kendine iyi bak doğmamış çocuklarımın güzel annesi”...
“Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.”
-Şems-i Tebrizi-
Kırık bir kalple de olsa bir gün karışılacağız senle “kendine iyi bak doğmamış çocuklarımın güzel annesi”...
Bana yara olduktan sonra,benden sonra kazandığın mutluluklar vicdanına nasıl pansuman olsun...Allah var...
Anlasana, belki şimdi sana yazdığım bu mektubu okuyorsun ve kim o diyene “tanımıyorum”diyecek kadar kandırıyorsun kendini...
Savunmasını hazırladığım aşkın mahkemesine çıkamadım ya ona yanarım. İyi halden beraat edeceğimi bildiğin için sende yanaşmıyorsun mahkemeye…
Bir gün senin sınavın varmış, o kadar merak etmişim ki sana o kadar mesaj atmışım ki kendimi bile kaybedecek kadar, Sonra telefon açıldığın da nefes nefese kaldığım da:”Aşkım sen beni öldürecek misin, telefon dondu bu kadar merak edilir mi bir insan”Sen gece yarısı eve gidene kadar bekledim öylece…
Sen soyadını değiştiriyorsun ve adınla bana artık soysuzlar gibi “haramım” diyebiliyorsun. Sandığın gibi değil oysa soyadı için seven “âşık” gördün mü sen… Sen soyadını taşımadığını biliyorum. En güzel soy isim sana “kedidir o kedi” derdim sorsaydın… Nasıl da mırıldanırdırdın gece yarıları, beni uyutmak için yapardın değil mi o masum mırıldanmaları? Ben seni ne kadar sevmişim, sahi sana samimiyetine güvenerek bir şey söyleyeceğim. Bana neden “ seni seviyorum” deyip doğmamış çocukların rüyasını kurdurup, sonra sen bana inanmıyorsun ama ALLAH şahit dedin”.Dedim Allah şahit diyen birisi gitmez gidemez biraz nefes alır geri döner. Ben şimdi o şahit dediğin Rabbine el açıp “Rabbim seni şahit gösterdi” ne yapaydım sevmeyeyeydim de diyebiliyorum. Ama sen el açıp,-Allah’ım onu nasıl kandırdım-onu kandırırken uyuturken senin de ismini verdim ki "saf" inansın bana diye kusura bakma Allah’ım mı diyorsun. Bir gün demiştim sana hiç unutmam.”Benden gitmeyeceksin değil mi?
-Aş.”söz namustur” güven bana demiştin. Yoksa ben Allah’ı niye şahit göstereyim demiştin.
Şimdi söz namussa, bana verdiğin ve Rabbimi şahit koşarak verdiğin sözü tutmayıp özüne ihanet ettiğin için sana ne demeliyim. "Namussuz" dedim evet… Beni böyle darmadağın eden sen değil seni ölürcesine seven kalbim… Yarayı yaralayan iyileştir. Bunu acı tecrübelerden geçen biri olarak söylüyorum. Düşünsene doktora varacağım. Doktor bey: Benim kalbim de öyle biri var ki, batıyor her salise, canımı yakıyor, onsuzum ama onursuz değil fakat o onuruma da dokunuyor…
Doktor: Kalbine dikkat et, düşünme onu, unut gitsin(sevene bu sözler küfür gibi gelir)Yani doktor dan tek isteyeceğim kalp nakli, Ama düşünsene kalbime başkasının kalbini taktılar, o da başkasını sevmiş, ya da benimkini başkasına takmış durmadan seni atıyor ...ciğerini sökerim onun kalbimi geri alırım. Böyle iyi değilim inan bana ama yarama tuz basma ne olur, Ya hep söyledim vallahi seninle hiçbir ilgim yok, bütün bilgim sensizlikle…
Karşın da dursaydım bir kere, göz göze geldiğimiz de gözümde yaşlar süzülse idi
Ne bir dokunuş, ne bir kımıldama, nede bir nefes almadan gözüm de yaş dökülseydi benden yine gider miydin?
Sonra sımsıkı sarılsaydım sana ilacım merhemim sensin deseydim ve hiç konuşmadan sussaydım… Yine gider miydin Adım gibi biliyorum gitmezdin. Bazı şeyler çabuk bitermiş her şeyim bazı şeyler… Ben bir sana böyleyim işte deseydim, tut elimden kaçalım buralardan deseydim. Bir dakikam durmaz dın gelirdin benle, gözlerin kadar biliyorum gelirdin… Nasıl da tanımışım seni değil mi?
Artık Bana kızmamalısın ve beni anlamalısın. Bittiğini biliyorum yaram var ya gocunuyorum…
O zaman ben her seferinde niye sana döndüm?Sen nere gidersen ben oraya geldim? O zaman neden ben seninle anlaşma yaptım ve sen sadık kalmadın…O zaman neden bana “yağmur” koyalım diye ısrar ettin.O zaman neden “Allah Şahit senden sonrası olmayacak dedin”.O zaman neden ben, sen ameliyat olduğun gece sabaha kadar dua edip,k.k den an be an haber aldım? O zaman neden ben leman sanın parçası, seni tam unuttuğun anda çalmaya başladı,O zaman neden bunca yıl sonra sana geldim.Son Bir şey daha var ….O <zaman neden ben seni hala seviyorum>? Ve sen ben olunca kör oluyorsun… Sen her seferin de bana “nişanlandığını” neden söyledin. İtiraf edeyim benden korktun oysa ben sana dokunmaya korkarken sen benden korktun. Çünkü senin yüreğin yoktu. Sonra burs vermeye kalktın, Kalbinde ki düğümü çözebildin mi? Vicdanın yaptıklarına karşılık seni rahat bırakmıyor değil mi “doğmamış çocuklarımın annesi…
Annen ailen hiçbir dostun deme dimi sahi sana”Birinin ahını alıp diğeriyle mutlu olamazsın Allah var diye? Şimdi benden olmayacağını kesin olan bebeğini düşünüp kanatırken kalbimi, Bugün yerime koyduğun insanı düşünüp çok beddua almıştır kesin o diyorum… üzülüyorsan, üzülüyorumdur. saklamanın bir manası yok!
Benim vicdanım senden daha rahat;
benim kadar kimsen seni sevmeyecek asla yıllar geçse de sana dönmeyecek,ne yaparsan yap seni seviyorum diye beni çok kırdın, ismini bile duyunca içi ağlamayacak hiçkimsen,
Bir başkası hatta şuan yanın daki bile resmine bakıp hüngür hüngür ağlamayacak,
hiç kimse gamzelerinin bu dünya da en kıymetli bir servet olduğunu bilmeyecek, gözlerinde kendini görmeyecek, bütün şiirlerin o “göz” için yazıldığını anlamayacak,
rüyama girsin Rabbim diye dua etmeyecek, hastalandığında ben kadar üşümeyecek, dokunmadan sevmeyecek, her sigara içişinde seni içine çekmeyecek, kalbine bıçağı saplayıp gitsen de “nereye ben seni hala seviyorum, hem kalbime değmedi orda sen varsın diyeydi sitemim demeyecek…
ve…
şu konuda için rahat olmasın;
Gün gelir sen de özlersin...Elbette bana yaşattıkların yanına kar kalmayacak, bir gün ödeyeceksin.Başını diyorum yastığa koyduğunda rahat uyuyabiliyorsan ne ala.Beni uyku tutmuyor da Seni özlediğime bu gece de Allah şahit.....Bundan sonra hayatın da ben olmayacağım,her şey burada kalacak,okusan da okumasan da umrumda olmayacak,ama “vicdanın seni hiçbir zaman temize çekmeyecek ve sende düşeceksin”Dilerim Allahtan beni anlayacağın günlerde gelecek…
Senleyken bir zamanlar ne yaram ne acım vardı. Sahi bişey söyleyeceğim her seferinde sana dönmeme rağmen hiçbir şey olmamış gibi yoluna nasıl devam ettin? Hipokrat yemini etmemeşmiydin sen ettinse ciddin merak ediyorum. Bıçağı kalbine saplayıp gitmek bu yemine ihanet değil mi? Hiç olmaz sa yaramı saracak kadar kalamaz mıydın? Kendi kendime yazıyorum işte sen şimdi bunları okuduğunda “ben çok mutluyum aha bu daha bana içini döküyor” diyecek kadar belki acınacak haldesin… Sahi sana içimi döksem toplayabilir misin?
Susun lütfen herkes ama herkes sussun. Anlatamadıklarımız anlaşılamadığımız için yarım kaldı ve perde kapandı. Ben dilimin döndüğü kalbimin acıdığı kadar ona yazdım. Belki okumayacak olsun. O her şeyin en güzeline layık. Dilerim ömrün boyunca kimsenin tadamadığı mutluluğu tadarsın. “âmâ”dan önce yazılan hiçbir sözün önemi yok ben de ama sen yine de hep mutlu ol. İstediğim kadar yazayım, coşayım ne yazar “susan birini asla yenemem”…
Korunmalı, okunaklı bir yol buldum onca kalp içinde kalbine. Sızladı içim.
Sustum! Seni sevdiğimi anlaman için bir kez daha.
Kapına geldim habersizce, yine Sustum ama anlayacağın çok şey vardı senin.
Kızma bana bu kadar yazdım ve bazı zamanlar çocukçasına seni üzen girişimlerim olduğu için. Ben de susarım kıyamete kadar. İnan her şey bitti. Bunları kimse görmesin diye yazıya döküyorum ama nasıl göndereceğim sana. Şunu da unutma gözümü bağlasalar bulurum seni.Adresine değil buraya yazıyorsam anla ki hala senin mutlu olman için... Bu kadar paylaşım ağır olduysa affola… Beni okuyan seni anlar… Seni sevdiğim ve karaya çarpan bir balık gibi ölüp ölüp sende dirildiğim için özür dilerim. Ben ve özür nasıl da yakışıyor dilime.. Şimdi bu satırları okuyan “ne çok sevmiş” sevgilisinden ayrılmış” eşinden ayrılmış… Derler de demesine demezler.”Umutları ölen Bir insanın son çırpınışları diyemezler. Söyleyemediklerim içimden kalanları bu 29 harf asla yazamaz, söyleyemez. Sahi Latin alfabesine niye geçtik biz. Osmanlıca da bilirim ben ama sen daha tam bilmiyorsun bildiğini sanıyorsun sadece. Şuan sezen den” seni kimler aldı, kimler öpüyor” şarkısını dinliyorum. Sen gidene kadar sezeni tanımazdım. Hem ben bu derdi bilmez Dim ki…
Sezen ablayı anlamadan beni anlaman beyhu de bir çabaydı. Bu dünya da iki yalnız varsa oda “Sezai Karakoç” evet hak sahibini hakkını teslim ettikten sonra üçüncüsü de benim…
Bedirhan Gökçe “başım gözüm üstüne parçasını sana göndermiştim”.Demiştin yatalak olsan bir ömür bana bakamısın-Bakarım gözüm gibi bakarım- demiştim sana. "Ama aş. Ömür boyu" demiştin. Aşk senin gibi dilimiz de değildi. Ağzım kirlenmesin diye bu sözü senden sonra hiç kullanmadım. Yüreğin varsa eminim var, benden sonra kaç kişiye söyledin ve dudaklarını kirlettin. Hayır, kötü yazmıyorum, seni kırmak gibi bir niyetim de yok ama acı gerçekler bunlar…
Kızma bana sitemkâr yazıyorum diye… Küskünlüğüm inan sana değil. Söz dinletemiyorum duygularıma, yüreğime…
Mona Roza bugün ben de bir hal var… Öyle bir hal ki içimden çıkılmaz sokaklar var, Kim okusa çok sevmişsin” diyor. İçim sızlıyor çok seven kalbin acısı küçük olmaz diyorum. Gönderemediğim mektuplar ellinin üzerin de adı üstünde gönderilmemiş mektublar…Ben yazdıklarımda saklıyorum yüzümü ve seni apaçık gizliyorum…Mutlu muyum sence?
Lütfen o mübarek gün hatrına mübarek ismimi ağzına al ve ağla diyecem kıyamam....
Anla Mona Roza ben bir deliyim… Yoksa şu yaptıklarımın hangisi akıl işi dersen kalp işi bunlar amenna derim. Ama sen diyemezsin biliyorum. Okuyamazsın bile sana yazdıklarımı, o “muazzez akaya” kadar bile yürek yok sen de. Sahi o nasıl kadın öyle… Yıllar sonra konuştu. Dedim topraktan yaratıldığı halde kalbi “taş” olan kadın deyip susacağım. Senin ne farkın var onda. Üstelik o şairini sakat bırakıp gitmedi, sense deyip susuyorum…
“Ihlamur çiçekleri açtığı zaman” geleceğim dedim sana. Allah aşkına onu benim için bir daha dinle hatta 2. 3. şiiri oku nasıl da bizi anlatıyor. Allahım diyorum bizim katilimiz bu şiirler şarkılarmış meğer… Kavlime sadığım sadığım diyorum sana nasıl da sadık kaldım bunca yıl sana…
Bak hep ağzımdan iyi şeyler çıkıyor, yüreğim yufka kalbim kırık ve ben kırılgan bir insanım. Canımı çok yaktığın zamanlar da bile hep sana susmuştum. Ama birikmişim dolmuşum, Bir bardak dolunca taşıyor… Kalp bu ya boşalacak cosaçak elbette… Şuan öylesine yazıyorum. Düşünmeden, dokunmadan, dokundurmadan, incitmeden, kırmadan içimden geldiği kadar yazıyorum. Demin Gelirken birini gördüm, senden daha güzeldi, hatta gözlerini gözlerime dikti. Utandım yüzümü eğdim. Kaldırdığım da tekrar bakıyordu. Gülümsedim ve kalbime dedim ki bu “o” olmasın hayır olamazdı ve senden daha güzeldi. Şimdi inandın buna güzel olduğu doğru ama “ senden daha güzelini diye yazdıklarım "sanıdan" ibaret”.Ama başkalarına güzeldir. Banane başkalarından ben sana "güzelim" dedim. Unutuyordum Odamda resmin hala asılı duruyor. Şuan ona bakıyorum. Bir başlasam anlatmaya yine harfler aciz kalır. Harama bakma diyen hocaya dedim ki “ Bilsem ki cehenneme gideceğim” Ben bu harama bakarım. Ama inan hep o fotoğrafların beni böylesine döken, üzen, sahi senin bundan haberin bile yoktu. Niye dedim sana bu sırrı. Bak işte Ben bir deliyim.
“Farkındalığın Arafı” O Gün gittim erkenden hepsini aldım. Dedim kimse okumasın onu benden başkası deliyim ya. Sonra da aldım ama seni göremeyince hep üzüldüm çok üzüldüm.
Dedim nerde anladı ki yazıların toplandığını-Yazmıyor artık-, hatta bizim burada değil epey mesafe var ama ordan biriyle anlaştım. On tane her çıktığın da alıyorum ama bütün onlar bir tek benim anlamıyolar işte. Yazını o kadar okudum ki her kelimesi ezberim de. Ne diyorum ben ya sırrımı vermemeliyim sana… Ama sırf ismin olan bir şey olsun istedim. Nerde olduğunu ne yaptığını biliyorum. İki yakam da iki şehir… Fatihle –Mevlana Niye tanışmadı ki tanışamazdı. Çünkü bize bırakmışlardı koca koca insanlar büsbüyük davayı… Geçen yine istedim bilgilerini sağ olsun gönderdi. Numaran da var sahi niye aramıyorum da buraya yazıyorum. Ses Haram ama yazmak" Helal "ne güzel dinimiz var. Şimdi din deyin ce ikimiz de “müminsek” üç gün küs durmak haram sa niye konuşmuyorsun benimle… Kâfirliğin mi tutuyor desem, diyeceksin "haram "peki “konuştuğun onca yabancı helal mi?
Dedim ya iyi ki müminiz değil mi?
Oku veya okuma bunlar son satırlarım. Şimdi komik duruma düşecen yine sana soracaklar yine “tanımıyorum” yalanına sığınacaksın. Ama sen de haklısın “Yalan” suç değil Günah, Lütfen Günaha girme ve doğruyu söyle. De işte ne bileyim.”bir zamanlar saflığın da yaralanıp kullandım attım de” Aşkım seni seviyorum” senden sonrası olmayacak.”Allah şahit dedim” de neden korkuyorsun? Deme sen en iyisi tanımıyorum de bu daha güzel.
Ama Allah var ya tam onu söylerken kalbine öyle bir acı verirse bu ondandır de. Ben çok yalvardım el açtığına,”Her seferin de o senin imtihanın sabret” dedi. İsmet Özel “taşmayan sabır sabır değil dedi. Sabrın da bir sonu var Rabbim dedim. Beni onunla imtihan etme. Ama “Amerika ya kafa “tutayım, İsrail’le tek başına “güreşeyim”,Rusya’nın ortasın da “Şeriat isteriz” diye bağırayım,”Esada” karşı kimyasal silah olayım… Bir ses duydum. Yok, öyle kolay ölüm ve Resullah “küçük cihad dan büyük cihada gidiyoruz derken bunu kastetmiş olmalı… İşte öyle böyle hayat…
İmtihanımdın ama ben çok dağıldım, çok daha çok parçalandım. Sende yenilgiye uğradım. Gittiğin gündün bu yana sigaraya başladım.360*20=7200*8=57600 kez seni içime çekmişim.57600 kere seni içine çeken biri sana bu satırları yazıyorsa anlamalısın.
Sana yazacaklarım ve söyleyeceklerim bitmek bilmiyor içimde... İsmimi bile yazamıyorum senden korkumdan:)Ama yazamıyorum diye Rabbim Takvim yapraklarına yazdırıyor benim ismimi. Dostun arkadaşın hatta yanındaki bile kullanıyor ve beni sana hatırlatıyor…
Yağmur”doğmadı diye üzülmüyorum ki buna inanmadın işte… Evet, çok üzüldüm. Hayalini cihana değişmem ama olsun bir cenin olarak kaldı belki ama Yağmur yağıyor bak. Bazı şeyler kadermiş anladım… Anlamadım ama kaderini değiştirmek elimiz deydi.
Bir gün ölsem en fazla sen sevinirsin. Bu beni kahrediyor ama sen ölsen en fazla çok daha fazla yasını ben tutarım her şeye rağmen… Ama dilerim senden çok önce ölür seni oradan beklerim. Bir de ölmüşsün karşında bendeniz… Rabbim işte “bak bu seni seven dese” Tanımıyorum diyemen şimdiki gibi… Bülbül gibi öten, ama deseler sana Bülbülün varken niye “kargalara gittin… Apışıp kalın… Apışma bunlar olmayacak belki ama neden olmasın.
Allah’ın size hazırladıkları nimetleri saymakla bitmez diyor ayette… Sen de benim için nimettesin. Küçükken öğrendim sofraya küsülmez. Öpüp başıma koyuyorum seni affediyorum. Cümleleri küçümseme, zira söylenemeyen her cümle söyleyemeyenin darağacıdır darağacımdan assanda beni gıkım çıkmaz...
Kedilere tembihledim ama onlar seni asla affetmeyecek. Dedim ki “Asla onu görünce durup sizi sevmesine izin vermeyin. Melek gibi usulca sokulur, önce sever, sonra kendini bırakınca ona sokulduğu görünmeyen bıçağı kalbine saplar, onlar da dedi. Hipokrat yemini falan… İnanmayın dedim sevmeyin yeminine sadık kalamaz o…Dedi o zaman bizim yaralarımızı kim saracak… Yaralarımı gösterdim ki hepsi ismini duyunca kaçıyor. Şimdi diyorsun “delisin” sen kediler böyle şey yapmaz. Bizim mahalle deki kedilere ismini söyleyince nasıl kaçıyorlar… İnanmıyorsan videosunu çekip koyayım buraya…
Kediler affetmesin ben seni çoktan affettim. Neyse ne zaman affettin dersen üç tane 12.12.12 günü affettim. Sen yine ona, o da sana dokunur. Bedenler ölürse ne yapacaksınız…
Sen en iyisi onunla o günün tadını çıkar, mum ışığında öldürdüğün adamın ruhuna dua oku(Allah büyük acımı ocağınıza bile gönderir), dilediğince yanaş ona, sarıl helalsiniz ya “helalolsun size, benim canım yanar mı ne yalan şöyleyim hem de nasıl yanar, senin kalbin ferah olsun. Bu acı da geçer elbet ama unutma düşmez kalkmaz bir ALLAH…
Şimdi takvime baktım Salı üç gün sonra ne yapacaksın? Allah demişken o şahitti seni en çok benim sevdiğime, senden bir yakınını bulurdun şahit diye. Neyse…
Kalbim kalbine dokunmuyor varsın dokunmasın ölmezim ya. Ben alıştım cidden bak…
Yüreğimin nasıl yandığını sana anlatamam ve sana kızmıyorum ama onuruma dokunuyorsun onuruma. Bir gün günler den bir gün öylesine bir gün işte bana Yağmur ve Muhamed İkbal olsun diye sustum sen anla... “
Ne zaman kalbimi verdiysem sana, ilacım olmadın kendi açtığın hiçbir yaraya. Zoruma gitmeden sevdim seni, acıyan yararıma hayalini basarak. Kırıla kırıla ve incinerek göğüs gerdim kalbim de bıraktığın bıçakların keskin ağızlarına. Elini vicdanına koy diyeceğim vicdanım nerede diyeceksin. En iyisi sen elini koyacağın yeri bilirsin işte oraya koy. Dilerim ki bensiz kafanı koyduğun o yastık bile kalbin kadar taş olurda uyutmaz seni ve her sarıldığın insan da biraz ben olurum(Bu biraz acı ama kıyamam ki)… Niye yazdım ben seni üzmek istemiyorum. AMA acıyı görmüyor musun, yara derin bilmiyor musun sanki bırak da bu kadarcık olsun…
Allah”ım dedim madem imtihanım onunla sonunda kavuşmak var mı dedim.
Karanlık duvarlar sağırken, kimse duymadı mı diye tekrarladım. Ben çok yandım çok yarvardım el açtığına. Çok ağladım, çok acılıyım,daha çok yaralıyım.Yüreğimin dibine kadar kırıldım sende,Kaç kez söylemişim sana ben kırılganım kalbimi incitme diye....Sana çok hassas bir kalp vermiştim incitmeyecektin....
Ama ağzımı bozmadan son bir şey diyeceğim. Gerçek aşk bedel ister "beden" değil… O iskenderi okurken galiba üstadı İskender yemekle karıştırmışsın. Sezai de İskender de seni biliyor. Çok şükür her ikisine de anlattım. Mona rozanın şairi o gece “Yara yarayı açar anlat dedi” Zaman nasıl geçti bilmeden gitme vaktiğimin geldiğini anladım.”Ey genç kalbinde açılan yara yardan sabret dedi. Kalbine güneş doğmasını bekle” Dinlemedim…
Paket yine bitti, söyleyemediğim o kadar şey varken bu onikiler içimi acıttı. Bazen insanın ağrına giden şeyler vardır. Şimdi bunları okurken belki yine başkalarını düşüneceksindir kim bilir. Çözemedin değil mi bilmeceyi, ağzına çiklet yaptığınız ve başka diller de kirlet iğiniz AŞK de geç. Sen daha iyi bilirsin, sustum. Tamam, kızma devamı yok bu filmin.
Gitme vakti çoktan gelen ve geçen masallar da olur değil mi? Tut ki senin dediğin gibi olsun. Benle sen bir masalız hadi ama nazlanma bana oku bu masalı…
Belki tek sen okumayacaksın. Başkaları okuyacak ama sana ulaşacak. Allah büyük…
Şimdi sana gelince sana gelinmez artık. Seni arayınca aranmazsın artık. Sana ulaşınca biliyorum sana giden bütün yollar kapalı artık… Kalbinde taşıdığın KALP değilmiş TAŞMIŞ…
Bana gelince beni boş ver(umrundamıyım ki), kış yaklaşıyor sıkı giyin üşütme, battaniyeni uyumadan önce üstüne ört, sabahları kahvaltını yapmadan dışarı çıkma, börek yapmayı biliyorsun bu da iyi, onları afiyetle ye, Hasta olma tekrar, sen ameliyat olduğunda ben bu şehirde üç gün uyuyamadım. Bu havalara aldanma sen sıkı giyin diyorum.
Lütfen beni yanlış anlama, üzdüysem affola, benim senden sonra başkasına yazdığım bir harfim olmadı ki. Ama şuna inan ben ömrümü senin kazandıklarınla kaybettim hep.
"Ama bunu okuduğunu bildiğimde "Allah şahit olsun "her şey silinir.Sadece "okudum" demen bile yeter.Yoksa ölüne kadar sen burda kalırsın.Ben nasıl yanıyorum"Elimden gelen tek şeye sığınmısım çok görme beni nolur...
"(-Olur da bir gün seni kimse anlamazsa(anlamazlar,o minnacık kalbin bu lanet olası dünya da yorulursa(yorulur),tutunacak bir dalın kalmazsa(kalmaz),vicdanın gece aniden kanarsa(Allah var kanar),gözünden tek damla yaş akarsa(akar),bıkarsan herşeyden(bıkarsın),gamzelerinin kıymetini bilmezlerse (bilmezler),içimin gülen "yüzün" solarsa(içim üşür içim),burnun sızlarsa(sızın olur),kulakların çınlarsa(çın çın olur),kırlangıçlar konan o kaşların dökülerse(niye aldırıyorsun onları),ne bileyim işte "yetimim" ayağının ucuna diken batsa(diken değil iğne batsa),korkma bana gel,(vallahi gel),dünyanın sekizinci harikası olduğunu ben de bilerek gel,ölümün kıyısın da tek tutanağımın sen olduğunu anlayarak gel,canım canına kurban olsun(Bu kadarı belki fazla ama ölürüm sana) sen yeter ki gel,ben sende gururmu ayaklar altına almışım(aldım da),seni tanımak için gönderilmisim(bu da imtihanım) bu dünyaya,İçim sızlıyor içim(içimi anla),yakma beni daha fazla...Rabbim diyorum sen ne büyüksün.Ben artık sabredeceğim,başka yolum kalmadı(sence olsa kullanmazmıyım).İki "yy" li şair boşuna dememiş."Sana giden bütün yollar kapalı".Bu arada bir sana böyleyim,bir sen de yenildim.(negüzel bir itirafım bu)Tüylerim diken diken oldu, merak ettim de üşüyor musun orada odan da ne bileyim işte(ben donup öleceğimi bilsem üstümdekileri sen giy derdim) ama üşüme üşetmesinler seni bin güç binbir umutla seni bekliyorum....Sen "zeki" sin gerisini anla...Bu parentez içinde yazdıklarım kıyamete birgün kalana kadar geçerli+)
Bende aşkı senden alıyorum artık. Gördüm ki hiçbir şeyim kalbin de yeri yok.
Hiçbir cümlenin değeri yok. Boş ve anlamsız söylenen sözlerin arasında nefesimi kaybettim ben. Birbirine riyakâr gülen gözlerinizde kaybettim herşeyimi. Sustum! Söylenecek hiçbir şeyim yoktu çünkü. Anlatılacak her duygu yaramı kanatmaktan başka bir şeye yaramayacaktı. Sessizlik en gerçek sığınaktı. Sustum dinlemek için. Kelimelerin değil dinlemenin daha iyi geleceğinden sustum.
Buraya kadar okuduysanız sessiz olun lütfen. O şimdi uyuyor ve ben onu uyurken affediyorum.
Tek bir ses bile onu incitebilir. Lütfen susun o uyuyor benim kalbim ölüyor… Sakın yerinizden ayrılmayın. Yaramın tekrar kanamasına izin vermeyin. Mahşer yeri burası, sözün bittiği yer, yılların açtığı yaramın iyileşeceği zaman dilimi. Susun lütfen… Kalemin kırıldığı yerdeyim. Mürekkebin bittiği yerdeyim. Sigara değil yanan yüreğim, Kor ateşler de yanıyorum.
Saat 02.03 Radyo da Müslüm Gürses “Yağmurda kırılan gül yağmuru affeder mi? Yere dökülen yaprak dala geri döner mi? Kırılan gül kanar mı; kül yanar mı? Ah yaralım; Bu hasretin ölsem diner mi? Dön yaralım, Bu acılar yoksa biter mİ? Dağlarda vurulan kuş yuvasına döner mi? Üstüne çöken duman yarasını gizler mi? Vurulan kuş kanar mı, taş yanar mı?”
Biter mi” çalıyor ben ölüyorum son kez… Gözümde yaş dökülüyor, kalbime ılık bişeyler akıyor, Kimse kimsenin acısını bilmezken Allah diyorum… Bu nasıl acı kim tarif edebilir? Kim Sarabilir açılan yaralarımı… O ŞİMDİ UYUYOR BEN ÖLÜYORUM…
KIYAMET BENDEN BU GECE KOPUYOR, "HERKES ÖLDÜĞÜNDE KENDİ KIYAMETİ KOPAN DİYEN" BÜYÜK İNSANA SELAM YOLLUYORUM.
SUSTUM VE BEN ŞARKIDA GEÇEN “KÜL KADAR YANIYORUM”SENİN BİR SÖZÜNLE BİTİREYİM BU NOKTA KONULMAYAN YARAMI…
Gitmeliyim diyorum sana; gitmeliyim;
ama belki yalnız gitmiyorum.
Artık bende bir sen varsın onu da götürüyorum yanımda.
Giderken sana da bir şey bırakıyorum beni hatırlaman için;
zavallı, aciz ve hasta bir şeyi;
yüreğimi sana bırakıyorum;
gitmeliyim diyorum sana; gitmeliyim
sevdiğini söyle bana söyle ki kalayım...
…ALLAH’A EMANET OL HER ŞEY GÖNLÜNCE OLSUN, HEP MUTLU OL, BEN Mİ BOŞVER BENİ İYİYİM BEN ÖYLE BİR İYİYİM Kİ YARALARIMLA ÇOK İYİYİM HER NEYSE BEN YOKUM ARTIK BUNU ANLA…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.