Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
glenay
glenay

KUŞBURNU

Yorum

KUŞBURNU

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1295

Okunma

KUŞBURNU

KUŞBURNU





Kuşburnuyu budarlar
Aman fışkın sürmesin diye
Beni burdan kovarlar
Yavrum, güzel sevmesin diye

Kız geline bak geline
Kınalar yakmış eline
Gelin kurban olayım
Seni bana verene



Bu türküyü en çok annemden duyardım. Radyoda dinleyip, eşlik ettiğim de olurdu. Keşke
herşey şarkılarda türkülerdeki gibi güzel olsa. Sözgelimi hiç bir kadın terkedilmese, sevgi

hayatımızın her bölümünde ellerimizi bırakmasa.Kadınlar bir başlarına kalarak çocuklarını

büyütüp, yetiştirmek zorunda kalmasalar. Ne yazıkki öyle olmuyor. Ya boşanma, ya da

erkeğin ölümü sonucu kadınlar çocuklarını, engebeli hayat koşullarında yetiştirmek
zorunda kalıyorlar..

İlk gördüğüm örnek ben ve niceleri.

Fatma hanımı geçen yıl bu zamanlarda evimizin önündeki belediyenin bizi bahçemizden

park alanı olarak aldığı yerde gördüm. Orasını daha düzenlemedikleri için doğal haliyle

kesilen kavaklardan çıkan sürgünler, kuşburnular, eriklerle öylece duruyor. Fatma oradan

kuşburnu topluyordu. Ben de kuşburnuların az daha kızarmasını bekliyordum toplamak
için.

Kahvaltımı hazırlamış, yapmak üzereydim.Onu görünce yanına indim. Aslında amacım yeni

bir yüzle tanışmaktı. Kuşburnu bir bahaneydi. Yanına gittiğimde eline geçirdiği poşetle

kuşburnuları koparmaya çalışıyordu. "Kolay gelsin. Bu kuşburnuları ben toplayacaktım."

dedim. Hemen toparlanıp yanıma geldi. Esmer, sakin yapıda gülümserken bile yüzündeki

hüznü saklayamayan biriydi. Düzenlenmeyen yerdeki inişli çıkışlı minik tepeciklerden

birine o diğerine ben karşılıklı oturduk. İhtiyacı olmasa buralara kuşburnu toplamaya

gelmeyeceğini söyledi.

Başladı hayat hikâyesini anlatmaya. Kocası genç yaşta ölmüştü. Dört çocukla bir başına

kalıp çocuklarını büyütüp evlendirdiğini. Ne iş bulursa yaptığını, çocuklarının her birinden

bir dert geldiğini anlattı. Bu arada ben de ona hayırsız bir adamla nasıl evlenip ayrıldığımı

benim de aynı onun gibi ailemin yanında ama çok sıkıntılar içinde çocukları büyüttüğümü

anlattım. Kırk yıllık dost gibi olmuştuk. Artık günlük sorunlarımızı konuşmaya başladık.

Oğlunun biri evlenmişti ama ona hediye getirilen altınların karşılığını vermiyordu. Burada

da artık her şey karşılıklı oldu. Eskiden istediğin hediyeyi götürürdün ve kimse karşılık

beklemezdi. Doğal olan da bu değil mi? Ne yazık ki şimdi biri altın getirirse mutlak onunda

altın getirmesini bekliyor. Oğlunun bu gelen altınları ödemediğini bu yüzden kendisinin

almak zorunda olduğunu. Şu anda bu yüzden paraya gereksinimi olduğunu söyledi. Öyle

sıkıntı içindeydiki hemen evdeki altınım aklıma geldi. Ona şu an gerek duyduğu bir altını

verebileceğimi söyledim. Almak istemedi. Zorlayarak vermek istediğimi, şu anda benim

bir sıkıntım olmadığını, dilediğim zaman alabileceğimi söyledim. Yüzündeki hüzün

gülümsemesiyle"Allah razı olsun." dedi. Ama inanki seni zor duruma sokmak istemem dedi.


O günden sonra evime gelip giden bir tanıdık, bir arkadaş oldu. Bir şeye gerek duyarsan

duymazsan da her zaman beklerim demiştim. Her geldiğinde elinde üzüm gibi, doğal erik

tarlalardan toplanan yenilen otlar gibi armağanla gelir. Neden getiriyorsun, hiç gerek yok

yok ama sağol, çok teşekkürler derim.


Bugün yine kahvaltımı hazırlarken geldi. Sabah sabah bana kimse gelmez, Fatmanımdır

dedim. Aldanmamışım, oymuş..Kapıyı açtım. Yine elinde bir poşet, doğru mutfağa girdi

elindekileri bırakmak için. Yine mahçup oldum. " Niye zahmet ettin, sağol ama ."

Fatma Kırıkkale’liydi. Kırıkkale Kırıkhan ilçesinin yakın bir köyündenmiş. Bayramdan sonra

köye gitmişler. Köy evini tamir ettirip, pekmez yapmışlar. Pekmezlerinin çok güzel , doğal

olduğunu söyledi. Getireceğini ama koyacak bir şey bulamadığını söyledi. Doğal diye bir

kez tanıdık aracılığıyla pekmez aldığımı, pekmezin bozuk çıktığını,bir daha almaya yemin

ettiğimi söyledim. Sana tattırmak için getireceğim. Biz pekmezimizi sadece toprakla

kaynatırız dedi.

Ben kahvaltımı yaparken yalnız çay içebileceğini, kahvaltısını yaptığını söyledi. Gerçekten

ırgat bir kadındı. Irgatlıkta çalışan kadınları, çalıştıranları dinledim ondan. İnşaallah başka

bir yazıda anlatırım onları.

Öğleden sonra annemde olurum. Pekmezi oraya getir, tadına bakalım, belki annemler de

alır dedim. Aşağıya birlikte inerek ona annemin evini gösterdim. O ayrılırken yan bahçede

kuşburnu toplayan kadını gördü. Ben de toplayayım dedi. Poşetin var mı diye sorarken

elindeki poşeti daha doğrusu naylon torbayı gördüm. Hadi şimdilik Allahaısmarladık derken

kuşburnulara doğru yürüdü.


Bir ara mutfağın penceresinden baktım acaba daha topluyor mu diye. Kuşburnu topladığı

torba elinde kıyıdaki kalın odunları yüklenmiş götürüyordu. Fatma altmış beş yaşındaydı.

Konuşması ağır, ağırdı. İş yapması hiç te ağır değildi. Ne iş olursa yaparım diyordu zaten..


Annem sobadan kurtulmuştu artık. Onun evi de doğalgazlıydı. Annemin evin odunluğunda

kalan odunları Fatmanıma vermeli diye düşündüm..



18. 9. 2013 / Nazik Gülünay







Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kuşburnu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kuşburnu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KUŞBURNU yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
28.9.2013 23:40:59
Yazının başlığını okuyunca inanın bana o yazdığınız türkü geldi hemen aklıma.
Sonra içine girdim olayın. İzmitte yaşadığımız yıllarda o köy yerinde benim hanım da toplardı kuşburnu ve pekmezini yaparlardı. Müthiş zahmetli bir iştir. Toplanması, kaynatılması, ezilmesi, insanın ellleri çizik çizik olur iki kilo pekmez uğruna. Lakin hanımlar bunu bir eğlence gibi görürlerdi adeta. Topluca yaparlardı. Bir gün Ayşe Hanıma, bir gün fatma Hanıma yapılırdı kuş burnu pekmezi.

Yok ya..Kim ne derse desin. Köy hayatı şehir hayatından bin kat daha zevkli. Çocukları everip bir köye kaçayım ben. Olmayacak bu koca şehirde.


Selam ve sevgilerimle.
mehpare gökçe
mehpare gökçe, @mehparegokce
27.9.2013 19:44:47
Hikaye tanıdık . Sıcak ve içten. Ben Samsun -Vezirköprü'de öğretmenim. Burada da çok kuşburnu yapılıyor. En önemlisi her yaşta üreten insanlara BAYILIYORUM. Sevgiyle kal emi...
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli., @ibrahimcelikli-
23.9.2013 18:21:02
Fatma teyzam teyzelerin en güzeli idi, en sevdiğim teyzem
Fatma Halam.. halaların değil yakınlarımın en tatlısı..
bizi hep "gardaşım" diye severdi, ama beni bir başka sahiplenirdi.. Allaha emanet olsun

hikayenizde onu yaşadım..
"çok çektik bee" dediğinde, bak dedim, başkaları senin gibi çekmedi ama hayatta tek sen varsın..
o sabahın seherinde ovaya inişlerin,
o fukaralık..

öyle herkesin işine gitmeseler de
bizim işler yoğunlaştığında bizdeydiler,

sonra çift ile kağnı ileişlerinde babam fazlası ile arka çıkardı

şükür çocukları izmire yerleştiler, hepsi ev imkan iş sahibi oldular

2011 de düzenlediği Köyde Buluşma da en çok yakını gelen halamdı
"Allah senden bi deği bin kere ırazı olsun gardaşım, hele hunnara bak"
seneye ötekinnerde gelir halam demiştim,

40 senedir köyden dönüşlerimi tek o bilir soranlara "haftaya" derim, onunla vedalaşırım, hiç hediyesiz yollamaz.. ben bir tane badem alırım.. yol boyunca elimdedir. ötekileri çocukları rezil.. halam çocuklarının rezilliğini kendi üstüne almış.. onlara hayır dualar etmiş diye düşünür avunurum

işte böyle

not: bu gün duyduğum hikaye tam senlik

ilkay abla oğlunu danimarkaya nişanlamış.. p anlattı
en senn adına sevindim

kolay gele
hikaye kadın
ironi
ironi, @ersinbasegmez
19.9.2013 15:05:20
yazar;

her daim yazdıklarıyla hayatın içinde

yine yaşanmış sıcak bir hikaye

keyifle okudum

inşallah bir gün

her insan

İNSAN'ca yaşar

yaşayacağı ortam olur

Bizler de o günler gelinceye kadar yazacağız

tebrik ve saygılarımla düşündaşım
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
19.9.2013 09:32:01
Macit beyin dediği gibi suçu hiç yok mu kadınların.Tokatta göerev yaptığım yıllara götürdü yazın kuş burnu pekmezini orada tanımıştım.
Tebrik edrim saygılarımla.
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
18.9.2013 23:47:12

ne güzel düşünmüşsünüz tam bir dayanışma örneği olmuş

kutlarım duyarlı yüreğinizi

selam ve sevgilerimle


mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
18.9.2013 21:43:31
güzel bir paylaşım.insanların birbirini sevmesi ne güzel.
yardımlaşma, dayanışma.
lakin bu güzellikler şimdilerde kalmadı gibi.
yalnız kafama takılan bir şey var.sadece erkekleri suçlamayın.erkekleri evden uzaklaştıran, bıktıran kadınlarıda düşünün.yani kadınlarında evliliğin bozulmasında suçları vardır.
peki ya çocukları için ömür boyu, dengesiz bir kadınla yaşayan erkekleri düşünün.
kolay gelsin tebrikler
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
18.9.2013 17:06:10
Güzel bir hikaye.
Dostluk güzel şey...
Yeni dostlar edinmek güzel şey...
Çocukların babasız büyümesi ise çok kötü bir olay.
Benim hiç aklım almıyor bu durumu.
Ailemde, sülalemde boşanan kimse olmadı.
Sanırım o nedenle çok tuhaf geliyor bizlere.

Neyse...
Çocuklar babasız kalmasın diyoruz...

Yazarımızın güzel anlatımına da teşekkür ediyoruz.
(Yorumu da o türkü eşliğinde yazdık. Yozgat türküsüymüş.)

Bir tutam hayat tarafından 9/18/2013 5:06:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL