- 1400 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYALLERİMİZ VE BİZ
HAYALLERİMİZ VE BİZ
Bumerang dokunuşlara gebedir hayat. Atılan her adımın, en amaçla atılırsa atılsın, mutlaka geri dönüşü olacaktır. Yaşam bizlere sunduklarının bedeli olduğunu, zaman zaman hatırlatacaktır. Bazen, hiç ummadığımız an da bazen de, beklediğimiz, beklentilerimiz doğrultusun da. Yapacaklarımıza zemini, yaptıklarımız hazırlar. Bir istek, diğer isteklerimizin doğmasına vesile olur. Ama isteyerek ama istemlerimiz dışında. Öyle anlar vardır ki, küllerinden yeniden doğrurur, unuttuklarımızı. ’’Vay be, o günlerde ben neler düşünmüşüm, meler istemişim ve neler yapmışım meğer!!!’’ dersiniz.
Sebebi ne olursa olsun, hep daha daha der insanoğlu. Hayal kurar. Düşünür. Umut eder. Ve ister. Kendimize, kendi adımıza belirlediğimiz hedeflerimiz vardır. Büyük ya da küçük olması önemli değildir lakin, hayallerimiz vardır. Gerek ruh doyumu adına gerekse, yürek ritmimiz adına, besler büyütürüz içimizde. İsteklerimize ve kurduğumuz hayallere dahil ettiğimiz insanlar olur. Başı sonu bellidir. Sınırını kendimiz belirleriz. Zemin hazırlarız. Kimin gün vaveyla koparır, kimi günse gayya olur yutar bizi. Ellerimizin arasına sıkıştırıp başımızı, düşünmeye başlarız. ’’ Nerede hata yaptım?’’
Bir ümitsizlik kaplar içimizi. Daralır ve bunalırız. Kendimizi, yaşam şartlarımızı, etrafımızdaki insanların etkilerini sorgularız. Çoğu zaman da, kadere yükleriz tüm suçu. Hiç aklımıza getirmeyiz, belki de hakkımızda hayırlı olan değildi, diye. Ağlar, sızlar, çoğunlukla da hayata küser, kendimizi geri çekeriz. An gelir, kendimizden bile kaçarız. Oysa ki: ince hesaplar yapmamış, hayallerimizi sağlam zemine oturtmamışızdır. Ne kendimizin, ne yaşam şartlarımızın, ne de ne kadar istediğimizin sağlamasını yapmamışızdır. Olmayacak duaya amin demişizdir. Sormadan, sorgulamadan ve uyarlamadan. Tüm bunlar pes etmemizi gerektirir mi? H a y ı r...
Öncelikle yaşadığımız hüsranın nedenlerini bulmaya çalışmalıyız. Nerede hata yaptığımızı bulduktan sonra, kendimizi daha kolay silkeler ve hiç bir şey için geç olmadığının farkına varırız. Keşkeler ve pişmanlıklarla harcadığımız zamanın telafisi olmadığını hepimiz az ya da çok biliriz. Bu sebeple, hayat kulvarında oluşan duraksama ve tökezlemelerin, bizi kısıtlamasına, bizi aciz duruma düşürmesine izin vermemeliyiz. İnsan her zaman her şeye kavuşamayacağı gibi, insan her zaman da doruklar da yaşamaz. Olumsuzluklardan ders alıp, tekerrürüne yol açmamak gerekir.
Elimizde olanların bile birer lütuf olduğunu unutmadan şükretmeli, onlarla iyiye, güzele ulaşmanın yollarına bakmalıyız. Olmadık hayaller peşinde, ne kendimizi ne de yüreğimizi sürükleyecek kadar uzun değil ömrümüz.
Deli dolu çağlarımız da hepimiz ütopik hayallerin peşine, hiç düşünmeden, koşar adım takılmışızdır. Bunu kimse inkar edemez. Ama zaman içinde, içinde bulunduğumuz yaşam, gerçekleri, tokat gibi yüzümüze çarptıkça, bundan ya vazgeçmişizdir ya da sınır getirmişizdir. Şimdi sizler diyebilirsiniz ki, ’’ Hayaller küçülür mü?’’
Küçülür. Çünkü: hayat içinde yaşadıklarınız ve yaşam şartlarınız, ister istemez bir çok hayalinize kısıtlamalar getirdiği gibi, hayallerinize bile daha gerçekçi bakmanıza vesile olur. Bu da, bir nevi hayallerinizi yaşam şartlarınıza ayarlamaktır. Yokken var edemeyeceğimize göre, hayallerimizi ister istemez ya da farkında olmadan küçültürüz. Kısıtlar veya sınırlandırırız. ’’Ben gençken.’’ ’’Ben olsaydım.’’ gibi, sözlerle başlayan cümlelerin altında yatan da budur.
Önemli olan, doğru yer ve doğru zamanda, hayal kurmaktan vazgeçmemektir. Hayallerin altında da bir umut gizlidir, unutulmamalıdır.
Hayatınızı bir adım öne götürecek, tüm hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle, saygılar.
HÜZÜN ŞAİRİ: N Y