Bayramın Süslediği Anahtar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kutlu misafir süslenmiş elbiseleriyle yeniden aramıza avdet buyurdu.Azamet nişanı nurani siluetiyle ufkumuza hayat veren tebessümüyle aramıza yeniden katıldı.Bayram ve cennetsi hava:sözün gidişatı ve resmedilişi yönünden hiçbir kusurun bulunmadığı ve bulunamayacağı edebi çehre.Nefsin kurban edilmesini nice nice anlatmak istedi bu gönül;sonsuzluğa adım atabilmenin dasitani boyutunu nakil yoluyla beyan etmek istercesine..
Ahmer şafağı müjdeleyen güneş
İçimizden taşan sevgi ışıklarıyla
Bir sahil bekler
Büyük dalgaları törpüleyerek
Ses olmak ister ezgi koylarda
Kulaç misafirliğinden ayrılarak
Bir güneş ki şafağı müjdeleyen
Bayramın şafağında seher süvarilerinin beklentileri,beklentiye cevap verilecek içten bamteli ümitleri vardır.Buna ister sevgi ışığı diyelim isterse kutsi sahil diyelim.Bekleyenler aradıklarına erme serencamesini tatmak için buradalar.Gayretlerinde törpülemek ve törpülenmek olsa da bayramın izzeti adına bu yola girilmeye değer.Misafirliğin kısalığı ve uzunluğu önemli olsa da,müjdenin fısıltılar halinde ceste ceste yağması bu ikbalin ne velut bir değer taşıdığını anlatıyor olsa gerektir.
Nefti bahçemde madenî bir yaprak
Değer bekler kendini sunarken
İnsan bir hazine ki aranılan
Açılmayı bekleyen veya açılan
Fobisi yoktur medeniyete
Ne kutlu cenktir ki kaybetmez o
Bir maden ki bahçeyi süsleyen
İnsanın hazine olduğunu en büyük hakikat serlevha etmiştir.İşlenen hüviyetiyle madenin günyüzüne çıkması ve kainata kalp olması da bu yelpazenin hoş penceresidir.Medeniyet ve insanlık;bu madenin işlenişiyle asıl karakterine bürünmüş,asırlardır yeşertilmesi gerekli olan bu bahçe baş döndüren çabalar neticesinde yerini almaya hak kazanmıştır.Cenk dediğimiz, nefsin arzu ve isteklerine yakamızı kaptırmadan ilerleyebilmek, fiziki alemde görebildiklerimizin terazisine zarar vermemektir.İşte bu duruş sayesinde madenin kıymeti ortaya çıkacak ve insanlık toprağı, tomurcuklanmayı bekleyen sayısız ürünlerini sergileyecektir.
Arkasında belini incitmeyen fırtınalar
Bir dost yurdunda ilerlercesine
Kapı eşiklerine gulyabani tozlar uğramaz
Uçuşur bu yörüngede hayaller
İbrişim salkımlarına dizilmişçesine
Yollar son defa buradan geçer
Bir rüzgâr ki insanı serinleten
Zarar görmeyecek olan gönül yuvası,bayramın esrarına yapışmış ve onu bırakmak istemeyen talih namzedi insandır.Dost yurdunda bayramın eritmiş olduğu fırtınalar söz gıdasının tadını bozamayacak,zarar gamzeden partiküller kapı eşiğinden içeriye adımını atamayacaktır.O evler ışıkla boyanmış,muhabbet ile tatlandırılmış,sonsuzluk şuuruyla örgülenmiş ve cennete layık olma ümidiyle perçinlenmiştir.Hayalin varlığı gözlerin göremediklerini istemek ise,bu da bir girizgahın leziz kısmıdır aslında.Açılan dua kapılarında yokluk çınarlarının büyütüldüğüne bu ev sakinleri inanmazlar çünkü.Tarihin belkemiğinde emsalleri çokça görünen isteme şuuru,en açılmaz gibi görünen kilitleri açmayı başarmıştır.
Her biri ayrı kurdelelerle kesilmiş
Açılmayı bekleyen tomurcuk bayramında
Bir kalp büyür
Bin can büyütülür
Ruh bununla huzura erer
Göz habbesiyle sevdaya bakılan
Altın mihenk taşında
Bir el ki açılmayı bekleyen
Ruhun bayramını yaşaması insan için üstün bir vicdan kültürüdür.Kalp seviyesine göre büyür,iç alemin atmosferinde kurdeleler kesilir ve nur ikliminde tomurcuklar açar.Bir kalpten bin can doğabilir.Bir can bin kalbi de besleyebilir.Bu ruh terbiyesi ve iletişimidir.Gözün ve kalbin mihenginde olmayacak gibi görünenler,Rabbimizin inayetiyle, açılan eller vesilesiyle huzurun baş tacı olmaya hak kazanabilir.Nasipli eller ne kurdeleler kesmiştir ki,mazinin ajandasında bunları görebilmek hiç de uzak ihtimal değildir.
Tutkal yemiş gibi öze sarılmak
Bir ateş ister kavuşan alevinde
İnsanı sarıp sarmalayan ilham raksında
Kelimeler dökülür şimşek gürültüsü eşliğinde
Kalemdir benliğini hatırlatan
Tatlı cızırtısıyla
Sayfa dünyasına kanatlarını seren
Bir ateş ki yanmayı isteyen
Yaşadıklarını kağıda ve kalbin el değmemiş sayfalarına dökmek isteyen ruh, ince ilham işçiliğiyle yola dökülür.Misafirliğin tınısıyla hareket eder.Alınteri onu daha da körükler.Ateş yakmaz ciğeri aşk ile yanmış ışık adamı.Alevler peşini bırakmaz,o da ona göre bir misafirdir. Yerinde kullanılmış öz benlik sağanak sağanak yağan ilhamlar sayesinde farklı bir buuda girer.Medeniyet güzergahında bu işçilik sessiz yapılır,kimseler rahatsız olmaz.Bal ülkesine gönül peteklerinden hediyeler sunulur.Özün köz olmasıdır bu ateşte.Yanan fakat yakmayan ateşin el sürmesidir bahara/baharımıza.Tabiatın farklı bir desen giyinmesidir.İnsan için en güzel elbise kalp ateşiyle pişebilmektir.
Ardışık kaprisler eritilir dudaklarda
Beyan aydınlığıyla kapanır yıldızlar
Küme küme dizilmiş pervaneleriyle
Hasret yumakları damlar göze
Bu gözler kurumaz göletleriyle
Varlığa ererler yokluk diliminde
Bir beyan ki kalemi titreten
İnsana sunulan en büyük devletten birisi de beyandır.Beyan sayesinde insan,insanlığını binler aynalara anlatabilir.Aynalara ve yansımalara da söz geçirebilen bir aşk abidesi, yıkılmaz surları aşabilmeyi meslek edinmiş demektir.Güneş leması varlığa erenlerin üzerine yansımak ister.Bu bir çap aydınlığıdır.Aşkın pervanesinde küme küme dizilmiş merhamet yumakları her zaman için böyle kalmak isterler.İçte doğan yıldızlar ateşini söndürmek istemezler.Kaos kaldırımında yürümez bu varlık sahipleri.Varlığa eren ile yokluk elbisesini çıkarmayanlar,aynı pazardan alışveriş yaparlar.Beyan ticaretiyle süslenmiş dudaklarda kayıp küfesi taşınmaz.
Rehin alınmış altın gözlü hayatlar
Serum bağlanmadan gıdasını bulur
Yılların beklediği özlem bu oldukça
Şaşırmayan rotasıyla
Bir şaşkınlık yaşamadan
Diriliş çağlayanları gürler her yönden
Bir özlem ki ağız şerbetiyle doymayan
Her gece karanlık ile kuşatılmaz,der bir kalp kuşu.Pervaz eder ariflerin bahçesinde.Rehin alınmış kanatlar uçmayı unutmazlar.Örümcek ağları elbette olacaktır;ister duvar köşelerinde isterse düşünce kuyularında.Önemli olan isabetli adımlarla düşmemek. Diriliş salkımları çürümediği müddetçe hayat usaresi çağlayan olmaya devam edecektir.İnsanın maden olduğunu az önce sözümüze eklemiştik. Öyleyse şaşkınlık yaşayarak bir kuyuya önder olabilecek kıvama gelmenin de hükmü yoktur.Ağızlara şerbet sunan hakikat bercestesi, serum bağlanmadan gıdasını bulabilen bayram hediyesidir.
Gürsel ÇOPUR
YORUMLAR
~~
“hayat bir ölümdür âşk bir uçurum “
Belki de hep o uçurumun kenarına koymalı varlığımızın başını.
Ve hep kurban etmeli ki âşk bulsun bizi.. biz bulalım âşk’ı .
Yazdıklarınızı kendi içimde yorumlarken ve okuduklarımın mânâ derinliğine varırken kendimizi yaşamın akışına ne denli bıraktığımızı düşündüm.
Bazen bu akışa karşı duran bir tavır sergilemek zor geliyor nefsimize. Alışılmış olanın dışında bir güç gerek. Bu dirayetli duruşa ki imândır bu gücü bize verecek yegâne şey.
Ah idrâkında olabilsek.
Kalbimize hançer gibi işleyen yazının, dizeleri arasında soluklanıyor nefesimiz. İnancı bir sedef kağuna benzetsek imân içinde gizlenen inci olmaz mı?
Elbet de olur. Kıymeti sonsuz.
O ballar balını tadana.
Kurban olmadan nefisler, rûh’a bayram olmayacağı muhakkak.
~~Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım..
Hayr içre inşallah. Âmîn.
Bu yazıyı, baştan sona okudum.
Daha doğrusu, okumaya çalıştım.
Bizim gibi, edebiyatı seven, edebiyatla ilgilenen sıradan insanlar için, gerçekten oldukça ağır bir çalışma.
Edebiyatın tüm güzelliklerini barındırıyor içinde ama,
basit okuyucuyu kendine bağlayamıyor.
Böyle çalışmaların, sanırım özel okuyucuları olmalı.
Onlar, yazının tadına daha çok varacaklardır şüphesiz.
Edebi dili çok güzeldi yazarın.
iyi bayramlar diliyoruz.