- 654 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÜLEMİYORUZ AHMET ABİ!!!
Gülemiyorsun ya; gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir!..
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi!..
Demiş ya Edip Cansever; ne güzel anlatmış bir iki cümleyle işin gerçeğini, olması lazım gelenini!
Demiş demesine de, buradan çıkışla, ağlamak da, bir halk ağlıyorsa ağlamak demektir söyleminin gerçeğine daha bir varıyoruz gülmekten ziyade. Ağlıyor halk çünkü, acıtan tüm gerçeklere ağlıyor!..
Bakıyorsunuz geldiğimiz noktaya; ne yana bakarsanız bakın, neye bakarsanız bakın, her biri birbirinden ağlanası! Hem de öyle sessiz gözyaşlarıyla yetinilir cinsten değil, içe akıtılanlardan da değil. Bağıra bağıra, hıçkıra hıçkıra, avaz avaz ağlanası her görülen. Görebilenlerce tabii ki!!! Malumunuz bakmakla, görmek farklı olgular ve kaç kişiyiz görebilen, gördüklerinin bilgi ve bilincinde olan acaba?!
Görülenlerin doğrultusunda, ülkede gülebilen bir tek kişi bile olmaması gerekir oysa!
Peki gülenler, hatta kahkaha atan onca kişi neye gülmekteler ki? Zevk alan, haz duyan vatan hainleri ya da kendi adına çıkar temin edişle gülen de çok muhakkak ki ama hepsi de bu nedenle gülmekte değil. Eminim ki büyük çoğunluğu neme lazımcılar, bana dokunmayan… cılar, dünya yansa umurları olmayıp bir karış hasırı yanmayanlar, feryatlara kulaklarını tıkayanlar, acıları, akan kanı ve diğer pek çok yoksunluğu göremeyenler, görmeyenler, görmezden gelenler bu gülebilenler.
Sadece ben’ciler, varsa yoksa ben’ciler; kendileri dışındakileri yoksayanlar, umursamayanlar… Vicdandandan,, merhametten, şefkatten, özetle insanlıktan yoksunlar!..
Çocuklar açmış, ölüyorlarmış, vuruluyor, şehit ediliyormuş!..
Kadınlar tacize, şiddete, tecavüze uğruyormuş, hatta kız çocukları ve de aklanıyormuş bir şekilde suçluları…
Hırsızlık çoğalmış, arsızlık, yüzsüzlük, ahlaksızlığın her türü artmaktaymış gün be gün!..
İnsanlar keyfi nedenlerle işten çıkartılıyormuş, o ana babalar çocuklarına ekmek götürememenin acısıyla kıvranıyormuş!..
Kız çocukları okutulmak bir yana, erken yaşta kocaya veriliyor, satılıyormuş daha doğrusu!..
Başkasını sevip de verilmediğinde kaçınca, hatta el ele yolda yürüse, namusu lekelenişle(!) katlediliyormuş!..
İnsanların iş sorunu, aş sorunu, sağlık sorunu, eğitim sorunu, kısaca geçim, yaşam sorunu varmış!..
Millet sürünürken, vekili zevk-ü sefadaymış, hatta avanesiyle!..
Vatandaş çöpten karın doyurmaya çalışırken, başka ülkelerin savaşına devasa meblağlarla yardım yapılıyor, ülkeye sığınanlarına, kendi halkına eli titreyerek verdiklerinin çok daha fazlası rahatlıkla veriliyormuş!..
Teröristle pazarlık yapılıyormuş!..
Muş, muş, muş!..
Ve bunları dile getirmek suç oluyormuş, konuşulamıyor, yazılamıyormuş!..
Peki; bu hızda, bu çeşitlilikte sürerse acılar, acıtanlar, sonucundaki daha büyük acılardan da mı nasip almayacaklarını sanıyorlar? O yıkıntının, o enkazın altından sağlam ve sağlıklı çıkabileceklerini mi sanıyorlar ki ya da sıra bir şekilde kendilerine de geldiğinde?!
İşte en son acı, işte bitmeyen, her gün neredeyse yaşanan en son, en taze yıkıntı. Yanan, yıkılan, enkaza dönen en son ana-baba, ciğerine, evinin ocağına hiç sönmeyecek ateş düşen ve de hayatlarının baharında, henüz yaşanmamış onca umudu, hayalleri olan gencecik yüzlerce fidanın kalleşçe şehit edilişi ardından, şimdi de şehirlerin orta yerlerindeki kaos ve katledilenler!!!
Yok, hayır, gülmüyoruz, gülemiyoruz bizler!.. Ağlıyoruz!..
Hem de öyle böyle değil; her gün, her gün biraz daha içimiz acıyarak, her gün biraz daha ciğerimiz yanarak ve lanet ederek yeter demeyen, dur demeyen, demek istemeyen, görmezden gelenlere, hâlâ gülebilenlere lanet üzerine lanetler yağdırarak, avaz avaz beddualar ederek…
Evet gülemiyoruz Ahmet Abi lakin pek benzemiyoruz da Türkiye’ye!
Ha; güzel, zengin, onurlu, haysiyetli, asil yanları düşünüldüğünde benziyoruz…
Lakin…
Merak etme üstadım? Yalnız değilsin.
Gülemiyoruz biz de senin gibi!!!
p.r.alkan