Bir elmanın iki yarısıydık seninle seni tanrı yaptılar.
Adından da anlaşılacağı gibi, ilk konumuz elma ve tanrı .Elma ile başlamış olmamım nedeninin gayet açık olduğunu düşünüyorum, ama anlamayanlar için bir açıklama daha yapayım.
Dünya tarihine, en azından bu evrende elmanın yeri çok büyük,Adem ile Havva’dan başlayan Newton ile devam eden, en sonunda da Steve Jobs ile son bulan, en azındanşimdilik. Tarih de atladığım bir sürü
elma hikayesi vardır elbette ama onlar başka bir hikayenin konusu.
Bu elmanın hikayesi biraz daha düşündürücü, elmalar vetanrıları yani bizler. Bir elma ağacını düşünün, Kırmızı, yeşil, sarı, rengifark etmez. Çünkü ırkçı değildir elmalaren azından biz kendi içlerinde böyle bir sorunları olmadığını düşünüyoruz.Yeşil demenin nefret sözcüğü olmadığıkırmızın soyluluk belirtisi yada sarıolmak aptal olmak anlamına gelmiyordur onların dünyasında eminim.
Yada böyle olmasını umut ediyorum.Tanrıları olarak evet tanrıları çünkü ;
O elmaya hayat veren o elmanın yaşadığı dünyayı sizyarattınız, yani ağacı en azından elma böyle düşünüyor. Dunun için mantıklı sebepleri var o tanrısınıgörüyor.
Gübre veren, sulayan, ona bakım yapan sizdiniz ve o sizigördü.
Ama onun tanrısı yukarıda değil aşağıda, zamanı geldiğindeyani olgunlaştığında hayatını alacakolan da siz olduğunuza göre bu sizi aynı zamanda ölüm meleği yapar.
Peki elmanın hayali var mıydı?
Öldükten sonra yaşama inanıyor mu ?
Ateist miydi ?
Yoksa dindar mı ?
Bence bu ayrımlarında elmalar arasında sorun teşkil ettiğinidüşünmüyorum, sonuç olarak aynı kasaya gireceklerdi hepsi aynı gemideydiler.
Peki bu elma size körü körüne bağlı mıydı ?
Öyle olmalı çünkü onu daha çok küçükken çiçekken bu yaşınakadar korudunuz.
Peki hiç düşündünüzmü?
O elmanın karşı daldaki başka elmaya aşık olabileceğini veya böyle bir aşka sahip olduğunu.
Öldükten sonra beraber olmaya söz veren bir çift elmadalından koparıldıktan (öldükten) sonra öyle ya sonuç olarak hayatı son buluyor değil mi?
Elma cennetin de buluşacaklarına söz veren iki elma ne kadar romantik değil mi ?
Kısacık hayatların da aşık oluyorlar bir birleri ileyaşayacakları bir dünya olduğuna inanıyorlar. Çünkü cennette elleri ve kollarıolacak ve birbirlerine sarılabilecekler koklayabilecekler.
Acaba o da kendi gibi mi yani elma gibi mi kokuyordur ?
diye hayalleri vardır.
Ve o gün gelir en sonunda cennete taşınacakları arabalarkutular kasalar. Şans eseri aynı kasaya düşer bizim aşıklar.
Ama kader bu ya toplama sırasında kasadan düşer birtanesini. Otların arasında kaybolur yardım ister otlardan el birliği ile kaldırırlarelmayı daha yukarıya, sevdiği elma kasanın tahtaları arasından ona bakmaktadır,bizim elma ise tanrısına, o görür onu unutmaz o her şeyi görür onu da alacaktır cennetine, diyedüşünür
Bağırır, ağlar, sızlar, ama görmez onu tanrısı birkaç düşenelma daha görür, tanrı onları da görmez görse de belki umursamaz. Acelesivardır belki,
Belki bu sene hasat çok iyidir bir kaçını da kurda kuşabırakmıştır.
İnancını kaybetmeye başlar bizim küçük elma
Aslında bizim bu elmanın rengi herkes gibi değildir yanıkendi ağacında ki herkes, diğer elmalar ondan daha kırmızıdır ve daha düzgün‘’o yüzden mi istemedi beni’’ tanrı diye düşünmeye başlar.
Bunun olması mümkün değil o şefkatlidir .
Onun her şeye gücü yeter busöylediklerini görmemişti ama ona dallar anlatmıştı, onlarıburaya o getirmiş.
Toprağa ekmiş ve üzerine de su dökmüş, sonra her güneşdoğduğunda uğramış ve beslermiş.
Dallarimrenirmiş yıllardır buradan ayrılan elmalara. Cennete giderlerken arkalarındanbakarlarmış.
Onlarda gitmek istermiş
O küçük elma bunları düşünürken tanrısı uzaklaşmış sevdiğikız da şimdi elmalar arasında kadın,erkek, gay, lezbiyen, gibi ayrımlar da olmadığını var sayıyoruz sonuç olarakirili ufaklı elma onlar.
Hikaye yerini bulsun diye yere düşen elma erkek oldu.
Güneş batmaya başlamış hayatı boyunca güvenli yuvasından izlediği güneş üzerinebatıyormuş.
Korkmaya başlamış her gece dua ettiği gibi yine dua etmiştanrısına, uyuya kalmış sabah çok zor uyanmış açlıktan ve susuzluktan ölüyormuşama onu besleyecek bir ağacı yokmuş.
Gözlerini açmış ona bakan bir çift güzel göz görmüş şefkatlibir çift göz bir dil darbesi ile kaldırmış bizim elmayı yerden, sevinçle açmışgözlerini. Tanrısının yanında gördüğü her zamanki meleğiymiş bazen onun üzerinebiner gelirmiş.
Ta ki o güzel gözlü eşşek melek onu dişleri ile iki parçayaayırıncaya kadar. Kanı akmış o melekkanını da yalamış yutmuş soluk soluğa onlarca parçaya ayırmış ve yutmuşbizim gariban elmayı son ana kadar umut etmiş tanrısı gelecek ve meleğinekızacak onu kurtaracakmış ama olmamış.
Diğer elmaya ne olduğunu bilmiyoruz tahmin edebiliyoruz ,bir fabrika da elma suyu olmak için kanını çekmiş olabilirler veyahut birmanavda ölümü bekliyordur.
Şimdi herkes dünyanın kocaman bir elma ağacı olduğudüşünsün, kendini de elma.
Sizi beslediğini koruyup kolladığını düşündüğünüz tanrınınsizden çıkarı nedir acaba ?
Bir çıkarı olmamasıihtimali çok zayıf, kendi suretinden yarattığını düşünüyoruz yada öyle söylüyor.
O surete benziyorsak, bizler bir elmaya merhamet göstermiyorken.
O nedengöstersin bize merhamet, işin özü dünya denilen ağaçta birer elma olmaihtimalimiz oldukça yüksek. Sadece hasat ne zaman onu bilmiyoruz.
Başka açıdan bakarsak tanrıya kocaman bir enerji bu büyükenerjiyi de güzel çıtır çıtır bir ekmek olarak düşünelim.
Bu ekmeği, on eşitparçaya bölelim, sonra bu on dilimi ortadan ikiye bölelim elimizde yirmi dilimekmek var.
On parçası ile dünyayı evreni yaratalım dağlar, denizler,okyanuslar, vs vs..
Diğer on parçayı da on eşit parçaya böldüğümüzde, yüz parça ekmek olur elimizde bunlar ilecanlıları yarattık. Ve bu her parça kendi enerjilerini yarattı, yani tanrıyı birbütün ekmek olarak görüyoruz tanrının yeniden var olması için bu ekmekdilimlerinin her birinin yeniden yerine geçmesi gerek en küçük parçasına kadar.
Elma olmaktan daha iyidir diye düşünüyorum yüzlerce örnekyazılabilir.
Aslında bu yazıya başlamamın tek nedeni de asla bizden başka hiçkimsenin acıların olduğuna inanmayışımız.
Bir bok böceğinin böcekler diyarındaberaber bir şeyler içtiği dostları ya da romantik bir akşam yemeği yediği biraşkı olmadığını nereden biliyorsunuz. Konuşmuyor olduklarını düşünüyorsunuz amabizim onları anlayamadığımız gerçeğini göz ardı ediyorsunuz.
Sonuç olarak büyük olmanız sizin daha büyük bir paya ya da daha büyük bir enerjiye sahip olduğunuz anlamına gelmez. Tanrıyı yeniden görmek istiyorsanız ekmeğin her parçasına
ihtiyacınız var bunu unutmayın.. En küçük çimenden en büyük okyanusa kadar.
Üçekimikibinonüç
ertankorkuç
YORUMLAR
Tam da kış yaklaşıyor elam gibi her derde deva bir meyve var ki günde iki tane yememiz önemle duyruluyor uzmanlarca yani biraz vicdan yapıcam bu durumda.Elmanın da duyguları olduğunu canlandırırsam zor olacak bu süreç.Şaka bir yana güzel bir yazıydı altını çizeceğimiz nokta her canlı ki bir tohumdan büyüyüp bize besin olan her tür meyve sebze bitki ve diğer canlılarında elbet bir dünyaları olmalı ama hayallerimiz yeter ama yetmez onların dünyalarını tanımlamaya.Belki biraz düşünmek adına ya da eziyet ederek sırf çıkarlarımız için öldürdüğümüz canlılar adına evet tekrar bir düşünmemiz gerek bir insana nasıl bir insan olmak yakışır diye.