- 1428 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Aldatma Psikolojisi Hipotezi
“A ŞAHIS bir kadındır.
B ŞAHIS bir erkektir.
C ŞAHIS bir erkektir ve A ŞAHIS’ın eşidir.
A ŞAHIS çalıştığı yerde iyi bir maaşa sahiptir ve hatta eşi C ŞAHIS’tan da fazla ücret almaktadır. A ŞAHIS çalıştığı iş yerinde sürekli çocuğundan bahseder, eşi sorulduğunda ise pek fazla bahsetmez, lafı değiştirmeye çalışır, çocuğunun fotoğrafını göstermekten çekinmezken eşi C ŞAHIS’ın fotoğrafını göstermekten çekinir. Arkadaşlarına, boş vakitlerinde C ŞAHIS ile güzel vakitler geçirdiğini, gezdiğini, mutlu olduğunu anlatır. Fakat yan yana hiç fotoğrafı yoktur varsa dahi iş arkadaşları görmemiştir.
C ŞAHIS eşi A ŞAHIS’tan yaşça çokça büyüktür. Kendisi bir kadına nasıl davranılması gerektiği konusunda da sıkıntılıdır. Evde kahvehane ağzıyla konuşur, argo kelimeleri sürekli kullanır, eşiyle vakit geçirmek yerine maç izlemeyi tercih eder. Ayrıca kötü davranışlarıyla çocuğuna da kötü örnek olmaktadır.
B ŞAHIS, A ŞAHIS ile aynı iş yerinde çalışmaktadır. Sempatik, konuşkan, bolca hobi sahibi bir kişiliktir. İdealist, fikir sahibidir. Aynı zamanda A ŞAHIS ile birçok ortak özelliğe sahiptir. Aynı şeyleri severler, aynı şeylerden hoşnut olmazlar. Disiplinli, evine bağlı birisidir. Entelektüel bir yapısı da vardır. Bolca kitap okur ve okuduklarını paylaşmayı sever ayrıca B ŞAHIS ile A ŞAHIS aynı yaştadırlar, çağdaşlıktan dolayı birbirlerini anlayabilirler. A ŞAHIS onun bu hallerinden etkilenmekte, kendi kendine: “Keşke B ŞAHIS gibi bir eşim olsaydı!“ diyerek hayıflanmaktadır. Eve gidip C ŞAHIS’ının argo konuşmalarını duyup, kötü davranışlarını görünce B ŞAHIS daha fazla ilgisini çekmeye başlar ve eşi C ŞAHIS’ı iş arkadaşı B ŞAHIS ile yavaş yavaş kıyaslamaya başlar.
A ŞAHSININ PSİKOLOJİSİ:
- Eşi ile arasında sıkıntılar vardır.
- Çevreye karşı kendisini güçlü göstermek ister, sıkıntısı yokmuş gibi gösterme çabasındadır.
- Eşinin tavırlarından dolayı artık ondan soğumuş, dışarıdaki insanların güzel davranışlarından etkilenmektedir.
- Kadınsal güdülerden kaynaklanan nedenlerden dolayı eşinin kendisinden daha az maaş alıyor olması, gözünde eşini çirkin göstermektedir.
- B ŞAHIS gibi bir eşe sahip olabilme hayaller kurmaktadır.
- Genç ve güzel bir kadın olarak sevilmek, gençliğini yaşamak isterken eşinin onun dinamizmine yetişemediğini düşünmektedir.
B ŞAHIS, A ŞAHIS ile iş arkadaşıdır. Birbirlerine çok benzeyen özelliklere sahiptirler, biraz çenesi düşük ve sempatiktir. Evli olan A ŞAHSI eşinde bulamadığı mutluluğu, B ŞAHSI’nın yaptığı bir kaç espri ile bulabilmektedir. Bu durum da onun aklının karışmasına neden olmaktadır.
A ŞAHIS iş arkadaşı B ŞAHIS’tan artık açık açık hoşlanmaktadır fakat evli bir kadının başka birisine karşı böyle bir his beslemesi hem kültürüne hem de inançlarına aykırıdır. Fakat ne kadar kendisini sıkarsa sıksın, içinden imkânsızlık telkinleri verirse versin, her geçen gün daha fazla yakınlaşmakta, gözlerine aşk ile bakmaya başlamaktadır.
B ŞAHIS bu durumu fark etmeye başlar, kendisinin de kültürüne ve inançlarına ters düşecek bu ilişkiyi kabullenemez, yapmamalıdır ve yapmayacaktır da… B ŞAHIS, A ŞAHIS’ın kendisine olan hislerini ve psikolojik sorunlarını fark ederek kendisine önlemler almaya başlamıştır…”
Yukarıdaki olaydaki gibi bir olayda herkes bir karakter olabilir. A ŞAHIS, B ŞAHIS ya da C ŞAHIS şimdi hangisi bu durumda nasıl davranmalıdır. Böyle bir olayla karşılaşıldığında en doğru davranışın ne olacağını anlatalım.
Bu olayda C ŞAHIS olmak!
C ŞAHIS eşi A ŞAHIS’ın iş yerinde etkilendiği erkekten habersizdir. Fakat her erkek eşine karşı hoşgörü ve sevgi ile yaklaşmalı, karakter sahibi, ilgili ve bilgili bir kişi olmalıdır. Böyle olan bir erkek eşinin gözünde yüksek değer sahibi olacaktır. A ŞAHIS eşi C ŞAHIS’tan daha fazla kazanıyor olsa dahi eşinin güzel davranışlarını trilyonlara değişmeyecektir. Dinimizde de kadının değeri çok büyüktür. Peygamber Efendiniz (s.a.v.): “Cennet annelerin ayakları altındadır.” Demiştir.
Mu’âviye (r.a.)’den anlatıyor: "Ey Allah’ın Resulü! Dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?’’
"Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hariç onu terk etmemen."
Hadis-i Şerif’i yanı sıra Allah (C.C.) Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı Kerimde de şöyle bahsetmektedir:
“Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O’na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver.” (Bakara/222)
Bu olayda A ŞAHIS olmak!
Eşi tarafından güzel davranışlar göremeyen, sevgiye muhtaç, sevilmek isteyen bir kadın olmak gerçekten de zordur. Fakat eşinin dışında bir kişinin ilgisine talip olmak hiç de hoş bir davranış değildir. Hem kültürümüze aykırı hem de dinimize aykırıdır. Böyle bir davranış sergilemek yerine, eşiyle arasındaki sorunları gidermeye çalışmalı, daha hoşgörülü davranmalı, özellikle bol bol konuşarak sorunları gün yüzüne getirmelidir. Yine psikolojik bir destek almak da faydalıdır. Çünkü aldatmak, bir anlık gaflete kapılarak nefsin isteklerini kabul etmek kötü sonuçlara mal olabilir. Evi ve yuvasını kaybedebilir, halk arasındaki itibarını yitirebilir ve en kötüsü ise çocuğunun gözlerinin içine bir daha sevgiyle bakamayabilir. Böyle bir fikre kapılmış olan ya da kapılabilecek olan bir kadın öncelikle çocuğunun yüzüne namuslu bir anne olarak bakamam demelidir.
Dinimizde evlilik dışında birliktelik de son derece günahtır. Hele ki bir kadının bunu yapması onun için daha büyük bir günahtır. Allah (C.C.) Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: “Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin.” (Nisa/15)
Bu olayda B ŞAHIS olmak!
Böyle bir olayla karşı karşıya kalıp da karşıdaki kadının ailesel ve psikolojik sorunlar nedeniyle kendisine yakınlık hissetmeye başladığını hisseden B ŞAHIS artık daha dikkatli olmalıdır. Çünkü kadınlar fıtratları gereği nefislerine çabuk yenilebilen kişilerdir. Bu sebepten dolayı onunla ilişki konusunda ciddi sınırlar konulmalıdır. B ŞAHIS, A ŞAHSA karşı bir ilişkisi olduğunu, çok mutlu olduğunu ve eşini çok sevdiğini vurgulamalı, mutluluk pozları ile bunları süslemelidir. Yine kalabalık içinde bu tarz ilişkilerin ne kadar kötü olduğunu anlatmak, insanların kötü gözle bakacağını konuşmak ona psikolojik mesajlar vermektir. Bu durumda karşıdaki kişi bu ilişkinin kötü olacağını, zaten duygularına karşılık bulamadığını, bulmuş olsa bile toplumda kınanarak karşılanacağını düşünerek bu fikirden uzaklaşacaktır.
B ŞAHIS’ın bu tarz ilişkileri toplum içinde kınayarak konuşması, hoş bulmaması, dine ve kültüre de uygun olmadığından bahsetmesi A ŞAHIS’ın hislerini tamamıyla köreltecek ve ailesine dönmesini, eşiyle mutlu olmasa bile çocuğuyla ilgilenmesini sağlayacaktır.
İnsanoğlu şeytanın oyunlarına maruz kalarak ve nefsin bitmez tükenmez isteklerine göğüs germeye çalışarak yaşam sürmektedir. Bu hayatta her insan hata yapabilmektedir. Önemli olan ise bir hatayı yapmadan fark etmektir. Eğer yapmadan fark edemez ve hatayı işlersek, yapılanın hata olduğunu fark ettiğimiz anda tövbe etmeliyiz.
“Allah’ın kabulünü vaad buyurduğu tövbe, kötülüğü ancak cahillik sebebiyle işleyip, sonra da çabucak vazgeçerek günahtan dönüş yapacak olanların tövbesidir. İşte Allah’ın, tövbelerini kabul edeceği kimseler bunlardır. Allah alîm ve hakîmdir (herkesin içini dışını hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Yoksa makbul tövbe, kötülükleri yapıp edip de sonra kendilerinden birine ölüm gelip çattığında: "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyenlerin tövbesi değil. Kâfir olarak ölen kimselerin tövbesi de değil. İşte öylesi kimselere, çok acı veren bir azap hazırladık.” (Nisa/17-18)
02/12/2013
Engin DİNÇ
YORUMLAR
Nedense C. şahsı için pek az öneri var. Anlaşılan onun için önerilecek pek bir şey bulunamamış.
Yargılamak en kolayı, aslında en zoru. Kadını sabretmeye yönlendirirken erkeği kadın üzerinde müeyide koyucu olarak değerlendirmekse sanıyorum pek adil değil.
Bu konuda söylenebilinecek pek çok şey var. Vaktinizi işgal etmemek adına susuyorum. Fakat zina eden kadını cezalandırıp erkeği aklamanın her zaman bir yolunu bulan zihniyeti anlamakta güçlük çekiyorum. İslâamiyetin gelişiyle birlikte diri diri toprağa kız çocuklarının gömülmesi uygulaması ilk sona erdirilen cahiliye devri uygulamasıydı. Kadının yalnızca anne olarak görüldüğü çağlarsa çok geride kaldı. Kadın da erkek kadar insan. Yuvasını bölüştüğü erkekten her anlamda bir şeyler talep etmeye, cinselliği dahil kendisine verilmiş her duyguyu tatmaya hakkı da var. Bu yüzden eksiklikleri bulunan bir erkeğin, kadın nasılsa bana tabidir anlayışıyla hareket etmek yerine kendisindeki eksiklikleri gidermeyi denemek gibi bir yükümlülüğü de vardır. Ancak böyle d urumlarda hep geride durmayı seçer erkek. Cinsel sorunlarını, duygusal eksikliklerini konuşmak ve bunlara çözümler aramak yerine susmaktadır. elindeki her türlü yaptırım gücünü kullanarak k adını bastırmakta, sonrasında da o kadının her türlü kural ve kaideyi harfiyen yerine getirmesin ibeklemektedir. b u en haİfinden hakksızlıktır. Umarım düşüncelerimi aktarmam sizi incitmemiştir. Gerçi yalnızca bir hipotezdi söyledikleriniz. Realitenin tümü değildi farkındaydınız neyse ki.