BİR BESTENİN HİKAYESİ
ALBÜME DOĞRU...
BİR BESTENİN HİKAYESİ
Öğretmenliğimin ilk yıllarıydı.Antakya Ticaret Lisesi Müdürü Rahmetli İsmail Gölge ile aynı evde kalıyorduk.Okullarımız da bitişikti.Aksaray Lisesi ile Ticaret Lisesi.Tanıdığı bir öğretmen vasıtasıyla Ticaret Lisesine giden bir delikanlı ,şiirlerini besteletmek istediğini söyleyince:Rahmetli İsmail Gölge ve ordaki bir iki öğretmen arkadaş “gıcıklık olsun diye “bana gönderiyorlar.
Beni aradığını söyledikleri bir genç getirdi nöbetçi öğrenciler öğretmenler odasına.Gelen genç her haliyle ilginç biriydi.Hırpani bir kılık,çıkık çıkık elmacık kemikleri,zayıf,titrek bir hali vardı.
-Buyur delikanlı, dediğimde:görüntüyü pekiştiren ,tutuk,zorlanan bir konuşma ile karşılaştım.Kısaca meramını anlatmaya çalıştı ama bu biraz uzun sürdü.
Şiirler yazdığını ve bunları besteletmek istediğini,bunun içi Ticaret Lisesine uğradığını,orda tanıdık bir öğretmeni olduğunu, ve ordaki öğretmenlerce bana yönlendirildiğini anlattı.
Bir müddet ne diğeceğimi bilemedim.Arkadaşlar baştan savmak için bana göndermişlerdi ama,görüntüsü o kadar iç acıtıcıydı ki ilgilenmemek olmazdı.Oturttum,bir çay ısmarladım.Çayı elde zor tutuyor ve zor içiyordu.Merakımı gidermek için sorduğum sorulara cevaben:40 günlükken annesiz kaldığını,anne sütü alamadığı ve bakımsız kaldığı için böyle bir rahatsızlığa düştüğünü,yazı yazmakta zorlandığı için okulu bırakmak zorunda kaldığını,şiirlere yöneldiğini,şiirlerini de besteletmek istediğini söyledi.
Gözlerinde büyük bir umut ışığı vardı sanki.Beni gerçekten bir bestekar olarak düşünmüş,şiirlerinin biraz daha ilgi görmesini benden ezgi desteği ile talep ediyordu sanki.Ne demeliydim,ne yapmalıydım,?Biraz düşünüp söyleyeceklerimi toparladıktan sonra:
-Valla delikanlı ben bestekar değilim.Gerçi beste çalışmalarım var ama onlar da aniden içime doğan,kendi sözlerime giydirdiğim ezgiler.Kimsenin şiirini bestelemeyi düşünmedim,denemedim şu ana kadar .Ama ben Edebiyat öğretmeniyim.Sana şiir konusunda yardımcı olabilirim.
Deyince adeta solgun benzinin biraz daha solgunlaştığını gördüm.Onu hayal kırıklığına uğratmıştım.Dedim ki:
-Nurettin şiirlerine bakayım.Uygun bir tane bulursam uğraşayım.
Gözleri parladı birden.Büyük bir heyecanla elindeki kalın şiir defterini bana verdi.Orada kabaca gözden geçirdiğim şiirlerin çok çok zayıf olduğunu,ölçü,kafiye,nazım birimi ve biçimi olarak,ahenk değeri olarak çok eksik olduğunu gördüm.Dedim ki:
-Nurettin defter bugün bende kalsın,inceleyeyim,yarın sana iade edeyim.
Çok ayrıntılı bir şekilde incelediğim defterden ufak bir düzenlemeyle bestelenebilecek bir şiir buldum.Düzenleyip ayrı bir kağıda yazdım.Kendisine de dedim.
-Bak Nurettin ben bestekar değilim,nota falan bilmem,bir tekniğini de bilmem bu işin.Senin için Aksaray mezarlığının etrafında birkaç tur atayım,belki bir ilham gelir.(Aksaray Mezarlığı mesire yeri gibi,tenha ve ağaçlıklı,güzel bir yer.Aksaraylılar ölülerini de çok güzel yerde ağırlıyorlar yani)
Hemen hergün okul çıkışı onlarca tur attım mezarlık çevresinde,elimde Nurettin’in şiiri.İlham perileri mezarlıktan mı korkuyorlardı nedir,bir türlü gelmiyorlardı.Hergün de Nurettin gelip soruyordu.
-Noldu hocam ? diye.
Her seferinde ben mahcup,o boynu bükük ayrılıyorduk.Sanırım bu bir haftadan fazla sürdü.Artık ümidi kesmek üzereydim.Gelmiyor da gelmiyordu.Olmuyor da olmuyordu.Her geçen gün”Yarın Nurettin’e ne derim? “ kaygısıyla yatıyordum.Kaygım gittikçe artıyordu.Bir gece bu yoğun kaygılarla uyumaya çalışırken içime bir ezgi doğdu.Uyudum uyuyacağım.Uyuyuversem kaybolup gidecek.
Hemen kalktım.Ezgiyi kaydetmem lazım.Kötü bir teyp var.Bastım rec tuşuna içime doğan ezgiyi kaydettim.Günler sonra ilk defa huzurla uykuya dalıyordum.Sabah kalktığımda dinledim,biraz üzerinde çalıştım.Çok büyük bir ş başarmış bir ruh haliyle okula gittim.Kafamda hep o ezgi.Hergün Nurettin’in gelecek olması mahcubiyet duygumu kabartıyordu.Bugün ise” biran önce gelse de Nurettine gururla ezgiyi aktarsam “diyordum.
Nurettin sanki yine boş döneceği psikolojisiyle geldi.O benim yüz ifademden kaygımın gittiğini anladı mı bilmiyorum ama,başladım ezgiyi söylemeye.Gözlerindeki mutluluk ışığı görülmeye değerdi benim de gönlümdeki ferahlık.
-Çok güzel olmuş hocam,hemen bunu değerlendirelim,sanatçılara gönderelim dedi.
Ne kadar zaman sonraydı tam hatırlamıyorum.Nurettin tedavi için Hollanda’ya gideceğini söyledi.Kısa zaman sonra da gitti.
Arkadaş ortamlarında,sınıfta öğrencilerime önemli bir başarı ürünü olarak iftiharla okuyordum bestemi söz yazarı Nurettin’i de anlatarak.Çok beğeniliyordu.Müzikle ilgili kişiler dinlediklerinde beğenmekle beraber türünü tespit konusunda zorlanıyorlardı.Ben zaten ne olduğunu bilmiyordum.İçime doğan ezgiydi sadece.
Tam 25 sene her türlü müzik girişimim,her türlü müzik faaliyetim hep nakıs kalarak, ümit erezyonuna uğrayarak devam etti.
Elimi eteğimi çekmeyi düşünürken sürpriz bir gelişme ile yeniden müzikle ilgili bir projeye adım attım.Hatay’a gelen TRT MÜZİK -KARDEŞ TÜRKÜLER ekibine beni de önermişler dostlar türkü söylemem için.TRT MÜZİK çekimine gelen arkadaşlardan Klavye çalan ve aynı zamanda aranjör olan KARADAĞ MÜZİK sahibi İbrahim Karadağ bana albüm çıkarmayı düşünüp düşünmediğimi sordu.Albüm çıkarmam gerektiğinden bahsetti.Sesimin kabul görecek bir ses olduğunu,güzel gırtlağım olduğunu,değerlendirmem gerektiğini söyledi.
Sadece dostlar dinlesin diye az bir masrafla güzel bir çalışma yapma fikri cazip geldi bana.Stüdyoya gidip İbrahim ile görüşünce işin rengi değişti.İbrahim’in anlattıkları ve yönlendirmeleri neticesinde ulusal albüme karar verdik.Bir zaman sonraki gelişmelerle de iki albüm birden çıkması fikri doğdu.
Repertuar belirlemeye başladık.50’yi aşkın bestelerimden sırasıyla okumaya başladım.Her okuduğuma “Çok güzel,bunu alalım “ diyordu İbrahim.”Hocam sende boş yok “diyerek her okuduğum yeni besteyi “bu güzel alalım” diyerek ilk okuduğum on oniki türküden on tanesini belirleyip repertuarı olıuşturduk.Daha sonra bazı teknik sebeplerle bir ikisinde değişiklik oldu.
Söz ve müziği bana ait olan türküler,derlemesi bana ait olan türküler ve sözleri başkasına bestesi bana ait olan türküler vardı albümde.En azından söz yazrlarından usulen de olsa bir izin almam gerekiyordu.Osman Tekerci Hocam,Şefik Tiryaki gardaşım ve az önce hikayesini anlattığım Nurettin Er vardı söz sahipleri.Osman Hocam Şefik Tiryaki sürekli görüştüğüm dostlardı ve onlara ulaşmak kolaydı.Nurettin’e nasıl ulaşacaktım?
Aksaray’daki dostlardan rica ettim bu ismi bana buldurmaları için.Avukat öğrencim Dilruba Ece,Beyhan Demiray ablam ve öğrencilerimden taksicilik yapan Ersun Demirtaş’tan ricacı oldum.Elimdeki tek bilgi adı,soyadı ve Nurettin’in bana anlattıklarıydı.Bir de tipini tarif edebilmiştim.
Üçbeş gün sonra Ersun beni arayarak Nurettin’in köyünü bulduğunu ve galiba Colins fabrikasında çalışıyor olduğunu söyledi.Aksaray Colins fabrikasını aradığımda orda olmadığını,İstanbul’da olduğunu söylediler.İstanbul şubesini defalarca aradım.Fabrikanın kurucusu ve sahibi olduğunu ama Nurettin Eroğlu olduğunu söylediler.Bu isim hem tarife uymuyordu hem de soyad Er değil Eroğlu idi.Ama Ersun bana iksinin de Mamasınlı olduğunu söylemişti.Çok kibar bir hanımefendi olduğunu telefon konuşmasından anladığım Nurettin Beyin asistanı benimle birkaç saat sonra ilgilenebileceğini söyledi.
Mamasın ipucuyla Beyhan ablaya yeniden rica edince çok geçmeden Nurettin’in amcasının oğlu olan İlyas Er’e oradan abisi olan Muammer Er’e ulaştım.Muammer beyden Nurettin’in Hollanda’da olduğu bilgisini ve telefon numarasını aldım.Verilen numarada bir yanlışlık vardı ve ulaşamıyordum.Yurtdışındaki dostlar vasıtasıyla aramaya devam ettim.Özellikle Hollanda’da olan dostlara rica ettim ulaşmaları ve benim telefon ve mail adresi bilgilerimi ulaştırmaları için.
Hollanda’da bulunan köylüm Eyüp Kamalı sağolsun ulaşmış ve benim bilgileri aktarmış.Dün akşam bir telefon geldi.Yurtdışı numarasıydı.25 sene önce okula gelip benimle görüşen Nurettin’in sesiydi.Nurettin beni ve bestelediğim şiirini hatırlamakta biraz zorlandıysa da sonra hatırladı.Nurettin
-Benim ismim geçecek mi albümde ? dedi.
-Geçmeyecek olsa niye bunca uğraşayım sana ulaşmak için dedim.
Bir bestenin şu ana kadarki hikayesi özet olarak bu.Daha albüm çıkana kadar bu hikaye biraz daha teferruatlanabilir.
Albümdeki her türkünün,her bestenin buna benzer hikayeleri vardır.Zanmanla Paylaşılacak.
SAYGILARIMLA...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.