- 835 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Bağlar Bozulmuş
BAĞLAR BOZULMUŞ
“Bağlarına vardım bağlar bozulmuş
Candarmalar garagola dizilmiş
Sana derim sana Cevriye dostum
Bizim evrak Gayseri’ye (Kayseri) yazılmış”
.
Yahya abi söylerdi bu ağıdı. Yanık sesiyle bir başladı mı bozlamaya yürekleri dağlardı. Hikayesi var bu ağıdın. Lakin araştırdım bulamadım. Dayım oğlu şimdi Avusturya’da. Sıla-i rahim ettiğinde soracağım bu türkünün hikayesini. Söz. Öğrenirsem sizinle paylaşacağım.
Bizim köyün bağları var,bakımsız.O dağları bağ eden güzel insanlar gitti.Bizler onların yetiştirdiği bağları harap ettik.Bağlarımıza sahip çıkamadık. Bağa bakmadık ki üzüm olsun.Üzüm yemeye yüzümüz olsun.Yine de kayısıydı,bademdi,cevizdi oluyor.Hele kuşburnu ve alıç alabildiğine...Biz bağlardan bağımızı keseli hayli zaman oldu. Ama bağlar, bizim bağlarımız ürün vermeye devam ediyor hâlâ...İnatla,sebatla.Bu ne güzel bir sadakat Tanrı’m!
Nankörüz biz. O atalarımızdan yadigar kalan bağları viran ettik. Bu armağana sahip çıkamadık. Köyde Tayfun,bizim Osman,Mıkdat ve Ertuğrul duyarlıkla bağların bakımını yapıyorlar. Bağları bağ olacak çok yakın bir gelecekte. Allah emeklerini zaya salmaz inşallah!
Geçenlerde Öküzpınarı’nda alıç topluyorum.Bir baktım.Alıca bir asma sığınmış.Asmanın dalları alıca sarılmış.Üzüm ki alabildiğine.Bir de tatlı.Biraz topladım.Getirdim.Bir kasa da satın aldık.Pekmez yapacağız.Ezip şiresini çıkardık.Fatma işi biliyor.Dedi ki:
“Pekmez toprağı katacağız şireye.”
Doğru söylüyor.Asit giderici olarak pekmez toprağı katmak lazım.Kitaba baktım.Sönmüş kireç,odun külü ve karbonat da aynı amaçla kullanılıyormuş. Memetgil’de sönmüş kireç var,biliyorum.Gittim sönmüş kireç getirdim.Peruz ısrarcı:
“Mısdafa,biraz pekmez toprağı bul.Seyhangil’de vardır.İcat çıkarma.Eski köye yeni adet? Kireçle pekmez yapıldığı nerde görülmüş?”
Ben kitaba güvenirim.Kitapta yerini gördüm arkadaş. Muzaffer İris’in “Süryani Mutfak Kültürü ve Yemekleri” adlı kitabında (Sayfa 204). Dinlemedim Fatma’mı...Sönmüş kireç kullandım pekmez toprağı yerine. Akşamdan şireyi kestirdik. Sabah erken kalktık. Pekmez yapacağız taman...Yağmur yağıyor. Ne yapalım? Aşağıda soba yaktık. Koyduk kazanı ocağa. Şire kaynıyor. Ama kokusu bir hoş. Peruz işkillendi. Bir kaşık aldı ağzına tatmak için. Yüzünü buruşturdu:
“Öğğ...Bu ne? Böyle şire mi olur? Ben sana demiştim elden ayrıksı Mısdafa’m.Onca emek verdik.Zaya gitti emeğimiz...”
Bıraktı elindeki çömçeyi. Çıktı dışarı...Söyleniyor. Haklı yerden göğe. Ben çömçeyi aldım elime. Biraz karıştırdım şireyi. Bir de ben baktım tadına. Berbat bir şey. Olduğu gibi bıraktık.
Şimdi düşünüyorum da ben nerde yanlış yaptım? Kitaplar yalan söylemez. Ben kitaba uydum. Kirecin oranını mı tutturamadım acep? Herhalde öyledir.
Bir daha aklımın ermediği işlere el atar mıyım? Tövbeler tövbesi. Alacağım dersi aldım.Elimin kalemiyle hanım işine karışmam gayri.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.