- 502 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOKTA ACELE ETMEYİNNNNNNNNN...
Bu aralar en sevdiğim halim; duran halim...
Öylece duran halim...
Kısa ve ani duruşlarda mesafesi uzun olmayan yoldan çocukluğuma gitmek...
Sonra dönmek oradan, okul yıllarına, dünyayı algılamaya henüz başladığım yıllara...
En büyük sorunumun alınamayan spor ayakkabım olduğu dönemden, yetiştirmekten bitkin düştüğüm projelere geliş arasındaki çabukluk; göz açıp kapama hızında...
Ki ;haksızlık etmeyeyim “Panter” marka, mavi beyaz, ucuz yollu bir spor ayakkabım olmuştu; “Beden eğitimi dersi için pahalı spor ayakkabıya ne gerek var, ilerde alırız daha iyisini...” telkinleriyle...
İyi olan ne varsa, ilerde olacaktı...
İyi bir çamaşır makinesi isterdi annem...
Kendisine ait olsun da, iki göz oda da olsa bir evi olsundu...
İyi bir çanta lazımdı kardeşime...
Atari istiyordum ben en çok da...
İlerde o da olacaktı...
Biz ileriye yaklaştıkça, ileri daha da ileri gidiyordu sanki...
Offf!..
Babam hiç bir şey istemezdi...
İleriyi yakınlaştırmak için hepimizden çok çalışmaktı görevi...
Sonra başardık...
İleriyi yakaladık...
Hatta bir sürü de tur bindirdik...
Bir tek spor ayakkabının değeri yok benim için şimdi, bundandır ki her spor ayakkabı reklamında kanalı değiştirip, kendimce öcümü alırım gelmiş geçmiş tüm spor ayakkabılardan...
Hiç biri yağmurlu, karlı havada bile aynı gün içinde defalarca vitrinde seyredip, ayağımda hissettiklerimden daha değerli değil...
Oysa spor ayakkabının bağlarını çapraz takma antrenmanı bile yapmıştım bol bol...
Anneme sormadım ama, eminim bir ahbabımızın yenisini aldığından eskisini bize verdiği çamaşır makinesi kadar önemli değildir, sonrasında aldığı bir çok çamaşır makinesi...
Evet, önce iki odaydı...
Sonra oda sayıları artan evler de oldu...
Üst katta ev sahibinin oturma endişesi!..
Kira geciktiği zaman evde olduğumuz belli olmasın diye ışıkları söndürür, biz ışıkları sönmüş ailenin iki çocuğu olarak hiç ses etmezdik, ama normalde kimse de bizi susturamazdı...
Çocuk vardan, yoktan anlamazdı ya hani?..
Biz opsiyonel olarak, kira ödenemediğinde anlardık...
Ama hep bir aradaydık, hep birden, ailecek susuyorduk...
Var mıydı daha güzeli?..
Sonra dağıldık...
Aynı masada yemek yemeyeli bin yıl oldu sanki...
Kardeşim evlendi...
Aile üyelerinin kiminin toplantısı oluyordu...
Kiminin şehir dışına seyahatleri...
Yetiştirilmesi gereken işler, hiç eksik olmuyordu hulasa...
Biz çok ileri gittik...
Çoook!..
Bir hafta öncesinin görüntüsü çok net değildir bende...
Ama yirmi yıl öncesini her saniyesinden keyif alarak, bir kare atlamadan hatırlarım...
Kirada oturduğumuz evin balkonundaki kırmızı çinileri hatırlıyorum misal, çünkü çinilerin birleşmesiyle ortaya çıkan çizgiler boyunca, çizgiden çıkarmadan arabamı sürerdim binbir umutla...
Ara sıra bu evin önüne gider, sahici arabamın içinde seyrederim...
Biliyorum anlaşılması kolay değil ama, kapıyı çalsam ve açan kişiye şöyle bir duvarlara bakıp, odaları dolaşıp anı tazeleyeceğim desem?..
Oturma odasındaki rutubet sorunu devam ediyor mudur hala?..
Poşet içine doldurulmuş bezle maç yaptığımız koridor, ben büyüdüm diye kısalmış mıdır?..
Bilemem... ***
Yaşarken tanışıyoruz birileriyle...
Komşumuz oluyorlar...
İşçimiz, patronumuz, arkadaşımız, öğrencimiz, öğretmenimiz, bakkalımız vs...
Hepsi ilk bakışta hep yerlerinde duracak gibiler...
Sonra sinsice gidiyorlar...
Yenileriyle tanışıyoruz üstüne...
Onların arasından gidenler de oluyor...
Biz çıkıyoruz birilerinin hayatından, bir evden diğerine taşınırken örneğin...
Veya mezun olurken liseden...
Dün ekmek aldığınız bakkal, süper marketlerle rekabet edemeyip kapatıyor dükkanı...
Farkında değiliz ama gidiyorlar...
Bir yerlere gidiyorlar...
Bir sebepten gidiyorlar...
Muhakkak gidiyorlar...
Çok ileri gidiyorlar...
Çoook!..
Durun öylece ne olur...
Gitmeyin bir yere...
Koşmayın yalvarırım...
Ne için bu acele?..
Şimdi olmayacaksa, ilerde olmasın manası yok...
Her şey şimdi güzel...
Ve hatta şimdiden çok daha beride olanı; şu an...
Tüketmek istediklerimize ulaşmak isterken, tükenen bizleriz...
Durun!..
Aile sıcaklığımız...
Samimiyetimiz...
Yan yanalığımız...
Durun lütfen!..
Vazgeçtim spor ayakkabı düşlerimden...
Zaten çocukçaydı...
Annem komşuda gördüğü için çok istemişti o çamaşır makinesini...
Ev isteği ise, kendini güvenceye almak içindi...
Kardeşime çantası bir süre daha giderdi...
Her şeyi tüketmek için bahanemiz var işte...
Oysa yetinebilsek mevcut olanla, en azından kendimizi tüketmeyeceğiz...
Durun öylece ne olur...
Çok ileri gitmeyin...
Çoook!