Söz ve Zaman
Bekle... Bekle demişti. Biraz zaman gerek.
"Sadece senin olacağım."
Eksiklik vardı kelimelerinde ki hayalim olmaktan ileri geçemedi.
Zaman gerekliydi. İlk aralığın en soğuk yerinde dükkanlar gezdim camları zamandan. Bir saat, bileğime uydurdum. Ucuzdu ama gerekliydi. Üçbin gülümsemeyle ödedim. Saçlarım dökülmüştü bile. İndirilen kepenglerin yanında bıraktım hepsini. Ben ilerledim. Aklımda bir söz, her adımıma eşlik eden. Öylece yürüdüm.
"Biraz zaman gerek."
Sonunda vardığım yer beni uçuşan hayallerle karşıladı. Kuşlar gibi, sanki canları yanmış. Kanatlarında yara var. Uçuyorlar ama düşmeye hazır. Bir kaç tanesini yakalayabilsem, koyacaktım şefkatle okşayıp kitaplarımın arasına. Bu hiç olmadı. Ya da olmayacak. Bir söz var çünkü satırlarımın en tenha boşluklarına gizlenmiş;
"Sadece senin olacağım."
Bileğimde bir tur attı zaman. Geri alabilirdim. İlk tanıştığımız güne götürebilir beni ve orada hiç karşılaşmamayı tenkit ederdim zihnime. Bir sokak köpeğinin boynunda gizlenir, ara sokaklara doğru sendelerdim. Hayır hayır. Bunu yapamam. Bu haksızlığı ne sana ne de kalbime yapamam. Nedeni kalemimde savrulan çok açık bir dilek;
"Bekle..."
Dolandıkça ayağıma dakikalar, ağırlaşıp beni suyun dibine çeken masmavi bir gökyüzü, selam veriyor. Sanki gözlerin gibi. İçinde kaybolduğum ve henüz yönümü bulamadığım. Bir eğilebilsem ayakuçlarıma, çözeceğim düğümleri bir bir. Parmaklarım yeltenmiyor bile. Ya zaman içinde öleceğim, ya da öleceğim kendi zamanım gelince. Bilmiyorum seninki mi yoksa kendi bileğimden bir saat mi beğenmeliyim. Gece 03.05i seçiyorum. En sakin aralığı ve en soğuk ruhu zamanın. Ve en korkutucu. Sanırım durabilirim bir yorgan çekip titreyen bedenimin üzerine. Nasılsa biri beni bu ayık halimle uyandırır yeniden. Senin hiç varolmadığın bir Kasım akşamı açabilirim gözlerimi.
Beklemenin gerekmediği
Biraz zamanın gerekmediği
Sadece benim olman gerekmeyen bir Kasım akşamı.
Habersizce son dediğinden;
"Döneceğim!"
Bahattin BERKDİNÇ