- 594 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ben Ene Ego
Ben Ene Ego
“Ben” dendiğinde ne anlayacağız?
“Ben” O’n dan üflenendir! Yani onun esmasını gösterendir.
“Her şey O’ndan” diyen biri, hangi akla hizmet “Ben” i kötülemeye kalkar?
“Ben”i kötüleyen, başını örse vurur; parçalar!
Ben’in göreceli iki yanı var; pozitif ve negatif yanı. Bakın bu iki yan da esmayı açığa çıkarması açısından önemlidir. Gece gündüzü açığa çıkarır mesela. Gece olmasa, gündüze ad bile takılmazdı. Yani “Ben” deki iki yan, cem olunca bilinir her şey.
“Ben” in iki yanı var demiştim, esmayı açığa çıkarması için; zıtlıklarla bilmek var çünkü.
Şimdi “Ben”i iki başlıkta inceleyelim! Ben, tektir aslen unutmayalım. İki başlığın var olması şöyle; ben ile evreni bilmemizi sağlayan iki kutbun “Ben” içinde olmasındandır.Yani elektrikteki iki kutup gibi.
Bu kutuplardan biri pozitif olanı “Ene”, negatif olanı ise “Ego” olsun. Göreceli olarak bunlar, sadece anlamak için; isim taktım…
Aslen “Ben” tek bir noktadır bölünmez, ve an gibidir; tüm zamanlara hükmeder, tüm mekanı da içine alır!
Pozitif yanımız, bize göreceli olarak “İyi” şeylerle meşgul olur. Negatif olan tarafa da “Ego” diyelim; o da yine göreceli “Kötü” şeylerle uğraşır. Aslen evrende “Kötü” yok, açığa çıkış var. Esmanın iyi ve kötü yanları diye bilinen yansımaların tamamı aslında güzeldir! Tercihe göreceli iyi-kötü belirleniyor, bunu zaten insan kendi belirliyor! Aslen “Kötü” yok! Ego ise kendi negatif ama pozitif yanımızı açığa çıkarmaya yarar. Yani negatif olmadan pozitif açığa çıkmaz. Elektrikteki gibi. Pozitifin iş görmesi negatifin varlığına bağlı. Potansiyelde olan pozitif, negatifle akmaya başlar yani açığa çıkar.
“Ben” in olumsuz sayılan negatif yanına “Nefis” diyelim, ego da diyebiliriz. Beylik söylemdir “Nefis, egoyu öldürmek!” Nefis, ego; asla ölmez! O’ndan üflenen “Ben”in bir yanı öldürülebilir mi? Zaten bunu deneyenler başaramamış, kimse başaramaz! Diyelim ki başardı, nefsini öldürdü! Benliğindeki olumsuz yanı sildi (Farzımuhal)diyelim, o zaman olumlu yanda silinir! Evet, yanlış anlamadınız; nefsini yok edende hiçbir marifet kalmaz! Boş kafa, robot olur! Çünkü ene ve nefis “Ben”liği açığa çıkaran (pozitif, negatif) iki kutup! Biri kalkarsa, diğeri de görünmez! Bu nedenle şeytan, (Sembolik) insan benliğinin nefis yanında kendini gösterme gayretindedir! Bu dahi hiledir! İnsanın nefsini öldürmesi şeytanın işine yarayacaktır sonuçta. Şeytanın amacı insan “Ben”liğinin açığa çıkmamasıdır. Eğer nefsi yani ego ile tabir edilen “Ben”in negatif yönünü, hedef haline getirirse işi başarmış olacak da ondan. Yani kendi nefsini yok etmeye çalışan, kafasına tabanca dayayan meczup gibidir! Ego mücadelesi, terbiye etmek içindir yani. Egoyu kötülemek, slogancılıktır! Bilgisizlik ve dolaylı yönden şeytana hizmettir!
“Ben” demek günah mı? Ya nerden çıkardılar bu saçmalığı. Ben demek günah olsa Mevlana, Yunus en fazla onlar hakiki manada “Ben” diyor ki. “Bugün Ahmet Benim!” şiiri Mevlana’nın. “İlim kendin bilmektir” Yunus’un. Hacı Bayram-ı Veli; “Sen, seni bil!” der. “Ben” demek tabu olursa, kimse kendini de bilemez; evreni de kendi üzerinden bilemez!
“Ben”liğin hakiki manada var olup olmadığını nasıl anlarız?
İnsanı hayvandan ve bitkiden farklı kılan “Ben”dir. Yani hayvanda ruh var; ruh, yazılım olması itibarıyla bir atomda da yazılım var. Hayvanda “Ben” yok! Bu nedenle, hayvanlar yetki ve sorumluluk alamaz. ; idare edemez. “Ben” ise hem yetki almıştır, hem de sorumluluğu vardır! Yetkisinin göstergesi, evrendeki mevcudatın insana itaatidir. İnsanlar, tüm unsurları kullanır. hayvanları keser, yer; bitkileri keser, yer, kullanır. Bunun için onlardan izin almazlar, toprağı işlerler. Bu yetkiyi gösterir ama bir hayvanın yetkisi yoktur. Bu dinsel literatürde
Meleklerin Adem hakikatine secde etmesidir! Sorumluluk açısından bakarsak da insanlar bu yetkilerini kullanırken yaptığı hataların sonucuna katlanmak zorundadır. Yani ceza ve mükafat var. Bu dinsel literatürde; Cennet-Cehennem’dir. O halde “Ben” insanda vardır, olmalıdır. Ve bir tek ben olmalıdır; yoksa benler karışır, kavga ederler; iradeler çatışır. “Bir ben var benden içeri” tek ben var.
Ruhun nasibi nedir?
Ruh, bir yazılım olduğundan nasibi konusunda “Ben” belirleyicidir! Ruh, tek bir yazılımdır, o yazılımın potansiyeli “Ben” ile açığa çıkarılacak! Ben, ruh ve bedeni kullanarak potansiyeli açığa çıkaracak. Bu açığa çıkana “Zat” diyebilirim. Ruhun nasibi “Ben” kadardır. Ben, ise potansiyelde sınırsız olmakla beraber O’ndan üfleniş açısından farklı esmalara dairdir! Hangi esma gösterilmek istenirse kişiye o “Ben” üflenmiştir! Göstermesi gereken esmayla alakalı bir nasibi vardır. Bunu şöyle anlayalım; fabrikada kamyonlar yapılır ve kullanıma sunulur! Hepsi ilk çıkışta aynıdır, farklılaşma kamyona sahip olanın kullanımına bakıyor. Yani kamyonu nerede kullanacağını kamyon sahibi belirliyor. Bir kamyon, çöp kamyonu olarak kullanılabilir; diğeri de çiçek taşımakta. Bu nasipler açısından farklılık gösterdi değil mi? Belki çöp kamyonu, hayıflanacak; hoş kokulu çiçekleri taşıyan kamyonu görünce! Hem çöp kamyonu daha önce yıpranacak. Ruh’un nasibi böyle bir durumla anlaşılabilir! “Ben” açısından esmayı yansıtmak vardır! Aynı yazılımla farklı “Ben” ile ruh kullanımı var! Ruhu kullanan “Ben” hangi esmaya dair işliyorsa o esmadan nasiplenir! Hangi esma, o “Ben” e yüklenmişse o “Ben”in kullandığı ruhun nasibi odur!
Üflenen nedir, tam olarak?
O’ndan üflenen “Ben” yani ene ve ego olarak iki yanlı birbirini gösteren, açığa çıkaran tek bir noktadır! Bu ene, ben; ruhu ve bedeni kullanarak zat oluşturur. Zatımız ürün gibidir. Şimdi O’ndan üflenen tam olarak nedir? O’ndan üflenen potansiyel olarak “O” dur ancak bu potansiyelin açılımı ise insanın ruhsal yazılımının ben ile ve beden ile işletilmesine bakar. Bu aslında O’nun aynada görünmek istemesiyle anlaşılabilir. Kendini gösterecek aynalar “Ben”ler yapmış, bu aynalar asla onun tam aslı olmayacağı için aynalarda farklı yansımalar görünecek . Bir benzetme daha yaparsam; bir kişi kendine boy aynası yapsa ama boyu çok büyük olsa, bir boy aynası asla onun tamamını gösteremese, o da bir çok ayna yapsa ve o aynalara kendinin farklı özelliklerini, yanlarını gösterecek kabiliyetler verse. Bu kabiliyetleri de farklı farklı dağıtsa, her ayna bir bölgeyi gösterse ama her ayna her bölgeyi de potansiyelde gösterebilecek kapasitede olsa! Bu esmanın farklı yansımalarını gösteren insana benzer. Yani potansiyel olarak O’nu gösterebilen insan, ondan daha ileri yansıyamayacak, ancak potansiyelindeki sınırsızlık kadar, değil; vazifelendirildiği “Ben” kadar yansıyabilecek. “La yukellifullahe nefsen illa vusaha!” Allah insana kaldıramayacağı yükü vermez! Verdiğini yansıtmayan da bundan mesuldür!
Son tahlilde; potansiyelinin farkında olmayan “Ben”ler üzerine düşen görevi, yansımayı gösteremeyecektir!
Bazı insanlar neden üretemez? Çünkü onlar başkalarının ürettiğine kulp takmak için adeta yarışırlar. Bu nedenle birileri üretsin de onun ürettiğini bilip bilmeden eleştireyim sevdasıyla bekler dururlar. Bu huyları aslında “Küfür” yani inançsızlıkla tarif edilebilir! Başta kendi “Ben”liklerine inanmadıkları için ya da “Ben”i sadece nefis veya ego sandıkları için eksik kalırlar. Üretemezler. “Ben”liğinin farkında olmayan diğer kesim ise nefsine güya düşman olarak kendi “Ben”liğini alçaltmaya çalışır. Güya “Ben”liğini alçaltırsa kötülüklerden korunduğunu sanır. Oysa “Ben” olmadan hiçbir şey bilinmez. İbadetler de boşa çabadır bu yüzden. Benin pozitif yanıyla tüm ömrünü harcasa bile bir insan yine orjin manada insan olamayacaktır. Unutmayalım “Ben” tektir. O’nun pozitif ve negatif yanı ise izafidir! Bu iki yandan hangisi kaldırılırsa diğer yan görünmez. Yani bölünmez ben! Bunu yapmaya çalışanlar da sonucunda slogancı ve menfaatçiler olarak meydanları doldurur! Allah bu “Ben”liğini kullanamayanların menfaat kavgasından ve sloganlarla birbirlerine saldırmasından “Ben”i korur. İman ve inanç da budur.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Ruh, bir yazılım olduğundan nasibi konusunda “Ben” belirleyicidir! Ruh, tek bir yazılımdır, o yazılımın potansiyeli “Ben” ile açığa çıkarılacak! Ben, ruh ve bedeni kullanarak potansiyeli açığa çıkaracak..
Demişsiniz Ahmet bey, düşüncenize saygı duymakla birlikte kaynağını merak ettim, Bence Ruh , dünya da bedene ve diğer donanımlara sahip bir varlık. Kullanılmak için değil, maddesel yaşamı tatmak ve deneyim için dünyadadır. Aşağıdaki ayette de Ruhun şuan ki akıl ile bilinmesinin mümkün olmadığı Rab tarafından ifade edilmiştir.
"Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir."(İsra 85.ayet)
Saygılarımla