- 428 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Demokrasi Yurttaşlık Laiklik Bağıntı ve Girişmesi
Demokrasilerin doğma gerekçeleri içinde üç ana başlığı kategorize etmek olasıdır. Birincisi neden yöneten güce karşı biriken tepkilerin bilinç oluşturmasıdır. İkincisi, çalışma hayatının düzenlenmesine ilişkin tepki ve bilincin oluşmasıdır. Üçüncü olarak ta dinsel diktatörlüğe ya da inancın diktatörce kullanılmasına karşı oluşan tepki ve bilinçlenmeler harmanlanmasıdır.
Bunların üçü de erken dönemden beri yöneten egemen güç içinde odaklanmıştılar. Zaten başlangıç evrede bunların üçü de yöneten gücün kapsamında girişip bir ve aynı şey oluşla anlaşılıyordular. Bunların deneyimleri, yöneten gücün birliği olan bu unsurları; süreç içinde kâh öyle kâh böyle ayrıştırdı. Başlangıçta çalışma hayatı, av ve toplayıcılık oluşla sağlasan olan bir hayattır.
Demokratik hareketler dediğimiz bu mücadeleler tarihi, hem eylem sel alanda; hem düşün sel alanda geliştiler. Dinsel alanın yöneten ve hayatın her alanını düzenleyen diktatörce şiddetli basıncına karşın, düşünsel alanda da dinlere bir tepki olarak; felsefe ve tasavvuf, düşüncesi doğdu.
Bu eylem sel ve düşün sel tepkiler, genel oluşla kabataslak demokratik hareketler olarak değerlendirildi. Dinsel alanın gelişme, değişip dönüşme yanına dek dinamikliği; tasavvufi düşünce ele aldı. Tasavvuf ta felsefe karakterli belirme iken, daha çok dini alanla kendisinin postulatlarını oluşturmakla, bilimsel felsefeden ayrılıp; spekülatif felsefe olma yoluna dahil olmuş dinamik bir felsefedir.
Demokrasi veya tasavvuf bir yanıyla dini baskılara tepki olarak doğdularsa da bunlar dini dışlamadılar. Hatta çoğu tasavvuf dinsel disiplin içinde oluşla, daha baskıcı olabildiler. Ama kimi tasavvufi düşünceler de dini anlamaların değişme, dönüşme, gelişme ve sürme dinamiği oldular.
Demokrasi; laiklik ile birlikte inancı dışlamadan; inanca dek anlamalardaki hayatın her alanını düzenlemesi işine karşı durarak; inancın bu türden her alanı aktive etme işini sınırladı. Böyle oluşla imani alanın işi,sosyal hayat olarak belirlendi. Ne var ki ortaya bir paradoks çıkmıştı.
Bu çelişki şuydu: imani hayat başlangıçtan beri hem sosyal hayatı; hem toplumsal hayatı düzenlemek için inşa olmuştu. İnancı, imani etnik anlama sosyal hayata konumlanmakla toplumu düzenleyen fosil kaideler olduğu yerde kalmıştı. Zaman zaman kişi, grup bilmezliği bunlara atıf yaparak, alan seçememezlik karmaşası yaratabilmektedirler.
Demokrasiler laiklikle birlikte inancı anlamaları tamamen toplumsal hayattan, sosyal hayatın içine alınmasının, emniyet ve süzgeçlik, supabı oldular. Böylece demokrasi hareketleriyle gelişen tarihi süreçte demokrasi, seçme ayıklamasını yaptırdıktan sonra toplumsal hayatın bir kullanımı olarak tarihi zaman zemin inşası içinde oluştu.
Demokrasi sübjektiviteye de kayabilir olacağından, imani dini etnik anlamalar; demokratik anlamalar gibi yorumlanıp, siyasetler edileceğinden; bilmezilik her tür kalkış ve çıkışlarını bu toplumu düzenleyen inşacı kalıntı üzerinden yapabileceğinden; laiklik tek başına bu alansal göçün kalesidir.
Laiklik unsuru olan konu, demokrasinin unsuru değildir. Laiklik bunun için vardır. Tıpkı akar su önünde baraj gibi. Baraj gerekliyse, baraj gerekliliği akar su sürecinin bir unsuru değildir. Laiklik sınırı ve konusuyla bellidir. Demokrasi daha çok yoruma uygundur.
Hele de bilmezi olan yorumlara karşı demokrasi çok spakülatifliktir. Nasıl baraj gerisi ile baraj ilerisinin zamanı aynı değilse ve iki alanın zamanları baraj zarı direncinden ötürü aynı akmazlarsa ve baraj bu iki alan arasın direnç oluşla süzgeçlik görevi yaparsa; laiklikte halkı sosyal alanla; toplum alan arasına; ya da toplumla, sosyal alan arasındaki akışa; direnç ve süzgeçliktir..
Demokrasi, inancı yaşantılaşmayı özel hayatın içine transfer edip laikliği süzgeç kılmakla inancı tekrar hoş görü dediğimiz sosyal müsamahanın alanına bırakmıştır. Kişilerin dince sorgulanmaz lığı, kişilerin toplumuyla inanç üzerinden aitte kılınmaz lığı gibi konuları sadece demokrasinin bağıntısı oluşla pekiştirilmiştir. Demokrasi inançları ve dinleri asla düzenlemez.
Sürecin başlanışından beri sistemler etnik inanma, etnik din, etnik anlayış, etnik gelenek görenekler üzerinden kendisini tanımlanıp, aitleştirme yapan yönetimler, otoritesini ancak böylece egemen kıldılar. Ne var ki etnik farklılığın zıtlaşan öznelce çokluğu ve çatışmaları yüzünden teokratik yönetimler; hiç bir zaman birliği sağlamayı, hakları ve tam egemenle meyi tam başaramadılar. Alan zaman farkından ötürü hiç bir zaman egemeni yönetimsel birliği sağlayamadılar.
İmanı ve inancı etnik öznelce zıtlıkların yöneten sistemler başına bela olmaları yanına bir de; çalışma hayatının köleci efendi gibi sınıfsal ve nesnel nedenlerle olan çatışmaları eklemlendi. Süreç allak bulak oldu. Bu bulanıklık ta ki 1789 sembolizm hareketi bilinçlenmeleriyle Dünya üzerinde durulmaya başlayacaktı.
Demokrasi, sosyal hayata ve toplumsa hayata dek ait ligi artık eskiden beri süregelen inanç ve dini etnik aitlik üzerinde oluşla tanımlamayacaktı. Çünkü iman ve din üzerinde etnik aitlik çoklu yönet sel totem aitliği oluşla, yönetimin bizatihi kendisinin de çokluğu olmaktadır.
Demokrasi aitte ligi, bir tekillikti. Yurttaşlığın kendisi tekilliktir. Yönetimin merkezi de tekilliktir. Merkezi tekil olandaki aitlik te tekilliktir. Kendisi tekil olan yönetimin aitliği yurttaş oluşla da bir tekillikti. Demokrasilerde kişi ve bireyler ilke olarak aynı yurttaşlık bağı üzerinde, aynı yönetim merkezine aitti bir bağla bağıntıdırlar.
Demokrasiler, bu eski aitlik tavrına tepki oluş bakımdan, çok daha sıkı pekiştirilirler. Yurttaş bağı, emek ekseni ve sınıf bilinci zıtlaşma ve uzlaşması üzerine kendi sürecini dallandırıp budaklaştırır. Bütün sorumluluklarınız ve haklarımız emek ekseninde oluşla doğar ve kesp edilirler.
Günümüzde yurttaşlık bilinci ana eksen üzerine oluşla çifte yurttaşlık ve evrensel yurttaşlık gibi zaman ve zemin dallanmalı oluşma süreçlerine doğru kendisini oluşturmaktadır.
03.11.2013
Not: bu konuda demokrasi, demokrasi adına, hoşgörüye dek. Hoşgörü toplum ve halk, İnanç laiklik ve hoşgörü; yurttaş ve halk kavramı, yurrtaş ve toplumsal olanın tanımlılığı gibi yazı dizilerime bakılabilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.