BÜYÜLÜ BİR EYLEM : YAZI
Bir edebiyat öğretmeni olarak yazmanın önemini öğrencilerime anlatırken oldukça zorlandığımı itiraf etmeliyim . Yazmak bazı öğrencilerim için dünyanın en zor eylemi . Bazıları içinse çok gereksiz bir şey . “Ben kendimi konuşarak rahat bir şekilde ifade ediyorum , niye bir de yazayım ki?” diye düşünenler hiç de az değil .Çünkü onlar yazmanın soyut bir eylem olduğunu düşünüyorlar .Gerçek öyle mi peki?Yazmak soyut bir durum mu , bir beklenti mi , yoksa hissettiklerimizin dışa somut olarak düşümü mü?
Bunların hiçbiri değil aslında o . Yazmak dünyanın en büyülü eylemlerinden biri bence . Bir örümceğin ağını örmesi ne kadar gizemliyse , bir böceğin kelebeğe dönüşümü ne kadar olağanüstü ve güzelse yazmak da o kadar gizemli ve büyülüdür.Hiç kimse içinde birikmeyen bir durumu yazamaz . Sokakta gördüklerimizi yazarken bile onları içimize sorarak yazarız . Oradan onay almadan yazdığımız yazıların sığlığı ilk okunuşta ele verir kendini . Yazarız , ama bam teline vurmadığı için ses getirmez o yazılar . Ses getirenler sürekliliği olanlar ve bam teline vuranlardır. Yazmak için yazılan yazıların ne büyüsünden ne de gizeminden söz etmek mümkün değildir . Asıl soyut olanlar onlardır; hiçliğe mahkum olanlar da .Kalplerimizde müebbet yemişlerdir onlar . Hiçbir okyanusun sesini bize duyuramaz ve fikir dünyamızda hiçbir dalgalanmaya yol açmaz onlar. Ateş böceği gibi bir yanıp bir sönerler.
Yazmak bir çeşit konuşmaktır . Kağıtla yapılan hasbihalin çok dışında bir olaydır. Kağıt üzerinde duyguların bir dansıdır . Her an yaşanan bir med cezirdir .Büyüsü de buradan gelmektedir.Kendini her şeyin en mükemmeli olarak görenleri bu ifadelerimin dışında tutuyorum . Öyle yazarlar olsa olsa kendi hayal dünyalarının kahramanı olabilirler ancak ! Oranın süpermeni mi olurlar, örümcek adamı mı ? Bu okuyucunun yazara vereceği bir çeşit nottur .
“Çektiğimiz sıkıntı, açık anlamıyla, parasızlık değildir. Çektiğimiz sıkıntı, bilgi sıkıntısıdır” diyor İsmet İnönü . Tüketmeye alışan , üretmeyi düşünmeyen insanlar için söylenmiş bundan daha güzel bir söz duymadım şimdiye kadar . Kafamızı eğiyor ve tüketiyoruz . Düşünemiyoruz ve yazamıyoruz .Yazamıyoruz çünkü bilmiyoruz . Bilmediğimiz bir şeyi nasıl yazabiliriz? Yazamama eyleminin ilk aşaması düşünememedir . Düşünememe eyleminin ilk aşaması ise bilmemektir.Cehalete karşı koymanın en zorunlu gerekçelerinden birisidir yazmak . Bilime ait tecrübe yazı vasıtasıyla somut hale gelir . Bu nedenle yazmak bilginin kalıcı hale getirilmesidir . Yazılmayan nice bilgiler uçup gitmiştir bugün . Bilgi ise günümüzdeki en büyük silahtır . Uluslara diğerlerine fark attıran en önemli faktör bilgidir . Bilginiz olmazsa neyi yazacaksınız ki ? Uzun yıllar önce bir duvar yazısı okumuştum . Şöyle diyordu: İLMİ OLMAYANIN FİLMİ ÇOK OLUR .Ne kadar doğru bir söz olduğunu aradan yirmi sene geçtikten sonra anladım ancak . Bilimin sözünün geçmediği yerlerde bol bol hurafe vardır .Dogmatik bilgiler vardır . Bilimin adı yok sadece dedikodusu vardır . Fuzuli gibi ilmi bir kıl-ü kal olarak görenler de vardır .Ama bunlar aşkınlık içinde söylenmiş sözlerdir . Yoksa Fuzuli’nin bilimle hiçbir alıp veremediği yoktur .İlimsiz şiiri temelsiz duvara benzeten de yine odur. Aşkın efsununa kapılan şair , bu duyguyu her şeyin üstünde görmüştür . Aşk yazımızın konusu olmamakla birlikte bu konuda Fuzuli tarzında düşünen başka şairler de mevcuttur . Günümüz şairlerinden Cemal Safi’nin aşağıdaki şiiri aşkın ne kadar farklı bir konumu olduğunu bizlere ispat etmektedir :
Tek Hece
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...
Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar’dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim...
Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim...
Kamil iken cahil ettim âlimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim’i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...
Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı için kül eyledim Kerem’i.
İbrahim’in atıldığı kor benim...
Sebep bazı Leyla, bazı Şirin’di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...
İlahimle Mevlana’yı döndürdüm.
Yunus’umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla’danım, hayır benim, şer benim...
Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim
Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Evliyanın sözündeki muhabbet
Embiyanın yüzündeki nur benim
kimsesizim hısmımda yok hasmımda,
görünmezim cismimde yok resmimde,
dil üzmezim tek hece var ismimde,
barınağım gönül denen yer benim.
Cemal Safi
Sahip olduğumuz ve olabileceğimiz en kıymetli hazinemiz akıldır . Aklımızı gösterebileceğimiz en uygun yer ise yazıdır .İçimizdeki nice cevherler onunla görünür hale gelir . İnsanların değerini tartabileceğimiz en emin alanlardan bir tanesidir yazı . Kendini ifade etmeyen birisi hakkında ancak varsayımlarla hareket edebiliriz . Kağıdın üzerinde beliren bir takım harfler değildir . Onlar bizim duygularımızın şekil almış halidir yalnızca . Kendini yazdıklarından soyutlamayı başarmış ustalar vardır romanlarda .Onun sebebi ise yazdıklarına bir zarar gelmemesi düşüncesidir . Yazarlar evlatları gibi görürler yazdıklarını .Onları koruma altına almaya çalışmak en doğal haklarıdır.
Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz . Cehalete ,bilgisizliğe karşı koymanın en önemli vasıtalarından biri yazmak diğeri düşünmektir . Öyleyse daha çok düşünmeli ve daha çok yazmalıyız.
YORUMLAR
BU SİTEDE KULLANICILARIN BAŞKA KULLANICILARI ENGELLEME MEKANİZMASI VAR.
KULLANICILAR BAZI KİŞİLERİN DÜŞÜNCELERİNİ VEYA BAZI DÜŞÜNCELERİ KENDİ ESERLERİNİN ALTINDA GÖRMEK İSTEMEYEBİLİRLER.
OLABİLİR.
ANCAK, BİRİNİ HEM ENGELLEYİP HEM DE ENGELLEDİĞİNİZ KİŞİNİN YORUMLARINI ALIP EDİTLEYEREK VE CIMBIZLAYARAK İŞİNİNE GELENLERİ KENDİ İLETİNİZ ALTINDA SIRALAMAK SURETİ İLE MEKANİZMANIN BU ŞEKİLDE KULLANILMASI YAZIN SANATI VE İLETİŞİMİNİN AHLAKINA DA, ERKANINA DA HEM SIĞMAZ HEM DE YAKIŞMAZ.
BUNUN BU ŞEKİLDE UYGULANMASI, BUNA SEYİRCİ KALINMASI...
...
YAZIN ADABININ BU DERECE SUİSTİMAL EDİLMEBİLECEĞİ AKLIMA GELMEZDİ.
BİR ORTAMI YANSITAN ÜYELERİDİR, BİR ÜYEYİ YANSITAN ORTAMDIR.
DÜŞÜNCE VE FİKİRLERİN EMEK HALİNE DÖNÜŞTÜĞÜ BU ORTAMLARDA İNSANLARIN YAZILARINI HEM ALIP KIRPACAK DEĞİŞTİRECEKSİN HEM DE GÜNÜN YAZISINI YAZMIŞ OLARAK ÖDÜLLENDİRİLECEKSİN.
BANA GELMEZ BÖYLE İŞLER.
HOŞÇAKALIN.
noa tarafından 5/1/2008 1:45:39 AM zamanında düzenlenmiştir.