Deniz kumsal ve Mıla
Deniz Kumsal ve Mila
Deniz beyaz farbelalı eteklerini sürükleyerek, kimselerin olmadığı ıssız sahilde kıyıya bir gelip, bir gidiyor.
Biliyor ki birazdan buraya gizemli biri gelecek ve saatler boyu seyrine dalacak.
Aslında o saatlerde in cin top oynuyor,lakin biri var; akşamın renklerini kuşanıp gelecek olan biri...
Kalbim heyecanla inip kalkıp göğsüme darbeler vururken, birazdan burada olacak kişinin kimliğini nereden bilebilirdim ki.
Sıradan bir gün gibi görünse de bu gün benim için asla unutamadığım o nadir günlerden biri olacaktı.
Büyülü bir akşam vaktinin mühürlediği kapalı bir zarf gibiydim, içimden su sızmıyordu.
Sen de biliyordun vazgeçilmez olduğunu.
Sen beni her akşam bu kumsalda benim orada olduğumu bilmeden beklerken, sen beni benden habersiz beklerken; bunun sıradan bir hikaye olmayacağını bilemezdim.
Hayatıma mal olacak bir çocuk masalı mıydı kaderime yazılacak olan.
Uzaklarda şehrin ışıkları bir yanıp, bir sönüyordu...
Bu akşam gelmeyeceğine dair bir hisle sarsıldım, özlemin günden güne birikip sığmaz olurken içime geliyorsun!
Gözlerime inanamıyorum, geliyorsun ve yanında biri var; bu küçük, minicik bir kız çocuğu adı; adını sonradan öğreneceğim o peri
Ne kadar da sana benziyor, sanki denizden beklediğiniz biri var; el kol hareketleriyle bir şeyler anlatıyorsun çocuğa.
Olduğum yere yıkılıyorum, yerler ıslak ve ben üşüyorum.
Ortalık iyiden iyiye kararıyor.
Yağmur başlıyor. Ardından çıkan fırtınayla kocaman dalgalar birbiri ardına sürüklüyor denizi kıyıya...Denizin elleriyle tuttuğu o muhteşem, beyaz köpük köpük dantelalarıyla farbelalı etekleri yıne sıırılsıklam. Bir dalga kıyıya vururken görünmez bir el tutup ellerinden denizi kendine çekip kucaklıyor.
Uzaklarda çakan şimşeklerin ve yıldırımların içime saldığı korkuyla daha fazla üşüyorum. Sırılsıklamım şimdi..
Yağmur hızlanıyor, koşuyorum, bir balıkçı barakasına sığınıyorum.
Filme kendimi öylesine kaptrımış ve filmin kahramanıyla öylesine özdeşleşmişken sıcacık odamda hala üşüyor oluşuma şaşıyorum.
İyi ki bu filmin kahramanı ben değildim, filmin etkisiyle o minik peri ve o adam ne oldular hala merak içindeydim.
Sesleri toplayıp bir şişeye koyuyor, denize atıyorum, biliyorum ki o adamın çok işine yarayacak. O gün orada olanları hiiç unutmayacak...
Geçmiş bir günün hatırası ve duasıyla, son bir kez göğe bakıyorum.
Çığlık çığlığa bir sessizliğin ardından dönüyorum şehre.
Ardıma hiç bakmadan hayalle gerçek arası bir düşün mavimsi ferahlığı sarıyor yüreğimi...
Yazlıkçılar bu yaz erken geldiler, Mila’da, bu yaz anneannesiyle gelmiş.
Mila beni çok seviyor, ben de onu ve bütün diğer çocukları...Filmdeki küçük periye ne kadar da benziyor, uzaktan el sallıyoruz birbirimize...
Akordu bozuk bir düzenin içinde ümidimizi tek canlı tutan çocuklar, Mila çok güzel Flüt çalıyor; o gidince buralar çook ıssızlaşıyor.
Arkası daha sonra...
Yüksel Nimet Apel
3/Aralık/2013/Salı7Bodrum
İkinci bölüm:
Dalgalar üstümüze üstümüze geliyor, tam kaçacakken sırılsıklam oluyoruz.
Evlerimiz denize sıfır, bu bazı durumlarda iyi bir başka yönden de oldukça tehlikeli...Deniz çok yakın olunca çocuklar her dakika denizde olmak istedikleri gibi, çoğu zaman da haber vermeden gizlice kaçıveriyorlar.
Yazlıkçıların küçük kızı Mıla’yla kumsaldayız, Mila da ben de deniz kabukları toplamayı çok seviyoruz...
Her dalga gelişinde, deniz beyaz köpük, köpük dantelalı eteğini topluyor kıyıya her vurduğunda ıslanıyor zarif farbelâları...
En sonunda üzerimize gelen iri dalgadan kurtulamıyor tepeden tırnağa ıslanıyoruz. Mıla çok mutlu kikir kikir gülüyor.
Çocuklara gülmek ne çok yaraşıyor, Mila beni çok seviyor. Benden başka arkadaşı da yok, garibimin. Mıla çok güzel flüt çalıyor hadi bana Flüt çal dediğim de biraz nazlanıyorsa da göz, göze geldiğimizde, sen de bana bir şiir yazarsan olur der gibi bakıyor.
Bu kez dayanamıyor, başlıyor çalmaya... Beni güzel bir melodiyle, bulunduğum ortamdan koparıp uzak çok uzaklara götürüyor bu minik tatlı yaratık.
Bu çocuk beni neden bu kadar seviyor merak ediyorum. Ben de onu çok seviyorum.
Onun kovası küreği, benim defterim kalemim Allah’tan denizden oldukça uzaktalar. Şükürler olsun dalgaların azizliğine uğramıyorlar.
Rüzgar biraz hafifliyor, denizden yıldız topluyorum, Mila’nın saçlarına takıyorum
Aklıma harika bir fikir geliyor, Mıla diyorum git evden bir şişe getir. Şaşkın, şaşkın iri ela gözlerini daha da büyüten bir bakışla bakıyor; sonra koşarak gidiyor. Elinde şişeyle döndüğünde iri gözlerindeki o meraklı bakışa daha fazla dayanamıyorum.
Hadi şimdi bu şişenin içine hayallerimizi koyup denize atacağız, canım çok tatlı ya havalara fırlıyor.
Benim masallarımı da koyalım mıı diyerek olduğu yerde zıplıyor, neden olmasın; tabii canım neden olmasın.
sonra el ele dans eder gibi dönüyoruz kumsalda...Sıcacık kumların sevecen okşayışlarıyla heyecanlı ve mutluyuz.
Uykuyla uyanıklık arası gülümsemiş olacağım ki teyzem rüya mı görüyordun diye soruyor.
Kimi gördün rüyanda?
Mila Miıla’yla kumsaldaydık, hep aynı şeyi tekrar ediyordu; n’olur İrem teyze n’oluur
İrem teyze diyor, şişeye masallarımızı da dolduralım n’olur sonra el çırpıyor, oldu bittiye getirmek istiyor küçük yaramaz.
Milaaa ama ben masal bilmem ki bana hiç masal anlatan olmadı..
Madem öyle, yalnız benim masallarımı koyarız. Olur, olur diye diretiyor, neden olmasın. Çocuk tabii ki olur
Seni böyle mutlu görmek ne güzel...
Bir başka gün yine ineceğiz kumsala, senin masallarını benim şiirlerimi de koyup şişeye atacağız denize...
Başka ülkelerin çocukları için.
Mila senin de hayallerin var mı diyorum
Evet diyor; annemin ara sıra cennetten gelip beni yoklamasını istiyorum.
Ah be çocuk, beni nasıl yaraladığının farkında değil.
Hadi öyleyse diyorum, şişenin ağzına kadar dolduruyor, denize girip yüzerek derinlere bir yere bırakıyoruz
Dalgalar alıp götürüyor şişeyi...
İrem teyze diyor, masallarımızı da dolduralım n’olur sonra el çırpıyor, oldu bittiye getirmek istiyor küçük yaramaz.
Milaa ama ben masal bilmem ki bana hiç masal anlatan olmadı.. Benim, madem öyle yalnız benim masallarımı koyarız. Olur, olur diye diretiyor, neden olmasın çocuk tabii ki olur; Tanrı senden hiç olmazsa masalları esirgememiş çocuğum.Seni böyle mutlu görmek ne güzel...
Bir başka gün yine ineceğiz kumsala, senin masallarını benim şiirlerimi de koyup şişeye atacağız denize...
Başka ülkelerin çocukları için.
Mila bir engelli, Bir kazada sağ bacağını yitirmiş annesini de kaybetmiş. Ona anneannesi bakıyor.
Bu çocuğa engelli olduğu için acımayacağıma söz verdim kendime...
O tabii çocuk olduğundan, hiç farkında değil hayatın. Sadece kumsalda otururken zorlanıyor ve ben derin bir keder görüyorum gözlerinde...
Bir gün ona verdiğim sözü hatırlatıyor, hani bana şiir yazacaktınn?
Hem sen niye kelimeleri kesiyorsun canları acımaz mı, canları yanıyordur onların diyor.
Tamam Mila bir daha kesmek yok, kesmeyeceğim kelimeleri, uzun cümleler de yazmayacağım.
Mila başındaki yıldızlardan birini benim başıma takıyor, niye diye soruyorum. Sen kraliçesin ya diyor tatlı, tatlı gülüşüyle...
Dalgalar beni bir götürüp bir getiriyor, kıyıya her çarptığımda uyanır gibi oluyorum. Sonra yeniden dalıyorum derinlere...
Yüksel Nimet Apel
4/Aralık/2013/Çarşamba/Bodrum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.