YAŞAMDAN KESİTLER.. (9) BEHZAT.. BİR İNSAN ADAM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bugün geçmişe gittim bir daha. Çocukluğumun bir kesitini, o kesiti birlikte yanyana yaşadığımız bir arkadaşımı, dostumu canlandırdım hiç eskimeyen anılarımda.
O zaman diliminde, okul sıralarını paylaştığım, yanısıra yazın yayla zamanlarında aynı ağılda birlikte kuzu beslediğimiz arkadaşım (Allah rahmet eylesin) Behzat var.
Behzat, bir insanın görüp görebileceği en halis insan. Öylesine efendi, dost, arkadaş ki anlatabilmek zor. Esprili, çalışkan ve bir o kadar da zeki. İlkokula başladığımızda da keçi damından bozma bir yerde aynı sıraları paylaştık. Sınıftaki en çalışkan birinci şahıs diyebilirim.
İlk okul birinci sınıfa başladığımız zamanın yokluk ve yoksunluk gereklerinden olacak ki, okulu olmayan köyümüzde öğretmenin de atanmamasından dolayı eğitmen nezaretinde okuduk ilkokul üçüncü sınıfı bitirinceye kadar. Eğitmen, esas işi veya mesleği öğretmenlik olmayan, ancak, okur yazar ve öğretir sertifikası olan bir kişidir. İşte o kişi öğrenmeye, eğitilmeye ve aydınlanmaya ihtiyacı olan çocukları, aileden sonra hayata ilk hazırlayan kişidir.
Murtaza Eğitmen şefkati, sabrı, tecrübesi ve bilgeliği ile çok şey kattı kişiliğimize. Adam olabilmenin temellerine konan harçta sonsuz emeği vardır. Yaz - kış hiç yorulmadan her gün bir başka köyden sabah gelir akşam dönerdi köyüne..
Murtaza Eğitmen’ in okulda ilginç yöntemleri vardı.
Birincisi, yaramazlık yapan veya sınıfta huzuru bozan öğrencinin cezasını yanındaki arkadaşına verdirirdi. Bu ceza ekseriye hata yapana bir tokat attırmak olurdu. Cezayı uygulayan da genellikle bu tatbikatı severek yerine getirirdi. Aksi halde cezayı bizzat Murtaza Eğitmen hem de cezayı uygulamayana da birlikte verirdi ki, Allah muhafaza :))))
Bir gün ben, elimdeki kurşun kalemle nedendir bilinmez, oturduğumuz sırayı ortadan ikiye ayırarak, Behzat’a bu sıranın çizginin sağ tarafında kalan tarafı senin, sol tarafında kalanı da benim deyiverdim. Ancak bir müzevir sıranın benim tarafımdan çizildiğini görünce bir büyük iştahla durumu derhal Murtaza Eğitmen’e duyurmaz mı.. Ahha şimdi yandık dedim içimden :))
Murtaza Eğitmen hiç hazzetmez böylesi fiillerden. Devlet malı onun için değerlidir ve korunmalıdır. Kendisi yerinden hiç kalkmadan yanımda oturan Behzat’a sordu:
-Behzat doğru mudur Aydın’ın sırayı çizdiği..?
Behzat olayın sonunun nereye varacağını bilmenin endişesi ile kısık ve sıkıntılı bir sesle
-Evet Eğitmenim.. dedi
Murtaza Eğitmen bunun üzerine, ikimizi de çok seviyor olmasına karşın hiç ödün vermeden;
-Behzat, Aydın’ a bir tokat at ve cezasını ver.. dedi
Behzat bana bakar, ben Behzat’a.. ayağına vurarak yavaşca;
-Hadi oğlum at tokatı, sen yapmazsan o gelip hem sana hem de bana vuracak, böylesi daha kötü diyorum.. adeta yalvarır gibi :)).. Çünkü Murtaza Eğitmen’in eli hayli ağır :)))
Ama Behzat, ellerini bağlamış vaziyette adeta. Biliyorum yapmaz, yapamaz, kıyamaz arkadaşına. Ben sızlanarak hadi derim, o olmaz der.. Razı, benimle birlikte o meş’um tokatı yemeye :)))
Sonunda Murtaza eğitmen kalktı yerinden ve yanımıza gelerek her ikimize de birer tokat atarak bu cezayı faizi ile birlikte tahakkuk ettirdi. Behzat’ da ben de rahatladık....mı acaba.. :))))
Behzat böyle bir adam.. Arkadaşı ile yanmaktan asla kaçınmayan.
....................
Murtaza Eğitmen okuma derslerinde de ilginç bir yöntem uygulardı. Bir sayfa yazıyı herkese, saat tutarak zamana karşı sıra ile okutur, kim daha seri ve hatasız okuyacak diye bir tür yarışma yaptırırdı.
Behzat ve ben en çabuk okuyanlar içerisinde ilk ikideyiz. Behzat okuma temposunda en hızlı ancak hatasız okumada ikinci, ben ise süratte ikinci fakat en hatasız okumada birinciyim.
Murtaza Eğitmen bu başarıyı ödüllendiriyor. İkimize de birer aferin çektikten sonra
- Hadi bakalım diyor bir saat izinlisiniz, gidin kafanıza göre dere tepe dolaşın.
Biz mükafatı değerlendirmek için çıkarken sınıftakilere, Murtaza Eğitmen’e çaktırmadan nanik çekiyor ve sıvışıyoruz.
Ödül gerçekten önemli bizim hayal dünyamızda. Ödülün ne olduğunun önemi yok. Önemli olan faklılaşmak, fark yaratmak yanınızdakilere ve bu farkın bir şekilde alkışa, övgüye tabi olması.
İşte Murtaza Eğitmen böyle biri.. Ödül gerektiğinde fazlası, ceza gerektiğinde faizi ile birlikte...:)))
Diğer taraftan şu iki satır ile tanıtılması mümkün olmayan, hakkında sayfalar dolusu yazılması gereken Sevgili Behzat’ı hatırladıkça sızlar burnumun direği.
Yanar göz pınarlarım inceden.
O güler yüzü gelir gözlerimin önüne.
Hep hatırlanası, özlenilesi bir adam.
Mekanı cennet olsun.
YORUMLAR
ne güzel bir yazı..arkadaşlık adına..yıllar geçmesine rağmen hatıralarda kalan anılarda yad edilmek..bende Rabbim rahmet eylesin dedim..çünkü adam olduğu ilkokul çağlarında kendini göstermiş..dostunu arkadan vurmamış..birlikte dayağı yemiş arkadaşıyla çöle bile gidilir insan olmak ne güzel
kalemin daim olsun..güne yakışmış..saygılarımla