- 384 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kısaca Milleti Düşünce
Tevhit kültürü ya da tevhit bilinci, en ilk biçimiyle milletleşme süreciyle ortaya çıkacaktı. Panteon kültürünün temeli olan merkezden koordineli tevhitçi imanın temeli milletleşmeydi. Panteon ve milletleşme ikisi bir anda beliriş ve birbirine bağıntılı gelişme ve girişmedirler. Panteon ve millet te ittifakın ürünüydüler. İttifakı ilişkiler totem meslekler nedeniyle girişti. Bu girişmeler temas etmenin ve bir arada girişmenin, zaman zemin durumuna dönüşecek olmanın eseriydi.
Panteon, ittifakı yapı içinde totemler uzay zaman birliğinin görünüşü ise, bu görüntüyü anlama yapıp, mana edip, panteon düşüncesine izafe edilmesi ve uygulaması da milletleşme ülküsüydü. İttifaklar en az iki etnik totemi grubu yan yana getirirdi. En az iki grup; iki totemle, iki totem kültürle ve iki totem aitlerin çoklu görüntüsüyle etrafa yansımaya başladılar.
Bir ittifak içinde iki, üç, beş, on gibi çoklu totem görüntüsü, ittifakın; ilksi panteon görüntüsünü ve panteonun çoklu politeisttik (putçu anlama yapılacak olan) yansımasını ortaya koyuyordu. İttifaklarda artık bu çoklu beliriş bir BAĞ ve BAĞINTIYDI. Bu çoklu bağ ve çoklu bağıntı, panteon kültürüydü.
Panteon kültürü çevresindeki bağ ve bağıntılınım biçimi, adına millet diyeceğimiz oluşmanın kültür şeklini hale yola koyuyordu. Hale yola konulmanın bağ süreçlerini girişişle milleti tutumlarını ortaya çıkaran süreç; bir yandan da sosyal yapının uygulamaları oluyordu. Milleti kabuller, ortak rezonansa gelmenin bir sindirme çalışması ve bir sosyal uygulaması oluşla bu bağıntı, birliğin; milleti oluşmasıydı.
Milleti oluş, ittifakın en az iki farklı etnik totem kültürünün bir arada, ortak davranış tutumları belirtilir oluşla sentez kültür esası üzerinde ittifakı süreçlimenin girişmeleriydi. Yani etnik totemi gruplarının bir arada yaşayamama çatışmasından doğan uzlaşma, millet olma yolu diyeceğimiz sürecin adımlarına dönüştü.
En az iki totemi yapı bir araya gelmişse, ittifak içinde iki farklı kültürlerle iki farklı totemlerin, sureti endamları arz ediyordu. İki totemin imleçti arzı endam toplamları sentezle, daha fazlası olan gölge yansıma olup, üçüncü bir totemdi (İLAHTI). Üçüncü tevhitçi totem olan Al-la, El-La, El İlah, ne birine ne diğer ittifak ortağı totem gruba aitti. Yani Al-la kültü; üç olanın yanında dördüncü yansıma. Sekiz olanın yanında dokuzuncu yansıma, Bin olanın yanında da bin birinci sentezi yansımaydı.
Tevhitçi milleti totem (Al-la) ittifakı; ne bir grubunun toteminin kendisiydiler. Ne de diğer grupların totemlerinin kendisiydiler. İkisinden de kan ve doku alışla bir totem grup yerine, iki totem gruba seslenmenin muktedirliğiydi. İttifakla millet olmuş bir grup başka ittifakların milletini içlerine alırken yeni sentezlere uğrayan A-la kültü bu kez de milletlere seslenmenin muktedirliği olacaktı. Artık kimi ittifaklar şiddet you ile ele geçirilmenin boyun eğdirilen ittifakarı da olabiliyorlardı.
Bu nedenle egemen olan ittifakı millet, kendi Al-La’sını mağluplara dayatabiliyordu. Ya da mağlup eden birlik veya koalisyon içinde kültürce fethedilebiliyordu. Bir türden olmayan bir çok sentezci varyasyon şekilleri ortaya çıkıyordu. Ve sentezler iki totem grubu temsil etmekle ikisinden daha fazla ve daha büyük olan, üçüncü totemi tevhitçi anlayışın bedenlenmesiydiler.
Yani tevhidi totem (AL-LA İLAH), etnik totem gruba değil, etnik olanın birleşen yapısı olan itifaklara sesleniyordu. İttifaklara, eski totem yasaların yeni versiyon uyarlamalarını söylüyordu. Yani ilah bir yönüyle ittifaklara, ittifaklık edebilmelerinin sosyal anlayışça, çevirme diliydi. İttifak yoksa ilahlar da yoktur. İlahların dili milletin düşünce ve dili olmuştur. Tevhidin düşünce ve dili olmuştur. Tevhidi totem (İLAH), ittifaka ve ittifakın milletine sesleniyordu. İttifakı sosyo topluma sesleniyordu.
Milletleşme iki etnik toteminin ittifakı tevhidiyle kalmayıp birçok etnik totemin tevhidini içermiştirler. Yine bu yollarla milletleşmiş birkaç soy boy (milletlerin ) düzenli katılımcı milletlerin, milletleşmeleri olduğu gibi şehir devletleri gibi örgütlenmiş devletlerin birleşmesini de milletleştiren bir konsepttir.
Her ittifakı ahit bir imandı. İttifakı ahit, içinizde ve dışınızda bunu tekrar etmenin iman şartı oluyordu. Bu yeni ittifakı durumu sindirmenin ritüeli deklarasyonu oluyordu. İman travmaları yaşamanın tedavi şekliydi. Şaşmaz düzen sandığınız alışıla gelen verimliliği yaşarken; bir sabah bakmışsınız derim ki diye başlayan süreç olmuşsunuz. Artık hızla ve sürekli oluşla değişen ilahi yasalardan başları dönen ittifakın sosyal yapısı; bir önceki imanı ile değişmiş olan şimdiki imanının kırılmaları karşısındaki travmalarını yaşıyorlardı.
Bir yandan toplumsal kırılmalar olan efendi-köle çelişkileriyle diğer yandan mal mülk edinip mal mülk edinememenin kutuplanmalarıyla da beslenen imani süreçler; imani inşanın üzerine eklenince; kişi kendisine ve topluma yabancılaşmaya başlayacaktı. Bu nedenle "ahitsen olan yasalar" iman edilmenin daha çok öne çıarılmasıyla yeni boyutu; kendisine özgü dini anlamalara dönüşüyordular.
Milletleşme süreci birkaç bin yılı aşkın sürelerle her ittifakın yeni milletleşme süreç kültürleri oluşuyla ya da yeni katılım, kendisinden bir önceki oluşmaların içinde etkiyip etkilenerek zamanla eridiler.
08.01.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.