- 421 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tarihin Semboller Dünyası 1
Sembolizm, değiştirici dönüştürücü oluşla; bir veri taşınmasının üzerlerine bindirildiği anlama ve anlatımların bütünlüğüdür. İm sel veriye karşılık gelen ses, söz, yazı, çizi, yontu, dalga gibi şekilsel karakterler ya da karakterler manzume, bütünlüğüdürler. Semboller, taşıma, taşınma, kodlanmayı (anlamı-manayı) içerirler.
Sembolizm bu haliyle imiyle bir taşıyıcı şekildirler. Dalga salınımları, resim, şekil gibi belirimleriyle birlikte bencillik eğilimlerimiz de hep bu türden sembollerle ilietişmedirler. Yeme eğiliminizin kodları ne elmadır, ne elma biçimlidirler. Ama yenen şey elmadır , köktür, ottur vs. Yine bu taşıyıcı dalgalarla modüle edilene doğru anlam verişle o şeye yönelici okumalarınız; okunmuş olanın girişilmesine dönüşen bir iletişimdirler. Sözgelimi, bu bağlamda; dört kollu bir insan figürü sembolizmini, ele alalım.
Çoklukta Teklik
Dört kollu insan figürü, şekil olarak; doğadaki kendi benzerliklerden bir anlam ve somutluğun taklidi oluşla bir im taşıyıcıdır. İnsan gibi bir canlının şeklini temsilen soyutlama ile dört ya da elli kol gibi bir anlam yüklenmesinin im sel izafiliğini taşırlar. Taşıyıcı olan bu sembol, en temel bağıntıyı esas alışla, anlam yüklenmesinin kodlanmasıdırlar (izafiliğidirler).
Doğada bilinen somutluk, iki kollu bir insan figürüdür. Erken dönem içindeki totem grup; kendi grup tüzelliğini teklik olarak ve kendi tekliğini de grup tüzelliği olarak algılıyordu. Bu nedenle biri hepsi içindi; hepsi ,de; biri içindi. Bu nedenle birine olan bir dış müdahale hepsine yapılmış bir müdahale oluşla karşılanıyordu. Yine grup üyelerine olan bir eza, cefa ya da sefa; kendisine olmuşla eza, cefa ya da sefanın sevincine dönüşüyordu. Zaten buna mahkûmdu.
Yani grup çokluğu kişiye, kendi gibi oluşla bir tekillik olarak yansıyordu. Yine kendi tekliğini de bir grup çokluğu olaraktan anlamaktaydılar. Bu açıkça teklikte, çokluğu; çoklukta, tekliği sezişti. Tekliği soyut olarak çokluğa götürme; çokluğu da soyut olarak tekliğe götürebilme, hem bir sembolizmdir, hem de bir soyutlama yetisidirler.
Erken dönem de bir totem aitti üyemiz; grup tüzelliğiyle bir kişi olarak hem kendi tekilliğini öğrenmiş olmaktadır. Hem de kendi tekilliğinde çokluğun bilincine varmıştır. Grup tüzelliğinin kendisini koruyup doyurması gibi. Tekil olarak korunup, doyar iken; doyma ve korunma gibi bencillik kodlarına hitap eden sağlanmalar; grup çokluğunun var olmasının minnetini içine sindirmektedir.
Kendi tekilliğinde grubunun yararını görmüştür. Ormanı yaşat ki, orman halkı yaşasın kabili; kendi çabalarının salt kendisine değil de grubuna olduğunu, önce elde ettiklerini ve elinden geleni kendi grubuna götürülmesi gerektiğini hıfz etmiştir. Eş deyişle: kendi yararında (tekilliğinde) grubu; grup yararında (çokluğu olan bütünde) kendisini görmüştür.
Erken dönem insanındaki teklik anlayışı, grubunun kümesi olan çokluktur. Çokluk ta kendi bencilliğine dönen bir yarar oluşla tekliktir. Yani teklikte, çoklukta kişinin kendisiydi. Kişiyi kodlanmalarla uyaran bencilliği tekillikti. Bencilliğe dek kodların dıştan yönelimi olduğu her bir durumlar da çokluktu. Bu çokluğun bencillik gibi tekliğe karşılık gelmesi de, çokluğun tekliğiydi.
Bencilliğin bir duygu ya da bir uyaran oluşla beliren çokluğu, kişinin tekil kendisidir. İçteki duygu çokluğu kişiyi tek kişi olmaktan çıkarmaz. Bu algısal eşlemeli öğrenme; hem teklikte kendisinin çokluğunu; hem de çoklukta, kendisinin tekliğini kodlamıştır.
Yani çokluğun tekliğini böyle sembolize etmektedir. Dıştaki çokluğun (ormanın ) yaşatılması bu aşamada empati ile olmaktadır. Animizm de bir empati değil midir? Bunlar kendilikten edinilmiş olan ilk an sal soyutlamadırlar. Bunlar insan özneliği içinde edinilmiş bir envanter oluşla, ilk inşanın alt yapı birikimleridirler.
Her bir totem grubun sanatsal anlatım sembolizmi nasıldır? Çokluk tekil insan oluşla her bir insanın iki kol, iki bacak, bir baş ve bir vücutlu görsel figürü vardır. Bu figür aynı zamanda çokluğun figürüdür. Bu diyağram, bir grafikle bir resmin; yüz kişiyi göstermesi gibi bir anlamlandırmadır. Figür hem bendi, hem bizdi. Pekiyi de ittifakın grupları nasıl sembolize edilecektiler?
İttifak içinde yine teklikte çokluğun ve çoklukta tekliğin sembolizmi esastı. Bu esas değişmeyecekti. Esasın kodları gölge konturlarla izafe edilecekti. Çoklukta teklik anlayışınca ittifaka katılan tüm totem grup üyeleri kendi tekliklerini ittifak birliği içinde göreceklerdi. İttifakın birliğini bir insan figürüyle sembolize edilecektiler. İyi de bu figürde ittifakın güç birliği olan her bir totemi nasıl bilinecekti?
Her iki kol, bir totem grubun gücü ve temsilciliği oluşla zaten erken dönemin ortak totem grup bilinciydi. İttifakın kodları bu bir başlı, bir vücutlu ana temaya monte edilecekti. Eğer ittifaka dört totem grup katılmışsa. Bu bir başlı, bir vücutlu ittifakı tema sekiz kollu olacaktı. Her bir totem grup bu temadaki iki kolu kendisi oluşla kendisine eşleyip, bu ittifak içinde kendisini bulacaktılar.
Bir ittifakı birliğin o dönemde gruplar temsilciliği esastı. Daha milleti yapı ortada yoktu. Yöneten bir baş olmaları kurul temsilciliği eliyle bir tek yönetim olmuşlardı. Bu da çoklukta teklikti. Böylece ittifakı çokluk ta bir vücutla bir baş birlik ve tekilliğinin içinde kodlandılar. Tekildi totem çokluğunun yanına, görünüşle ve reel olarak totemler çokluğu kondu. Yalın totem aitliği anlaması, ittifakın içindeki birlik oluşla; ikinci bir soyutlama geliştirmesini çoklu totemi görünüşün totem tekliğı ile anladılar. Tekliğin gerisindeki bilinirlik ileride bilinemez olacaktı. Bu ikinci soyutlama adeta tavşanın suyunun suyuydu.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.