- 604 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANILARDA BİZ...
ANILARDA BİZ
Geçen zaman durdu. Lakin saatler hiç durmuyor.
Gönüllü esaret içinde, duvarda asılı durana asılı kaldım öylece. Gözlerim, davetkâr fotoğrafa bakıp kalıyor. Ebediyetin de bir sonunun olduğunu, fotoğraftaki siyah ve beyazın tonu alenen ifade ediyordu bana. Oysaki kefen hiç yakışmamıştı onlara. O resimle bütünleşecek anılarımız tek tek sorguya çekmeye başlamıştı geçmişimizi. Bir şiir gibi duruyordu karşımda. Ve ben o şiiri okuyordum. Gözlerimden taşanlarla bana sımsıkı sarılan duygularım, “keşke” lerimi ayağa kaldırmıştı. “Çok hiç, çok gelmiş, çok geçmiş, şimdi de çok bekleyişim” var bu fotoğrafın karşısında. Hayatın devr-i daim gerçekliği ve bu fotoğrafın içinde kalan anılarımın ezikliği ile bütün zayıflıklarım yığılıverdi, çerçevenin önüne.
Çerçevelerle çevrelenmiş bazı yaşamlar böyledir işte. Durağan da görünse anılar, hep canlıdır.
Yaşam ki; bazen mutlu, bazen hüzünlü bir evrende yeniden yeniden yaşanılan, eskimeyendir. Hangi karesinde yoktur ki unutulmayanlar? Tozlanmış raflarda ara ara karşımıza çıkan silik fotoğraflarda can bulan çocukluk anılarımızdır onlar. Unutulmayanlardandır… Belki rengi soldu, paralandı ya da bir köşesinden eksildi. Ama zihnimizde tüm renkleriyle daha dün çekilmiş gibi canlanıverirler. Bazen ağlamaklı, bazen gülümseyerek. Umut pencerelerinin yer almadığı, anlamı büyük, saf ve lekesiz bir yüreğin görselliğe dökülmediği kaç fotoğraf karesi vardır acaba? Hangimizin fotoğraflarında, “O AN’’ diyebildiğimiz anılarımız yoktur ki? Geçmiş zaman olur ki, cihana değer, ömre bedel. Benim gibi geçmişinize, çocukluğunuza dokunun biraz. Bakalım, belleğinizde kalanlar ne kadar mutlu edecek sizi, yoksa hüzünlerde mi boğulacaksınız? Nasıl yaşanırsa yaşansın anılar bırakamaz insanı, insanda anılarını.
Burnumuzu sızlatan ince bir sızıdır kimi zaman. Kimi zaman, ağız dolusu kusmuklar. Kimi zaman da her biri koca bir hiç… Ya da her şey… Anılar hiçbir zaman rahat bırakmaz insanı. Senin için hiç ya da her şey olmuşlarla; kulağına tanıdık gelen bir seste, gözüne aşina olduğun bir duruşta yüz yüze gelirsin. Geçmişte kalanlar aslında hiçte geçmemiştir, bir kez daha anlarsın. Kabuk da bağlasa anılarındaki yaralar, ara ara kaşırsın. Derin derin bakışların anlamı o kadar çok derindir ki avuçlarına sıkıştırdığın fotoğraf, tekrar tekrar buruşturulup tekrardan kitap aralarında ayraç olarak kullanılmak için özenle düzeltilir. Geçmişi yâd etmek; bir sıcak dokunuşta, tatlı bir tebessümde, aşkın cenderesinde, gamzelerdeki çukurluğa kondurulmuş ateşli bir öpücükte, aşkın tadında kalmıştır.
Nilüfer AKYOL KARÇKAY OOOFF OF kitabından…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.