- 1804 Okunma
- 14 Yorum
- 7 Beğeni
BENİM AŞIK KANARYAM
BENİM AŞIK KANARYAM
Bir kanaryam vardı.Seneler evvel.Yeni yumurtadan çıkmıştı.
Babamın bir meslektaşı beni çok sevdiğindenmidir bilmem, ilk istememle beraber o kanaryayı bana hediye etti.
İsmini aşık koydum.
Sizin benim gibi yemek yer,su içer,konuşurdu.Bir ötüşü vardı ki size tarif edemem.Kuştu ama aşırı akıllıydı.
Çekirdek,normal ev yemeği vs vs ne bulursa yerdi.
Suyu benim bardağımdan,rakıyı babamın bardağından içerdi.En uzun ötüşünü ya benim omzumda ya da holdaki vestiyerin üzerindeki aynada kanat çırpıp uçarak yapardı.Evde başka kimsenin omzuna konmazdı.
O kadar akıllıydı ki, bizim çekirdek yediğimiz her anda tabağın içinde bitiverirdi.Oturma odasında kendine çekirdek dolu bir yer yapmış,vitrinde...
Annem aslında çok titiz bir kadındır.Nasıl farketmedi, ya da farketmedik bilmiyorum.
Küçük bir hasır sandık, süs eşyası vardı o vitrinde.
Çekirdekleri oraya depolama yapmış kanaryam.Sanırım hafif olduğundan sandığın ağzını gagasıyla açmış olmalı.Ya da bilmiyorum, ayağıyla da olabilir.
Çünkü süper zeki bir kuştu.
Ortalarda yeyip, içip, gezdiğinden pek kafesine girmezdi.Sadece tuvalet için.Belki inanmayacaksınız ama durum böyle.
Anneannem bize geldiğinde ıspanağı hep su içinde temizlerdi.Ve bizim aşık o suyun içine ıspanaklar düşmeden bir güzel yıkanırdı.Gel zaman git zaman daha saysam inanmazsınız belkide,çünkü bunları kuş yapan...
Gelenimizi gidenimizi herkesi kendine hayran bırakırdı.
Kuşu bana veren kişi sonra benden onu geri almak istedi bir gün.Sana bir başka kanarya vereyim kızım, diyerek.
Aradan iki sene geçmiş hiç verirmiyim?
Vermedim.Ayda bir rutin aralıklarla, bazen de sık sık geliyordu istemeye.Yine vermedim.
Anladım dedi,çok seviyorsun.Ama çok üzüldüm. Sana yenisini verecektim.onun çiftleşmesi gerek...
Umrumda değildi esasen.Ölse bile diyordum ,onu; babamın çiçeklerinden birinin dibine gömeceğim.
Peki, dedi ayrıldı evimizden.Babama defalarca söylemiş, çiftleştireim vereceğim geri.
Çok af edersiniz ama ne o benden ne ben ondan ayrılabiliyoruz.
Evin içinde her yere beraber...
Yerimden kalktığım an, hemen omzumda bitiveriyordu.Kovsam ki, kovmak ne mümkün gitmiyordu.
Uzun bir zaman geçirdi bizimle , bizim evde.Evde ki her odayı gezmişti hemen hemen.Sadece bir oda hariç.
Yani wc ve banyoyu da gezdi benimle beraber...
Ama ben o odaya pek girmezdim.Girsem de aşıktan kurtulduğum anlarda anca.Çünkü annemin çamaşır astığı, küçük bir çamaşır odasıydı.
O odanın camı, nasıl desem size, kar yağmur olmadığı sürece hiç kapanmazdı.çamaşır odası olduğu için.Ama bizim kuşumuz, açık camlara alışkındı.Yani diğer odalarımızın camı da pek kapanmazdı yazları.ki ben onunla balkona bile çıkardım.
uzatmayayım...
Bir gün o odaya omzumda aşıkla girmek zorunda kaldım.Hiç farkında olmadan.Annemin çağırmasıyla.Ve odanın kapısını açınca, kazağımın kolu kapı koluna takıldı.Aşık o an da, çırpındı, çırpındı.Deli gibiydi sanki.Bir türlü durmuyordu.Normalde ben ona ses verince durup dinleyen kuş beni duymuyordu.
Odayı kaç kere dolaştı bilmiyorum.Annemle şaşkınlığımızdan, cam aklımıza gelmemişti bile.Öylece ona bakakaldık.Annem babamı, ben babamı çağırıyoruz ki avaz avaz.
Akşam saatleriydi...
O kadar dairesel uçuştan sonra,aşık camdan fırladı gitti.
Peşinden atlamak istedim inanın...
ki atlayacaktım da.Babam odaya ne zaman girmiş anlamamıştım.Kolumdan, bacağımdan tuttuklarını hatırlıyorum ama hayal meyal.
Eminim ölmedi o.ama kuş ömrüne bakarsak 3-5 sene önce ölmüş olmalı.
Bir kediye yem olmadığını ve kendine yeni bir yuva bulduğuna eminim.O kadar zeki bir kuş bunu başarabilmiştir çünkü...
Sonra düşündüm,neden böyle bir olay yaşamıştım...
Acaba o kuşu bana verene istediği zaman geri mi vermeliydim...?
Sonra dedim ki,o kaçmadı ki.şaşırdı...
O odaya yabancıydı.İlk kez girdi.O odayı yabancılaması,şaşkınlıktan pervasızca kanat çırpa çırpa uçuşu ve en sonun da camdan kaçışı bundandı...
Bazen ne kadar çok sevsekte bir şeyleri, ayrılmak zorunda kalıyoruz istemeden...
ne kadar sevsekte bir şeyler sebeb oluyor ayrılıklara...
acaba neden?
Kader...!
ELİF KESKİN(KARABULUT)ŞİİRLERİN ŞAİRİ....
YORUMLAR
Siz ona sevgini vermişsiniz. O da size bağlanmış...
Sonra özgürlüğe uçmuş.
Kaderi öyleymiş...
Zaten bu tür bağlanmaların er geç sonu gelir.
Çünkü kuşların da kısacık ömrü vardır.
Kim bilie.
Belki evinizde ömrü dolsaydı belki daha fazla üzülürdünüz.
Bizim de bir muhabbet kuşumuz vardı.
Uzatılan ele konardı.
Hastalandı ve öldü.
O zamanlar 3-4 yaşlarında bir oğlum vardı.
Eşim dedi ki, karşı karşıya geçip ağlaştık...
Bizim bağlantımız da böyle bitti...
Sevmek ne güzel bir duygu...
Ah sonunda böyle hüzünler olmasa...
Sağlıklı günler Elif Kızım...
Tebrik ederim Güzel akıcı bir yaşam öyküsü olmuş Elif hanım .Geçenlerde bir yazarin öykü kitabını aldım hatta ilk defa bir öykü kitabı aldim bir yazar elinden diyebilirim acikogretim sinavlarim oldugu icin el atamiyordum arabanin içinde torpido gozunde gezip duruyordu benle neyse orta yerinden açtım okumaya başladım.
Yazar arkadaş şöyle diyordu; ""Anamın sac da pişirdiği borekleri yedikten sonra karnım ağırdı cekyat'a yattım uyumuş kalmış im "" güldüm kendi kendime sizin konunuz ne güzel . Tekrar tebrik eder devamını beklerim sevgilerimle.
... ne kadar sevsekde, saklasakta hayat kendine bir yol buluyor mesela çocukları düşünün sizlerle ne mutlu
vurdum duymaz olmasına rağmen zamanı gelince bağımsız bir birey olarak uçup gitmiyor mu,yeni arkadaşlara veya yuva kuracağı kimseye kuşta zihninde varlığından önce var olan özgürlüğe uçup gitmiş,
gelmemeside bence bundandır,güzel bir paylaşımdı.
Elif hanım bende sizin sayfanıza konuk oldum.Hayvansever biri olarak çok mutlu olduğumu belirteyim 5 yıl kanarya besledim, öldükten sonra uzun bir süre kuş beslemedim. Fakat bitimsiz sevgim var olunca muhabbet kuşlarıyla da iç içe yaşadım yıllarca...Aşık kuşunuzu anlattıklarınıza inanıyorum, gerçekten çok kuvvetli sezgileri var...Sevgilerimi bıraktım güzel sayfanıza...
Oya gedik tarafından 1/19/2014 9:23:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
İnanın, bu yazdığım üçüncü yorum, artık nasıl ulaştıramadımsa. Gerçi yazdıklarımı da unuttum...
yazınızı büyük beğeni ile okudum. Kuşlarla benim de özel bir bağım vardır eskiden beri. Ama eminim ki, o güzelim kanarya bir şekilde koruyup kollamıştır kendini; kuş deyip geçmemeli, çoğu insandan daha akıllı ve çok daha duyarlı.
Sevgiyle kalın...
Merhaba. Demin yarım sayfa bir yorum yazdımdı, uçmuş gitmiş.
O zaman, yineliyorum. Yazınızı büyük bir beğeni ile okudum.Hani benim de kuşlarla özel bir bağım yok değil...
İnanıyorum ki, kaçıp giden o güzelim kanaryanız, kendini koruyup, kollamıştır. Kuş deyip geçmemeli, çoğu insandan daha duyarlı, hatta daha akıllı. En azından, hissediyorlar bizlerin onlara olan düşkünlüğümüzü.
Önceki yorumum daha uzun ve daha duygusaldı, tüh...
En içten sevgimi gönderiyorum. Güzellikler sizinle olsun, bu arada yeni bir kuş edinirseniz, pek kafesinden çıkarmayın, hele ki camlar açıkken...
Merhaba. Demin yarım sayfa bir yorum yazdımdı, uçmuş gitmiş.
O zaman, yineliyorum. Yazınızı büyük bir beğeni ile okudum.Hani benim de kuşlarla özel bir bağım yok değil...
İnanıyorum ki, kaçıp giden o güzelim kanaryanız, kendini koruyup, kollamıştır. Kuş deyip geçmemeli, çoğu insandan daha duyarlı, hatta daha akıllı. En azından, hissediyorlar bizlerin onlara olan düşkünlüğümüzü.
Önceki yorumum daha uzun ve daha duygusaldı, tüh...
En içten sevgimi gönderiyorum. Güzellikler sizinle olsun, bu arada yeni bir kuş edinirseniz, pek kafesinden çıkarmayın, hele ki camlar açıkken...
Aranızdaki o özel bağı ne güzel dile getirmişsiniz; keşke sonu mutlu bitseydi...
Kuşlara olan ilgimi ve sevgimi yaşadım yazınızda; zira benim dünyamda sıcacık bir yer tutarlar ezelden beri.
Ben de katılıyorum size,eminim ki bir şekilde korumuştur kendini. Ama dediğiniz gibi; şu ayrılık olmasa: Basit bir obje ile bile dostluk kuran biri olarak derim ki: Sonu ne olursa olsun, sevmek, sevebilmek, bağlanmak yaşama sevinci veriyor bize.Ama ne ya da kim olduğu asla önemli değil, önemli olan bizim yaşadığımız o engin duygu...
Kutluyorum bu güzel çalışmanızı. Sevgiyle kalın, en iyi dileklerimle...