- 1771 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
BÖYLE BİR ANI ANLATILMAZ MI HİÇ?
Nedim ne güzel demiş:
Meyhâne mukassî görünür taşradan amma
Bir başka ferah, başka letâfet var içinde.
Hastaneler de öyledir efendim. Dışarıdan kasvetli ve sııkıntılı görünürler ama içine girdiğiniz zaman apayrı bir ferah, letafet hatta gırgır, şamata vardır içlerinde.
Allah hayırlara tebdil eylesin iki gündür hastane üzerine yazıyorum. Sırada mezarlıklar mı var acep?
Her neyse...
Bu gün face book paylaşım sitesinde bir resim gördüm. Resmin altında ’ Babam bu kızın hayatını kurtardı ’ Yazıyordu ( yukarıdaki resim ) Hemen sordum tabii ki? ’ Babanız doktor muydu?’ Diye. Anında cevap geldi ’ evet.’ Ondan sonra muhabbet koyulaştı.
Pardon..Bu muhabbeti kimle yapıyoruz yazmadım değil mi? Sitemizin( Edebiyat Defteri ) değerli şaire/ edibelerinden Merve Fazilet Pekün Bayraktar yani Kibargül Hanımefendi ile yapıyoruz.
Bana babasını ve babasının hastane maceralarını anlattı bir kuple... Anlattığı anılar müthiş komikti.
-Merve Hanım bu anıları yazsanıza.Böyle bir anı anlatılmaz mı hiç? Harika mizah yazıları olur bunlardan.Ama bakın bir tavsiyem var. Öyle hemen sonuca gitmeyin. Olayı biraz ballandıra ballandıra anlatın.
-Nasıl yani?
-Aynen fıkrada olduğu gibi.
-Hangi fıkra?
-Hımmm..Durun anlatayım.
Birbirlerini yirmi sene kadar görmemiş olan Temel ile Tursun , sonunda bir gün karşılaşırlar. Birbirlerine sarılıp hasret giderirler. Eski anıları baya yad ettikten sonra Tursun sorar Temel’e
-Ula senin pir kizin var idi. Ne oldi? Buyudu mi? Bir iş güç sahibi oldi mi?
-Uyyy..Penim kiz şimdi pir holdingte patronin sekreteridur. Ama sekreter teduğuma pakma. Patroni oni çok sevey. Her yere pirlikte gideyler. Aynı otel odasında pirlikte yataylar. Patroni, kizimi dizlerinden indirmey. Yeduğu onunde, yemediği arkasinda.
-Uyyyy. İyiymiş paya daaa.
-Ula senin da pir kizin var idi. O da püyümüştür şimdi. O ne yapay?
-Ula penimki de orospilik yapay ama pen senun cibi ballandıra ballandıra anlatamayrum oni.
-Haaa haaaa haaaaa... Aynen öyle hocam ben ballandırma kısmını beceremiyorum.
-Ama bakın bu anılar anlatılmalı. Vallahi siz anlatmazsanız ben anlatacağım.
-Tamam hocam.Sen anlat. Benden yana helal olsun.
İzni kaptım ya..Durur muyum artık? Hemen çöktüm klavye başına.
Efendim. Bu hikaye Metin Amca’nın hikayesi...Evet..Doktor Metin Pekün’ün hikayesi... Hikaye dediğime bakmayın, olayların tamamı yüzde yüz gerçek.
BİSMİLLAH DEYİP BAŞLIYORUZ.
Metin Amca öfkeden kıpkırmızı olmuş bir şekilde hemşireleri arıyordu ama namussuz kızlar adeta buhar olup uçmuşlardı. Oysa onlara sorulacak bir hesabı vardı. Onların yüzünden az daha bir hastayı kaybediyordu.
Çok şükür hasta cavlağı çekip bu fani dünyadan dâr-ü bekâya irtihal etmemişti. Zavallı adamı deyim yerindeyse Azrail’in elinden çekip almıştı.
Metin Amca, karşısına Foreman çıkmış Muhammed Ali gibi burnundan soluyarak fellik fellik hemşireleri arıyordu. Soracaktı onlara içinde rakı bulunan serum şişesini hastanın koluna takmayı. Oysa o beyinsizlere kaç kez söylemişti ’ Kızım bakın, şu dolaptaki serum şişelerine sakın dokunmayacaksınız. Onların içine rakı sotaladık. Nöbetçi olduğumuz gecelerde ara sıra kaçamak yapıyoruz. Sakın ve de zinhar bu dolaptaki serum şişelerine el sürülmeyecek ’ Diye.
Allahtan adamın durumuna bakmak için gittiğinde adam ona ’ Bu gün ne kadar güzelsin aşkım hıck. Ne olur benimle evlen hıck ’ Demişti de Metin Amca durumda bir gariplik olduğunu anlamıştı. Adamın damarlarındaki alkolü geri almak için herifi resmen inek gibi sağmışlardı. O değil de adama lavman yapmış olması Metin Amcayı deli etmişti asıl. Doktor olmasına rağmen vatandaşın poposuna bir şeyler sokmaktan oldum olası hoşlanmazdı.
Şimdi neredeydi o hemşireler? Onların saçlarını başlarını yolacaktı.
Hastabakıcılar ve asistanlar da dahil herkes seferber oldu hemşireleri bulmak için ama adeta toz olmuştu zilliler.
Tam ümidini kesmek üzereydi ki malzemelerin konduğu odadan gelen sesler duydu.
-Ay kııızzzz..Seninkiler de orman olmuş valla.
-Ayyyy..Ayyyy...Ayyyyy. Yavaş kız. Canımı yaktın.
-Yansın ayol...Erol’a okşattığın zaman unutursun nasıl olsa.
-Oooohhh. Valla kaymak gibi oldu.
Bunlar aradığı hemşirelerdi. İyi de malzeme odasında ne işleri vardı? Ne yapıyorlardı o merdiven altındaki küçücük odada?
Hışımla kapıyı açıp içeri girdiğinde ne görse iyi?
Hemşire hanımlar almışlar ellerine koca koca yara bantlarını, bacaklarına yapıştırıp yapıştırıp ’ caaarrrrt ’ diye çekiyorlar. Yani efendim yara bandı ile epilasyon olayı var o küçücük odada. Yerler, üzeri kıl dolu bir sürü yara bandı ile kaplanmış vazitte.
Metin Amca ne diyeceğini şaşırdı manzara karşsında. Bundan aşağı yukarı eli sene öncesinden bahsediyoruz. ( Bakmayın Metin Amca dediğime..O zamanlar tığ gibi bir adam bizim Metin Amca ) Bir taraftan öyle ha dediğinde bulunmuyor yara bandı. Tasarruflu kullanmak gerek; ama öte taraftan hemşireler de haklı. O devirlerde şeker oldukça pahalı. Ayrıca şimdiki gibi Sesu, Vet, Pimeks ve benzeri hazır ağdalar ya da ağda, epilasyon salonları filan yok.
Kızları karşına dizdi ve ’ Ulan içinizden hangi geri zekalı üç yüz bir nolu odadaki hastaya içinde rakı olan serum şişesini taktı?’ diye sorduğu anda hasta bakıcı avaz avaz bağırmaya başladı.
-Ebe Hemşire Nermin, Ayşe, Meral...Doğumhaneden bekleniyorsunuz. Doktor Metin Pekün siz de hocam.
Şimdi diyeceksiniz ki ’ Ne diye hastabakıcı bağırıyor ki? Dahili anons yok mu?’ Yahu ne dahili anonsu? Elli sene öncesinden bahsediyorum.
Metin Amca ’ Hatunun biri tıkandı sanırım..Çıkaramıyor. Haydi bakalım kızlar’ Diyerek ekibi topladığı gibi doğumhaneye girdi.
Gerçekten de zor bir doğumdu ama Metin Amca için değil tabii ki? O, doğumhanede işin kendine ait kısmını hallettikten sonra kalan kısmı ebe-hemşirelere bırakarak dışarı çıktı.
Dışarıda yirmi beş yaşlarında bir delikanlı bekliyordu onu.
-Te be ne oldı? Benim gacı yaptı mı doom? Oldu mu benım da bir kızancıgım?
-Doğdu doğdu ... Gözün aydın bir oğlun oldu.
-Çok şükür be yaaa...Artık gacıyı boşayabılım?
-Anlamadım. Karın doğum yaptı. Hem de bir erkek çocuk doğurdu diye mi boşayacaksın karını?
-Yok beaaa..Ondan degildır. Artık yaramaz bana bu gacı.
-Niye ki?
-Te be doktorum. Oğrendim ki çocuk kadının karnı kesilerek alınmaz imiş. Şeyinden çıkarmış.
-Evet..Rahminden çıkar. Ne olmuş?
-Abe doktorum civanım. Daha ne olsın. Koskoca bir çocuk çıkmış oradan. Şimdi orası kocaman olmuştur. Naaapayım ben kocaman ..Neyliydi?
-Rahim.
-Hah işte. Neyliyim ben kocaman rahimli gacıyı?
Metin Amca baktı karşısında zır cahil biri var. İyi de ona nasıl anlatacak rahimin doğumdan sonra tekrar eski boyutuna döneceğini.
’ Benimle gel ’ diyerek bu maacır gencini mutfağa götürdü ve bir süzme bal kavanozu çıkararak bu maacırın önüne koydu.( Muhacir değil efendim. Maaacır )
-Bak şimdi delikanlı. Parmağımı bu bal kavanozuna sokuyorum.
Metin Amca parmağını bal kavanozuna sokarken maacır genci dikkatle ona bakıyordu. Doktorun niyeti neydi acaba?
Metin Amca daha sonra parmağını baldan çıkardı ve sordu.
-Parmağımı baldan çıkarınca ne oldu?
-Önce bır çukur oldu be yaaa.
-Tamam... Şimdi bir daha bak. Çukur var mı?
-Yoktur beaaaa. Kapandı çukur.
-Demek ki neymiş? Kapanıyor... Rahim de aynen böyledir. Oraya bir şey gise de, oradan bir şey çıksa da şekli ve boyutu değişmez. O eski şeklini alır yine. Yaniii. Karını boşamana gerek yok.
Maacır genci anladı durumu. Ama ne yazık ki memlekette cahil insan o kadar çoktu ki.
Metin Amca bütün meslek yaşamı boyunca bir taraftan insanlara şifa dağıtmaya, bir taraftan da cahilleri eğitmeye adadı kendisini. Daha nice maceralar yaşadı hayatı boyunca ama ben şimdilik bu kadarını biliyorum. Merve Hanım kendisi yazmaya karar verinceye kadar ya da bana anlatıp benim diğer maceraları yazmama da izin verinceye kadar bu bir parmak balla idare edeceğiz artık.
Bir parmak bal dedim de. Bundan sonra bu yazıyı okuyan - özellikle erkek milletinin - bal kavanozlarına parmak daldıracağını hiç sanmıyorum))))))))))))))))))))))))
YORUMLAR
Böyle bir olay anlatılacak da Sami Hocamdan kaçacak ha!
Kaçmazzz!
Benim bildiğim bütün hikayeciler böyle bir olayın peşindedirler.
Bir çeşit paparazzi :)) Acaba kendimize çok mu yüklendim :)
Anlatılan anının komik, trajikomik olduğu kadar, Sami hocamın ustalığı da konuşmuş yazıda.
Yazının kahramanına Allah'tan uzun ömür diler, Sevgili arkadaşımız Kibar Güle bu anıyı anlatıp yazılmasında vasıta olduğu için teşekkür eder, Sami hocamı da içtenlikle kutlarım...
selam ve saygılar...
Sami hocam, bir yanlışlığı düzeltmek için düzenlemek zorunda kaldım özür. Yazının kahramanı daha uzun yıllar yaşayacak inşallah.
Emine UYSAL (EMİNE45) tarafından 10/19/2013 8:53:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Vah ki ne vah arkadaşımızı kaybedeceğiz demek ki sonunda.Bu kadar hemşirelerle uğraşırsan bir iğneye bakar hayatın demedi deme sonra.Zaten yamulmuş haldesin banyo çarpmışken (gözlükleri fes*okta yazmışsın kaybolduğunu göremezsin tabii bir kalıp sabunu..)
Kibargül hanımın anılarını bekliyoruz saygılarımla.
Sen bir harikasın arkadaşım Sami Biberoğulları
Bu yaşanmış hikâyelerin gerisi gelecek inşallah
Ben anlatacığım sen yazacaksın.içinde ibretli öyküler var
Anlattığımız olay yıl 1955 resimde o tarihe ait
Bazen benim anılarımda var olacak şahsıma ait
Bunların hepsini sen yazacaksın
Olaylar bazen acı,bazen gülünç hayatımızda.
Bana hep derlerki sen gerçek bir osmanlı kadınısın
Evet aynen öyleyiz,çünkü öyle yetiştirildilk
Biz anlatalım siz yazın..bakalım mevlam ne gösterecek
Teşekkürler koca yüreğine can arkadaşım saygımla
Kahvemi alıp '' Bakalım Sami bey neler dökmüş hemşireler hakkında?'' diyerek, bol bol da kahkaha atarak okudum yazınızı:). Ağzınıza, kaleminize sağlık. Siz hiç susmayın. Eski hemşireler de fenaymış. Hoş... Şimdi de böyle tuhaflıklar görmüyor değiliz ya neyse :). Tekrar tebrikler olsun size. Sevgi ve saygıyla kalın.
hocam çok güzel bir yazı olmuş yine tebessümle okudum bala niye balparmak ismini verdiklerini şimdi anladım demekki o zamandan beri balparmak diye anılır olmuş bazı ballar belkide bir araştırmasını yapını bakalım öylemiymiş kaleminize sağlık sizede tekrar geçmiş olsun derken her ne kadar hastaneden bahsetsenizde ölümden bahsetmenize daha çok var saygılarımla selamlar