muhtereme Mektuplar-10 / hatalarıma yenileri eklendi.
Kul ( 12.18.2013 )
Kısaca son dört senem bu utanç ve pişmanlık tablosundan oluşuyor.
Şimdi nasıl gidiyor derseniz hamdolsun Rabbime. O deli psikopat bıraktı peşimi. Tabi ayni fakültedeyiz hala ve neredeyse her gün karşılaşıyoruz ve bende her karşılaşmada eski korkular depreşiyor. Buradan gidince hepsi bitecek biliyorum. Korkularım ve ani tepkilerim azaldı tabi ama tamamen bitti diyemem…
Hala en ufak şeylere bile irkiliyorum ama bu da geçecek biliyorum. İlaç kullanmıyorum artık ama ve aşırı sinirlenmiyorum olaylara. Nefesim kesilmiyor artık. Öleceğim korkusu olmuyor o anda. Bunu atlattım çok şükür. Yalnız duramazdım, yatamazdım, sokağa çıkamazdım. Karanlıkta duramazdım. Gece olunca ağlardım. Bunlar da bir bir gitti.
Ailemle ilgili problemler bitse bir de... Annem, ablam, abim, babam... Herkes eski haline gelse keşke... Çok istiyorum bunu. Bundan 4-5 sene önce çok iyiydik. Maddi durumumuz da ailevi meselelerimiz de... Ne olduysa bir anda battık. Allah’ım bize doğrulmayı nasip etsin.
Burada çok fazla şey yaşadım hocam. Bir kısmını anlattım size. Okuyan arkadaşlarıma ibret olsun diye. Benim yaptığım aptallıkları yapmasınlar diye. Birçoğunu da sadece en yakın arkadaşım bilirdi. Bazılarını da sadece ben... Mezara kadar mühürlemiştim dudaklarımı ama kısmet hocam. Anlatmam gerekiyormuş belki de. Ben sizi çırpınışlarımın son haddinde buldum. Artık ağlamaktan, inlemekten bitmiştim. O zaman çıkardı Allah karşıma sizi. Çok şükür. Tesadüf diye bir şey yok biliyorum. Tevafuk bu. Rabbim gönlümden geçeni verdi. Zamanla her şey çok güzel olacak inşaAllah.
Hayırlı geceler hocam. Dualarınızı eksik etmeyin ne olur...
Tarih:18 Aralık 2013 Çarşamba 03:083
Hacı Ali Bayram
Muhterem;
Hayat her birimize hayal bile edemediğimiz acılar ve sevinçler yaşatıyor... Bu yaşadıklarımızın bazıları ezeli kaderin bir sonucu... İçinde bulunduğumuz çağın ve çevrenin şartlarında doğmak gibi... Bazıları ise kendi hatalarımızdan kaynaklananlardır... Âşık olur olmaz kimseyi dinlemeden, derinliğini bilmediğimiz denizlerde yüzmeye kalkışacak şımarıklıkta yetişmek, isyankâr olmak, dizginlenemez nefislere sahip olup, günaha karşı pervasız olmak gibi...
Ve bir üçüncüsü de imtihandır... Hem anne babanın imtihanı, hem kendimizin, yakın çevremizin...
Akıl her şeye tatmin edici bir sebep bulamıyor bazen... Sorunları geçiştiriyor, suçu başkalarına atmaya çalışıyor. Yahut içinden çıkamadığı için kendisini kandırmaya kalkışabiliyor...
Ne zaman ki kişi Rabbine sığınıyor, akıl da nefis de kendisini sığaya çekmeye, en azından suçun işlenişindeki kendi payını sorgulamaya başlıyor... Emin ol bu hareket kurtuluşun ilk hareketi oluyor ve sonunda delirmekten, çıldırmaktan, intihardan yahut hastalanmaktan kurtuluyor.
Kendi nefsimizde ve başkalarının hayatlarında olup biten bu...
Giden gitti... Hayat kendisini yeniler... İlahi adalet açısından istiğfar edersin, tövbeni kabul ettirirsen geçmişin cezalarından kurtulursun... Yeni suçları işlemez olursun ve artık, çevrenin hem hayat verici hem ölüm saçıcı olduğunu anlar, seçici olmaya başlarsın... Ve daha dikkatli hareketlerle yeni bir dünya kurarsın.
Yaşın genç... Gelecekte bu günleri şaka gibi, hayal gibi, çocukluk hataları, çaylaklık olarak değerlendirirsin...
Allah ölümden sonra diriltendir... Değil yaralıların yarasını sarmak, ölüleri diriltendir...
Bir kışa bak bir de bahara...
Yeniden hiç yaşamamış gibi onca acıları, kendini en kısa zamanda tamir edeceğine inan...
Uzun sürmeyecek, göreceksin birkaç ay içinde şen şakrak hayat dolu biri olacaksın... Yeter ki Rabbine sığınmaya devam et...
Seni seven o kadar çok kişi var ki çevrende, karşılıksız sevgilerinin farkında olman, seni yeniden diriltmeye, cıvıl cıvıl yapmaya yetecek...
Seni en derin sevgilerle kucaklıyor, annene, babana, kardeşlerine ve Allah’a emanet ediyorum...
Selam es selame...
Kul ( 12.23.2013 )
Günaydın hocam...
Size buraya geldiğim ilk sene başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Aklıma geldi sadece.
Buraya geldiğim ilk bir buçuk sene cemaat yurdunda kaldım. Açık konuşmam gerekirse hiç memnun kalmadım. Yaşadığım yerde birçok yurtta kalmıştım ama böyle yaklaşım ve böyle ayrımcılık hiç bir yurtta görmedim. Aç kaldığım yerde yaşayamam ben. Ve benden parasını da kat kat alıyorlardı. Neyse. Aklıma geldikçe üzülüyorum.
O yurtta 1,5 sene kaldım. Arkadaşlarım iyiydi. Severdim hepsini…
Bir gün yeni bir abla geldi yurda. Yemyeşil kocaman gözleri vardı. Güzel bir ablaydı. O da benim gibi Kimya Mühendisliği mezunuydu ve üstüne de Kimya Bölümü bitirmişti. Konuşmalarımızda bahsetmişti. Yurtta bayağı bir öğrenci vardı tabi ama abla sürekli bizim odadaydı. Beni çok sevmişti. Ölen bir arkadaşına benzetiyordu beni. Bana çikolatalar alıyordu. Hediyeler... Ben de ona. Gerçi fazla ilgiden rahatsız oluyordum her zaman ama insanları bu yüzden kıramazdım. Kötü bir niyeti yoktu diye düşünüyordum hep ama bir müddet sonra ondan kaçar oldum. Sürekli peşimdeydi resmen. Bana Kur’an öğretiyordu. Sohbet yapıyordu. Meyveler getiriyordu yiyorduk hep beraber. Bu böyle 2 aya yakın bir süre devam etti…
Bende o sıralar ilginç olaylar olmaya başladı. Odam üç kişilikti. Küçük bir odamız vardı. Oda arkadaşlarım genellikle erken yatarlardı. Benim her zaman uyku sorunum olmuştu. Uyurken hep arkamdan biri beni dürterdi korkudan dönemezdim arkama. Bakamazdım. Kızlara seslenirdim uyanırlardı. Bu böyle 1 hafta devam etti. Uyurken biri beni dürtüyordu sırtımdan. Arkama bakmaya başlamıştım bir cesaretle ama kimse yoktu. Her gece korku içinde kendimin delirdiğini düşünüyordum.
Bundan babama bahsettim ama beni kale almadı o an. Güldü geçti. “Okumadan yatma” dedi ama neler okumuyordum ki yatmadan önce. Gene oluyordu. Her gece biri gelip beni dürtüyordu.
Ben bu durumdan o ablaya bahsettim. Kur’an çalışıyorduk. Akşam oluyordu yine ve ben korkmaya başlamıştım. Bu tarz olayların onun da başına geldiğinden bahsetti. Beni rahatlatmaya çalıştı ve bana bir muska getirdi. “Bunu 3 gün boynundan çıkarma kesinlikle” dedi. Ben de “tamam” dedim. Muskayı taktığım üç gün boyunca gerçekten bir şey olmadı.
Sonuncu gün…
Okuldan döndüm yurda. Abla beni kapıda karşıladı. Sessiz bir şekilde eşyalarımı bırakıp yanına gitmemi söyledi. Ben de gittim yanına.
- “Bu gece benimle yatmalısın” dedi.
- “Neden” dediğimde de
- “Bu gece senin için zor geçecek” dedi.
- “Nasıl yani” dedim.
- “Benimle yatmalısın ben senin yanında Kur’an okuyacağım” dedi.
Korkmuştum ama bu işlerin nasıl olduğunu da bilmiyordum. “Peki” dedim. Gece yorganımı alıp 6. kata çıktım. Orada beni bekliyordu. Orası seminer toplantı sohbet odasıydı. Özel durumlar dışında kullanılması ve o kata çıkılması yasaktı. Ben yorganımı toplayıp çıktım yukarı. İçerdeydi. Yatağımı hazırladı ve beni yatırdı. Yanıma oturdu. Saçlarımla oynadı.
-“Korkma olur mu?” dedi.
-“Tamam” dedim ama hala olayın nereye gittiğini bilmiyordum.
Uyumam gerekiyordu ama uyuyamıyordum. Kalktım ben de. Kocaman oda. Sadece koltuk ve halılar var. Bir de kocaman bir terası... Balkonu. Ben uyuyamayınca “balkona çıkalım” dedi. Hava çok soğuktu. Donuyordum ben ama onda hiç bir üşüme belirtisi yoktu. Kendi kendine bir şeyler söylüyordu.
Beni çok sevdiğini söylüyordu. Bana zarar gelmesini istemiyordu. Öyle söylüyordu. Ben de onu izliyordum şaşkın bir şekilde.
Bir anda balkonun duvarına çıktı!
6. kattayız ve daracık duvarda yürümeye başladı. Neye uğradığımı şaşırdım. Tuttum kolundan aşağı çektim. Bir ayağı inmişti yere ama diğer ayağı hala duvardaydı. Beni çekmeye başladı. Birlikte orada yürüyecekmişiz. Beni öyle çekti ki zor direniyordum. Ölecektik farkında değildi. Çok korkuyordum. Zar zor bir anda elinden kurtuldum ve kendimi odaya attım. Neye uğradığımı şaşırdım. Hala balkondaydı.
Yorganın altına girdim ve çıt dahi olmayan odada bir anda bir sürü ses duymaya başladım. Sanki çok kalabalık bir yerdi ve herkes konuşuyordu. Öyle bir uğultu vardı ki!
Ben;
- “Gitmek istiyorum!” diye bağırdım.
Kalktım yerimden ama kapıyı kilitledi hemen.
-“Duymuyor musun sesleri?” diye tekrar bağırdım.
Çıldırmak üzereydim. Odada dört donuyordum. Çıkamıyordum. Vermiyordu anahtarı. Bağırdım bir ton ama duyan olmadı. O sesler devam ediyordu ve o beni bırakmıyordu. Başladı işte “gitme bir yere sana zarar verecekler” diyordu. Kafayı yemek üzereydim korkudan. Bağırdım bağırdım bağırdım ağlamaya başladım. Nefesim yine kesilmeye başlamıştı. Çok kötüydüm. Boğazımı sıkıyorlardı sanki. Korkunçtu. Elimden geldiğince bağırdım. Ağlamaya başladım.
Karşımda düştü bayıldı bir anda.
Anlayamadım. Yapıştı yere. Bir kaç kez tokat attım kendine gelmedi. Anahtarı bulup odadan hemen koşa koşa çıktım ve kendi katıma indim.
Sonrasını hatırlamıyorum…
En yakın arkadaşım ve bizim kendi ablamız oturuyorlarmış. Onlardan duyduklarımı iletiyorum şuan;
Ben aşağı apar topar inmişim. Herkes uyuyormuş zaten. Beni odaya oturtmuşlar. Hiç tepki yokmuş bende. “Ne oldu?” diyorlarmış boş boş bakıyormuşum. Olayı yarım yamalak anlatmışım ama arkadaşım olaydan haberdar olduğu için az çok anlamış. Hemen yurt müdürüne ve bütün görevli ablaları başıma toplamışlar. Ben uyuya kalmışım. Bütün gece başımda ağlayan hocalar olmuş. Arkadaşım eğer uyansaydım kesin öldüğümü düşüneceğimi söylüyordu. “Odadaki manzara çok korkunçtu” diyor. “Herkes bir şeyler okuyor. Sen uyuyorsun. Kimisi ağlıyor” diyordu.
Bu olay ben uyanana kadar devam etmiş.
Uyandığımda yanımda sadece arkadaşım vardı. Ve ben felaket bir haldeydim. Başım çatlıyordu. Korkunçtu. Kendimi dövülmüş gibi hissediyordum...
Gece bitmişti ve ben kendime gelmiştim. Herkes uyanamayacağımdan korkmuş ama uyanmıştım çok şükür tabi. Ama olayı bilen ablalar büyükler gözümün içine içine bakıyordu bir problem var mı diye.
Kendimi kötü hissediyordum. Hiç bir öğrencinin bu durumdan haberi olmadı tabi ama yurt yani orası. Ufacık bir dedikodu nasıl yayılır herkes bilir. Yemekhanede bir kızın içine şeytan girmiş o olmuş bu olmuş bile dediklerini duydum. İnanamadım. Uyduruyorlardı...
Ben uyandıktan sonra hemen üstümü değiştim ve yurttan çıktım. Onu da hemen yurttan uzaklaştırmışlar.
Bu ablanın daha önce cinlerle olan birçok olayı varmış meğer. Kafayı bile yemiş bir ara. Kimya mühendisliği falan okuduğu da yalanmış. Bir süre tedavi görmüş. Hoca hoca dolanmış. Benim kaldığım yurda da insanlarla kaynaşması için getirilmiş. Mutfakta görevli olması için. Öğrencilerle ilgilenmesi yasakmış. Ve beni 6. kata çıkarırken kimseye haber vermemiş. Anahtarı çalmış. Kimsenin de haberi yokmuş bu durumdan.
O yurttan hemen gitti. Göndermişler. Ben yurda giremiyordum ama daha. Korkuyordum. 1 ay kadar zor kaldım. Ve şu anki yurduma geçtim hemen. Olaydan sonra zaten hep geceleri gidip arkadaşımın yanına yatıyormuşum. Gözümü açtığımda onun yanında oluyordum. Ama hiç bir şey hatırlamıyordum.
En kısa sürede de yurttan ayrıldım.
Kalamadım daha...
( 12.23.2013 )
Günaydın mukadder;
Heyecanla okudum yazdıklarını…
Pekiyi, bu münferit bir olay mı yoksa bu tür yurtlarda benzer başka olaylar oluyor mu, hiç soruşturdun mu?
Hikâyenin devamı nasıl?
Yurt sorumlularına bu olay intikal etmedi mi?
Sende bu etkiden kalıntılar var mı? Yani halen etkilendiğin durumlar oluyor mu?
Daha önce bahsettiğin psişik sorunlarında, anti depresan kullanmalarında bunun bir etkisi olabilir mi?
Bu olaydan sonra senin doğal davranışlarında ne gibi farklılıklar oldu?
Sence bu farklılıklar normal mi?
Yazmayı sürdür lütfen... Ama bu yazının devamını istiyorum... Bu olaya bağlanma ihtimali olan ruh halini ve sonraki etkileşmeleri de yaz...
Selam es selame