- 1602 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KİTAP NEDEN YAZILIR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Başlıktaki bu soruya, her yazar kendince farklı bir yanıt verebilir.Yapılan söyleşilerde, onların kendi çalışma yöntemlerini açıklayan yazılarında bu nedenler ayrıntılarıyla anlatılır. Zaman zaman dergilerin yaptıkları soruşturmalarda da, Türk ve dünya yazarlarının bu soruya verdikleri değişik yanıtları bulabiliriz. Öyle ki, düz yazı ürünleri bir yana, bir şiirin kurgulanma ve yazılma sürecini anlatan denemelerde okuyabiliriz. Mayakovski’nin, ’’ Bir Şiir Nasıl Yazılır? ’’ yada Edgar Allan Poe’nun Kuzgun şiirini nasıl yazdığını anlattığı gibi. Zaman zaman ben de bu konuda bir şeyler söylemek gereksinimini duymuşumdur. Bu belki, bugün benim yaptığım gibi, bir paylaşma isteğinden de doğuyor olabilir.
Stefan Zweig’in Macellan adlı yaşam öyküsünün girişi de bir bakıma bu yazının kışkırtıcı unsuru oldu. Zweig, genelde kitapların yazılmasına neden olan duyguları şöyle sıralıyor: Hayranlık, minnettarlık, mutsuzluk, öfke yada üzüntü...Bazen merak insanı yazmaya iter, bazen de kendini beğenmişlik, para hırsı...Zweig, bütün yazarların hangi duygularla yazdıklarını, hangi bireysel gereksinimlerle bu konuyu seçtiğinin hesabını vermesini ister. Sonra da, Macellan kitabını yazarken onu dürten en keskin duygunun, mahcubiyet olduğunu söyler.
Mahcubiyet !
Bu duygunun ortaya çıkışını şöyle anlatır: Son derece konforlu bir gemiyle gittiği Güney Amerika yolculuğunda, tüm koşulların mükemmel olmasına karşın, Zweig, bir süre sonra sabırsızlık içinde olduğunu görüyor. Her nedense, cennet günlerin tekdüzeliği onu yavaşça sıkmaya başlıyor. Asıl ilginç olan, bu duyguların bilincinde olduğu bir anda, ünlü yazar kendinden utanıyor.
Neden mi? Her türlü olanağın elinin altında olmasına karşın sıkılıyor ! Bu arada büyük güçlüklerle yolculuk eden gezginleri anımsıyor ve kendi kendine şöyle diyor:
’’ Hatırla ey sabırsız, hatırla ey nankör, bütün bunların eskiden nasıl olduğunu ! Bir an dur ve bu yolculuğu eski seyahatlerde, bu dev denizleri, dünyayı bizim için keşfeden cesur insanların seyahatleriyle karşılaştırılır ve o insanların karşısında kendinden utan ! ’’
Bu utanç duygusu, Zweg’in tüm yolculuk boyunca yakasını bırakmadığı gibi bu konuda bir araştırma yapması için bir anlam kazandırır. Yazmak artık bir zorunluluk olmuştur onun için. Macellan ’ın yaşam öyküsü böylece ortaya çıkar. Ünlü yazarın deyişiyle, mahcubiyetten
Zweig’in bu duyguyu bir kaç satırla da olsa okuyucusuyla paylaşması, bence yazdığı kitap kadar önemli. Macellan’ı eldeki belgelere dayanılarak yazılmış, sıradan bir yaşam öyküsü gibi alıp okuyabilirdim; ancak yapıta yazarı tarafından katılmış kimi duygular, onu benim için daha ilginç kılabiliyor.
Şuraya gelmek istiyorum: Yazarı açıklamadığı sürece, okuduğumuz bir kitabın yazılmasında etken olan duygu yada duyguları bilmemiz olanaksız. Çoğunlukla o kitabın yazarı bile, bizim için tanıdık olmayabilir; ancak onu tanıdığımız, iç dünyasını bildiğimiz alanda yazdıklarından farklı tatlar alabiliyoruz.
Bu başkası için hiç önemli olmayabilir, ama benim için yazılan kadar, onu yazmaya iten nedenleri bilmek ilgimi çekiyor. Bu merakım diğer sanat yapıtları içinde geçerlidir. İsterseniz siz de, elinizdeki bir kitabı, bir kez daha bu gözle okumayı deneyin !
YORUMLAR
Yazıyı okudum ve düşündüm; her insana yazdıran bir şeyler elbette olmalı. İnsana kitap yazdıran bir sebep varsa o kitap ilgi ile okunur kanısındayım. Salt para kazanmaksa amaç, işte o zaman bir yerlerde bir şeyler ters gider ve kitap tıkanır. Bana göre, yani okuyucuya...
Bana en çok yazdıran duygu, üzüntüdür. Nadiren de mutlu olduğumda yazarım. Üzüntüler, paylaştıkça azaldığından mı acaba?
Günün yazarını tebrik eder, Bayramını kutlarım.