- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Acılar Mutluluğa Dönüşür mü?
Her zaman olmasa bile, bazen acılar mutluluğa dönüşebiliyor. Bunun kanıtı da Bir Anı Defteri Buldum kitabındaki roman kahramanımız Sibel’in yaşadıklarıdır.
Bir Anı Defteri Buldum romanı Emekli Felsefe Öğretmeni Ömer Faruk Hüsmüllü’nün altıncı eseri. P-Kitap Yayınevi tarafından yayımlandı. Tüyap Kitap Fuarında okura sunuldu. (Ömer Faruk Hüsmüllü’nün 9 Kasım 2013 günü Kitap Fuarında P-Kitap standında imza günü var.)
Ayrıca kitap, internet satış noktalarından da temin edilebiliyor.
“Ben kitabı ücretsiz okumak istiyorum.” diyen okurlar olursa, onlar da bu isteklerine internet üzerinden ulaşabilirler. Çünkü çeşitli sitelerde bu eser bölümler halinde yayımlandı.
**
Roman kahramanımız Sibel, içimizden biri. Bir kenar mahallede dünyaya gelmiş, yoksul bir ailenin kızı. 1970’li yıllarda birçok genç kızın yaptığı gibi onun da kendince önemli gördüğü olayları yazdığı bir anı defteri var. Bir şekilde kaybettiği bu defteri yazarımız Sahaflar Çarşısı’nda tesadüfen buluyor. Defterde yazılı olanları okurla paylaşan yazar, yıllar sonra Sibel ile karşılaşıyor ve onun dramının tamamını öğreniyor. Tabii öğrendikleri sadece bu kadar değil; çünkü Sibel’in yaşadığı çok güzel anılar da var…
**
Bu roman:
Tabir-i caizse tam bir piyasa romanı.
Eski Türk filmlerinden hoşlananlara tavsiye edilir. (Tabii benzeyen yönü var, ama ayrılan tarafları da söz konusu!)
Okur kitap bitene kadar “Acaba yazılanlar gerçek mi, yoksa kurgu mu?” sorusunu sormak zorunda kalabilir.
Normal okuma hızına sahip bir kişi 2-3 saatte rahatlıkla okuyabilir.
Aşırı duygusal okurlarımızın gözyaşlarının akmasına neden olabilir.
**
İyisi mi biz, son sözü değerli editörümüz Sayın İbrahim Atilla Kılıçlı’ya bırakalım:
"Dostoyevski’nin Beyaz Geceler’i, Andre Gidê’in Pastoral Senfonisi ya da Hewingway’in Yaşlı Adam ve Deniz’i, bütün bu içimize işleyen kısa yapıtlar güçlerini hafifliklerinden ve sâdeliklerinden alıyor. Onları derinleştiren ve dokunaklı bir hâle getiren hafifliğe ve duruluğa yazarımızın üslûbu da ustalıkla yaklaşıyor ve ortaya ikindi sessizliğinden yapılmış gibi duran bir metin çıkarıyor. Bir genç kızın kayıp gün(lüğ)ünden yola çıkıp yaşamın bizi bir ışığa boğan bir kör karanlıkta bırakan gerçeğini içimizde şiddetle duyumsattırarak bize bir yaşamöyküsü anlatıyor. Post-modernist bir kurmaca mı yoksa bir yaşamöyküsünün aktarımı mı bilmiyoruz. Bildiğimiz şu ki, bu kitapta gerçeği de kurmacayı da aşan bir yaşamöyküsü var..."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.