BİZDEN BUGÜNE EĞİTİM 2
90 lı yılların sonlarına kadar olan eğitim sürecinde, okulların eğitim kalitesinin yanında aile faktörü de önemli bir yer teşkil ediyordu. O zamanlar öğretmen, öğrenci ve aile üçgeni kesin köşelerde birleşiyordu.
Geçmişe dönüp baktığımızda kaliteli bir eğitimin temelini kendi öğrencilik yıllarımıza bakarak anlamak mümkündür. Anne ve babalar çocuklarını tam bir itimat ile öğretmenlerine teslim ederlerdi. Hatta kimileri “ eti senin kemiği benim” diyerek öğretmene duyduğu güveni ispatlarcasına konuşurdu. Burada öğretmenin şiddet kullanarak eğitim vermesini istedikleri de anlaşılmasın. Aileler şunun farkındaydı: Okul, ailenin verdiği temel eğitimi geliştiren, çocuğu hayata en doğru ve geçerli bir yöntemle hazırlayan, çocuğun geleceğinde ilgi alanına göre meslek edinmesini sağlayan bir kurumdur. Aile, okul kurumunu bu şekilde değerlendirdiği içindir ki, çocuğun okula devamı konusunda da gerekli hassasiyeti gösterirdi. Yine aileler, okuldan dönen çocuğuna, “ödevlerini yaptın mı, bugün ne yaptınız okulda, öğretmeninden bir şikâyet istemiyorum, arkadaşlarınla iyi geçin, dersini iyi dinle, ödevlerini yapmadan dışarı çıkmak yok, okuldan çıkınca doğru eve gel” gibi sözlerle, çocuğa okulun ehemmiyetini hissettirirlerdi. Bir çocuğun öğretmeni “anneni- babanı çağır yarın okula gelsin” dedi mi; o çocuğa bir korku sarardı ki, öğretmeni böyle bir şey istemeden gereken neyse onu yapmaya çalışırdı. Bilirdi ki okulda yanlış bir davranış içinde bulunmak, derslerine çalışmamış olmak, okula gidiyorum diyerek çıkıp başka bir yere gitmek, okul ve toplum kuralları dışında aklına estiği gibi düşüncesizce işler yapmak cezayı gerektirirdi. Kimi aileler bu cezayı yanlış bir tutumla şiddet olarak uygulasa da pek çoğu, oyun yasağı, TV izleme yasağı, hafta sonu dışarı çıkma yasağı ve ya çocuğu bir müddetliğine en sevdiği bir şeyden mahrum etme yasağı olarak uygulardı. Aileler okulun, eğitimin ve yeni bir şeyleri öğrenmenin önemini çeşitli metotlarla her seferinde çocuğa nakış nakış işlerlerdi. Okuldaki idareci ve öğretmenler, evdeki aile, dışarıdaki toplum sanki ağız birliği yapmış gibi tüm çocuklara eğitimin ışığıyla aydınlanması hususunda benzer söz ve davranışlarla örnek ve yol gösterici olurlardı. Tüm bunların dışında da davranan veliler de yok değildi. Lakin azınlıktı.
O zamanın teknolojik şartları günümüzdeki kadar gelişmişlik göstermezken, bilgiye ulaşma konusunda büyük zorluklar yaşanıyorken hatta pek çok ailenin sadece 5. sınıfa kadar olan tahsilleri tamamlamış olmasına rağmen eğitim kalitesi çok yüksekti. İlkokul mezunu diye görülen anne ve babaların aradan yıllar geçse de o zamanlar öğrendiklerini hala hatırlıyor ve yaşam içersinde uygulayabiliyor olmaları da eğitimde kalite olduğunun güzel bir delildir. İlköğretim ya da lise talebesi olsun, aile için okul, devam edilmesi zorunlu olan, çocuğunun geleceği için güvenle gönderebildiği kurumdur.
Öyle ki hiçbir ilköğretim ve lise okullarında güvenlik görevlileri kol gezmezdi. Sıkı güvenlik tedbirlerine de ihtiyaç yoktu. Bireyde istendik davranış geliştirme manasına gelen eğitim hakkıyla yerine getirilirdi.
Günümüzde ise bu kaliteli eğitimden ne derece söz edilebilir takdirinize bırakıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde kalite doğrultusunda pek çok yeni girişimlerin içinde olmasına karşın şimdiki öğrencilerimizin bilgi, görgü, saygı ve hedef konusunda dejenere oldukları apaçık ortadadır. Bunda bazı ailelerin okula bakışı ve çocuğuna sunduğu yanlış öğretileri, teknolojinin faydadan çok zararlı yönleri ile ilgi odağı olması, televizyon programlarının olması gerekenin dışında yayınlarla beyinleri karıştırması, hayatta araç olan bazı kavramların amaç olarak lanse edilip o doğrultuda bir yaşam sergilenmesi gibi pek çok faktör etkendir. Tüm bunlara rağmen günümüz öğrencileri gerek teknoloji kullanımı, gerekse hayatın işleyişine dair pek çok bilgiye sahiptirler. Evet. Küçücük yaşlarda bile sahip oldukları zekâyı mükemmel bir şekilde kullanabilen çocuklarımız, her çeşit mevzuu rahat öğrenebilmektedir. Lakin görgü, edep, ahlak, erdem ve toplum içerisindeki yaşam kurallarından git gide uzaklaşmaktadır. Her yönüyle tam bir eğitimle yetişen çocuklarımız ve gençlerimizin sayısı gün geçtikte azalmaktadır. Hâlbuki eğitim, ailede başlar, okulda geliştirilir.
O halde aile ve okul yeniden tam bir itikat ve işbirliği ile eğitime eğilmeli ki, hayata dair edinilen bilgiler eğitilmiş bir insanda yıldız gibi parlasın.
15.04.2008
Elvan USUL
sonnokta gazetesi
[email protected]
YORUMLAR
eğitim, ailede başlar, okulda geliştirilir.
O halde aile ve okul yeniden tam bir itikat ve işbirliği ile eğitime eğilmeli ki, hayata dair edinilen bilgiler eğitilmiş bir insanda yıldız gibi parlasın.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::
UZUN LAFIN KISASI;BUDUR SÖZÜN EN HASI...