- 2812 Okunma
- 18 Yorum
- 4 Beğeni
BİR ANI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
- “Anneniz için yapılabilecek bir şey yok” dedi doktor.
Kadın kızıma söylüyordu bu sözleri, üzgün ve çaresizdi. Genç kadının gözlerinden okunuyordu çaresizliği. Bir yanda önünde ölmek üzere olan yaşlı annesi bir yandan aklında evde başıboş bırakmak zorunda kaldığı çocukları vardı. Kendisini dinleyecek birisini bulmuştu ya anlatıyordu bir çırpıda olup biteni. Belki yakından tanıdığı birisi olsa bu kadar rahat konuşamazdı.
- 2000 yılında ilk krizini geçirmişti annem, anjiyo yaptılar ana damarı %90 tıkalıydı, diğerleri de tıkanmıştı, hemen ameliyata aldılar. Aradan 13 yıl geçti. Aslında annem kendisine bakan birisiydi, ilaçlarını ihmal etmez, yürüyüşünü yapar, perhizini bozmazdı ama yine tıkanmış işte. Geçen gün getirdik anjiyo yaptılar. Durumu çok kötüymüş bu sefer, bütün damarlar tıkanmış, ameliyat etsek masadan kalkmaz dediler. Balon yapamadılar, damarları açamadılar.
Yoğun bakımdan alıp anjiyo odasına almışlardı kadını. Yürümek şöyle dursun sedyeden yatağa bile yardımsız geçebilecek durumda değildi. Konuşmaya bile dermanı yoktu. Bakışları boş ve bulanıktı. Balık pazarında tavladaki ölü balıklar gibiydi bakışları. Sanki her şeyi kabullenmişti, ya da farkında bile değildi. Verilen ilaçların da etkisi vardı elbette.
İmanlı bir kadındı, yoğun bakım odasında kaldığında çok rahatsız olmuştu. Hem çok soğuktu hem de diğer hastalar gibi çırılçıplaktı. Üzerinde sadece bir çarşaf örtülüydü. Kadın erkek hepsi aynı odadaydılar. Bakımları yapılırken herkes onu izliyormuş gibi geliyordu. Sadece bayan hemşireler olsaydı belki bu kadar utanmazdı, erkek hemşireler de vardı ve sıra kimdeyse hastalarla onlar ilgileniyordu. Çocuğu, belki torunu yaşındaki gencecik delikanlılar her tarafını görmüşlerdi. Onun için o odadan alınıp anjiyo odasına alındığına sevinmişti. Geceliğini giydirmişlerdi, başını da örtmüşlerdi. Geleni gideni de olacaktı bu odada. Hem orada pencere bile yoktu, sürekli ışık yanıyordu, gece gündüz, saatler belli değildi. Hayat vardı bu odada, pencereden karşı apartmanların balkonları görünüyordu, sabahı, güneşin doğup batışını görebilecekti artık. Mutluydu, huzurluydu. Yaklaşık bir haftadır yoğun bakımdaydı, çocuklarını özlemişti. Burada gelebileceklerdi de…
Tam kapının karşısındaydım, gelenlerin yüzlerini önce ben görüyordum. Otomatik cam kapının arkasında büyük bir kalabalık vardı, cama gölgeleri vuruyordu. 5 hastanın kaldığı bu odada birisi gelecek ziyaretçileri için sevinecekti demek ki. Hasta kadının refakatçisi olarak kalan kızının telefonu çaldı, kısa bir konuşmadan sonra dışarıya çıktı. Muhtemelen hasta hakkında bilgi almak istemişti ziyaretçileri.
Oldukça kalabalıktılar, kim bilir oğulları, kızları, gelinleriydi gelenler. Teker teker dizimlilerdi içeriye girerken. Suskun dudaklarına tebessüm takabilen önce giriyordu. Ve yalanlar başladı yatağın kenarında.
- Geçmiş olsun anacığım çok iyi görünüyorsun, maşallahın var.
Diğerleri başlarıyla tasdik ediyordu.
- Yüzüne renk gelmiş babaanne, hastalandığın zaman çok korkmuştuk ama şimdi iyi gördüm seni.
Yine tasdik eden birkaç baş, sürekli gülümseyen yüzler ama donuk bakışlardı ziyaretçilerde gözlenen.
Yaşlı hasta mutlu görünüyordu, gülmeye dermanı olmasa da gülümsüyordu, zira gerçekten iyi olacağına inanıyordu. Yüzündeki maske değildi diğerleri gibi.
Zaman dolmuş ziyaretçiler gitmişti, refakatçi kadın onları yolcu etmiş bir süre de geri dönmemişti. Sonra kapıdan göründü, gözleri şişmişti, ağlamış olmalıydı, büyük odanın içinde amaçsızca dolaşıyor annesinden uzakta durmaya çalışıyordu.
Akşam doktor hastalarını ziyarete geldi, teker teker hepsini dolaştıktan sonra yaşlı kadının yanına gelerek konuşmaya başladı.
- Teyzeciğim, yapılan anjiyoda kapalı olan birkaç damarını açtık, ameliyata gerek kalmadı, seni yarın sabah taburcu edeceğim. Ancak uzunca bir süre dinlenmen gerekecek, verdiğimiz ilaçlar seni halsiz düşürdü, sakın korkma, ye, iç, evdekilere emir ver istediğin ne varsa yapsınlar. Moralini yüksek tut, bir ay sonra kontrol için yeniden geleceksin.
Kadın tamam der gibi gözlerini kapatıp açtı, mutlu görünüyordu, doktoruna güveniyordu. Ama bilmiyordu ki doktoru bu kez ona yalan söylüyordu, bilmiyordu ki evinde çocuklarının yanında huzurlu bir şekilde ölmesi için gönderiyordu.
YORUMLAR
:(((( Ah abam ne yaptın ...ne yaptın ...:((( babamı en son kontrolde hastaneye kabul etmedikleri an geldi hatırıma...son dört gün..en son dört gün...cehennem gibi dört gün....
ah abam ...nasıl bir acıydı anlatamam.1 ay kadar iyiydi konuşuyorduk.Gülüyorduk.Yüzüne gülüp yan odaya gidip ağlamak nasıl nasıl...
serumlarını takmayı öğrenmiştim bu sürede ...sonra 4 gün...bilinci gitmişti...yine takıyordum serumlarını hep taktım taktım son şişeyi takdığımda ben bilmiyordum... belki 20 damla düşmüştür damarına...beni odadan çıkardılar damarından iğneyi...:((((((((((((((((((((((
Aradan yıllar yıllar yıllar geçti ...hâlâ babacım o yatakta...hâlâ bana bakar ...iğneden morarmış kollarıyla :((
Hayat ne kötü be ablam...ne kötü...ne kötüüüüüüüüüüüüüüüüüü
Ay bacım o resmi gördüm Rahmetli anam geldi gözlerimin önüne:(
Malesef oraya yatan kurtulamıyor..birde annemimn resmini çektiğim
şiş vucudunu görseydiniz ;( sanki 150 kilo oldu kefene bile sığmadı
çok istedim o anlarını resmi ile anlatmayı ,ama yapamadım..
yaşlı gözlerle okudum dinledim
sanki düşündüklerimi içimi okudun ,içim yandı !
Sustummm! :((
Sevgimle!
Sevgili Afet, iyi bir yazar olduğun kadar iyi bir gözlemcisin de. Yazını okurken benim de bir anım canlandı. aynı hastane odası ama hasta ile refakatçısı farklı; annem hastanede yatarken doktor da bana bunları söylemişti ama ben asla ümidimi yitirmemiştim. Ne yazık ki annem, hastaneden çıktıktan birkaç saat sonra hayata gözlerini yummuştu, bir daha açmamak üzere...
Sevgimle...
Annem aklıma geldi.. hastanede yatarken.iğne yapıp bekletmişlerdi. ağrısı geçmek bilmiyordu..
ilgilenende olmamıstı..çok kötu birşey caresizlik,!eliniz mahkum beklemek..
ben dururmuyum hastanede tırım tırım aradım, kendi doktorunu buldum nihayetinde.
yani nasıl konuştumsa,doktor bana sakin olun! bakacağz dediler.söylemesek bakmayacaklardi yani..
sonrasında;hemşire ve 2 doktor bekledi yanında.
Tehdit ettiğimin bile farkında değildim o anda ölebilir öldurebilirdim.
.ANNEM için herşeyi göze alabilirim.eksikliklerini göstermesin Rabbim ..
o anlar gözumun önüne geldi paylasmak istedim:S
Afet hnmcim..Tşkler paylaşımınıza..
Ne zor bir an. Belki de yalan sadece bu durumlar için güzelleşebilir. Çaresizlik, insanın aciz kaldığı durum ve tek sığınılabilecek kapı
"Yaradan"
Allah herkesin yar ve yardımcısı olsun.
Sabah sabah kaç anıyı tutup elinden getirdiniz. Tam da burada yutkundum.
Ses ile yağmur sağanağa dönmüş.
Var olunuz abla
Etkileyici ve bir o kadar da hüzünlü bir hikaye.
Hayatımızdan, her birimizin gerçeklerinde bir bukle bu anlatılan.
Çok güzel,
çok içten,
çok akıcı sunulmuş...
Yazıların da seslendirilebildiğine ilk kez şahit oldum.
Çok etkileyiciydi seslendirme de...
Ama,
bu güzel yazının bir kusuru var.
Eleştiri yazmayı sevmiyorum ancak,
güzelliğini etkilemesin diye yazmak istiyorum.
Yazıda,
anlatıcı bazen yazar, bazen de üçüncü kişi oluyor.
Düzeltilmeli bence.
Tebrik ediyor,
anneanneye yine de sağlıklar bahşetmesini diliyorum Allah'tan...
Sabahın bu saatinde, yüreğimizi ıslatan bir yazı olmuş değerli şair.
Hastaneye kapılarında derman arayan, umutla bekleyenler iyi bilir bu acı dolu duyguyu.
Gamlı kaleminden, kederli bir anı okuttun-dinlettin bize.
Saygıyla
Cömert Yılmaz tarafından 9/15/2013 8:33:45 AM zamanında düzenlenmiştir.