- 4212 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurban Bayramı Kutlu Olsun...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Merhabalar dostlarım...
Kurban Bayramınız kutlu olsun…
Bayramlar;
Umuttur, ümittir, berekettir
Özlemdir, özlemektir, özlenmektir
Sevgidir, sevmektir, sevilmektir
Gelecek yarınlara niyettir
Kalpten kalbe birlikteliktir…
Milli ve dini olarak önemli sayılan gün veya günlerin sevinç ve neşe içinde kutlanmasına bayram denilmektedir. Gerek değişik anlamlar yüklenmesi ve gerekse de kutlanma şekli bakımından birbirinden farklı görünse de bayramlarda verilen mesajlar ve temenniler büyük benzerlik gösterir. Bayramların huzur, mutluluk ve sevinç kaynağı olarak algılandığı toplumda; saygı, sevgi, barış, kardeşlik, hoşgörü, yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma gibi birçok kavramın “ortak” paydada buluşması ve toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi istenir.
Dünyanın birçok yerinde değişik şekillerde kutlanan çok sayıda bayram bulunmaktadır. Sosyal, kültürel, dinsel, tarihsel, psikolojik, ekonomik ve çevresel vs. gibi bir veya birden fazla faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkan bayramların birçoğu bugün gelenekselleşerek kutlanmaktadır.
Bayram sevinç ve toplanma günü anlamına gelir. Milli ve dini birliği sağladığı için hemen her toplum var olan bayramlarına büyük önem vermişler ve bir takım yeni bayramlar ihdas etmişlerdir.
İslam dini de Müslümanlara iki bayram armağan etmiştir. Bildiğiniz gibi bunlar Ramazan ve Kurban bayramlarıdır.
İşte anlamına ve amacına uygun olarak; dargınlık ve kırgınlıkların yerini dostluk ve güven duygularının aldığı, dayanışma ruhu içerisinde insanların birbirine daha da yakınlaştığı müstesna günlerden birisi olan Kurban Bayram’ını kutlamanın hazırlıklarını, mutluluk ve heyecanını yaşıyoruz bu gün…
Ama siz; “Aaah nerede o eski bayramlar” demeye başlamışsanız bilin ki yaşlandığınızın resmidir. Gün be gün bir takım değerlerimizi küreselleşme denen kültür bombardımanına kurban verdiğimiz de ayrı bir gerçek. İnsanlık, cemaat ve toplum okyanusundan hızla bireysel yaşamın ıssız sahillerine doğru sürükleniyor.
Bayramlar, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir..
Milli birlik ve beraberliğimizin güçlendiği, tarihsel ve kültürel zenginliklerimizin özenle yaşatıldığı, sevgi, saygı, hoşgörü ve vefa duygularının atmosferinde huzur ve kardeşliğin hâkim olduğu bayram günleri, toplumsal yaşamımızda vazgeçilmez bir öneme sahiptir…
İnsanlığın üzerinde uzlaştığı bu güzel değerlerin sadece bayramlarda değil, her zaman aynı coşkuyla yaşanmasına katkıda bulunmanın ortak amaçları olması gerektiğini düşünmekteyim. Bayramlar o kadar büyülüdür ki, gelişi bütün bir yıl beklenir ve gidişindeki keder de ancak böyle bir ikinci geliş ümidiyle hafifler; tasa iken sevinç olur, hüzün iken beklenen bir neşeye dönüşür.
Çok fazla sayıda anlam yüklenmesinden olsa gerek çoğu zaman gerçekleşmez arzulanan güzellik ve iyi niyetler. Nerde o eski bayramlar” hayıflanması bunun en tipik belirtisidir. Bu yıl da güzel bir hayatın en belirgin göstergeleri olarak kabul edilen neşe ve sevinçler yine gölgede kaldı kara bulutlu, kara havalı bir bayrama giriyor bir çok İslam Ülkesi.. Daha ne olsun ki..
Dini Bayramlar; birlik, beraberlik, sevgi ve saygının güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı dostlukların pekiştiği, dargınlıkların bittiği, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulandığı bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği paylaşma ve dayanışma günleridir.
Dilerim bayram sonu İslâm ülkelerinde ve ülkemizde gerçek bir bayram sonu olur. Herkes birbiriyle kucaklaşır, her türlü acılar, üzüntüler geride kalır. Yurdumuza, ülkemize, İslâm âlemine hepimizin dilediği huzurlu ve güzel günlerin gelmesi için dua edelim.
Bizler bayramı kutlarken Vatanımızdaki, Afrika’daki ve birçok ülkede açlıkla, hastalıkla mücadele eden, ya da hırslar yüzünden her gün bir sürü çocuğun öldüğü drama da duyarsız kalınmaması gerektiğini düşünüyorum…
Filizlenmesi yasaklanmış çiçekler gibi ya hiç görünmediler ya da fark edilmediler göründüklerinde onlar. Hâlbuki onların varlığında günler özel anlamlar kazanıp bayrama dönüşüyordu. Çünkü tek başına ortaya çıkamıyordu bu kavramlar onların varlık sebebi olan mutluluk olmadan.
Oysaki mutlulukların paylaşılması değimliydi bayramlar?
Mutluluk değimliydi gönülleri neşe ve sevinçle dolduran aydınlık bayram günlerinde. Mutlu mu oldu şimdi kendini güç sanan bazı şişirilmiş güç odakları..
İnsan ve toplumları bir arada tutan en etkili bağı oluşturan olgular ortak matem ve sevinç günleridir ve ancak bütünleşmiş toplumlar bayram ve matem günlerini ortak bir şekilde kutlama becerisine nail olmaktadır. Bu ortak paydanın gerçekleşmesi insanı “insanlık kimliği” içinde birbirine yaklaştıracaktır.
Toplumun bir bütün olması ise zorunluluktan değil ancak gönül birliğiyle sağlanması ile mümkündür. Göstermecilikten sakınarak gerçek anlamda duyguların paylaşıldığı ortamlarda gerçek dayanışma ve birliktelik, karşılıklı saygı ve sevgi birbirini besleyerek işlevsellik kazanacaktır. Bunu sağlamanın yegâne yolu ise kullanılan kavramların sözde değil, özde yani uygulamaya geçirmekle mümkün olacaktır.
Sevinç ve neşenin daim olması gerektiği, insan ve toplumsal dayanışmayı hoşgörüyü ortak üstün değer sayılarak kutlanması gerekir Bayramların. Bayramların gücü ve etkinliği insanlar arasında birlik ve beraberlik oluşturacak güçte iken tebrik ve temennilerin sınırlandırılarak belli kesimlere gönderilmesi sevinçlerin kitleselleşmesini engellemektedir. Hoşgörü ortamında saygı ve sevginin oluşmadığı ve kendilerinden olmayanın farklılaştırıldığı durumlarda bayramları bütünleştirici işlevinin giderek zayıflamasına neden olmaktadır. Hâlbuki temel işlevi kutlandığı toplumun ortak üstün değerlerine yakınlaştırıcı ve birleştirici etki yaratması beklenir bayramların.
Her seferinde samimi duygularla kutlanılması gerektiği telkinlerine rağmen, ya teknolojinin hayatımıza gereğinden fazla yerleşmesinden ya da yapmacık ve şekilciliğin her geçen gün pirim yapmasından dolayı sanal duygular daha fazla hâkim olmuştur toplumda.
Bayram Arefesinden önce başladı telefonuma bayram mesajları gelmeye. Şudur budur, yapış yapış kafiyeler, bundan yıllarca önce, yani cep telefonunun ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı günlerden beri değişmeden atılan, hâlâ aynı formatta yazılan, her bayram noktasına bile dokunmadan atılan mesajlar gelmeye başladı. Armut piş ağzıma düş zihniyeti de bir yere kadar canım!
Kaç kişi bayram tebriki için kart atıyor artık? Bakınız kutlama değil, tebriktir onun adı. Tebriktir çünkü kutlama dediğin törenle birlikte vuku bulur ve umumiyetle resmi makamlar tarafından icra edilir. Bayram dediğin tebrik edilir.
Kutlama yapanlar ki; bunlar iki lafın belini kırdıkları ilk fırsatta da “nerede o eski bayramlar” cümlesini kuruverirler. Yahu sen o zaman kaç yaşındaydın, artık bak; kaç yaşındasın, o vakitler başka şehirdeki akrabandan veya senden ona bayram tebriki atılırdı kartlarla, artık SMS ile hallediyorsun meseleyi tüm “samimiyetinle”, e-posta ile bitiriyorsun tüm etkileyici cümlelerinle. Bari bir telefon ediver ondan sonra sağda solda söyle “nerede eski bayramlar” diye.
Nerede olduğunu tam olarak bilemiyorum ama nerede olmadığına adım gibi eminim, o eski bayramların. Üç günlük bayramı fırsat bilip, bir iki gün daha ilave ederek yaklaşık bir haftaya çıkardığın izin gününde gittiğin tatil beldesinde veya turla gittiğin kampanyalı otelde değil. O meşhur eski bayramlar geyiğini bırakıp samimi olmaya başladığın gün, o eski bayramı da bulacaksın inancındayım.
Ne demişti ünlü mütefekkir (şaka şaka şair) “Biz büyüdük ve kirlendi dünya!”
Bir bekleyiştir bayramlar. O günden ziyade, o günün beklentileridir heyecan veren. Çoğu anlamını içinde hissetmez ama bir semboldür, adı konulmamış bir sembol..
Ya da dillerden dillere uzanan yıllanmış deyimlerden öteye gitmez anlamı..
Çocuklar için bayramda alınacak üst başın, ayakkabının beklenmesidir heyecanla. Kaç kez yalvarmışlardır belki de annelerine babalarına aldırabilmek için ya sevdiği ayakkabıyı, ya oyuncağı ya da bir kazağı. Böyle başlar belki de onların dünyasında bayramların anlamı. İstediklerine kavuşmak için beklemeleri gereken o malum zaman... Bir de bayramda cebine dolduracakları harçlıkları vardır yine aynı heyecanla bekledikleri. Belki de en çok çocuklar karlı çıkar bayramdan. Kendisinden bir şey talep eden olmadan, hep bir şeyleri talep etmek onlar içindir ne de olsa. Bayramlar en çok çocuklar içindir...
Çoğu genç içinse, iple çekilen bir kavuşma anının son notalarıdır. İki bayram arası düğün dernek kurulmaz diye bekletilirler ya, bir anda geçmesini bekledikleri o malum zamanı. İlk bayramın ardından artan bir heyecanla sayarlar günleri..
Çoğu miskin için de, bayramlar özeldir. Bir kaç ay kala, ellerine alırlar takvimi. Haftanın ortasından başlayıp, hafta sonu tatilini de içine alması duasıyla hesaplarlar, keyifle yatacağı günlerin hesabını.
Birçokları için, bayramdan bayrama gördüğü ailesine, dostuna kavuşmaktır.
Kimileri için bayramdan bayrama midesine adam akıllı bir şeyler koymaktır.
Bayramlar herkes için bir şeyler vadeder...
Yalnızlar, evsiz-barksızlar, terk edilmişler hariç... Bir bayram sabahı en yakınlarını, canından bir parçalarını kaybedenler hariç. Hep bir yanı eksik olmasına rağmen, bayramlarda o eksikliğin tüm çıplaklığıyla kendisini kuşattıkları hariç...
Bayramlar keşke eski tadında olsa... Sevdiklerimiz yanımızda olsa.. Çok eskiden garibime giderdi insanların bayramlarda kabir ziyareti yapması.. Şimdi bakıyorum da gördüğüm şu; kabir dışında kalan sevdiklerimiz eksilmekte...En yakının bile çil yavrusu gibi kendini tatil yörelerine ışınlamakta.. Hani dedim ya mobil telefon ve msn icad oldu Bayramlar bozuldu.. Bırakın yanımızda olmayı, ayak üzeri bir ziyareti, bir mesaj veya alo demeyi, o bile yok artık.. Yani o bile kayboldu.. Ve beklersin boş gözlerle kulağın kapı tıkırtısında.. Ama hüzünle atan kalbinin tıkırtısından başka ses yoktur.. Ve bir daha düşünürsün kabirde seni yalnız bırakmayan sevdiklerini.. Boş ver be yaşlı çınar; kimin kalbi, nerede bir atıyorsa, bayramı orada olsun. Onlarında de kalplerinin bir attığı, bayram gibi bayramı olsun..
Ay gibidir bayramlar. Hilal olur kimilerinin umutları harekete geçer, kimilerinin yüreğini sıkıştıran kasveti, hasreti. Ay gibidir, bir yüzü dolunay olur ihtişamla parlar gökyüzünde, getirir beklenenleri; karanlıkta kalan kısmı ise yakar diğerlerini...
"Bekleyen ile bekleyemeyenin", bekleme hakkını yitirmiş olanların hazin bir buluşmasıdır bayramlar. Kimileri enva-i çeşit baharatın, şekerin, kıyafetin satıldığı çarşılarda telaşla yetiştirmeye çalışır listesindekileri. Birileri içindeki mahşeri kalabalıktan kaçmaya çalışır. Geçmişin kokularından, tatlarından deli gibi kaçmaya çalışır..
Neyse dostlar ben bunları derken, bir bayram daha geçer, ağız tadıyla, gönül hoşluğuyla... Bir bayram daha geçer hatırlanılmış acılarıyla.. İyisiyle, kötüsüyle, doğrusuyla, yanlışıyla bir bayramı daha geride bırakırız..
Bir sonraki bayrama kadar kim öle, kim kala!.. Her şeyin hayırlısı!..
Ben en iyisi birkaç kutu şeker ve çikolatayla, birkaç hediyeyle Huzur evinin yolunu tutayım.. Bende sevineyim, sevdiler sevindiler diye.. Oradan da kabirde, sevdiklerime ziyarete.. Biraz hasbıhal, biraz hayatın götürdüklerini heybemden çıkarıp konuşmaya..
Ne güzel demiş Şair-Yazar Zekeriya Efiloğlu dost: “Selam vermeyi ihmal etmediğimiz ve güzellikleri paylaşmaktan çekinmediğimiz, acıları gidermek için çırpındığımız müddetçe, mutluluğun borusu hala ötüyor olacaktır..”
Bu bayram vesilesi ve bu duygu, düşünceyle; başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları ile yüce milletimizin birlik, beraberliği, halkımızın huzur ve güvenliği, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, hayatta olan, ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi, ebediyete intikal etmiş ama kalemi, eserleri ile kalbimizde yaşayan tüm ustaları rahmet ve minnetle anıyorum…
Vatanımda ve yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın, İslam aleminin, bu güne dek dostluğu, sevgiyi, sevinci ve geleceği.. Aşımızı, ekmeğimizi, soframızı.. Hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı, gözyaşımızı.. Kahkahamızı, sevinçlerimizi, duygularımızı paylaştığımız dostlarımın, arkadaşlarımın, akrabalarımın, sevdiklerimin sevenlerimin, sizlerin; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz Kurban Bayram’ını en içten dileklerimle kutluyor; her ilkbaharda gelinciklerin en güzel başlangıçları müjdelemesi gibi, bu bayramın da herkese, size, ailenize, sevdiklerinize başarı, mutluluk, neşe, huzur, sağlık ve esenlikler getirmesini diliyorum..
Bizleri bayram günlerine kavuşturan ve bayram sevincini yaşama fırsatı veren Yüce Rabbimize hamdü sena, Resul-i Ekrem Efendimize salatü selam olsun..
İyi bayramlar, Kurban Bayramınız kutlu ve mutlu olsun!..
Sevgi ve saygımla
14 Ekim 2013
Ömer Sabri Kurşun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.