- 515 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAĞDURLAR VE DÖVİZLER
Ülkemiz seçime doğru yaklaştıkça olaylar tırmanıyor. Siyasetin, ekonominin bütün dengeleri altüst oluyor. Büyük tüccarlar yılsonu stoklarını eritiyor. Küçük esnaf zarar üstüne zarar ediyor.
Yorumlara bakılırsa, hükümet gitti gidecek. Bakanlar istifa ediyor. Hatta AKP’den istifalar peşi sıra birbirini takip ediyor. Ana muhalefette ise sağa kayış var. Halkına yabancı solcular tasfiye ediliyor. Yerlerine muhafazakâr CHP’liler geliyor. Yerel seçimlerde başörtülü CHP’li belediye başkanı görürseniz şaşırmayın. Tabi uzantısı olarak başörtülü CHP’li milletvekili de görebilirsiniz.
2014 yılına hazırlanan ülkemiz, muhalefetiyle, iktidarıyla Amerika görüşmeleri doğrultusunda ülkenin eksenini değiştiriyor. Ülkenin ekseni, muhafazakârlaşıyor.
Geçmişte ülkelerin gücü ne kadar yüksekse paralarının değeri de o kadar yüksek oluyordu. Ancak şimdi öyle değil. Ülkeler gücü ne kadar yükseltiyorsa paralarının değerini düşürmek istiyorlar. Çünkü dış ticaret ilişkisini kuran para değerlerinin yükselişi düşüşü ithalat ve ihracat dengelerini değiştiriyor. Sanayi üretimlerinin artışı, üretim sorunu yerine, üretilen ürünü satma sorunu doğuruyor. Her ülke artık ürettiklerini dış piyasaya satma yarışında. Dış piyasaya satma sorunu, ülke parasının dürülmesi, dövizlerin yükseltilmesini gündeme getiriyor.
Bugün dolar ve Euro uluslar arası ticarette para birimi olarak kullanılıyor. Günümüzde dünya ticaretine hâkim olan uzak doğu ülkeleri, Çin, Japonya, Güney Kore, Malezya vs. ülkeler kendi para değerleri yerine doları kullanıyorlar.
Basit bir kural var. Dolar veya Euro üzerinden dış ticaretinizi gerçekleştiriyorsanız, döviz kuru yükseldikçe ihracatınız artar. İthalatınız düşer. Bunun nedeni, dış piyasada satışa sunduğunuz ürünlerinizin döviz üzerinden satılmasıdır. Mesela; 2,50 lira maliyeti olan ürününüzü dış piyasaya satmak istiyorsunuz. Dolar 2 lira ise, ürününüzü dış piyasaya satarken 2,50 TL / 2 = 1,25 dolara maliyet hesaplarsınız. Ama dolar 2,5 liraya çıkarsa, sizin ürününüzün dış piyasa maliyeti 1.- dolar olur. Böyle olunca, doların döviz kuru 2 lira iken 1,25 dolara maliyeti olan ürününüzü 1,40 dolara satabilirsiniz. Ama dolar 2,5 liraya çıkarsa sizin maliyetiniz 1.- dolar olur. Ürününüzü 1,20 dolara satarak %20 kar elde edebilirsiniz. Böylece dolar 2 lira iken 1,40 dolara satmak zorunda olduğunuz ürünü, dolar 2,5 liraya çıkınca 1,20 dolara satarak %20 de kar elde edersiniz. Ama dolar 2 lira iken 1,20 dolara satarsanız, 0,05 dolar zarar edersiniz. Bu durum ithalatta tam tersinedir. Onun için ithalatını düşürüp ihracatını artırmak isteyen ülkeler dış ticaret parası üzerinde oynayarak, kendi paralarını sürekli düşürürler. Ülkemiz dolar düştükçe ithalatını artıran, ihracatını düşüren bir yapıya sahiptir. Ülkemizin ihracatını artırması için doların yükseltilmesi gerekir. Ekonomik hesap budur. Peki, bunu hükümet normal koşullarda yapabilir mi? Yani ortalık sakinken, durduğu yerde, efendiler ithalatımızı artırmak için dolayı yükseltiyoruz diyebilirler mi?
Bugün halk adına olaylar çıkardığını iddia edenler, dolaylı olarak hükümete dövizi yükseltme hakkı veriyorlar. Yani hükümet diyor ki, dış güçler, iç güçler birleşti. Hükümete karşı olaylar düzenledi. Bu nedenle dövizler arttı diyorlar. Görünürdeki mantık doğru gibi geliyor. Ancak;
- Hükümet ihracatı artırmak istemiyor mu?
- İthalat ihracat farkı olan dış ticaret açığında, açığı kapatmak için, ihracatı artırılması gerekmiyor mu?
Evet.
Peki; istikrarlı bir hükümet nasıl olur da, dövizi artırarak, ihracını artırır, dış ticaret açığını kapatır?
Hükümetin bunu başarabilmesi için istikrarsız bir ortam olması gerekmiyor mu?
Olayları gerçekleştirenler ve hükümet elbirliğiyle dövizleri artırarak hedefe ulaşıyorlar. Böylece halkın çıkarları için yürüyenler, aslında hükümete yardım ediyorlar. Ortalık toz duman oluyor. Toz dumanda dövizler artıyor. İhracat artarak, ithalat düşüyor. Tabi bu arada hem olayları çıkaran gurupların ve hükümetin etrafındaki çıkarcıların ceplerine de bolca döviz kur artışı para giriyor. Bu ülkede bazı olaylar değil, neredeyse bütün olaylar, muhalefetle işbirliği içinde düğmeye basılarak, iktidar ve muhalefetin etrafındaki çıkar grupları zenginleştirilir. Döviz artışından, hükümet yanlışı sermaye grupları para kazanırken, muhalefet yanlısı sermaye grupları da para kazanıyor.
Halk, yani ülkeye kanını, canını vermeye hazır olanlar, bütün faturayı öderler. Çıkar grupları ise, her zaman ülkenin başı sıkıştığında paralarını alarak ülke dışına kaçarlar.
Uyanması gereken halkımız, ne yazık ki her zaman bu oyunlarla oyalanır. Yok, hükümet düşüyor, yok muhalefet başarı kazanıyor yorumlarıyla, ceplerinin soyulduğunun farkına varmazlar.
“Zenginin parası züğürdün çenesini yorar” deyiminde olduğu gibi, olaylar nedeniyle zenginler gittikçe zenginleşiyor. Fakirler gittikçe fakirleşiyor.
İşin gerçeği ne hükümet düşer, ne de muhalefet iktidar olur. Oyuna gelen halkımız, mağdurları oynayan hükümetten yana tavır alır. Hükümet gittikçe güçlenir. Çünkü bizim halkımız her ne olursa olsun mağdurların yanındadır. Onları kandırmak da çok kolaydır. Şu anda hükümet mağdurdur. Hükümete karşı büyük komplolar vardır. Buna inandınız mı?
Yarın, hükümetle muhalefet gruplarını, çıkarlarına uygun düşen bir konuda mecliste birlik olduğunu görebilirsiniz.
Yarın, cemaatle kavgalı olduğu söylenen hükümeti, cemaatle, cemaati hükümete el ele kol kola görebilirsiniz.
Sakın şaşırmayın!
Artık bu saatten sonra barışmazlar demeyin. Sadece şunu sorun, gerçekten aralarında büyük kavga var mıydı?
Yoksa siyasi istikrarı sağlamak, ekonomik dengeleri değiştirmek için birlikte yapılan bir oyun muydu?
Biliyorsunuz, bulanmayan derin sular durulmaz.
Bu ülke Ortadoğu’da sağın da sağına geçecektir. 1980 ihtilalinden sonra ülkeye biçilen kaftan budur.
Ülkenin sağında sağına geçmesinden rahatsız olan ulusalcılar, solcular vardır. Özellikle Avrupa solunun temsilcisi ulusal solcuların artık tasfiye edilme zamanı gelmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.