- 633 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç yüz yirmi kelime
Gidecektik, gülecektik, kuracaktık, izleyecektik… Yaz gelecekti, kış bitecekti…
Gün gelir, - gelenin gün olup olmadığı ayrı konu tabii…- bu “acaktılar, ecektiler “ bıyık altından gülüşlerini savurur yüzüne. Onlar pis pis gülüp acılarını yüzüne vururken sen sadece ağlarsın. Belki ilk defa, “ Yazdıklarımı kimse anlamayabilir.” kaygısı duymadan yazıyorum. Belki ilk defa, sırf kendim için yazıyorum. Bir nevi terapi bu, kendimle konuşmalıyım…
Akşamdan kalma bir gece taşıyorken omuzlarımda, günüme çöken gecenin en ağır saatlerinin yoğunluğunun içindeyim şimdi. Dünya’nın olmazsa olmaz kurallarına, fütursuz vedalarına, öznesi bozuk aşklarına içimden söverek yazıyorum.
Gelecekleriniz vardı sizin, belki de en parlak, en temiz… Siz, acıyı sevdiniz. Beş kuruş etmeyen, değerle uzaktan yakından olmayan kişilere, nesnelere, olaylara olmaz değerler yüklediniz. Kim bilir sırf canınızı acıttı diye sevdiğiniz geçmişiniz için, kaç gelecek tükettiniz. Parmak hesaplarına girmeden, hesap kitap yapmadan uzanan elleri neden sıkıca tutmadınız? Çünkü hiçbiri kıyamıyordu size, hiçbiri kendisine, sizden çok değer vermiyordu…
Giderayak başlangıçlar, giderayak vedalar… El eleyken, sımsıkıyken, giderayak…
Üç noktalarım arttı, çalan şarkıdan dolayı o…
Konudan konuya atlıyorum farkındayım, oynamak istemediğim binlerce konunun içinde başrol olma alışkanlığımdan kaynaklanıyor sanırım. Ne diyorduk? Evet atlıyorum. Duru gördüğüm, üzerine hayaller inşa edebileceğim iki göz gördüysem eğer atlıyorum! Boğulurmuşum, yüzemezmişim, dalgalıymış böyle hesaplara girmeden salıyorum kendimi o sulara. Kimse bana hesap yapmayı, korkmayı, tereddüt etmeyi öğretmeni aşkta. Yaşayarak öğrendim hep. Yaşarken ölerek, ölüyken dirilerek... Yaşadık, öldük. Öldük, dirildik. Ölümsüz bir kahraman mıyım? Değilim. Hiçbir zaman karar vererek aşık olma yeteneğine de sahip olamadım. Pişman mıyım? Asla… Çok uzun sürmüş olabilir ya da çok kısa, hatta yedi sekiz gün bile olabilir. Âşık olmayan bilmez, günü soyup saatlerini yüreğine yatırınca asır oluyor o…
Susmak yazmaktan daha iyiydi aslında ama bazen ceketine sinen bir koku tüm kararları alt üst edebiliyor. Hele ki bir şarkı, her şeyi tersine çevirebiliyor… Keşke hiç başlamasaydı dediğinizi duyar gibiyim? Neden? Biz çok iyiydik çünkü. Çok da sevdik. Değer, başka bir değer kazanmıştı bizde. Neden keşke dediniz sahi? Özür dileriz, acıyı sevdiğinizi bilemedik. Gerçi bilseydik de, kıyamazdık, kendimize yedirirdik…
Selim Akgün / Üç yüz yirmi kelime
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.