- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kaçan U Büyük U olabilir.
Bir çok kişinin mevcut durumundan memnun olmadığı zamanlar yaşanıyor.
Memnuniyetsizlikler silsilesinde; kişiler etrafına ayna tutarak yaşıyorlar. Başkalarını suçlayarak, kendi çıkarımlarını yapmadan muhasebesel ilkelere muhalif durumlar içinde debelenmekteler. Kendine iş arayan bu ve benzeri çok tipler güncellenmiş mutsuzluğu iş edinerek hatta bununla yetinmeyip hiç kazanımı olmayan bu işin patronu oluyorlar.
Maddi bir girdi çıktı olmadığı için maliye bakanlığı bu tipleri patron olarak sallamıyor. Halbuki etrafına mutsuzluk satanların da maliyece vergilendirilmeleri gerekir: "Bu ay bir sürü kişiye mutsuzluk satmışsınız, bu kadar kişi sizden yaka silkmiş, bizde sizi silkeleyeceğiz" diyerek, hatta bizzat silkeleyerek farkındalık yaratabilirler.
Bu sendromlar Facebook durum güncellemelerine yansıyor, ruh halleri dışa vuruluyor aynı ruh hallerindeki diğer tipler bu ruh halini beğenerek ve hatta destekleyici yorumlar yaparak olayı dallandırıp budaklandırıyorlar.
Dallar budaklar birbirini ağırlar durumlar yaşanıyor.
U dönüşü kaçırılmış bir sonraki U dönüşünün nerede olduğunu bilmeyerek ve umursamayarak, gazın frenle kardeşliğinden bi haber son sürat, dümdüz ve ehliyetsiz gidişatlar gözümleniyor.
Oysa muhasebe işletme zamazingolarının üzerinde değişme yaratan nitelikteki; işletme, kaydetme, analiz etme ve son olarak da tüm bunlara yorum getirip sonlandıran bir bilimdir. Muhasebenin bilim olarak adlandırılması için illa bilim adamlarının muhasebeci olması gereksinimi yoktur.
Bir şeyin bilim olabilmesi için kendine özgün kural ve kaidelerinin olması gerekliyse muhasebenin de kendine özgü kuralları ve kaideleri fazlasıyla mevcuttur.
Aristo mantığıyla muhasebe bir bilimdir, muhasebeciler bilim adamıdır. O zaman neden kadınlar bilim adamlığına soyunmuşlardır? Aristo mantığı vermiş onu da siz bulun.
Bu muhasebesel bilgiler ve hesaplar doğru yapılıp doğru bir şekilde yorumlanamaz ise, o yapılan muhasebe bilimsel olmaz. Muhasebe bilimse, yanlış muhasebe “ne biliyim ben” durumunu dönüşür ki, bu durum baya bir zorlamayla Kafka’nın “Dönüşüm” romanındaki Gregor Samsa karakteriyle özdeşleştirilebilir.
İnsan denen mahlûkat mutluluğu bir diğerinin ona yapıp yapmadıkları ile belirleyerek kendi mutluluğunu komaya soktuğunun farkında olmadan ya da olamadan nebati hayata yatay geçiş yapıp nebati yağ kıvamında eriyerek de dönüşüm içinde olabilirler.
Belki Kafka romanındaki hamam böceği değilsiniz. Herkes Gregor Samsa gibi bir dönüşüm geçirmek durumunda değil. Sizde bir sabah kalktığınızda kendinizi bir servis tabağında nebati kurabiyeye dönüşmüş halde servis edilirken bulabilirsiniz.
Dahası, nebati kurabiye seven birinin midesinde dönüşümüzü tamamlamak yerine o midede bağırsak kurduna dönüşebilirsiniz.
Bağırsak kurtları bağırsak da yaşar bağırmasak ta
Hal böyle olunca kaçan U büyük U olabilir.
AĞUSTOS 2013
ABDAL YAZILAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.