniyle kadının kafasına bastığı yastığın üzerine oturmuştu.Neredeyse beş dakika oldu ama kadın hala küçük çırpıntılar içindeydi Ferit bunu gördüğü için pozisyonunu hiç bozmadı.Ardan 15 dakika geçti Ferit biraz öncekinden daha çok korkmaya başlamıştı.Artık hiç kıpırdama olmadığı için hafiften ağırlığını aldı üzerinden yine kıpırdama yoktu sonra yastığı kadının üzerinde bırakarak kalktı.Komidinin üzerindeki bıçağı alarak ayağına bağladığı ipi kesti yatağın yanına gelerek oradaki kadının üzerindeki ipi de kesti.Odadan çıkıp bıçağı mutfağa bıraktı oradan kendi odasına geçerek ipleri çantasına koydu.Tekrar odaya döndüğünde hala yastık kadının yüzünde duruyordu ama onu oradan kaldırmaya yetecek kadar cesareti kalmamıştı.çırpınırken dağılan yatağı toparladı her şey odaya girdiği ilk an ki gibiydi.Başka seçeneği olmadığı için yastığı kaldıracaktı kadının baş ucuna gitti yastığı kaldırdı.Fakat hiç cesede bakmadı hemen arkasını dönüp yastığı yüklüğe yerleştirdi.Yatakta yatan meftanın gözleri kocaman açık tavana bakıyordu.Bunun tehlikeli olabileceğini düşündü duvara bakarak yatağa yaklaştı bir elini uzatıp gözleri kapattı diğer eli ve dişleri sımsıkıydı.Nenesin gözlerini kapattıktan sonra mektupların olduğu sandığı açtı mektupları alıp yazmaları düzgünce yerleştirdi .Odadan çıkıp kendi odasına girdi.Işığı yakıp masaya oturdu eline kağıt kalem alıp annesine nenesin öldüğüne dair bi mektup yazmaya başladı.Mektubu gelen mektuplardaki adrese yollamak üzere çantasına koydu.Gelen mektupların hepsini biliyormuş kendi okuyup gönderilen cevapları da ninesiyle birlikte kendi yazmış gibi masasın üzerine bıraktı. Yatağa girip sabah olmasını bekledi.Şimdiye kadar her şeyi kusursuz yapmıştı ama her şeyi tekrar tekrar aklından geçirip bi yanlışlık yapıp yamadığını düşündü.Yaptıklarına , yaşadığı şeylere dair hiçbir duygu hissetmiyordu.İçinde bulunduğu çaresizlik ve yalnızlık ruhundaki vicdanı ve tüm duygularını yok etmişti.Artık tek isteği ya annesi ve babasının onun yanına geri dönmeleri ya da onu da oraya götürmeleriydi.Sabahın ilk ışıkları ağırmış saat yavaş yavaş çalmaya hazırlanıyordu.Kalkıp üstünü giydi ve oturup beklemeye devam etti evden çıkması için çok erkendi daha.Şimdi de bu gün ne yapacağını aklından geçiriyordu önce okula gidip normal bi gün geçirecek okuldan sonra postaneye gidip mektubu yollayacaktı.Eve geldiğinde ise eğer komşular bulmadıysa kapıyı defalarca sesli sesli çalıp “nene nene” diye bağırıp komşuların dikkatini çekecekti.Komşuların da yardımıyla kapıyı kıracak komşularla birlikte nenesini ölü bulacaktı.
Okula bi kaç sokak kala bir çöpün yanında durdu çantasındaki ipleri ve cebindeki paketi attı.Artık o paketi saklamasına gerek yoktu.Okulda her ders daha önceki günlerden bile daha çok konuşuyordu hatta bilmediği konularda bile parmak kaldırıyor yanlış cevap veriyordu yani sınıftaki herkese tüm dikkatinin derste olduğunu gösteriyordu.Son derste yanındaki arkadaşından bi kaç kuruş borç istedi ve aldı.Çıkış zili çalmasıyla okuldan en önce çıkan oldu sanki gerçekten hiç bişey olmamış gibiydi onun için , hatta içinde heyecan bile vardı atacağı mektuptan dolayı .Postaneye gidip arkadaşından aldığı parayı kuruşu kuruşuna ödeyerek mektubu yolladı .artık hızlı hareket etmesi lazımdı çünkü eve her zamankinden geç gitmemeliydi her şey normal olmalıydı yani.Hızlı hızlı kalabalık postane caddesinden çıkıp arka sokaklara saptı.O kadar hızlıydı ki sokağın başına gelmesi çok çabuk sürdü.Köşeyi dönmeden yavaşladı sokağa ağır adımlarla girerek evin önüne baktı.Kimse yoktu galiba komşular fark etmemişlerdi nenesinin öldüğünü zaten kim nasıl fark edecekti ki gelip giden mi vardı fukara malikanesine.İş başa düşmüştü kendini yapacağı role hazırlayıp yürümeye devam etti.Daha iki adım atmamıştı ki omzunda bi el hissetti.Önce sertçe sıktı sonra birden kendine doğru çevirdi Mahmut Feriti.Karşısında Mahmut ve adamı gören Ferit çok şaşırmıştı ayrıca baya da bi korkmuştu çünkü hem paketi atmıştı hem de ninesin öldüğü daha ilan edilmediği için onlardan bi kurtuluş yolu yoktu .Bu sefer ikisi de sinirliydi Feriti baya bi yürütüp döküntü olmuş terk edilmiş bi eve soktular.İçerisi çöplük gibiydi alkol şişeleri sigara izmaritleri vardı bir çok kez yakılan ateşten yerler kül duvarlarda simsiyahtı.Mahmut ve adam galiba esrar içmişlerdi çünkü gözleri kızarmıştı Mahmut’un ve adam da zaman zaman dengesini kaybediyordu.Adam Ferit’i durduk yere pataklamaya başladı Ferit neye uğradığını şaşırmıştı yere düştü.bağırmaya başladı adam “paket nerde lan” diye.Ferit ne cevap vereceğini bilmiyordu her şey alt üst olmuştu en iyisi doğruyu söylemek diye düşündü tam konuşmaya başlayacaktı ki Mahmut tekmeleyeme başladı aynı zamanda o da bağırıyordu “niye bizi ispiyonladın lan” diye.Ferit ne dediğini anlamadı Mahmut’un ama Mahmut polisin onları basmasından bahsediyordu bu yüzden bi kaç gündür karakoldalardı ancak polisin fazla kanıtı olmadığı için kullanıcı olduklarını söyleyerek kurtulabilmişlerdi. Ferit artık kendinden geçmişti Mahmut ve adam sürekli tekme atıyorlar ama sinirleri ve öfkelerini bi türlü bitiremiyorlardı.Nefesleri kesilinceye kadar vurdular. Feritin ağzı yüzü kanlar içinde yerde öylece yatıyordu Mahmut ve adam soluk soluğa kalmıştı.Durdular feritin başında soluklanıyorlardı Ferit bunu fark etti azda olsa kendindeydi hiç hali yoktu ama var gücüyle ayağa kalktı.Mahmutla adam durmuş ne yapacak diye ferit’e bakıyorlardı.Hiç beklemedikleri bi anda Ferit kaçmaya çalıştı ama nafile bu sadece onları daha çok sinirlendirmişti.adam feriti evden çıkmadan yakaladı duvara dayayıp acımasız yumruklar atmaya başladı.Esrarında etkisiyle gözleri hiçbir şeyi görmüyorlardı.Mahmut bıçağını çıkarıp bi anda Ferit karnına sapladı.Feritin gözleri kocaman oldu büyük bir nefes verdi mahmutun yüzüne doğru. mahmutla bi anlık göz göze geldi Mahmut bıçağı geri çektiğinde iki büklüm oldu.Adam mahmutu tutup çekti ve gittiler.Ferit olduğu yere neredeyse yığılmak üzereydi ama evden çıkmaya çalıştı.Her yeri kan içersindeydi kapının eşiğine geldiğinde daha fazla dermanı kalmadı olduğu yere oturup sırt üstü uzandı.Öleceğini biliyordu derin derin nefes almaya çalıştı ama zorlanıyordu boğuluyor gibiydi.gözleri gökyüzünde grup halinde uçan birkaç kuşa takıldı tam ortadaki kuş olmak istiyordu.Hem uçmak özgürce hem de kırılırsa yanında onu kurtaracak birileri olduğunu bilmek istiyordu.Mektubu yollamamıştı oysaki nenesin öldüğünü bilmiyormuş gibi davranmıştı bütün gün , her şey ortaya çıkacaktı. Etraftaki kimse feritin orada can çekiştiğini fark etmemişti .Gözleri kapandı nefes almıyordu artık.Yerde ölü bedeni yalnız yatıyordu fakat ruhu çoktan büyük bir kalabalığa doğru yola çıkmıştı bile.Vicdan azabı çekmiyordu ölürken , üzülmüyordu , yaptıklarından pişman da değildi zaten olamazdı da çünkü çaresizdi.Yalnızlığın getirdiği ruh hali onu çok değiştirmişti.İlk başta kişiliğini yok etmiş daha sonra duygularını esir almıştı.Geri de sadece korkuyu bırakmıştı , çünkü yalnızlığın ve çaresizliğin en büyük silahıydı korku.Ferit son zamanlarını tamamen korkuyla geçirmişti çünkü o bi kere düşmüştü belanın içinde ve tutunacak dalının olmadığını görmüştü.Kısacası onun ruhu içinde patlayan yanar dağların dumanıyla zehirlenmişti ağzını açıp kimseye anlatamadığı için dumanı dışarıya bırakamadığı için.Feritin bu kötü sonunu duyanlar galiba çok üzecek ona acıyacaklardır ama kimse onun ne halde olduğunu bilmediği bu sonun çok iyi bi son olduğunu anlamayacaktır.Sizler için acı bir son olsa da bu hikayenin mutlu sonu işte budur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.