- 733 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ZOR DEĞİL: KENDİN OL...
Zorla güzellik olmuyor. Ne kadar gayretli olsan da, dirensen de; olmadı mı olmuyor. Zihniyetleri değiştirmek öyle imkânsız ki ve tabii ki ön yargıları da…
Hayatın her safhasında değişmiyor bu olgu. Katıksız sevgi de katsan, asla medet ummayacaksın. En güzeli, arkana bakmadan çekip gitmek: Mantığını devre dışı bırakıp, umarsızca çekip gitmek.
Farklı bir kalıba girmek, çözümün ta kendisi; ama aynaya nasıl bakacaksın ki, kendine olan saygın her şeyin üzerinde iken. Saygı ya da göstermelik itibar kazanmak adına, asla kendinden olmayacaksın.
Tepki verip vermemekle de ilgisi yok gidişatın. Zor ya da imkânsız olan nedir, bunu cevabı da saklı bilinmezlikler deryasında.
Biraz tiyatral yetenek, azıcık makyaj ve vurdumduymaz bakış açısı… Sorunun cevabı burada gizli.
Hayatın muhteviyatı değişmekte her geçen gün, bunu algılayış biçiminiz de ise tamamen yaşadıklarınıza istinaden, algıdaki seçiciliğiniz ile ilintili.
Ve herkesin yaşananları adlandırışı farklılık arz etmekte: Uğruna kıyasıya savaş verilen değerler kişiye göre değişme eğiliminde: Bazısı hatta çoğunluk maddi değerleri ön planda tutarken, manevi değerler oldukça gözden düşmüş bir noktada ne yazık ki. Gözlemlenen şu ki; menfaat, gündelik hırslar ve yaşam kaygısı at başı önde gitmekte.
İyiyi, güzeli ortaya çıkarmak adına, bırakın dökün ne varsa heybenizde: Atın fazlalıkları, tüm kaygılarınız, negatif duygularınızı boşaltın gitsin. Ve kaybetmeyi de öğrenin, hatta kabullenin. Kaybetmek de bir şereftir, iyiye giden yolda zaman zaman başarısız olup, kabullenmek de bir erdemdir. Üstelik bakış açısına göre de değişir: Kaybedenin ya da kazananın kim olduğu. Daha iyi olmak, daha güzel icraatlarda bulunmak adına bu da bir basamaktır.
Sevmek ama gönülden, yapmacıksız ve takdir etmek büyük bir içtenlikle, kısaca duyumsamak insanı gerçek anlamda insan yapan erdemler değil mi. O kadar da zor değil aslında tüm bunlar; zaten, bize bahşedilen inanç ve maneviyat mekanizmasıyla oldukça da mümkün ve kolay.
Yıkın tüm bariyerleri, bildiğiniz, gördüğünüz tüm engelleri vurun, kırın, size ket vuran ne varsa bir hamlede imha edin. Ve atın maskelerinizi; çıplak yüzünüzle ve şeffaf ruhunuzla kala kalın ortalık yerde ve kocaman yüreğinizle çıkın er meydanına.
Art niyet olmadan, insan olabilmenin onuru ve haysiyetiyle paylaşın ne varsa size ait ve ne varsa size dair, henüz vakit varken hem de… Hz. Mevlana’nın deyişinde olduğu gibi:
Sen, değerinle ve düşüncenle iki âleme bedelsin.
Ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun.
Kendini ucuza satma, çünkü değerin yüksektir.