- 652 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
LUCAS HARİÇ...
LUCAS HARİÇOnlar ki kanlı tabutlarla toprağa teslim edilirken, henüz bedenlerinden çıkmamış ruhlarıyla son nefeslerini yanlarından rastgele geçen bir yele verdiler. Akasyanın ince dalındaki son yaprağı yere düşüren rüzgar, bir yağmur bulutuna nedensizce sığınıp sessizce ağlarken, hırçın bir fırtına önce ormandaki birkaç ağacı kökünden söktü. Deniz kabardı, hırsını kayalıklardan aldı. Yatağına sığmayan bir dere, söylenmemişliğin derin sızısıyla kızıllığını dökmek için karıştı durgun akan ırmağa… Hırçınlaştı ırmak intihar atlayışına geçip, döktü kendini bir şelaleye. Pus sarsa da her yanı ırmağın çığlığı derin vadide yankılandı. Gök duydu, yer uykusundan uyandı bir gece vakti.
Günahkarları bulmak adına; delirdi toprak, çıldırdı gök, busbulanıktı okyanus… O vakit mütemadiyen Tanrılar ellerindeki teraziyle, yarattıklarının muhasebesindeydiler. Kulların ateşle dansındaki her ritim toprağın rahmine çakılan paslı bir çivi olmaya başlamışken , suya ateş, ateşli suyu toprağa ekleyenlerin kemikleri eridi. Geride bir lav püskürüğü, bir de onların kutsal kadehlerinin içindeki küller kaldı.
Onlar ki etleri kemiklerinden, kemikleri iliklerinden çekilmeden önce, kahverengiye bir can, yeryüzüne meneviş yeşili sunmak adına , hiçbir şey esirgemediler kendilerinden ve hiçbir şey demediler okuduğu kitaplara… Günahkarların kefareti onların hayatına biçilmiş beyaz gömlekti sadece.
Biz yamalı pantolonlarımız ve emekleyen adımlarımızla büyürken; masumiyetimiz yere ilk diz çöktüğümüz-Tanrılardan merhamet dilemeyi ilk öğrendiğimiz- an kadar kutsal bir vakte şahitlik etmişti. Duvarların her kesiştiği herhangi bir köşe başı bizim için bir ayin yeriydi. Kutsal Meryem’in göz yaşlarını toplamak için her zaman yağmurlu günde dizlerimizi biraz daha fazla yere çakar, gökteki Tanrı’ya ve İsa’ya dua ederdik. Bu yaptığımız çivilerle çarmıha gerilmekten daha az azap verdiğini ben dahil yanımdaki üç beş kişinin de kesin bildiğini biliyordum. Ağrıyan dizlerimizi ovalayıp yerden kalkarken bazı zamanlar parmaklarımız Musa’nın asası gibi bize bir mucizeyi gösterirdi.
Ama hiçbirimiz işaret parmağımızı kaldıramazdık. Şeytanın korkulu kokusu burnumuzun dibindeyken, biz hep güneşin doğuşunu bu yüzden uykusuz gözlerimizle bekledik. Biz de onlar gibi yapıp kimseye hiç ama hiç kimseye hiçbir şey demedik, diyemedik bu yüzden.
Bir gece, gizli saklı eski mezarlığa gidip orda kalmaya karar verdiğimizde hava yeni yeni serinlemeye başlamıştı. Ha desek ,ses çıkarsak, mor bulut üstümüze kara yağmur dökecekti. Zifiri karanlığın arkasındaki sırlar ve ruhlar, taş mezarların arkasındaki koyu gölgelerle bizi bekliyordu. Bunu bizi bekleyen ölüm bile biliyordu. Bu yüzden Lukas sırtına en sevdiği ayetin kelimelerini bile işlemişti. Bu tür ritüellerin içimizi rahatlatmadığını Lukas hariç herkes farkındaydı.
Öldürülmüş kuşlardan kalan tüyler ve taze kabarmış toprağa çakılı mezar taşlarından başka hiçbir şey yoktu varıp geldiğimiz bu ıssız yerde. Lukas yanında getirdiği kutsanmış şarabı toprağa dökerken lisanını bilmediğim kelimeleri mırıldanarak söylese de onu net bir şekilde duyabiliyordum. Lukas’ın yanında beliren gölgenin suretini iki akşam önce kan ter içinde uyandığım kabusumda görmüştüm.
Aşağımızda akan şelale etraftaki sessizliği bölerken, bir yanda da ölümlülerin tılsımlı şarkısını geceye söylüyordu. Bu yüzden ben karşımdaki yapraksız akasyaya konan baykuşun başını üç yüz altmış derece döndürüp uzak dağ tepelerindeki cılız akan dereye seslenişine kulak vermedim bile.
Çünkü az sonra hepimizin boynuna ölüm kolyeleri takıldığında, kanlı tabutlarıyla göğün göğsünü kabartanlarla konuşmaya başlayacaktık. Lukas hariç….
YORUMLAR
Bence dışardan bakan göze önem ver.Bir çoğumuz kendimize karşı acımasız oluruz.İlk okuduğum yazılarını da beğeniyordum fakat bu yazı,bana senin katettiğin mesafeyi açıkça gösterdi.Seçilen çokça yazıdan çok daha iyi,sanatsal değeri olan bir yazı..Bana inan,böyle...
DİLEK YILDIZI
İyi ki Varsın Güzel Yürekli Peri Dostum...
Son derece iyi yazılmış bir yazı.Benim için günün yazısı.Artık imlaya da dikkat ediyorsun.Böylece sanatkarlığın mükemmelleşiyor git gide.
Sanırım Lucas'ın akibetini öğreneceğiz sonraki günlerde...
Sevgilerimle kutluyorum seni!
DİLEK YILDIZI
Bu sözleri duymak, gururumu fazlasıyla okşamadı dersem yalan olur.
"sanatkarlık" benim için çok uzak bir o kadarda ulaşılmaz bir şey. Deyim yerindeyse " Daha bir fırın ekmek yemem lazım"
Halen ilk başladığım gibi yalpalayarak yazıyorum.Henüz cümlelerimin ayakları yere tam olarak basmıyor.
Umarım bu desteğini ve sözlerini boşa çıkarmayacak kadar iyi bir şeyler çıkarır yazarım...
Çok ama çok teşekkür ederim güzel sözlerin ve yorum için...
Sonsuz sevgi saygı ve selamlarımlasın her daim...