HÜKÜMET-DERSHANE-CEMAAT ÜÇGENİ
Dershane tartışması kamuoyunu o kadar çok meşgul etti ki, olay içinden çıkılmaz ve karmaşık bir boyuta doğru evirilmeye başladı. Ardı ardına yapılan açıklamalar, özellikle hizmet grubunun yayın organlarının hükümete ateş püskürmesi tansiyonun daha da artmasına sebep oldu.
Zaman gazetesinin attığı zehir zemberek manşetlere Mili Eğitim Bakanlığı’ndan yalanlama geldi. Hemen ertesi gün gazetede manşetler belgeleri ile tekrar yayınlandı. Yani ortam iyice gerildi.
Son bakanlar kurulu toplantısından düzenlemenin tekrar gözden geçirileceği, öğrenci, öğretmen ve velilerin de konuyla ilgili görüşlerinin alınacağı kararı çıktı.
Dershanelerin birer ilim yuvası olmasının yanında, gençleri kötü alışkanlıklardan ve zararlı ortamlardan uzaklaştıran kurumlar olduğu da defahatle dile getirildi. Bu noktada Gülen cemaatinin yaptığı hizmetler yadsınamaz kuşkusuz. Hükümetin bu konudaki çalışması belki realist bir adım olabilir ancak zamanlama açısından doğru mu işte bu düşündürücü. Milli eğitimde yapılan reformların, sekiz yıllık kesintisiz eğitim garabetinden kurtulup 4+4+4 sistemine geçişin henüz daha başındayız. Bu sistemin rayına oturması, öğrenci ve öğretmenlerin yeni düzene adapte olması elbette zaman alacaktır. Öncelikle hayata geçirilen bu düzenlemeden alınacak verime bakılması, uygulamaya biraz süre tanınması ve sonrasında eğer gerekli ise alınacak önlemlerin tartışılması daha rasyonel bir adım olacaktır.
Ülkemizde eğitimde dershanelerin rolü şu an gerçekten çok büyük. 2010 yılı üniversite sınavında özel okulda okuyan kardeşim Türkiye 30.su olmuş ve bu başarısında dershanenin rolünün büyük olduğunu söylemişti. Eğer bir ülkede, hem de özel okulda okuyan bir öğrenci sınavdaki başarısını dershaneye bağlıyorsa o ülkenin milli eğitiminde ciddi sıkıntılar var demektir.
Aslında konu biraz da medyanın her zamanki ‘Telaşe Müdürlüğü’nden bu noktaya kadar geldi. Geçtiğimiz gün Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil CNN TÜRK’TE 5N1K programına konuk oldu ve şunları söyledi: ‘Eğer bu hükümet gerçekten bu okulları millete daha faydalı hale getirerek milletin evladını daha ciddi eğitim verme hedefiyle bunları alabileceklerse gerek cumhurbaşkanının gerekse başbakanın bir talebi. Bizim onlara bunların devriyle alakalı teşvik için bana düşen vazifeyi yaparım. Sayın Gülen’in şahsi ifadesi bu. Ben okulları duydum. Dershanelerin de aynı kategoride olduğunu düşünüyorum. Talepleri var. Kapatarak değil. Yaptıkları vazife ve fonksiyonlarını eda ederek götüreceklerse buyursunlar. Bunlar bu milletin kurumları ve organizasyonları.’ Görüldüğü gibi sayın Gülen’in de tek derdi bu kurumların özündeki amacından koparılmaması. Bu görevi devlet kapatmadan, yapısına zarar vermeden dönüştürebilirse biz devretmeye hazırız diyor. Üstelik Başbakan da MYK toplantısında konunun ele alındığını: ‘Netleşmiş bir hükümet tasarısı söz konusu değil. Etüt merkezlerinin, eğitim merkezlerinin kapatılması diye bir şey yok. Ücretsiz olanların kapatılması söz konusu değil. Çıkan haberler yanlış istihbarattan kaynaklı’ sözleri ile açıkladı. Medyanın bir kaşık suda yaygara koparmasına hiç gerek yok yani.
Hükümetin bu konuda cemaatle ters düştüğü görüşü, sadece iktidar hayali kuran mevcut kesimin basit bir temennisinden öteye geçemeyecektir. Aynı ideal peşinde koşan, amacı ülkesine ve milletine hizmetten başka bir şey olmayan bu iki kurum (Cemaat ve Ak Parti) muhakkak ki yine milletin sesine kulak verecek ve bir ortak zeminde buluşacaktır. Bu gerginlikten çatışma bekleyenlere ise son bir söz: Üzgünüz. Başka bir bahara!...
YORUMLAR
öncelikle herkesin böylesi işin özünü görmeye yönelik bir bakış açısında olması tüm temennim. zamanında akp ve gülen'i bitirme planları yaptılar. baktılar böylesi bir şey pek mümkün olmuyor, önce bunları ayırıp sonra bitirelim dediler. bugüne kadar dersane karşıtı muhalefetin birden dersane konusunda aslan kesilmesi ve kendilerine çapulcu diyenlerin, "ben bir çapulcuyum ama dersaneleri destekliyorum" tarzında ilginç çıkışları tamamen "bu hükümet gitsin de gerekirse cemaati bile destekleriz" fikrinden kaynaklanıyor.