- 645 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Paralel Evrenler
Paralel Evrenler
Her şey, hiçten var oldu! Hiçin potansiyelinde olmayan var olamaz! Olanda ise hayır vardır! Hiçbir şey başıboş değil; belli bir kurala uyar, yörüngede gezer! Dönen sistemler iç içe Atomların dönen sistemlerinden tutun galaksilerin dönen sistemlerine kadar hepsinin dönüşünün izafi hızı ve turu ile zaman; bu turun yapılması algılanabilmesi de mekanı adeta açığa çıkar. Zaman ve mekan aslen harekettir. Cansız sanılan maddeler de molekül yapılarında hareketlidir! Küçük, ne kadar küçük bilinmediği gibi; büyük, ne kadar büyük de bilinmez! Sadece kıyas ile göreceli algılanmaya çalışılır! Zaman, dönme hareketine benzer! Bilgisayarın diski gibi tur sayısına göreceli işlem hızı açığa çıkar! Dönme hareketlerine de takılmadan anlamaya çalışmak istiyorum zaman-mekan konusunu. Mekan ise zamanın gözlemlenmesinden başka bir şey değildir! İkisi de izafidir, bana göre!
Zamanın dönüş üzerinden hesaplanması yeni değil. Gün, yıl gibi dönüşe bağlı hesaplamalar yapılmış! Güneş sistemi gibi dönen “Felek” sistemlerinin her biri Galaksiler ve onların üst felekleri, adeta makro zamanı oluşturuyor. Mikro boyutta zamanın kısalması dönülen mesafeyle alakalı yani mekan ile alakalı. Mekan, büyük ise dönüş yavaş mekan küçük ise dönüş hızlı algılanır. Vites sistemlerini düşünelim; bir çarkın tek dönüşü, ona bağlı başka çarkın mesele dört katı oluyor! Bundan istifade edip vites sistemi geliştirilmiş… Konuya dönelim; bu iç içe dönüşler mekan izafiyetinde zamanı açığa çıkarıyor! Mikro alanda, popüler tabir ile kuantum alanda hızlı olan şey, zerre mesela Galaksilerde külli olarak göreceli bakılınca yavaş sanılıyor.
Demek ki mekana izafi olarak hızlı dönen mikro feleklerdeki zaman daha küçük ölçekli oluyor! Mekanı geniş olan Galaksiler için de zaman adeta genişliyor. Mesela; bisikletin pedalının vitese oranla bazı bir pedal turunun tekeri mesela dört kat çevirmesine benzer. Aynı zaman zarfında pedal, tek tur atarken teker, dört tur atar. Bu tur üzerinden zaman açığa çıkarmaya kalkar isek; pedalın bir turu “Gün” ü tekerin dört “Gün” ü oluyor! Pedaldaki hız, tekerlektekinden daha az olduğundan tekerlekde, zaman daha hızlı olur; pedalda, daha yavaş. Bir üst felekte ise mesela bu olay Dünya mekanında ise 24 saat sürer bir tur! Kafamız karışmasın; bir böcek pedalda yaşıyor ise zaman hesaplaması izafi olduğundan bir dönüşe bir “Gün” der! Tekerde yaşayan böcek ise arkadaşına göre 4 kat daha fazla bir hesap yapacaktır; fakat tüm mekanı etkileyen üst felek yani Dünya zamanı, ikisi için de bir üst felekten bakınca aynı olacaktır! Nereden bakıldığına bağlı çünkü! Dünya’nın bağlı olduğu Güneş felek sisteminin de topluca bir dönüşü var ve onun da bir yılı mesela Dünya hesabıyla yaklaşık 26 000 yıl olur! Daha üst feleklerde bu zaman ve mekan göreceliliği düşüncede gözlemlenebilir! Öyle ise bir üst felek bir alt feleği zaman ve mekan olarak kapsıyor! En kapsamlı felek, hepsini kapsar ve zaman ve mekanın da hükmü kalmaz o boyutta. İşte zaman ve mekandan münezzehliğe doğru bir bakış… Fiziki örneklerde takılmadan metafizik boyutunu düşünelim, anlarız işi…
“Zerre, küllün aynısıdır aynasıdır!” hakikatini akıldan çıkarmadan konuyu anlamaya çalışalım, diyorum. Maddenin plazma yapısı da unutulmasın, katı sanılan maddeler de aslında bulutsu bir yapıdadır mekan boyutunda! Şimdi paralel evrenler konusunda konuşabilirim!
Tüm zamanlarda hazır ve nazır olan insan ruhu, beden olarak algılanırken yani görünürken Dünya boyutunun sınırlı zaman ve mekan tesirinden de etkilenir! Yani algılandığı boyutun şartlarına göreceli yansıması olur! Paralel evrenler bu farklı sanılan algılama sonucundan çıkar! İnsan, ruhsal olarak ezeli ve ebedi olduğuna göre her zaman ve mekan boyutunda olabilir. Algılanması ise o zaman ve mekan boyutuna izafi olacaktır. İnsanın, üstün makamda yaratılıp; “Esfel” Dünya boyutuna atılması konusu önemlidir! Zaman ve mekan, içi içe sarılmış bir soğan gibi düşünülebilir! En dıştaki kabuk hepsini kapsar. “Gün” denen zaman boyutunun ne olduğunu biliyoruz. Bir tur ile anlamaya çalıştık yukarıda. Dünya günü ile yıldız günü aynı olmayacaktır ya da atom günü aynı olmayacaktır! Fakat zaman ve mekan göreceliliğinde bir üst felekteki gün alt felektekini kapsayacaktır! 6 günde yaratma bahsinin de zaman açısından çok farklı olduğu açıktır!
O halde zaman ve mekandan münezzeh boyutta olan ruhlar, Dünya boyutuna atıldığında Dünya boyutunda algılanabilir! Bu boyuta hapis gibi algılanır ama algılaması yüksek olanların başka boyutlarda da o ruhu algılaması mümkündür. Ruhların kendini başka boyutlarda algılaması da mümkündür! “Miraç” konusunu açmak gerekebilir ama bildiğiniz için açmayacağım. Ruh, tekamül ederse tüm feleklerde işlemeye başlar ki zaman ve mekanı oluşturan tüm felekleri kapsar ve zaman ve mekandan münezzeh olur! İşte paralel evrenler konusu bundan çıkar! Çünkü izafi olarak birbirinin üzerine sarılmış ya da iç içe geçmiş zaman ve mekan boyutları en üst katmanda aşılır tamamen aşılır . Her katmanda kalan izleri de sonsuz yansır! Bu yansımlalar da eğer seyredilebilir olur ise paralel evren sanılır! “Dünya ahretin tarlası, mezrası” denir! O halde Dünya’nın paralel evreni ahret olabilir pek ala, ahretin paralel evreni de daha üst boyut olan “Rüyet” olabilir! Ahsende yaratılmışsın mübarek kim tutuyor seni; çık çıkabildiğince… İşte bu iç içe birbirini kapsayan soğan misali sarılmış ya da iç içe daireler gibi sarılmış zaman ve mekan boyutunun her aralığına paralel evreler denebilir! O halde hepsinin tek kaynağı vardır. İlk tercih: “Elest” anı! Tüm yansıma bu “An” dan oluyor ve bükülerek üst üste katlanıyor. İlk katmanlardaki de son katmanlardaki de ilk andan olduğu için aslında zaman ve mekan izafiyeti kalkar ise ilk ve son bir levhada hazır görülebilir. İşte üst boyutta olanın alt boyuttakinin kaderini bilmesi de bu nedenle oluyor! Çünkü bir boyutta daha başlamamış bir olay diğer boyutta bitmiş olabilir. Bu kürenin açılımına benzer! Küre iken yüzeyde her yer görülmez. Açılınca görünür! İki boyutlu bir kağıda bir küre ne kadar gerçek çizilebilir ki! Bu nedenle haritalarda Dünya, kürenin açılmış hali olarak çizilir! Paralel evrenlerin sonsuz sayıda olması kaçınılmaz ama hepsinin bir noktadan (“Ben” mesela) çıktığını da unutmayalım. “Kün” den çıkar her şey. Hiçin potansiyeli sonsuz ve potansiyelde olan “Kün” ile çığa çıkar! Bakınız bunların “Miraç” benzeri denenmesi gerekir. Anlatmak belki o kadar kolay olmuyor. En azından sakin bir yerde dingin kafa ile bunlar düşünülmeli. Popüler zırvalar çoktur onları da bir kenara koymak gerek yani kafa karıştırmasınlar!
Gerçekliği ona bir şeyin nasıl tanımlandığı konusunda takılmaz isek her şeyin bir ilki vardır! Ve her şey hiçten var oldu. Neye inanırsanız o tercihiniz efendim, inanç konusu taklitle ya da tavsiyeyle olmaz! Bizzat bilin, zaten inanmak yerine bilmek önemli! Her şeyin bir ilki olmasından yola çıkıp paralel evrenlerdeki farklı yansımalara bakarsak! O yansımaların da bize göreceli iyi taraflarını tercih edersek harika olur derim.
Bir insan, insanlık kadar değerlidir. “Adem” hakikatinde tüm insanlık var. Bir insanda da “Adem” hakikati var! O halde bir insanın değeri başka bir insanla asla ölçülemez! Hatta terazinin bir kefesine bir insan koysanız, diğer kefesine gelmiş ve geçmiş insanların tamamını koysanız kefe eşittir! Bu hakikati anlamaya çalışmak insanın kendi değerini anlaması açısından önemlidir! Öyle ise bir gönle girmek tüm insanlığı kapsamaktır! Sözü nereye getireceğim; hakkıyla iki kişinin birbirini sevmesi tüm insanlığın birbirini sevmesiyle aynı etkiyi yapar! Doğru duydunuz, evet; hakkıyla riyasız, beklentisiz iki kişinin sevgisi evrendeki tüm insanların sevgisine denk olabilir. Potansiyel olarak bu böyle! Zerre küllün aynısı, aynası hakikati de burada saklıdır aslında. Ha bir zerre, ha tüm kainat; fark etmez. Bir zerre patlarsa, açılırsa kainat açığa çıkar! Bir insanda da tüm insanlık saklıdır!
Paralel evrenler konusunda en önemli bilgi bence hepsinin ilk "An", “Elest” anından yansıdığı ve hiç biri diğerinden ayrı değil ve hepsi aynı hakikati başka açılardan gösteriyor. Bu aynı nesneye iki boyutlu bakmak ve üç boyutlu bakmaya benzer. Bu ana hat .
Paralel evren ve paralel boyut diye adlandırılan tüm çoğullar tek olan “An” dan, “Elest” anından yansır. Farklı yansımalar gibi algılansa da bu asıl olan tek yansımadan farklılaşır. Güneş ışığı gibi; Güneş ışığında tüm renkler var, beyaz görünür ama tayfta, gök kuşağında farklı yansımalar var. Kaynak tek, yansıma çok. Yani paralel renkler gibi. Aynı kaynaktan paralel farklı yansımalar olur. İlk yansıma önemli. Gök kuşağında, asıl olan ışık kaynağı tek. Yani evren, paralel evren veya ahret veya her ne çoğul var ise onlar tekten yansır!
Son tahlilde; paralel evrenlerin deneysel olarak ortaya konması zorluğu Dünya, esfel boyutunun zaman ve mekan sınırı yüzündendir! Ruh zaman ve mekana bağımlı olmayabilir gerçi bedene bağlanmış olması onu sınırlar ama bu sadece bir ömür günü kadardır! “Gün” konusunu da biliyoruz artık. Her feleğin bir günü farklıdır! Dönüşü olan sistemlerin “Felek” olarak düşünülmesi de mümkün! Zamanın ve mekanın da dönüşe dair yani harekete dair olduğunu biliyoruz. Selametle.
Ahmet Bektaş