- 613 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Zaman Konusu
Zaman Konusu
Esmadan “Evvel”,” Ahir” bu konuda bir fikir versin İnşallah!
Esmadaki bu iki isim, gösteriyor ki aslen Zaman yok. Zaman izafi bir şey! Bakın her ne ise O’nun, öncesi ve sonrasına işaret edilmiş! Bir şey hangi noktada açığa çıkmış ise o noktadan öncesi ve sonrası da açığa çıkıyor. Yani zaman, bir şerit üzerinde akmıyor! Zaman, kum saatinin kumlarının akışı da değil. Zaman, tamamen “An” dan belirlenen, açığa çıkan bir şey! Hangi “An” da açığa çıkarsa bir şey onun öncesi ve sonrası da mevzuu bahis oluyor. Yani “An” da açığa çıkmayan zamansızlıkta potansiyel olarak vardır. Bakın zamansızlıkta potansiyelde olmayan “An” da da çıkmaz! Hayır ve Şer Allah’tan konusu da buradan açılır elbet!
Belki zaten yaratılmış olan “An” dan açığa çıkar. Yani Yaratıcı potansiyel “An” dan açığa çıkarır! Yaratmak başkadır, açığa çıkarmak başkadır. Tombala torbasından rakam çekmeye benzer açığa çıkış. Rakam çeken, rakamları yaratan değildir ama çektiği rakamlarla bir sonuç açığa çıkarır! Torbada olmayan açığa çıkmaz. Torbada olan da açığa çıkaran açısından suç veya mükafat oluşturmaz! Torbada olan sayıların tamamı hayırdır! Çekerken yani açığa çıkarırken herkesin elindeki kartondakilere uyanlar hayır, uymayanlar şer olur; kişiye izafi. Çeken, kendi oyunda değil ise onun açısından tüm rakamlar; birine hayır, diğerine şerdir. Onun açısından hepsi hayırdır. Şimdi torbandan bir rakam çeken, görevini yapıyor değil mi? Rakam, birinin kağıdındakine uygunsa o kişi seviniyor, hayır oluyor o an ona. Diğerinin kağıdına uygun değilse o kişiye de şer oluyor o an! Oyun süresinde mesela 99 rakam var! Her an durum değişiyor Her an herkesin önündeki kağıttaki durum da değişiyor torbadaki durum da değişiyor. 99 an lı bir zaman oluşuyor. Birisi oyunu tamamladığında en olumlu ihtimal kağıdındaki sayılar kadardır. Hepsi sıra ile bir oyuncunun kartına uygun çıkmış olsa, kağıtta sekiz rakam var ise sekiz anda biter oyun. Bazı sonlara kalır! Hatırlayalım, 6 günde yaratılma konusunu. Altı aşama yani altı “An” bu anların izafi bir süresi var.
Zaman kapsamında “An” da ne açığa çıkmış ise o potansiyelde olandan başkası olamaz! Tombala torbasını hatırlayalım; rakamlar açısından içinde zaman yoktur, 99 rakam potansiyel olarak dururlar! Bir el oyunu başlatıp sayıları çekmeye başladığında her sayı çekildiği, açığa çıktığı “An” dan itibaren zaman kapsamına girer. Öncesi ve sonrası başlar; öncesi, torbanın içiydi; sonrası, oyuncunun kağıdı veya orta masada… Bu zaman ve mekanın da birbirinden ayrı olmadığını gösteriyor. Hatta mekanın dahi zaman gibi işler! Her an değişir! Maddenin plazma yapısını düşünün. Aslında hiçbir madde aynı kalmaz hiçbir anı diğeriyle aynı olamaz. Katı görünen cisim bile bir bulutsu yapıda hareketlidir. Bir andaki yapısı dizilişi ile bir sonraki andaki aynı değildir! Entropi etkisini de bu konuda hatırlayalım. Madde dururken bile hareketli bir plazma yapısındadır demiştim; entropi ise maddenin bir halden diğer hale geçerken kaybettiği çok minik bir kaybıdır! Yani eskime!
Açığa çıkan her madde açığa çıkışından başlar eskimeye! Zaman ve mekanla tanışması açığa çıkışla başlar. Bir düşünce bile böyle açığa çıkabilir! Fabrikada üretilen bir arabayı düşünün kimse kullanmasa depoda kalsa, 20 sene kalsa; modelinin eskimesinden tutun içindeki parçalar da durduk yerde eskir! O otomobil için zaman, üretildiği şeritten çıkınca başlar! Yani otomobil, üretildiği şeritten çıkınca başlar yaşlanmaya, entropi başlar! Zaman başlamıştır, mekan da! Üretilmezden önce, tasarı halinde; bilgi olarak bekliyordu potansiyel olarak yani mühendisin ilminde saklıyken yaşlanma ve zaman onu bağlamıyordu; imal edildiği “An” zaman ve mekana adım attı…. Bu örnekteki otomobilin zaman ve mekana adımını tüm hayatımızdaki “An”larda düşünelim. Nikah masasında bir evet anı mesela. Veya bir kişi ile ilk göz göze gelinen an! Hepsi o nadan sonrasını hazırlar! Bebeğin ana karnındaki oluşmasına zemin hazırlayan an! Hepsi bir an ve başlatır zamanı. İşte zaman o anlardan çıkar açığa, mekan da öyle!
Son tahlilde; bu konuda daha yazacağım. Gelen sorular ışığında konuya yeni bakış açısı katabilirim. Her “An” yeni bir başlangıçtır. Her an zamanı ve mekanı doğurur! Zaman ve mekan aslen yalnız başına yoktur nesne ile var olan şeylerdir her ikisi de! Yani bir nesne “An” da açığa çıkınca onun zamanı ve mekanı da başlar. Açığa çıkmazdan önce zaman ve mekandan münezzehtir. Potansiyelde vardır bu zamansızlık ve mekansızlıktadır! “An” da açığa çıkınca zaman da mekan da başlar. Neye göre! Açığa çıkan her ne ise ona göre… Bir ürün üretildiğinde zamanı başlar, bir olay olduğunda zamanı başlar mesela bir fetih olunca fetih zamanından söz edilir! O’ndan öncesi ve sonrası oluşur mekan da fetih ile anlam kazanır! Bu aslında vücuda gelen, açığa çıkarılan her şey için geçerlidir!
Zaman, maddi alan için geçerlidir! Işık da bir madde olduğundan ışığın sınırına kadar zaman ve mekan konusunda bu 3. boyutta deneyimler yapılabilir! Bu sınıra "Set" diyebiliriz. Bu ışık sınırını geçmeye de aşmak! Bu durumda data boyutu olan ruhsal 2. boyuttaki işleyiş, 3. boyutta zaman ve mekan sınırında olacaktır! Zaman ve mekanı aşmak ise maddi boyutta mümkün olmaz! Zaman yolcularından bahsetmek ise 2. boyutun 3. boyutta yansımalarından bahsetmek gibi olabilir! Yani 3. boyutta zaman ve mekana bağlı zaman ve mekan sınırında "Set" duvara hapsolan varlıklar, 2. boyutla doğrudan alakalı olduklarından bazı 3. boyutun sınırlarını mana aleminde aşarlar! Bu boyutlar arası iletişim hiç kesilmez ama zaman ve mekan setinden dolayı ayrı ayrı ve ayrı zamanlarda gibi hissedilir. Aslen zaman yok boyutsuzlukta ve birinci boyutta ve ikinci boyutta zaman işlemez! Zaman, 3. boyutta başladığından zaman ve mekan sınırı olmadan ruhsal yani data yani 2. boyutta olanlar 3. boyuta yansırken zaman ve mekan setine göreceli algılanır!
"Yeterince uzağa bakarsak Büyük Patlama’nın ta kendisini görebileceğimizi düşünebilirsiniz. Prensipte bu imkansız değildir, ama pratikte bizimle bu ilk zamanlar arasında bir duvar vardır. Bu satırları yazdığım odanın duvarları gibi fiziksel bir duvar değil, ama büyük ölçüde aynı etkiye sahip bir duvar." Lawrence M. Krauss / Hiç Yoktan Bir Evren
Bu duvar, ışığın zaman ve mekana sınırlı 3. boyutta olmasından kaynaklı. Işıktan öte bir "Nur" ancak bu duvarı aşabilir.
Sağlıcakla,
Ahmet Bektaş