- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Depresyona Girmek Bedava
Hükümet büyüklerinin şiir sevmediğinden midir bilinmez Orhan Veli Kanık’ın “bedava yaşıyoruz bedava” şiirindeki bedavalar hala bedava. Bu şiiri okusalardı kesin “bu şiirde yazan bedava şeyler neden bedava” diye düşünerek vergilendirilirdi. Bu ek verginin adı da “Orhan Veli Kanık Vergisi” (OVKV) veya “bedava şeyler vergisi” konulabilirdi.
Bedava şeylere meraklı bir toplum olduğumuzdan mıdır bilinmez girişi bedava, çıkışı nerede belli değil depresyon hastalığı aldı başını gidiyor. Ya da biz başımızı alıp depresyona sokuyor olabiliriz. Sonuç olarak bi gir çık durumları olduğu kesin. Kimin kime girdiği muamma…
Hiç depresyona girmemiş birini gördüğümüzde şaşırarak “olur mu canım öyle şey? Sen girip çıkmışsındır fakat farkında değilsindir”. Diyerek kişiyi kendinden soğutup kuşkulandırarak, hafif çaplı panik atak geçirmesini sağlayabiliyoruz. Kişi kendinden şüpheye düşüp “girdim de benim mi haberim yok? Niye ben bana giren çıkandan bihaberim?” tarzı cebelleş düşüncelerdeyken, depresyon; selamsız sabahsız, sessiz sedasız, yerleşmesi gerekli yeri bulup yerleşerek fark edilmeyi bekler.
“Merhaba ben depresyon” derse şanlısınız, demezse ki demez.
O zaman: Ne oldu ulan bu hayatın tadına? Omuzlarım niye böyle düşük? Ben öldüm de haberim mi yok? Gibi sorusu sende olduğu için sorulan ama beyinde cevap verecek tecrübe olmadığından cevap alınamayan iç sıkıcı, kafa mıncıklayıcı sorular sorabilirsiniz.
Enerjimi kim çaldı düşüncesiyle enerjiden sorumlu bakanlığa başvurup derdinizi anlatmak isteseniz de enerjiniz olmadığından ve enerji bakanının enerji sorunu yoktur tarzı filozofik bir yaklaşımla: Benim ona gitmem çok saçma, o bana gelsin, hem enerjim olsa bu enerjimi neden enerji bakanına ulaşmak için heba edeyim ki? Ben enerji bakanından daha mı enerjiğim? Bakan değil mi? Gelsin baksın! Bakmayacaksa neden bakan? Enerji bakmayanı diye bir şey yok ki! İşi bu, mecbur bakacak.
Dünya yansa da umurumda olmasa gibi şeyler düşünseniz de, düşünülenleri ağız söze dökmeye üşendiğinden bu düşünceler beynin kendi il sınırları içinde zevzeklenmesinden ileri gitmez. Sonra “aamaaaan” diyerek vakitli vakitsiz uykulara dalabilir, kendinizi içkiye vurabilir, işinizi boş verebilir, eşinizi boşlayabilir, hatta daha ileri gidip eşinizi boşayıp eşsiz olabilirsiniz.
Çok orospu bir hastalık bu depresyon, bu yüzden kırsal kesimde pek rastlanmıyor; genel olarak büyük şehir hastalığı… Kime girip çıktığı, kimle yatıp kalktığı, ne zaman gelip ne zaman gittiği, çalışma saatleri hiç belli değil. Tatile çıkıyor mu? Bayram tatili var mı? Yoksa tatiline bizle çıkarak tatilini bedavaya mı getirmekte pek bilinmiyor. Bükemediğin depresyonu öpeceksin hesabı insanların mecburen kabullendiği, psikolog ve psikiyatrlara ve tabi ilaç sektörüne bok gibi para kazandıran çok moda bir hastalık.
Elalemin depresyonuyla gerdeğe girip, depresyondan depresyon peydahlayan depresif tipler de yok değil: Çok yorgun görünüyorsun, sen yatmana devam et ben senin soyunmana yardımcı olurum tarzı iyimser yardımlarla karşılaşabilirsiniz… Böyle bir durumda kondom kullanılması çok tavsiye edilen bir durumdur. Depresif halde yapılan çocuğun erkek olması durumunda kondom kafalı, arabesk düşkünü, berduş, ayyaş ve Türk sinemasının unutulmaz karakterleri Nuri Alço ve tecavüzcü Coşkun’un başarıyla ve zevk alarak oynadıkları rolleri gerçeğe dönüştürecek çük kafalı birinin tohumları atabilirsiniz. Kız olursa ben diyim aşüfte siz bir şey diyerek abartmayın…
Gitmeyen trafik misali kilitlenip açılamayan beyin, acil çilingir gereksinimini fark ederek, olmayan enerjinizi ve hatta paranızı psikiyatra harcayarak yeni bir tecrübe edinip çilingirden dost psikiyatr’dan şöbiyet olmazı öğreniyorsunuz.
Müsait misin diye SMS bile atmadan zart diye beyne nüfus eden depresyonu fark edip zırt diye alelacele göndermeye kalkıldığında… Depresyon, galip takım oyuncusu gibi oyundan ağır aksak ve gayet gıcık bir yavaşlıkta hareket ederek beyinden bir türlü çıkmak istememesi yeni bir depresyonun pırtlamasına sebep olabiliyor. Bir depresyonu diğer depresyona selobantlayıp kısır döngüyü döndürmeye başladığınızda sıçtınız. Diğer organlardan yenilsen de yensen de tarzı züğürt tesellisi tezahüratları duyma organınıza hiç teselli etmiyor. Kulak da bir sorun yok ki, arıza beyinde. Uzun lafın pipisi bir kulaktan giren tezahürat beyne uğramadan diğer kulaktan transit olarak çıkıyor.
Baktınız çıkamıyorsunuz çağın en yaygın hastalığından, o zaman bu “kısır” döngünün yanına mercimek köfte, patates salatası, bişeyli kek falan yapın; içinde lor peynir üstü dumanlı sigara böreklerini birbirine ekleyip depresyonunuzla gününüzü gün ederek kendisiyle arkadaşlık kurabilirsiniz. O sizi arkadaş bellerken siz sinsi planlar yaparak yiyeceklerin tamamını mideye indirip onu açlıktan öldürmeye yaltaklanabilirsiniz. Öldü, öldü… Ölmedi tam tersini yapıp tüm yiyecekleri ona yedirip kendinizi rejime sokup fit bir bedene sahip olabilir, depresyonunuzu obez yapabilir ve onu çatlatabilirsiniz. Fakat dikkat edin beyninizin içinde çatlattığınız depresyon sizin beyninizin içinde gerçekleşeceğinden beyin amcıklaması geçirmenize sebebiyet verebilir.
Orhan Veli, “bedava yaşıyoruz bedava” şiirini şu günlerde yazsaydı eğer “çıkmak değil ama depresyona girmek bedava “ diye şiire bir ilave yapabilirdi.
Eylül 2013
ABDAL YAZILAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.