- 866 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Din ve bireysellik
Din ve bireysellik
Profesör tahtaya mükemmel bir formül yazsa ve bir ara yaramaz bir çocuk gelip formülün içinden sadece bir rakamı değiştirse ve formülü binlerce öğrenci de not alıp öğrense ne olur? Dünya üzerinde dini kuralları kanunlarına tatbik ettiğini iddia eden toplumların şu anki hali bu…
Din hep bireyseldi! Zaman içinde toplumsallaştı/ toplumsallaştırıldı…
Evveli ve ahiri içine alan büyük bir sistemin varlığı ve bu sistemin aslında kusursuz çalıştığı apaçık görünüyor. Görünen kusurların bu sisteme uymamak / uyamamaktan kaynaklı olduğu göz ardı edilmemeli. Sistemin kendi işleyişi gereği uygun hareket edenlerle zararı olmadığı, sisteme aykırı hareketlerin ise sistemin çalışmasının bozulmasına müsaade edilmeyeceği için sistem tarafından dışlanacağı ve bunun sonucunun ağır olacağı bilinmeli. Farklı boyutlarda ebedi olarak devam edecek olan insanın varlığının terakki etmeye müsait olması ve sisteme uymamak yüzünden terakki edememe, alçalma gibi bir sonuç ile karşılaşılabileceği muhtemelken; aklı olan terakki etmek ister. Yani açılıp ağaç olmak varken çürüyüp zayi olmayı kimse istemez.
Birey kendisini bencillik, başkalarına hükmetme, her şeyi bildiğini sanma ve sadece kendi düşüncesinin doğruluğu sanısından kurtarmadıkça topluma vereceği bir şey de yoktur. Yani bireysel başlar topluma yayılır iyilik ve terakki de kötülük ve sefalet de... Sıkıntıların kaynağının başkalarına müdahale etmek olduğunu söylüyorum. Bu hakkı kendinde görmek...
İnsanlar hayallerindeki kabul ettikleri yaşam tarzını her ne şekilde olursa olsun sınırlandırıyor ise gerçek yaşamı ile hayali çelişiyor ise bu çelişki hastalık veya sapıklık olarak yansıyor. Adam beraber olduğu kadınları sıkı bir disiplin ve örtü ile sınırlıyor fakat kendisi de rahat ve dekolte hanımlara bayılıyor. İşte bu çelişki hastalık veya sapıklık olarak açığa çıkıyor. Mevlana ne de güzel söylemiş.“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Nasıl olmak istiyorsan öyle davran ki arzuladığın yaşam ile yaşadığın arasındaki fark hastalık yapmasın. İdrar sıkan altına eder. Cinsel açlık çok değişik boyutlarda açığa çıkar. Cinsel açlığı cinsel yasaklarla daha da vahim hale getiren bir toplumun kaçınılmaz sonudur yaşanan. Öyle bir garabet ki adamın hanımı paçoz giysiler içinde kendisi de tango kadınların peşinde. Yani gönlünde olanı kendi dünyasında yaşamıyor. Çözüm cinsellik üzerinde kurulu tabu ve geleneklerden kurtulmak…
En büyük cihat insanın nefsiyle yaptığı cihattır.
Yani Firavunlar da türedi, zalim hükümdarlar da...
Kimi din kurallarını yanına aldı kimi karşısına.
Kurtuluş bireysel olmalı, toplum da bireylerden müteşekkil olduğundan toplum da dolaylı yoldan kurtulur.
Yani kendi dışımızda çözüm aramamızın bize faydası olmayabilir.
Tarih boyunca yapıla gelen en büyük hatadır başkalarını yola sokma isteği. Bütün sıkıntıların kaynağıdır bu. Fakat her birey kendini kendi istediği yaşam tarzından ödün vermeden, başkalarının alanlarına girmeden terbiye etse toplumda çok az hasta ve hastalıklı olur.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Sayın Çolak Nürü okuyup yorumladığınız için teşekkürler.
Yazıda iki eksik tespit etmişsiniz ancak daha fazla eksik bulmak da mümkün elbet çünkü yazı kısa gerçekten. sadece ana fikire yoğunlaşmalı diyorum. katkılarınız kabulüm elbet.
1. madde için kanaatim şudur.
Öyle ise din çerçeve olarak Allahın kabullerini içerir diyebiliriz.
İman ve inanç sadece din konusu ile sınırlı değildir diyorum.
Mesela güven duyduğunuz birine de inanırsınız, hatta felsefi bir akım da olabilir inandığınız. Ateizme de ... İnancı oluşturan nedir orayı sorguluyoruz. Yoksa herkesin farklı kanaatlerini sorgulamıyoruz.
İnanç bir kanaattir, sonuçtur diyorum.
Akıl ve nakil ile öncekilerin(Filozof olur şair, ozan, peygamber...) bilgi birikimlerini kullanarak akıl ile oluşturulan şahsi bir kanaat...
Şahsi kanaat başkalarına dikte edilemeyeceği için diyorum inançta zorlama olmamalı.
Din şüphesiz ki toplumda ki en kompleks kurumlardan birisidir. Bu yazıda iki noktada eksiklik var .
1-Dinin geri planını irdelemeden analiz yapmak doğru değildir.İnanç sadece "din" manasına gelmez.!İnsanda inanç psikolojik bir süreçtir.İnsan neye inanıyorsa onu yayamaya çabalar.şuanda yaptığınız gibi.Yani siz dinin bu şekle getirldiğine inanıyorsunuz.Bunu burada insanlara anlatırken kendi inancınızı toplumsallaştırıyorsunuz.Ya da "X" Partiden sürekli şikayet ediyorsunuz! Buda bir inançtır.Buda anlamlar matrixidir.Sizin girdiğiniz sitelerde hep düşüncelerinizi insanlara aktarıyorsunuz.Şimdi size ben diyebilir miyim ki Ahmet bey bu yorumlarınızı bireysel yaşayın! sağa sola yazmayın! diyemem.Çünki insan sosyal bir varlıktır. Dinide böyle algılamak lazım her insan inandığını elbette diğer insanlara aktarmaya çalışmaktadır.Şuan sizin yaptığınız gibi...
2-Din motivasyon aracıdır.! yani insan ömrü çok kısadır.diyelim ki 80 yıl ,90 yıl son derece kısa bir süre...İnsanı yaşatan en önemli pratik ,var olma -yaşama iç güdüsüdür.insanlara dinler cennet vaad ederler.öldükten sonrada yaşayacaklarını idda eder.Dine inanmayanlarda zamnında benzer şeyleri yapmadılar mı? Örneğin platon öğrencilerini bir arada tutabilmek için, onların motivasyonunu yükseltmek için onlara dedi ki;ben 63 bin yıl sonra geri geleceğim..!Benzer şekilde skolastik dönem filozofu epiküros öğrencilerine;"ölümden korkmayın! biz varken o yok.O varken biz yokuz" demiştir.
Kısacası dinler insanları bir arada tutup onları ortak gayede aynı grup dinamiğinde buluşturmaya çalışan bir değerler bütünüdür.Siz eğer dinin bu işlevsel fonkisiyonlarının biran an önce ortadan kalkmasını istiyorsanız.Pozitivizmin insanlara "öldüklerinde nereye gideceklerini aktarmasını bekleyeceksiniz.! insanlar öldükten sonra nereye gidecek? Nelerle karşılacak bunu pozitif bilim bulmadıkça siz daha çok defa dini bu şekilde göreceksiniz.
Ne kadar dinsel önemsemeli ve önermeli zat-ı muhterem tanımışsam, hepsinde gördüğüm belirgin garabet şuydu:
Dinsel ve toplumsal ahlak anlayışları siyah ve beyaz kadar ayrışmıştı, çelişmişti..
Kendilerini müslüman sanıyorlardı. İsmen de öyle idiler..Ama en 'gavurcu' işeri bunlar yapıyordu.
Evet Sayın Ahmet Bektaş Bey, ne doğru bir tespitle bitmiş yazınız.
"En büyük cihat insanın nefsiyle yaptığı cihattır."
Bunu toplumsalına taşımasıyla diye ilerletiyorum efendim.
Esenlik dileğiyle..
Göktürkmen tarafından 4/19/2008 11:25:30 AM zamanında düzenlenmiştir.