- 1091 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
VİCDANI ÖZÜRLÜLERE
O kadar öfkeliyim ki belki duygularımı bu yazıyla bile tam anlamıyla kağıda dökemiyeceğim çünkü beynimde kendi dünyamın yıkılışı , inançlarımın,doğrularımın sorgulandığı gündeyim.
Beni en çok yıkan insanlığın öldüğü gündeyim,herkese çok garip gelecek beklide ama iki aylık bir bebeğin bana hayatımın en büyük dersini verdiği gündeyim . Bu bebek ki hayattan nefret edenlerin,depresyona girenlerin varoluşunu sorgulayanların istediği bir şey olmayınca isyana gidenlerin , bırakıp giden sevgilinin ardından ölmek isteyenlerin ne kadar boş ve gereksiz mahluklar olduğunun ispatıdır.
Şu kısa ahir ömründe her sorununu bin bir derde sürükleyen insanoğlunun aslında hayvanlardan bile aşağılık olduğunun kanıtıdır ,insan denince akla gelen gören, duyan, konuşup anlayarak ,merhametin ve aklın, Allahın verdiği mükemmiliyetle doldurulduğu bir varlık olduğu akla gelir.
Peki ey dostlarım ey aynı türden gelmiş olduğum varlıklar. Bu dünyaya hele de yanıbaşımız da görebildiğimiz ulaşabileceğimiz bir yerde bulunan bir bebeğin durumunu nasıl görmezden geliyoruz ve dikkate alamıyoruz. Bu bebek ki görme ve duyma , duymamaya bağlı olarak da konuşamayacak olarak dünyaya geldi. Şimdi yaradılışamı öfkelisin derseniz haşa bilhakis kendini insan zanneden mahlukatlara öfkeliyim ve ne yazık ki ben sadece gerçek insan olan engelli kardeşlerimle yaşıyormuşum onlardan geriye kalanlar ise sadece dünyanın boşluğunu doldurmak için yaşayan hayvandan bile değersiz mahluklarmış.
Dediğim gibi iki aylık bebeğimizin bana verdiği en büyük ders aslında engellerin vücutta değil zihinlerde, vicdanlarda ve merhametsizlikte olduğudur.
DAĞÇİÇEĞİ
YORUMLAR
Kızgınlık ve öfke hakimdi yazıya. Fakat neden? Kime yönelik olduğu belirgin bu kızgınlığın nedeni neydi anlayamadım en azından kendi adıma ben. Merak da ettim doğrusu. Zor bir yaşamın beklediği o bebeğe ise yaşamı boyunca güçlükleri aşabilme kuvveti diliyorum. Bunu yapabileceğini bilerek hem de.