- 1662 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DİNLER ARASI DİYALOG VE HOŞGÖRÜ ORTAMI!!...
İslam Dininde dinler arası diyalog değil,uluslararası müslüman dindarlar arası bir diyalogdan sözedebiliriz.Dinler arası diyalog demek öncelikle İslam dininin tek ve Hak din olduğu iddiasından vazgeçmek anlamına gelir.
Bu manada Türkiyede yapılmak istenen Dinler arası diyalog tahrif edilmiş yahudilik ve hristiyanlık dinini meşru ,geçerli hak din olarak kabul etmeyi ve onlarla eşit anlamda diyaloğu öngörmesi hasebiyle İslama göre bir sakınca teşkil etmektedir.
Dini tanımlayan ilmihal kitaplarında Din şöyle tanımlanır.’Din;Akıl sahiplerini kendi iradeleriyle hayra,cennet ve cemali ilahiye sevk eden ilahi bir kanundur.’Din: Akıl sahiplerini kendi arzu ve istekleriyle dünya ve âhirette saâdet ve selâmete ulaştıran ilâhi bir nizamdır.
Allâhü Teâlâ hazretleri, ilk insan ve ilk peygamber Âdem (aleyhisselâm)’dan itibaren insanlara peygamberleri ile dinlerini bildirmiş olup bu dinler esas itibarı ile İslâmdır.
Bu ilahi dinlerin sonradan bozulup asılları kaybolduğu için Cenâb-ı Hakk, Peygamberimiz (a.s.) vasıtasiyle hakîki dinlerin en sonuncusu ve en mükemmeli olarak bu günkü İslâm dinini göndermiştir. İslâm dinine inanan kimseye müslüman denir. Biz de Elhamdülillah müslümanız.
Şerîat, din manasına geldiği gibi dinin, ibâdet ve muâmelelere ait hükümlerine de şerîat denir.
Hak ve tek din bu zamanda İslam dinidir.
Yahudilik ve hristiyanlığıda Hak din ve geçerli din olarak kabul ederek onlarla diyalog kabul edilemez.Zira din koyucu Hz.Allah cc.İslamı göndererek diğerlerinin hükümlerini geçersiz kılmıştır.
Resulullah Efendimiz sav.bir gün Hz.Ömer Efendimizin eski tevrat sahifelerini okuduğunu gördüklerinde celallenerek:-Vallahi kendilerine tevrat verilen Hz.Musa as.ve İncili şerif verilen Hz.İsa as. gelseler bana tabi olup İslam Dini ile,ve Hz.Kuranın hükümleriyle amel etmeye mecburdurlar buyurarak işin ehemmiyetini gözler önüne sermişlerdir.
Türkiye’de zaman zaman diğer batıl din sahipleri ile diyalog kurma girişimleri öne çıkarılmaya bu konuda adımlar atılmaya teşebbüs edilmiştir.Bu konuyu izah anlamında diğer tahrif edilmiş dinlerin bu günkü itikadi bozukluklarına bakmak iyi olacaktır.
***
TAHRİF EDİLMİŞ İNCİL VE HRİSTİYANLIK..
Hristiyanlar geçmiş Peygamberlerin tamamına inanıyorlar fakat Hz.Muhammed as .ın bütün insanların Peygamberi olduğunu kabul etmedikleri için dinden çıkıp kafir oluyorlar.
Hz.İsa’nın as.göğe çıkarılmasından sonra Havariler Hristiyanlığı yaydılar.Seksen sene Hak din yayıldı ama seksen sene sonunda Papazların görüşleri,mektupları incillere karıştırıldı.M.S.425 yılında İznikte toplanan Konsül yüzlerce İncili dörde indirdi.
Hristiyanlık yetmiş iki fırkaya ve yetmiş iki kitaba ayrıldı.Zaman içerisinde bu fırkalar unutulup üç mezhep ortada kaldı.Romadaki Vatikandaki Papaya bağlı olanlara Katolik,Şark Ermeni-Rus Kiliselerine Ortodoks,Alman Papaz Lutherin kurduğu mezhebede Protestanlık denilmektedir.
Bugünkü Hristiyanlar hem Hz.Muhammed as.a iman etmezler hem de Allaha şirk koşarlar,teslis inancına sahiptirler.Baba Allah,Tanrının oğlu İsa as.ve annesi Hz.Meryem validemize tanrı diye tapmaktadırlar.Bu bakımdan hristiyanlar yahudilikten daha aşağıdadırlar.
TAHRİF EDİLMİŞ TEVRAT VE YAHUDİLİK...
Yahudiler tarih boyunca azgınlık ve taşkınlıklar yapmışlardır.Beni İsrail kendi içlerinden çıkan dokuz Peygamberi şehit etmişlerdir.
Peygamberimiz zamanında ona inanmamışlar,onun getirdiği dini engellemek için var gücüyle mücadele etmişlerdir.Yahudiler hem Hz.Muhammed as.a hem de Hz. İsa as.a inanmadıkları için İslam Dininden iki kat daha uzak kalıyorlar.
Tevrata baktığımızda ilk gelen Hak Tevrat sahifelerindeki on emirdeki Hak ayetlerin ortada kalmadığını görebiliriz.Yahudi inancında Allaha inanılır fakat Hz.Muhammmed as.ve Hz. İsa as.kabul edilmez.
Yahudiler İslama son derece düşmandırlar.Yahudilerden bazıları Uzeyir Allahın oğludur diyerek hiristiyanlar gibi kafir olmaktadırlar.La ilahe illalah Musa kelimullah deyip Hz.Muhammede as.iman etmemeleri nedeniyle biz onları kafir olarak görmekteyiz.
Abdullah oğlu Cabir r.a rivayet ediyor ki ; Hattabın oğlu Ömer r.a Tevrat’ın bir nushası ile, Allah Rasulü s.a.v’e gelerek dedi ki ; – Ey Allah’ın Rasulu, işte bu Tevratın bir nüshasıdır. 0 ise buna sukut etti. Ömer’de okumaya başlamıştı, ama buna karşı Allah Rasulü s.a.v’in yüzü kızarıyordu.
Ebu Bekr Ömer’e dedi ki : Annesiz kalasın, Allah Rasulü s.a.v’in yüzündeki kızgınlığı görmüyor musun ? Ömer Allah Rasulu’nün yüzünü o halde görünce şöyle dedi ; Allah ve Rasulünün gadabından Allaha sığınırım.
– Ey Allah’ın resulü biz, Rab olarak Allah’dan, din olarak İslam’dan, Nebi olarakta Muhammed s.a.v den razı olduk. Neden kızdınız ki ? Allah Rasulü s.a.v şöyle buyurdular ; Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki ; Eğer Musa a.s çıkagelseydi ve beni bırakıpta ona uymuş olsaydınız, doğru yoldan sapıtmış olurdunuz. Eğer o hayatta olup benim peygamberliğime ulaşsaydı bana tabi olurdu.
Diğer bir rivayette ise – ’Eğer Musa hayatta olsaydı ancak bana tabi olmakta çare bulurdu.’ .(Ahmed : 3 / 387 –
EHL-İ KİTAP HAKKINDA NAZİL OLAN BAZI AYET-İ KERİMELER..
1-Yahudiler ’Üzeyir Allahın oğlu ’dediler.Hırıstiyanlarda ’ Mesih Allahın oğlu ’dediler.Bu onların ağızlarıyla söyledikleri sözleriki önceden küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar.Allah kahredesiler.Nereden saptırılıyorlar.Tevbe suresi.ayet.30.
2-Onlar bilginlerini ve rahiplerini ve Meryemin oğlu Mesihide Allahtan başka rablar edindiler.Halbuki hepsi ancak bir ilaha (Alahü Tealaya) ibadet ile emrolunmuşlardı.Tevbe suresi.ayet 30.
3-Her kim de İslamdan başka bir din ararsa artık ondan-ihtimali yok- kabul olunmaz ve ahirette hüsran çekenlerden olur.Ali imran suresi.ayet 85.
4-Ey ehl-i kitap şimdi size Resulümüz Muhammed geldi.Kitabınızın gizlemekte olduğunuz bir çok yerlerini sizlere beyan ediyor,bir çoğundan da geçiyor.İşte size Allahtan bir nur,bir parlak kitap geldi.Maide suresi ayet.15.
5-O kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin alimleri onu ,peygamberi(Muhamed as.) oğullarını tanır gibi tanırlar.Böyle iken içlerinden bir takımı bildikleri halde hakkı gizlerler.Bakara suresi.ayet 146.
6-Resulum ’Ahmet’ Seni de ancak bütün insanlara rahmetimizin mücdecisi,azabımızın habercisi bir peygamber olarak gönderdik.Ve lakin insanların çoğu bilmezler.Sebe suresi.ayet 28.
***
İslâm dinine yapılan ihânet, Allah-u Teâlâ’ya yapılan ihânettir.İhânetlerin en büyüğüdür. "Dinlerarası Diyalog", "Medeniyetlerarası İttifak", "Medeniyetler Buluşması" gibi isimler altında küfrü hoş görmek ve göstermeye çalışmak İslâm kalesini yıkmaya çalışmakla aynı şeydir.
Bu icraatları yapanlar küfrü hoş gördükleri için küfürde küffarla ortaktırlar.Müslümanların imanlı gönüllerini ve İslâm kalesini kâfire peşkeş çekmeye çalıştıkları için de İslâm dinine ihânet eden münafıklardır.
Küfrün İslâm kalesinin içerisine sızmasına yardım edenler; müslümanların imanlarını küffara peşkeş çekmek isteyenler, İslâm dinine ihânet edenlerdir.
Hâin nasıl ki bir kale kapısını gizlice açıp düşmanın içeriye nüfuz etmesine yardım ediyor, böylece ihânetini icra ediyorsa; bu din hâinleri de imanlı gönüllerin kapılarını küffara gizlice açıyorlar, nicelerinin imandan kaymasına sebep oluyorlar.
Bu nasıl olur? Allah-u Teâlâ kâfiri ve küfrü necis kılmıştır. Küffarı dost edinmeyi yasaklamıştır. Bu hâinler ise "kâfirin küfrü hoştur" derler, "Medeniyetler ittifakı", "Medeniyetler buluşması", "Dinlerarası diyalog", "Avrupa Birliği" adı altında kâfirin küfrünü hoş göstermeye çalışırlar.
Gönüllerde bir kararsızlık meydana gelir. Bu kararsızlık esnasında "küfür de hoşmuş, kâfir de hoşmuş." dediği an artık gönüldeki iman kalesi düşmüştür. İman kaymıştır.
Alman Der Spiegel Dergisi’nde, Fransız düşünür Bernard Henri Levy,’in bir yazısı yayınlandı. Levy, bu yazısında, İslam aydınlanmasında din adamlarına büyük görev düştüğünü belirterek şöyle diyor:
‘‘Hıristiyan ve Yahudi din adamları yüzyıllarca önce nasıl kendi kutsal kitap ve yazılarını gözden geçirip onunla hesaplaştıysa, şimdi de kendi kutsal kitapları üzerinde çalışma sırası İslam bilginlerinde.’’
Şimdi size bu sözü tercüme edeyim: Yahudilik ve Hıristiyanlığın ilahi olma, yani Allah tarafından gönderilen orijinal mesaj özelliği yok edildi. Şimdi sıra İslamiyette. İslamiyetin orijinalliğini bozmak, ilahi özelliğini yok etmek şart, diyor.İşte, Papa’nın, Hıristiyan aleminin, hoşgörü, diyalog, sevgi, saygı vs. kampanyaları başlatmasının perde arkasındaki gerçek sebebi bu.
Bunu yapabilmeleri için de, İslamiyetin dinamizmini yıkmaları, dinde reform, değişiklik yaptırmaları gerekiyor. Onların ifadeleri ile, İslamiyetin yumuşatılması, “ light” leştirilmesi lazım. Bu, “Barış” adı altında yeni bir “Haçlı seferi” başlatılması demektir.
Zaten tarih boyunca, Vatikan hiçbir zaman tavrını net bildirmedi. Sözü ile özü bir olmadı. Gerçek niyetleri hep saklı kaldı. Başarırlar veya başaramazlar, ama bu defa gerçek niyetlerinin; dinlerarası diyalog, hoşgörü adı altında, dinleri birleştirmek, sonra da bütün dünyayı Hıristiyanlaştırmak olduğu ortaya çıktı artık.
Çünkü, bütün baskılara, zorlamalara rağmen hâlâ İslam, sadece İslam dünyasında değil tüm küresel bazda yegane adres ve cazibe merkezi. Bu Batı’yı korkutuyor. Çünkü, Hıristiyanlık diye bir din kalmadı.
Çünkü Avrupalılar, Hıristiyanlığı işlerine nasıl geliyorsa öylece değiştirme yoluna giderek, yani dini kendilerine, çıkarlarına ve keyiflerine uydurarak, Hıristiyanlık din olmaktan çıktı.
Öte yandan Hinduizm, Budizm ve Şintozim gibi Doğu dinleri, bu dünyaya söyleyebilecekleri bir şeyleri olan dinler olmaktan çok çok uzaklar: Fosilleşmiş, sadece birer aksesuar veya terapi işlevi görebilecek durumda bu dinler.
Şu an dünyada onca baskıya, sindirmeye ve zulme rağmen dinamizmini, canlılığını ve hayatiyetini sürdüren ve insanlığa umut ve ufuk verebilecek olan tek din İslam dinidir. Batılılar bu gerçeği gördüler ve o yüzden, komünizmden sonra, İslamı hedef seçtiler.
Bunun için şu iki şeyi yapmayı planlıyorlar: Birincisi, ne yapıp edip İslamı terörle, özdeşleştirerek mahkum etmek. Müslümanları terörist, zararlı kimseler olarak göstermek. İkincisi de, İslamın içini boşaltarak sadece ferdi bir inanç meselesi haline getirerek dünyaya, hayata ilişkin entelektüel, siyasi, ekonomik, kültürel taleplerini iptal etmeye çalışmak.
Bunu sağlamak için de, İngiliz Sömürge Bakanlığı Hıristiyan misyonerlerine üç asır önce şu gizli talimatı verdi:
1- İslâm alimleri, toplum nezdinde küçük düşürülerek saf dışı edilmelidir.
2- Peygamberin dinden maksadı sadece İslâm dini değildir. Hıristiyanların ve Yahudilerin dinleri de Müslümanlıktır. Çünkü kaynakları birdir. Bu konu ısrarla vurgulanmalıdır.
3- Müslümanlar ibadetlerden alıkonulmalıdır. “Allah’ın ibadete ihtiyacı olmadığı” gibi gerçekler her an onlara telkin edilmelidir. Böylece ibadetten soğumaları sağlanmalıdır.
4-Müslümanların kılık kıyafetiyle, yaşayışıyla, yazı, karikatür ve fıkralarla alay edilmeli.
5- Müslümanların ellerinde gerçek Kur’an’ın olmadığı... Hadislerin uydurma olduğu söylenmeli... Ve onlar Kur’an ve Sünnet hakkında şüpheye düşürülmelidir.
Özetlemek gerekirse, Hıristiyan aleminin hedefi, dinin temeli olan iman esaslarını bildiren kelâm ve fıkhı ilmini yok edip, İslamiyeti emir ve yasakları olmayan bir hümanizma, bir felsefi ahlâk sistemi haline getirmek...
Bütün bunlara bakarak ’Dinler arası diyalog ’mümkün değildir.Sadece Hak ve tek din İslam dini mensuplarıyla diğer tahrif edilmiş batıl dinlerin yahudilik ve hırıstiyanlığın vs.inanç sahiplerinin arasında beşeri diyaloglar kurulabilir.
Bu diyalog ancak ticari,siyasi,irşad,tebliğ,askeri işbirliği için olabilir.Ortak olarak dinlerin kaynaşması,ortak tebliğ,ortak irşad faaliyetinde bulunulamaz.Dinler bahçesi,İbrahimi Hak dinler için bir arada mabetler inşa etmek,müslüman kızla hıristiyan genci evlendirmek vb. İslamın İrşad ruhuna tamamen aykırıdır.
Türkiye’de başlatılarak İslam ülkelerinde maksatlı olarak bir- Ilımlı İslam Projesi- tesis edilmeye çalışıldığı izahtan vareste değildir.Bunun ileri derecesi diğer batıl din mensuplarının da cennete gireceğini düşünmektir ki bu İslamın ruhuna zıttır.
Dinler arası diyalog Vatikanın,Papalığın Yirmi birinci Yüzyıldaki Asya ve Afrikayı hıristiyanlaştırma projesidir.Arkasında Vatikan,ABD,AB,İsrail vardır.Yakın ve geçmiş tarihimizde ecdadımızın vermediği Anadolu ve Ortadoğu toprakları içten içe kuşatılarak tek kurşun sıkılmadan alınmak istenmektedir.
ABD güçleri 1950 li yıllarda Güney Koreye Nato güçleriyle,özellikle de Türk askerini kullanarak karşılığında Natoya kabul edilme garantisiyle girmiş,budist Kızıl Çin askerleri ve Kuzey Kore askerleri yenilerek ABD orasını işgal etmiştir.
O sırada budist nufus yüzde 92 oranında hıristiyan nufus yüzde ikidir.G.Koreli Rahip Moonun çalışmaları ile bu gün yüzde elliye ulaşan bir hırıstiyan nufus vardır ve günden güne G.Kore hıristiyanlaşmaktadır.
Dünyayı küresel bir köy yapmak isteyen emperyalist güçler her türlü oyunu kuralına göre uygulamışlar 1.Dünya Savasında Çanakkaleyi almak için getirdikleri Pakistanlı,Hindli müslüman askerleri Halifeye yardım için geldikleri yalanıyla birbirine kırdırmışlardır.
Ecdadımız yedi düvelle boşuna mı çarpıştı Çanakkelede?İki yüz elli bin gencecik Mehmetler,liseliler boş yere mi kanlarını bu toprağın sinesine döktüler.
Müslüman her yerde kendi dininin geçerli tek din olduğunu söylemek İslamı tebliğ etmek zorundadır.
Mesala,Afrika’da ,Asyada bir köyde,şehirde hırıstiyan,yahudi olan çocuklara ,sizhırıstiyansınız,yahudilik dinine mensupsunuz,bir fark yok aramızda.
Sizin anneniz,babanız,çevreniz hıristiyan,yahudi.Müslümanlık bu zamanda zor.Abdest,namaz,cihad,oruç bu zamanda çok zor.Bunları yapmanıza,müslüman olmanıza gerek yok.
Sizde bir dine mensupsunuz,sizinde bir dininiz var..Sonunda hepimiz birlikte cennete gideceğiz inşaallah desek bu İslamın tebliğ ve irşad ruhuna uyar mı?
Yoksa Allah korusun bunu diyen din dairesinden,İslamdan çıkar mı?Yukarıdan beri yazılanlara bakıldığı zaman ikincisi olur kanaatındayım.
Diğer din mensuplarına irşad heyetleri gönderilir.İslamın esasları anlatılır.Kabul edenlere İhtida Beratı verilir.Bu zamana kadar bu böyle olmuştur.Almanyada gün geçtikçe İslam Dinine girenler çoğalmaktadır.
Sözde 11 Eylül Saldırısı ile müslümanlara yapıştırılan fundamentalist,terörist yaftası dünyada İslama yönelen,kokmuş hırıstiyanlık ve Kiliseden uzaklaşmış batılı gençlere mani olmak için tezgahlanan bir Haçlı oyunudur.
El kaide,Talban örgütleri CİA VE Mossad güdümünde terör örgütlridir.Arkasında ABD vardır.
Dinde reform ve yenilik cereyanını Müslümanlar değil Dönmeler çıkartmıştır.Nitekim menfi Türkçülüğü, milliyetçiliği de onlar çıkartmıştır. Tekin Alp, nâm-ı diğer Moiz Kohen efendiyi unutmayalım. İslâm’a karşı, dine saldıran bir Türkçülük ve milliyetçilik olmaz.
Hakikî Türkçü ve milliyetçi, kendisi dindar olmasa bile dine saygılıdır.Dinde reform, dinde yenilik, Fazlurrahmancılık, telfik-i mezahip, mezhepsizlik, Sünnet düşmanlığı Mevla’ya götürmez, belaya götürür.
Amerika’nın, İsrail’in, Siyonizmin, Haçlıların, Dönmelerin gayesi İslâm’ı bozmaktır. Bunu yapamayacaklardır. Çünkü dinimiz ilahî koruma altındadır.
Din konusunda tartışmayınız, din konusunda hiziplere ve fırkalara ayrılmayınız. Din ticareti yapanlara yardım etmeyiniz.
Ehl-i Sünnet çizgisinden bir milimetre bile ayrılmayınız.Dinde reform ve yenilik yapılmasını istemek İslâm’ın ilahî, mükemmel bir din olduğundan şüphe etmek demektir.
Reform ve yenilik tuzağına düşmeyiniz.Ehliyetsiz, icazetsiz, liyakatsiz kişilerin para kazanmak veya ortalığı karıştırmak için yazdıkları tercüme, meal, tefsirleri okumayınız.
Sizi akaid, taharet, ibadetler, kısaca muamelat, ahlâk bölümlerini ihtiva eden muteber bir ilmihal kitabı kurtarmaya yeter. Muteber din kitaplarındaki bilgileri öğreniniz ve hayata uygulayınız.”
Türk,İslam alemi Papalığın,Vatikanın bu büyük projesini de Allahın izniyle boşa çıkaracaktır.Allah müminlerin yanındadır.Yeter ki biz birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim.
Hz.Allah cc.yar ve yardımcımız olsun.Esen kalınız...
18.01.2014//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU+++
YORUMLAR
'' İslam Dininde dinler arası diyalog değil,uluslararası müslüman dindarlar arası bir diyalogdan sözedebiliriz.Dinler arası diyalog demek öncelikle İslam dininin tek ve Hak din olduğu iddiasından vazgeçmek anlamına gelir.Bu manada Türkiyede yapılmak istenen Dinler arası diyalog tahrif edilmiş yahudilik ve hristiyanlık dinini meşru ,geçerli hak din olarak kabul etmeyi ve onlarla eşit anlamda diyaloğu öngörmesi hasebiyle İslama göre bir sakınca teşkil etmektedir.''
Öncelikle bu paragraf sakıncalı ve hatalı.
Eşit olmayı, eşit anlamda diyalog?
Niye eşit değil miyiz zaten?
Bu düşüncemden 'diyalog' taraftarı olduğumu düşünmeyin. Değilim. Ama diyalog olmalı tabi ki...