Hocanın Adaleti
Okula yeni başlamışım orta birdeyiz. Bilmeyerek yabancı dil dersi Fransızca olan sınıfa düşüyorum. Bir iki hafta devamdan sonra uğraşım sonuç veriyor ve bu kez İngilizce sınıfına geçiş yapıyorum.
Hocalar bütünüyle farklı. Metotları ders işleme şekilleri bana yabancı..Daha sınıfa ısınamadan ilk sınavlara başlıyoruz. Hemen hepsi kırık not ama matematik en düşük olanı on üzerinden bir alıyorum. İkinci sınavda biraz gayret biraz çaba sonuç veriyor ve iyi bir puan olmasa da beşi kotarıyorum. O dönemde şimdiki gibi öyle bol keseden puan yok zaten. Dördü beşi alan öğrenci sevincinden tavana sıçrıyor.
Bu arada matematikçimizin kardeşi ile aynı sırada oturuyoruz..İsmail’le..Üçüncü sınavda İsmail sekiz ben dokuz alıyorum. Yalnız tümünü bana bakarak, benden geçirerek..Yarı yıl yaklaşıyor,notlar karneye düşecek az çok diğerlerini de düzeltmiş durumdayım.
Hoca tek tek sözlüye kaldırıyor kurtarma ihtimali olan öğrencileri. Ortalamam beş garantilemişim, nasıl olsa beni kaldırmaz diyorum. Dersteyiz ve hoca elindeki not defterinin sayfalarını tek tek çeviriyor ve isim okuyor. Heyecan dorukta. Sözlü istenen bir şey değil, her öğrencinin korkulu rüyası. Benim bulunduğum sayfayı geçti bu arada. İsimlere göz gezdirirken mırıldandığını işitiyoruz. Tekrar geri sayfalara yöneldi. Pür dikkat izliyoruz. Kemal Gül diye seslendi biraz alaycı bir tarzla. Şu işe bak yahu, iyi ilerlemişin,füze gibi yükselmişsin bir, beş ve arkasından dokuz almışın dedi. Anlayalım bakalım; kendin mi yaptın, yoksa İsmail’e mi bakıp ondan mı geçtin görelim bir:
Nasıl yani hocam.
Nasılı mı var,düpedüz sözlüye kalkacaksın.
Anlaşılan kurtuluşu yok bu işin.
Gel bakayım,çık şuraya dedi.
Endişeli ve heyecanlı olarak karatahtadayım.
Önce temizle baştan sona şu yazıları.
Tamam hocam.
Sınıfımızın en çalışkanı Yakup. Oldukça da şımarık başarısından dolayı. Buna hakkı da var açıkçası.
Yakup dedi Hoca;arkadaşına bir soru sor..
Nereden hocam?
Serbestsin,istediğin yerden.
Defterini baştan sona epey karıştırdı Yakup,bir ileri bir geri gitti ve baş sayfalardan bir yerde durdu. Hocam bir mutlak değer sorusu nasıl olur?
Kaymaklı kadayıf olur Yakup dedi Hoca.
Sezon başında ben diğer sınıftayken işlenmiş bir yer. Biz o konuyu dinlememişiz ve mutlak değer nedir hiç bilmiyoruz.
Tökezledim ilk soruda. Apışıp kaldım. işlem yürütmem hiç mümkün değil. Neyse Yakup arkadaşına bir soru daha sor dedi ve yine sayfalar karıştırıldı,kenarda köşede kalmış bir konu daha bulundu. Birincide olduğu gibi ikincisinde de uyuzluk yaptı Yakup ve ona da kalem oynatamadım. Neyse bir soru da ben sorayım dedi Hoca ve nasıl olduysa başardım bu soruyu doğru cevaplandırdım. Sınıfa dönerek arkadaşlar devam edilmesine gerek var mı durum netleşti değil mi dedi ve hep bir ağızdan evet sesi yükseldi.
Hoca ;dedim ya baştan,İsmail’e bakarak dokuz almışın diye.
Geç yerine otur sözlü sınavın dört, ve karneye de zayıf düşecek matematiğin dedi.
Altüst olmuştum. Sezona iyi başlamamıştım ama giderek artan bir başarı durumum vardı. Aslında ailemin ve öğretmenlerimin beklentisi yüksekti ancak olmamıştı. Fakat yine de tutunduğumu,ilerlediğimi,başaracabileceğimi düşünüyordum ta ki bu olaya kadar. Bu hadiseyi yaşayıncaya kadar. Kazaya gelmiş ve haksızlığa uğramıştım. Üstelik bir de itham edilmiştim sınıfın huzurunda.
Çok acı gelmişti bu bana.
Savunamamıştım kendimi.
İsmail bana karşı mahcuptu ama onun da yapacağı bir şey yoktu.
Kalkıp doğruyu söyleyecek hali yoktu. Çocuktuk henüz şuurlanmamıştık.
Haksızlığa uğramak böyle bir şeydi ve beni bütünüyle etkiledi bu durum. Okuldan ve dersten soğudum.
Saygım kalmamıştı hocaya. Oysa yapılması gereken bu muydu. Öğretrmen öğrencisine böyle mi davranmalıydı.
Elimizden tutması dersi ve okulu sevdirmesi gerekmez miydi?
Soğutulup uzaklaştırılmalımıydık,yapılacak işmiydi bu. Çok acıydı gerçekten.
Neyse ki başka bir hocamız tuttu elimizden. Güvendi bize. Arkamızda oldu,destek verdi.Biz de onu mahcup etmedik.
Okul ve ders işi böyle işte. Evlatlarımız okuldan uzaklaşıyorlarsa nedensiz değildir. İncelememiz araştırmamız gerekir sebep nedir diye.
Eğitim o sebeple okul öğretmen ve aile yani veli işidir. Hepsi bir bütündür. Bu iş elbirliği,gönülbirliği ile ele alınmalıdır.
Yoksa çok sıradan bahanelerle çocuklarımızı,evlatlarımızı ve geleceğimizi kaybederiz.
Kemal GÜL
07.12.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.