KÖY ENSTİTÜLERİ ve DÜNDEN BUGÜNE TÜRKİYEDEKİ GELİŞMELER
1939 VE 1950 lere kadar sürebilen , kırsal alanda ki kalkınma hareketi.
Neydi köy enstitüleri acaba; Amacı, niteliği neydi.
İmece mantığı içinde bulundukları yörelerinin kalkınmasına elbirliğiyle çaba gösteren, aynı zamanda aldıkları eğitimin yanında, hayatın içinden beslenen ve bunları pratiğe uygulamayı becerebilen, dünya klasiklerini okuyup kültür donanımını zenginleştiren ki balıkcı kayıkları yapıp bunları kollektif alanlarda üreten ve çalışan köy insanlarına katkı sunan bir yapı.
Temel amaç kurtuluş savaşından çıkmış bir ülkenin gelişen dünyaya sanayi ve tarım alanında hızla ayak uydurması ve kültür oranının yükseltilmesiydi.
İkinci Dünya savaşında churcill ismet inönüye gelin bizimle birlikte savaşa girin dediği zaman. Milli şefin o zaman dediği bir yanıt vardır. bize şu mühimmatı verirseniz gireriz.istemleri akıl almaz ve karşılanmazdır. Churcill çekip gitmek zorunda kalmıştır. Daha sonraları suçlanmıştır sayın İnönü "siz bu halkı aç bıraktınız, buğdayları ambarlara sakladınız,ekmeği karneye bağladınız." denilerek. dediği bir yanıt vardır." Ben bu halkı aç bıraktım ama çocukları babasız, kadınları kocasız, anaları oğulsuz bırakmadım"
Kurtuluş savaşının ilk birinci ikinci inönü savaşlarını kazanarak tetikleyici unsuru olan sayın ismet inönü hem asker hem politikacı kimliğini kullanarak bunları yapmıştır. büyüklüğü ne ye göredir, küçüklüğü neye göre. Her ne kadar ergenekonda dağları delen asil türkler kadar olmasa bile, batağa batmış teslimiyetçi politikalarla yurdun işgal alındığı osmanlı ülkesinde kurtuluş savaşının önünde durmak az buz şey değildir.
Tarihe iyi bakalım. sanayileşme hızı 1930 ve 50 yıllar arasında ivme kazanmıştır. Bugün KİT dediğimiz yapılar o dönemden bu dönem taşınmıştır.
O dönemin sayın Türkçü grupları bu tür köy enstitülerine " Bunlar komünist yuvası, kapatılması gerekir diye propaganda yaparken.Dönemin Milli eğitim bakanı Hasan ali yücel’e ( Can Yücelin babası)şikayet üstüne şikayetde bulunurken devlete hakaretden haklarında dava açılan insanlar vardır. Alpaslan Türkeş, Nihat atsız Gibi. ve sonuçlar beraattir.Dönemi dikkate alırsak milli şef dönemi tek parti iktidarı ama beraat. düşünebiliyor musunuz? Devlet baba ve tek parti iktidarı ve demokrasi daha çok partili sisteme geçmemiş. demek ki bu insanlar ergenekon’dan gelen bir ırkın ahvalı olarak güçlü bir yapıları vardı ve devletin koyduğu yasalara karşı gelmelerine rağmen beraat edebiliyorlar.
Ogün şikayet edenlerden biri " Alpaslan Türkeş " Altını çizin lütfen bu ismin. savaştan sonra kurulan NAtO’ da yan birim olarak ama uluslararası haber alma ve natoya üye devletlerin çıkarlarını korumaya yönelik kurulan bir örgüt ve Türkiye Nato’ya girdiği zaman üyelerinden biride Alpalslan Türkeş.
Tarihe kanlı katliam olarak geçen. 16 şubat 1969 kanlı pazarında altıncı filo ve amerikan askerleri geliyor diye direnişe geçen o meşhur karşı duruş. Yani bugünkü Amerika’nın askerleri Türkiye’ye geliyor, genelevler boyanıyor, Amerika’lılar iyi yapsın diyerek. hazırlıklar yapılıyor. İstanbul üniversitesindeki gençler bunları engellemek için direnişe geçiyor, üstelikde dönemin valisinden izin alarak ( Vefa Poyraz) karşılarına kim çıkıyor Komünizmle Mücadele Derneği. Devlet baba izin veriyor. ama onlar vermeyecek neden efendim "Gelsinler istedikleri gibi düzsünler, onlar bizim müttefikimiz, üstelik tanrı misafiri zeval olmaz, kırın efendim bu komünistleri. " sonuç iki ölü aynı gün Vedat Demircioğlu emniyet binasından atılıyor ve intihar süsü veriliyor.
Dönem ilerlemeye başlıyor.77 mayısı bir katliam daha; arkasında kim var; " Özel harp dairesi," bir daha; Kahraman Maraş Katliamı, ardı ardına patlıyor katliamlar Çorum, Balgat Bahçelievler. Kim var arkalarında? " Faili meçhul özel harp dairesi." onunla kimin bağlantısı var Alpaslan Türkeş’in. Öyle ya kim diyebilir "senin oğlun ipe gitsin ben onu ipten alırım" diye hangi güce dayanarak diyebilir.
Arkasından On İki eylül bütün liderler gözaltında ama Alpaslan Türkeş yok. nerde bilinmiyor. bir hafta sonra gelip teslim oluyor. nasıl oluyor bu o da bilinmiyor.
bu soruların yanıtını tarihin yaprakları verecek tek tek. ve yıllar sonra bir ülkücünün itiraflarında nokta dergisinde. " Devlet bizi kullandı.!" ibaresi düşüyor. ne acıdır ki; bununda en önemli kanıtlarından biridir Susurluk Olayı.
Abdullah Çatlı, Mehmet Ali Ağca ve diğerleri. Yakın tarihimizin canlı olayları. o yüzden kimin nerde duracağı ve neyi savunacağı önem taşıyor.
Dün Abd Emperyalizmine ülkenin kadınlarını peşkeş çeken ve önünü açmaya çalışan zihniyet bugün bir kılıf içinde meşruiyet kazanıyorsa oturup düşünmek gerek. Bağımsız bir ülkede yaşamak istemenin ne olduğunu.
YORUMLAR
halkı kışkırtarak maraş ve çorum gibi özellikle alevilerin çoğunkukda bulunduğu illerde mezhep çatışması diye gösterilerek yapılan katliamlarve diğer işlenen cinayetler faili meçhul diye geçti.failler var ama arkaları sağlam.buna benzer bir yazı daha okumuştum.ama isimler bu kadar açık yazılmamıştı.