- 657 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OKUMA ORANININ DÜŞÜKLÜĞÜ
Bu eleştiriyi yazmak istememin tek nedeni Türkiye’deki okuma oranının çok düşük olmasıdır. Günümüz dünyasında öğrencilerden başka eğitim ve öğretime değer veren kimse yok galiba. Gerçi onların yaptığı da eğitime destek değil öğretmenin gözüne girip iyi not almak! Neyse bunları kurcalamak bizim işimiz değil. Gene de bazı konuları kurcalamak gerekli galiba. Mesela kitap okuma konusu. Şimdi bazı okurlarımız “Bu yazarın kitapları satılmıyor diye bize yükleniyor” diyebilirler. Benim kitaplarım ekmek, peynir gibi satılıyor desem, inanmayın. Konu bu değil. Konu sizin ayda kaç kitap okuduğunuzdur. Belki bu yazıyı bile okumayacaksınız ya! Neyse canım, ben yine de yazayım. Türkiye’de kişi başına düşen kitap sayısını, pardon kitap başına düşen kişi sayısını biliyor musunuz? Gülümsüyorsunuz değil mi? Evet maalesef gülüyorsunuz. İstatistiklerimize geçelim mi? Bence geçelim çünkü çok güldünüz. Bu kadar gülme yeter. Kitabı baştan sona ya da sondan başa okursanız zaten yeterince güleceksiniz. Bunun garantisini veriyorum. Laf aramızda gülmek ömrü uzatıyormuş. Şimdi konumuza geçelim. Japonya’da kişi başına düşen kitap sayısı 25, Almanya’da kişi başına düşen kitap sayısı 12, İngiltere’de 9, şimdi sıkı durun (Fazla sıkma patlarsın haaa…) TÜRKİYE’DE kişi başına değil; kitap başına 6 kişi düşüyor. Skandal değil mi? Şimdi yine sıkı durun, bu sefer kendini iyice sıkabilirsin kitap başına 6 kişi düşüyordu ya, maalesef o 6 kişi arasında siz yoksunuz. Niye mi? Çünkü o kişiler okulda zorla kitap okutturulan zavallı şanslı öğrencilerdir. Şanslılar çünkü farkında olmadan kitap okuyarak şey yapıyorlar. Şey işte… Anlayın yahu! Her şeyi devletten beklemeyin. Anlayın ama yanlış anlamayın.
Şimdi bazılarınız “Bunlar bizimle dalga mı geçiyor” diye düşünüyor olabilirler. Fakat doğru tahmin ettiler, dalga geçiyoruz. Başka geçecek kapı bırakmadılar ki. Ama kitap okuma konusunda maalesef dalga geçemedim; çünkü acı gerçekler bunlar.
09.02.2011
IĞDIR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.