- 480 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİ NEJAT UYGUR VESİLESİ İLE,
Sevgili Nejat Uygur Vesilesi İle,
Nejat Uygur ölmüş,daha önce de Müslüm Gürses ölmüştü. Üç Fidan da ölmüştü. Ruh mimarım ,dayım da ölmüştü. Küçücük bebekleri de öldürmüşlerdi. Cephelerde askerler ölmüştü. Atatürk ölmüştü,Sultan Süleyman bile ;düşünebiliyor musunuz?Ayakları,ağızları bağlanmıştı onların da. Sanrı değil,hepsi gerçek!
Ölüm; bize düşünce süresi tanımayan kavram..Kaderciyim. Bu beni sağlam tutan unsurlardan birisi. Yıllarca panik atak tedavisi görmüş ve yenmiş bir canlı olarak ölüm;bütün kutsal kitaplarda ’’yaradan için hiç bir şeyin olanaksız olmadığı’’ gerçeğini yazarken,yaşamda umut ve ölmek, tıpkı yapışık doğan ikizler gibi,bir operasyonda ikisinden birini kaybetme riskini göze almak. Ümit bence yaşadığımız acılara amaç kazandırmak!
Nejat Uygur,Müslüm Gürses vb..ölümünden haberdar olduklarımız.
Benim de babam ölmüştü mesela. On üç yaşındaydım. Kimse duymadı. Yüreğim bile belki de o anda. Bizler on üç yaşındayken çocuktuk. Şimdiki gibi miydi on’lu yaşlar? Hatırlıyorum, yüzü yeni traşlıydı,camide yüzünü açtıklarında öpmüştüm onu. Ve sahiden o gün, yaşamda bitkin olan yüzü -soğuk olması haricinde- diri ve güçlü görünüyordu.
Her ölüm haberi yada katıldığımız her ölüm töreni bize kendi acılarımızı hatırlatır. Elbet o andaki ölene üzülünür. Ama hiç kimse on üç yaşında babası ölmüş küçük bir kızın kaderinin sonraları sadece babası yok diye onu hayatın bütün sokaklarında gezdirebileceğini düşünemez. Ölene ağlanır,halbuki aslolan kalandır..Matematikte bölme işleminde en altta kalan soldaki sıfırın yanında duran yalnız ve zavallı rakam gibi. Ümit ve amaç anlamını yitirmiş olarak öylece sana bakarlar bir süre.Zira yaşam devam etmektedir. Kavrulan helva kokusu uçana kadardır ölenin saltanatı..
Ölmüş işte oh be boylu boyunca yat şimdi ne güzel şanslı bu ölenler vallahi. Hadi atsana kendini pencereden. Olmaz; yaşarken sorumluluğunda olanları düşünmek,hele anneysen’’ bana daha ihtiyaçları var ’’demek,yaşlanınca da seni kalabalıklarda nereye koyacaklarını değil ,nereye koymayacakları riskini bildiğin halde, inadına yaşamak..!
Ölüm ödüldür bence,heleki sonrasındaki yaşama inanıyorsan. Erteleyemeyeceğin bir durum. Kendin için kabullenmeli,kalanlara ağlamalısın bence.
Şimdi,bir ölümle daha dert edilen dünya malları gözden geçirilmeli. Her cenaze haberi bir ders olmalı bizlere yaşamak için. Ve her biten yaşamla kendi yaşamının ruhuna ne kadar kalite kattığını görebilmeli ,bazı durumları edilgin kılmalıdır.Biliyor musunuz? Yıllar önce bir çift yeşil göz de ölmüştü benim için. O vakit o zekanın toprağa karışmasına ağlamıştım. Ve unutmadım on üç yaşımın münfail halini. Şimdi ağladım o kıza..Bir ölümle biçimlenen hayatına,Lale Devirlerini öteleyerek geçirdiği zamanlarına.
Sanırım onlar cennete gider. Arkasında kendini hatırlatacak izler bırakanların bir cenneti olmalı..
Benimki ise kısa hikaye hani dedikleri gibi uzun değil.
Hayata gücenmiş olmakla güçlenmeyi harmanlayarak yaşıyorum. Zor yaşıyorum.Ama zoru yaşıyorum.Hayatımı sürgünde yaşıyorum. Olmak istediğim yerden uzaklarda..
Azrailin elinden kurtulanlar! Son kıyafetleri bıçakla kesilenler kadar belki de.
Zoru yaşamaktansa,hatta ölmeli mi ne?
ALMILA ERDEM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.