- 1463 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CUMHURİYET BAYRAMINDA DÜŞÜNDÜKLERİM
BENİM DÜŞÜNDÜKLERİM (Cumhuriyet Bayramı Hk.)
Bir Cumhuriyet Bayramına daha ulaşmanın hazzını yaşarken, az önce çocukluğumun Cumhuriyet Bayramlarını hatırladım; ellerimizde kâğıt bayraklar, süslediğimiz sınıflarda nasıl coşkulu, nasıl gururlu olurduk 29 Ekimlerde... Bir siyah-beyaz dökümanter film vardı; bir lokomotif gösterir, bir fabrikada dönen dişlileri, şanlı ordumuzun bir geçit törenini filan gösterirdi ilerlememizin kanıtları olarak...Her yıl bu filmi seyrederdik ve sıkılmadan sonunu beklerdik hep, çünki sonunda Atatürk’ün onuncu yıl nutkundan alıntılar olurdu. Ve onun inanç dolu, titreyen sesinden ’Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözünü duyunca, nasıl titrerdi minik yüreklerimiz, nasıl coşkulu bir duygu seli içine girer, nasıl gururlanır, mutlu olurduk geçekten, ’Türküm’ diyebildiğimiz için...
O zamanlar, evlerimizde televizyon, çamaşır ve bulaşık makinelerimiz, cep telefonlarımız yoktu, hattâ buz dolabı ve radyo bile lüks sınıfında sayılan eşyalardı. Fakat, bir marşta ifade edildiği gibi, gözlerimiz hep ileride,
başlarımız hep yukarıdaydı, yani hep gururluyduk. Çünki o zamanlar,
örneğin Rusya bizden Kars, Ardahan ve Sarıkamışı istediğinde, cevap vermek için Amerika’dan izin istemiyorduk.
O zamanlar demokrasi yoktu, Mecliste tek Parti vardı,fakat Meclis Türk Milletinin Meclisi idi, Avrupa Birliğinin, ya da İMF nin talimatıyla değil, kendi iradesiyle, bilemediniz, Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan bu Milletin çok yüce bir evlâdının tavsiyeleri doğrultusunda karar alırdı. Bu günki azınlık gruplarının tümü mevcuttu, fakat sokaklarda ’Hepimiz Ermeniyiz’ diye yürümezdik, çünki onlar ’Hepimiz Türküz’ derdi o zamanlar.
Güneydoğu illerimizde yine Kürt vatandaşlarımız vardı, fakat hiç, özgürlük ve bu Vatandan toprak istemeye cesaret edememişlerdi. Üstelik Ordumuz da o zamanlar bu günki imkânlara sahip olmadığı halde... Ne bugünki 5 yıldızlı otellere taş çıkartan Orduevleri, ne bu günki modern silahlar, ne de bugünki türlü imkânları vardı Şanlı Türk Ordusunun. Fakat İstiklâl Savaşından,
Çanakkale’den kalma bir ruh, hâlâ içindeydi Türk askerinin ve onlara güvenerek kimseye baş eğmiyordu bu Ulus.
Hem de, bir yandan, o koca İmparatorluğun bıraktığı büyük gurur mirası yanında, kalmış küçük bir borcu da üstlenmiş ve ödüyordu Cumhuriyet...
Yani bu günki gibi, faizinin faizini ödemek için yeni borç aramıyor, üstelik borç ödüyorduk.
İşte bütün bu nedenlerle de gerçekten mutluyduk, gerçekten gururluyduk Cumhuriyet Bayramlarında Atamızın ’Ne Mutlu Türküm Diyene’ derken titreyen sesini duyduğumuzda..
Şimdi 2009 yılının 29 Ekimindeyiz. Eğer Avrupa Birliği yasaklamaz, İMF masraf oluyor diye engellemezse, gelecek yıllarda da kutlayabiliriz inşallah bu en büyük Ulusal Bayramımızı...Tabii,bir de, erken geçtiğimiz, ulusça gerekli bilinç birikimine ulaşmadan geçtiğimiz demokrasinin, günün birinde başımıza iki anahtar vaadiyle, ya da cennet vaadiyle getireceği bir iktidar, sırf sultasını sürdürebilmek için desteğini şart gördüğü bu dış güçlerin her talimatına uymayı görev bilip, bu bayramı kutlamayı gereksiz görmezse...
Ben, bir zamanlar, yüreğimin tüm inancıyla, güvenle, gururla ’Ne Mutlu Türküm ’diyebilmiş bir kişi olarak, bu yüce Milletin bağrından aynı duyguları yaşayan nesiller yetişmesi ümidiyle kutluyorum Cumhuriyet Bayramımızı,
Çünki, iç ve dıştaki tüm şer güçlerine karşı, muhtaç olduğumuz kudretin, damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğuna inanmıştım Atatürk söylediğinde...
Saygılarımla...
Ünal Beşkese
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.