- 646 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Vesile
Vesile
İnsanı O’na yakınlaştıran her şey “Vesile” kapsamındadır!
Tüm evren ve algılanan her şey vesiledir!
Biz, birbirimize vesileyiz!
Vesileleri teperek yol alınmaz!
Kendini bilirse insan, vesileyle yol alır!
“Ben” merkezdir, “İlim kendin bilmektir!”; “Ben” farkındalığı oluşmaz ise insan kendini evrende kaybolmuş hisseder! Eğer insan kendi iradesi ile sınırlamaz ise… Allah’ın insana kendinden üflemesi esmanın insanda mevcut olduğunun işaretidir. Bu esmanın açığa çıkması ise “Vesile” ile olur!
Algılanmayan, yok hükmünde!
Yaşar Nuri Öztürk (Kur’ân-ı Kerim » 5 / MÂİDE - 35 Meal): “Ey iman edenler! Allah’ın buyruğuna ters düşmekten sakının; O’na varmaya vesile arayın. O’nun yolunda gayret gösterin ki, kurtuluşa erebilesiniz.”
İnsan evrenselleştikçe vesileye yaklaşır! Vesileden uzaklaştıkça da Cehennem’e yaklaşır! Bu şöyle oluyor; evren koca bir kitap gibi, evreni okuyan kendini de bilir, kendini bilen evreni de bilir! Yani vesileyle yol alır! Esma evrende yansıdığı için aslında esma vesile yapılarak insan marifet elde eder! İnsan önce kendini vesile olarak bilirse sorun kalmaz!
Evren kişiye göreceli algılandığı için kendi göreceli algımızı, başkasına dayatma hakkımız da olamaz! İnsan kendi açısından; “Benim vesilem güzeldir!” diyebilir ama herkesi mecbur eder gibi; “Yalnızca benim vesilem güzeldir!” diyemez! Yani vesileyi kendi algısına sınırlayamaz! Herkese kendi vesilesi güzeldir! Senin vesilen sana, benim vesilem banadır! Herkesin vesilesi de farklıdır! Sınırsız esmanın yansıması, sınırsız vesile ile olur! Evrendeki tüm vesileler esmayı göstermek içindir! Tüm vesileleri kapsayabilmek herkese nasip olmayabilir! Bu nedenle herkes kendi vesilesini, esmanın yansımasını izlemekte rehber alır! “Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir!” mesela benim vesilem ilimdir! Yani mürşit, irşat eden herkes için farklı olabilir! Bir karınca bile mürşit olabilir! Evrendeki her şey mürşittir bir anlamda vesiledir! Esmayı seyredebilen, bu vesileleri sınırsız olarak görür! Bir insan kendini bildiğinde kendine vesile olur, kainat kitabı da büyük bir vesiledir…
“İman etmek”, adı üzerinde inanmak! Burada bir inceliği görelim! İnsan, iman eder ama her iman ettiğini bizzat algılamadığında iman tam olmaz! Yani inanç, bilince dönmeli. Dil ile ikrar, kalp ile tasdik gerekir! İşte dil ile söylenen kalp ile tasdik edilmediğinde toplumda sıkıntılar çıkıyor! Eski ezber öğretiler dil ile ikrar edilip duruyor! Kalp ile tasdiklenmeyenler de sorun çıkarıyor! Yoksa insan, kalbiyle tasdik ettiklerini diliyle ikrar ederken çok bilinçli olmak zorunda kalır! Bilinçsiz olur ise diline ne gelirse, ne ezber etmişse papağan gibi ortaya kusar! Bu da hoş olmaz! İman, insana bilinç edineceği konularda rehber olur! Yani hangi şekilde nelere ulaşabileceğine iman eder kişi ve iman ettiği şeylere ulaşmaya vesile arar! Yukarıda ayette diyor hani; “O’na varmaya vesile arayın. O’nun yolunda gayret gösterin ki, kurtuluşa erebilesiniz.” İşte iman insana gayret verir! Bilince yol gösterir! Vesileler ise bilincin delilleri olur! O’na inanmazsan, O’na ulaşmaya da vesile aramazsın! Demek inanç olmadan vesile de aranmaz! Bu nedenle iman, önemsenmiş…
Bu konuda bir kitap yazılsa yeridir ama sözün değeri, kısalığında olsun!
Açıldıkça yazarım inşallah!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.