- 843 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hemşehrimiz, Şair-Akademisyen Osman Gökçe
Hemşehrimiz, Şair-Akademisyen Osman Gökçe
Ömer Hakan Özalp’le birlikte iki cilt halinde neşrettiğimiz Elbistan Ağıtları Her Göz Yaşı Aynı Renk adlı çalışmamızda yer alan, Elbistan’ın Akveren köyünden Süleyman Dal’a ait “Kerim ile Ali” başlıklı ağıtta bahsi geçen Ali’nin Osman Bey’in abisi olduğunu “Tombak’a bir ağıt düştü” başlıklı yazısıyla tanımıştım Osman Gökçe’yi.
“Türküleri dinlemeye ve anlamaya başladığım yaştan beri şiirle ilgilenirim. Anamın dörtlüklerini, babamın ağıtlarını defterime yazdığım zamandan beri de şiir derlerim kendimce. Bir ömür gibi uzun bir zaman dilimine yayılmış bir süreçte, sevdiğim ve beğendiğim şiirleri yazdım okul defterime. Böylece, hiçbir iddiası olmayan ve yalnızca yaşamımın çeşitli dilimlerinde okuduğum ve sevdiğim şiirleri içeren bir şiir seçkisi oluştu. Bu şiirleri sizlerle paylaşmak istedim. Olanak bulup okuyabilirseniz beğeneceğinizi umuyorum.” sözlerini (www.osmangokce.com) sitesinden okuduğum Osman Hocam’ın Berit’ten Beri isimli kitabını elime alarak bir çırpıda okuyuverdim.
İnsanı gönül sıcaklığıyla karşılayan, aradaki mesafelere inat memleketinden kopamayan, gurbette sılasını yaşayan, 70’ li yaşlara gelmesine rağmen gençlik yıllarının peşinde koşarken sesi rüzgara karışan, hayatın telaşesi içerisinde farkına varamadığı ayrıntıları, elimden tutarak gezdiren bir şairin samimiyeti beni adeta içerisine çekmişti.
“Gün batımı” isimli şiirinde;
Sonbahar yaprakları sarı sarı
Sallanır durur dalda
Düştüm düşecek.
Sonbahar yaprakları kızılımsı, kavruk
Bir yokluğa göçtüm göçecek
diyen Gökçe, iç dünyasıyla benzeştirdiği sonbaharı bakın bir altta nasıl kendileştiriyor:
Yüreğim bir sonbahar yaprağı,
Rengini özleminden alan.
Yüreğimin koptu bağı,
Düştüm düşecek.
Bir gün batımı kızıllığında yüreğim,
Ufukta, taa uzaklarda,
Tüm kızıllığıyla bu dünyadan göçtüm göçecek.
Şair; yüreğini bir sonbahar yaprağına benzetirken, rengini özleminden aldığını ve bunun yürek bağını koparacak kadar çetin bir hal olduğunu, daldan düşmesi için küçücük bir esintinin bile yeteceğini okuyucularının kulağına fısıldamaktan çekinmemektedir.
“Bir gün batımı kızıllığında yüreğim”;
Bu satırda; ömrünün ikindi vaktini geçtiği hakikatinden hareketle, “Ufukta, taa uzaklarda / Tüm kızıllığıyla bu dünyadan göçtüm göçecek” seslendirmesiyle, içinde bulunduğu şartların güçlüğünü aşacak imkan bulunmamasından dolayı, gün batımı kızıllığındaki yüreğinin akıbetini haber vermektedir.
Gökçe’nin gönül dünyasında Ericek’le Berit’in ayrı bir yeri vardır. Çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği köyde gün ışımasıyla başlayan sabahı “Sabah” şiirinde anlatırken bakın nelere dikkat çekiyor? “En çok sabahı sevdim ben” diye başlayan şiirde, köy yerinde başlayan bir sabahı okuyucusuna nasıl da yaşatıyor?.. “İnek sağmaya ahıra giden/ Ezgilerini anamın/Karanlık gecelerdeki/Aydınlık düşlerini bacılarımın/Gürül gürül Kur’ân okuyan seherde/Babamın sesini/Yüzümü okşayan/Uykulu nefesini/Can yoldaşımın/Ve tazecik bir gelin gibi/Sevdim sabahı” derken, köyde sabahleyin başlayan telaşın ipuçlarını veren beş bölümlük şiirin burada bir bölümü örneklendirilmiştir.
Şair, aynı zamanda iyi bir tahlilcidir de…
“Yaşlılar” şiirinde “Hep yavaş yavaş yürür yaşlılar/Yolları tükenecekmiş gibi/Ecele ayak sürür yaşlılar/Sanki hiç gitmeyecekmiş gibi” der.
İhtiyarların yavaş yürümesini kendi iç dünyasında muhasebe eder. Yürüyecek yolu tükenenlerin elde edecekleri bir şeylerinin kalmayacağını ve beklentilerinin sona ereceğini söz arasına serpiştirir. Tedbirin takdiri bozamayacağına inanan şair, akıbeti ölüm olan her canlının ona doğru yol aldığını ve zamanın her adımda biraz daha daraldığını aklederek olayı daha da anlaşılır hale büründürür.
“Bir tutam kekik gibi koktun burnuma/Bir tutam sarı savruk Berit Dağı’ndan/Ellerimle derdiğim bir tutam baytaran/Tek yadigâr kalan sevda çağımdan” satırları, şairin gençlik çağlarında sevdalandığı döneme taşır okuyucusunu…
Gökçe; insanın bir sebeple savrulduğu gerçeğini kabul etse de, gönül dünyasında taşıdığı hatıralara sık sık yaslandığını da gizleyemez.
“Kapı bir komşu oldular kayboldular bir amansız boşlukta/Yarım kaldı dudaklarında ten değmemiş öpüşleri/ Bir daha kapı bir komşu olamadılar/Kimi görseler kapı bir komşu, hüzünlendiler/Hüzünle kapı bir komşu yaşadılar/Kimse farkında olmadı.” Kimse farkında olmasa da, şair, yaşadığı hayatı anlamlı kılan etkenlerin ruh olarak farkındadır.
Yapmacık, ısmarlama ve taklide karşıdır şair. “Sevgililer günü” isimli şiirinde “Bugün 14 Şubat/Bugün sevgililer günü/Serbest piyasa bugünü de pazarda/Sevgiler alınır, sevgiler satılır, haraç mezat” der.
Şair bilir ki, sevgiye rakam karıştı mı büyü bozulur. Sevginin matematikle işi olmaz. Uyanık adamların, samimi insanlar üzerine hesap yapmak ve her günü bir şeyle denklemek suretiyle kasalarını ve keselerini şişirdiklerini gün yüzüne çıkarır.
Osman Gökçe’nin şiirlerinde, bulutlar yere iner, gökler avuçlarının içindedir, mum yakar yıldızlar, güneş meşale gibi tutulur; fakat şair bunca veriye rağmen önünü göremez.
Gökçe’nin ol dediği yerde olmaktadır her şey, masal kahramanına inat. Hızından uzaklık kavramının kalmadığı ayrı gezegenlerdedir ayakları. Ama bir türlü ulaşması gereken sevgiliye ulaşamaz…
Sayın Gökçe’ye sağlıklı bir ömür dilerken, nice güzel çalışmalara imza atması temennisiyle Berit’ten Beri isimli kitabının 57. sayfasındaki şiirin tamamını siz okuyucularımla paylaşarak yazımı Gökçe’nin kendi yürek sesiyle tamamlamak istiyorum:
Yitirdiğim Sevgili
Bir sevgilim vardı yeşil giyerdi
Ne ben öksüz idim ne de o yetim
Gölgesi gönlümün güldüğü yerde
Şimdi ne neşem var ne saadetim
Bir sevgilim vardı Gülgü adında
Gülgüne dönmüştü gül kanadında
Sevdalı kalbimi yaraladın da
Kanla doldu yılım, günüm, saatim
Bir sevgilim vardı ülkelerinde
Herkes mesut diye her şey yerli yerinde
Ay aciz kalırdı çehrelerinde
Bahtıma nur olan güne hasretim.
Prof. Dr. Osman Gökçe’nin kısa özgeçmişi
Kahramanmaraş, Göksun, Ericek doğumludur (1940). 1964 yılında İ. Ü. Orman Fakültesi’ni bitirmiş, E. Ü. Ziraat Fakültesi Tarım İşletmeciliği Anabilim Dalı’nda doktora yapmış (1978) ve aynı alanda doçent (1989) ve profesör (1996) unvanlarını almıştır. Temmuz 2007’de yaş sınırından emekli olmuştur.
Lisans eğitimini ve arkasından askerliğini yapan (1965-67) Gökçe, 18 yıl süre ile Orman Bakanlığı emrinde araştırma mühendisi, uzman, başuzman ve araştırma bölge müdürü olarak çalıştıktan sonra 1987’de üniversiteye ve akademik yaşama geçmiştir. Akademik çalışmaları kırsal sosyoloji, tarım-orman ve tarım-çevre ilişkileri alanlarında yoğunlaşmıştır.
Basılmış 9 kitabı, 63 makalesi ve 54 bildirisi bulunmaktadır. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarından başlayarak ilgi duyduğu ve yazdığı şiirlerinin bir kısmı Berit’ten Beri (Mart 2007), Esendere Akardı (2009) ve Döndü Kızlar (Ocak 2012) isimlerini taşıyan şiir kitaplarında toplanmıştır. Berit’in Gözyaşları Anılar ve Ağıtlar (2010) adında bir de anı kitabı basılmıştır.
Evli ve iki çocuklu babası olan Gökçe, İzmir’de yaşamaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.